ADEM YAVUZ ARSLAN | YORUM
Beklenen oldu… İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun Gazze’deki yıkıcı saldırıları ve soykırıma varan politikaları, başta ABD olmak üzere Batı’da bir ‘İsrail yorgunluğuna’ dönüşmeye başladı.
Bu gelişme aslında uzun süredir işaretlerini veriyordu. Harvard ve Columbia gibi prestijli üniversitelerde başlayıp tüm ABD kampüslerine yayılan Filistin yanlısı öğrenci protestolarında sıkça duyulan bir cümle vardı: “İsrail bu savaşı kazanabilir ama geleceğini kaybediyor.”
Bu ve benzeri yorumları Washington DC de takip ettiğim eylemlerde bizzat dinlemiştim. Öngörüler doğru çıktı ve o ‘gelecek’ artık gözlerimizin önünden çöküyor.
Öyle ki, İsrail’e sınırsız desteğiyle bilinen ABD Başkanı Donald Trump bile açıkça tepki göstermeye başladı. Financial Times gazetesinde yer alan bir habere göre Trump, Cumhuriyetçi Parti’nin en önemli Yahudi bağışçılarından biriyle yaptığı özel görüşmede şu çarpıcı ifadeyi kullandı: “Benim kitlem, İsrail’den nefret etmeye başlıyor.”
Bu sözler, yalnızca sağ tabandaki kırılmayı değil, aynı zamanda Batı’da yükselen İsrail karşıtlığını da teyit ediyor. Artık yalnızca sol/liberal çevreler değil, sağ-popülist tabanlar da Tel Aviv’e duyulan koşulsuz güveni sorguluyor.
Gazze’deki vahşet ‘sağın’ kalesini sarstı
Açlıktan iskelete dönmüş Filistinli çocukların görüntüleri, inkâr edilemez bir gerçeği gözler önüne serdi: Gazze’de insanlık trajedisi yaşanıyor. Bu trajedi, diplomatik nezaketle örtülemeyecek kadar çıplak. Öyle ki Trump, Netanyahu’nun, “Gazze’de açlık yok!” yalanına doğrudan karşı çıktı: “Bu çocuklar aç görünüyor. Gerçekten aç. Bunu uyduramazsınız.”
Bu tepki sadece insani bir refleks değil. Aynı zamanda Trump’ın kendi seçmen kitlesindeki değişimi okuma çabası. “Tabanımda İsrail’e öfke artıyor.” sözleri, Cumhuriyetçi Parti içindeki geleneksel İsrail dayanışmasının da çatırdadığını gösteriyor.
Temsilciler Meclisi’nin aşırı sağcı üyelerinden Marjorie Taylor Greene, Gazze’de yaşananları doğrudan “soykırım” olarak tanımlayan ilk Cumhuriyetçi oldu. Trump’ın eski başdanışmanı Steve Bannon ise daha da açık konuştu: “30 yaş altı MAGA kitlesi artık İsrail’e destek vermiyor.”
Evanjelik sağın bile gözlerini kapatamadığı bu yıkım, özellikle genç muhafazakârlar arasında ciddi bir sorgulamaya yol açıyor. Turning Point USA gibi sağ popülist organizasyonlarda bile Filistin’e empatiyle yaklaşan sesler çoğalıyor.
Avrupa’da da rüzgar dönüyor
Bu değişim sadece Amerika’yla sınırlı değil. Avrupa’da da siyasi dengeler sarsılıyor. Fransa, Eylül ayında Filistin devletini tanıyacağını açıkladı. İngiltere ise, İsrail ateşkese yanaşmazsa aynı adımı atmaya hazır.
Bu açıklamalar, bugüne kadar Tel Aviv’e diplomatik kalkan olan başkentlerden geliyor. Almanya soykırım suçlamalarını engellemeye çalışsa da, kamuoyundaki öfkeyi bastıramıyor. Berlin, Paris, Amsterdam ve Londra’da yüz binlerce kişinin katıldığı gösteriler, Avrupa kamuoyunun da bu vahşeti artık meşrulaştırmak istemediğini gösteriyor.
YouGov’un son anketine göre, İngilizlerin yüzde 57’si İsrail’in Gazze operasyonlarını “aşırı ve orantısız” buluyor. Fransa’da bu oran yüzde 62. Avrupa’da İsrail artık “kurban” değil, “fail” olarak algılanıyor.
Netanyahu’nun hayatta kalma stratejisi
Gazze’de açlıktan ölen çocukların sayısı 100’ü geçti. Mart ayında İsrail yardım girişlerini tamamen kesti. Gıda ve ilaç hâlâ sınırlı sayıda ulaşabiliyor. Herkesin aklında aynı soru: Bu savaş neden hâlâ sürüyor?
İsrail ordusunun üst düzey yetkilileri geçen yıl bile “Askeri hedeflere ulaşıldı” demişti. Ancak Netanyahu için bu savaş artık askeri değil, siyasi bir hayatta kalma stratejisi. İktidarda kalabilmek ve koalisyon ortaklarını memnun etmek için savaş süresini uzatıyor. Bu ‘siyasi çıkar uğruna‘ sürdürülen savaşlardan biri olarak tarihe geçecek.
Yeni bir paradigma mı doğuyor?
Trump’ın “Tabanım İsrail’e öfkeli!” açıklamasıyla Avrupa’nın Filistin’i tanıma eğilimi aslında aynı sürecin yansımaları. Batı başkentlerindeki koşulsuz İsrail desteği paradigması, 2025 itibarıyla çözülüyor.
Artık medya kontrolüyle algı yönetimi yapmak mümkün değil. TikTok ve Instagram’da Filistinli çocukların açlıktan çökmüş yüzleri milyonlarca insana ulaşıyor.
Geleneksel medya çökerken, sosyal medya yeni bir vicdan inşa ediyor. Özellikle Z kuşağı için artık mesele “İsrail’in güvenlik hakkı” değil, “Filistinlilerin yaşam hakkı.”
Vicdan terazisi dengeye mi geliyor?
İsrail’in Gazze’de yürüttüğü saldırılar, Batı’daki dokunulmazlık zırhını deldi. Artık Tel Aviv’in politik manevraları sınırlandırılıyor, Batılı siyasetçiler kamuoyu baskısıyla daha dengeli pozisyonlara zorlanıyor. Vicdan terazisi Batı’da şaştı ama yeniden dengeye geliyor.
Gazze’de yaşanan sadece bir insani kriz değil; aynı zamanda ahlaki bir sınav. İsrail bu sınavı çoktan kaybetti. Ancak tarih asıl olarak bu zulmü destekleyenleri ve sessiz kalanları yargılayacak.
Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***