Site icon İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

Toplu sözleşme teklifi yerine 4 milyon emekçiyi yoksulluk, 2,5 milyon emekliyi sefalet tehdidi var

Toplu sözleşme teklifi yerine 4 milyon emekçiyi yoksulluk, 2,5 milyon emekliyi sefalet tehdidi var


Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) üyeleri, 8’inci Dönem Toplu Sözleşme görüşmelerinde uzlaşma sağlanamaması üzerine 1 günlüğüne iş bırakarak Kadıköy İskelesi önünde eylem yaptı. Burada yapılan açıklamada, “Aslında ortada bir toplu sözleşme teklifi yoktur. Teklif yerine 4 milyonu aşkın kamu emekçisini çalışırken daha fazla yoksulluk ile 2,5 milyon emekliyi ise daha fazla sefalet ile tehdit vardır” denildi.

8’inci Dönem Toplu Sözleşme görüşmelerinde henüz uzlaşma sağlanmazken iktidarın zam teklifini yetersiz bulan memurlar bugün iş bırakma eylemi yapıyor. Hükümet, ilk teklifinde 2026’nın ilk yarısı için yüzde 10, ikinci yarısı için yüzde 6, 2027 yılında her iki dönem için de yüzde 4’er artış teklif etmişti.

Hükümetin teklifini protesto amacıyla İstanbul’da KESK’in çağrısıyla yapılan eyleme çok sayıda sendika ve meslek örgütü de destek verdi.

Kadıköy İskelesi önündeki eylemde, “Satış sözleşmesine hayır. İnsanca yaşayacak bir ücret, güvenceli iş, güvenceli gelecek, demokratik bir ülke istiyoruz” yazılı pankart açıldı, “Hükümet zammını al başına çal”, “Genel grev, genel direniş” ve “İşçi memur el ele, genel greve” sloganları atıldı.

“Bu teklifte 6,5 milyonu memnun edecek ne var?”

Hazırlanan ortak açıklamayı KESK’e bağlı Tüm Bel-Sen İstanbul 2’ No’lu Şube Başkanı Hüsniye Arapoğlu okudu. Türkiye’nin dört bir yanında üretimden gelen güçlerini kullanarak hizmet üretmediklerini belirten Arapoğlu, şunları söyledi:

“Sokaklardayız, alanlardayız. Başta kamu emekçileri ve emekliler olmak üzere tüm kamuoyu 4 milyon kamu emekçisini 2,5 milyon emekliyi kapsayan toplu sözleşme sürecini yakından takip ediyor. Ne yazık ki yıllardır uygulanan senaryo tekrar ediliyor, süreç bir kez daha oldubittiye getirilmek isteniyor. Hükümet, günlük bir simit parasına bile denk gelmeyen son teklifiyle kamu emekçileri ve emeklileri ile dalga geçmektedir. Mevcut takvime göre toplu sözleşme görüşmeleri yarın bitecek. Yarın mesai bitiminden sonra hakeme başvuru süreci başlayacak ama şu saate kadar kamu emekçilerinin yıllardır yaşadığı temel sorunlara, sendikaların taleplerinin hangilerinin kabul edilip hangilerinin kabul edilmediğine ilişkin tek bir cümle dahi duymadık. Çalışma Bakanı haftalardır ‘Müzakerelerimizin tüm tarafları memnun edecek şekilde hayırla sonuçlanacağını ümit ediyorum’ açıklaması yapıyor. Biz de buradan Sayın Bakan’ın şahsıdan kamu işverenine, iktidara soruyoruz. Bu teklifte 4 milyon kamu emekçisini, 2,5 milyon kamu emeklisini memnun edecek ne vardır?

“Demokratik çalışma yasasına ilişkin tek bir cümle yok”

İnsanca yaşamaya yetecek bir ücret artışı var mı? Bugün itibarıyla 18 bin 680 lira tutarındaki ilave seyyanen ödeneğin taban aylığımıza ve emeklilerin mevcut aylıklarına yansıtılmasına ilişkin bir adım var mı? Hangi ad altında olursa olsun emekli maaşlarımızı adeta kemiren, tüm ek ödemelerin taban aylığımıza, emekliliğimize yansıtılması var mı? Barınma hakkı kapsamında konutu olmayan kamu emekçisine kira yardımı, kira desteği var mı? Büyümeden, refahtan pay var mı? Yıllardır maaşlarımızı dilim dilim buharlaştıran gelir vergisi adaletsizliğine son verilmesi var mı? Ücretsiz servis, yemek, ulaşım taleplerine ilişkin bir adım var mı? Vekil, ücretli, taşeron, sözleşmeli gibi farklı adlar altında sürdürülen güvencesiz istihdama son verilmesi, güvencesiz istihdam edilenlerin kadrolu, güvenceli istihdama geçirilmesi var mı? Kamuda kreşler açılması, söz konusu kreşler açılıncaya kurumlarında ücretsiz kadar kreş yardımı verilmesi var mı? Kayırmanın, torpilin kapısını sonuna kadar açtığını kabul ettiğiniz, seçim öncesi sözünü verdiğiniz mülakatın kaldırılması var mı? Kadın kamu emekçilerine çalışma yaşamında uygulanan cinsiyetçiliğin, ayrımcılığın, mobbingin son bulması var mı? Bizim için en önemlisi grev hakkı ile tamamlanmış gerçek toplu sözleşme sistemi, demokratik bir çalışma yasasına ilişkin tek bir cümle var mı? Yok.

“Bizlere sefalet oranları dayatıyorlar”

Çünkü aslında ortada bir toplu sözleşme teklifi yoktur. Teklif yerine 4 milyonu aşkın kamu emekçisini çalışırken daha fazla yoksulluk ile 2,5 milyon emekliyi ise daha fazla sefalet ile tehdit vardır.

Vergi, harç ve cezaları yüzde 44 artırdılar. Gelir vergisinden ÖTV’ye, KDV’ye tüm vergileri ortalama yüzde 70 artırdılar. Sermayeye, patronlara teşvik üstüne teşvik vermeye, vergilerini affetmeye, faizden beslenen bir avuç asalak takımına dünyanın en yüksek faizini ödemeye devam ediyorlar. Tüm vergi yükünü bizlerin, halkın sırtına yıkıyorlar ama sıra bizim maaşlarımıza gelince her seferinde önümüze TÜİK’in sahte rakamlarını, hiçbir zaman tutmayan hedeflenen enflasyon rakamlarını koyuyorlar. Yoksulluk sınırının 2026 Ocak itibarıyla en az 100 bin lira olacağı koşullarda bizlere sefalet oranları dayatıyorlar. ‘Talep ettiğiniz rakamları verirsek ekonominin, bütçenin dengesi bozulur’ diye nutuk atıyorlar. Ülkenin tüm dengelerini bozanların bu nutuklarına ‘Artık yeter’ diyoruz. Buradan, masada yetkili sıfatı ile oturan konfederasyonu ve sendikaları uyarıyoruz. Hiçbir kamu emekçisinin tarihe kara bir leke olarak geçecek yeni bir satış sözleşmesine tahammülü kalmamıştır. Bu nedenle hiç kimse hepimizle dalga geçilen bu teklife değer yüklemeye çalışmasın. Milyonların maaş artışı talebinin dörtte birine bile denk gelmeyen rakamları görmezden gelerek ‘Üzerine 1-2 puan ilave edilirse çözülür’ yaklaşımı sergilemeye kalkışmasın. Kamu emekçilerinden gizli kapalı kapılar ardında pazarlıklar yürütmeyi, kamu emekçilerinin temel hiçbir sorununu çözmeyen teklifleri kabul etmeyi aklından bile geçirmesin.” (ANKA)

Exit mobile version