Site icon İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

Şanar Yurdatapan: Türkiye’nin demokratikleşmesi tek tarafın attığı adımlarla gerçekleşemez


İSTANBUL – Sürecin devam etmesinin önemli olduğunu söyleyen bestekâr ve söz yazarı Şanar Yurdatapan, “Ermeni Soykırımı, Kürtlere yapılan asimilasyon politikası ve yapılan zulüm gibi iki büyük suçla yüzleş(il)melidir” dedi. 

 

Kürt sorununun çözüme dair başlatılan Barış ve Demokratik Toplum Süreci kapsamında Meclis’te kurulan Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu 5’inci toplantısını geçtiğimiz günlerde düzenledi. Bu hafta 2 toplantı düzenlemesi beklenen komisyon, sorunun çözümüne dair tartışmalarında odak olma işlevini sürdürüyor. Bestekâr ve söz yazarı Şanar Yurdatapan, komisyonun önemli olduğunu belirterek, “Sürecin devam etmesi için karşılık çaba gerekiyor. Sadece Kürtlerin adım atmasıyla olmaz” dedi. 

 

Sürecin devam etmesinin önemli olduğunu belirten Yurdatapan, sürecin tarihsel niteliği nedeniyle yavaş ilerlemesinin normal olduğunu vurgulayarak,  “Abdülhamit zamanında Ermenileri yok etmek için Kürtlerin içinde Hamidiye Alayları’nı kurdular. Kurtuluş Savaşı sırasında Kürtler baş tacı edilmişler ve yeni kurulan devletin Türklerin ve Kürtlerin ortak devleti olacağı taahhüt edilmiştir. Ama devlet kurulduğunda ortaklık olmamış, Kürtler yok sayılmıştı. Özellikle 1925’ten sonra asimilasyon politikası ve onun uzantılarını bugün hala da yaşıyoruz. Dolayısıyla böyle sorunlar bir günde, iki günde çözülmez” ifadelerini kullandı. 

 

‘SÜREÇ DAHA FARKLI MECRALARA TAŞINMALI’

 

Türkiye’de ortalama insanın Kürt sorununa dair bilgisinin devlet güdümündeki medyanın yüzeysel bilgisiyle sınır olduğunu dile getiren Yurdatapan, “Bugün hala Kürtler, Kürtçe konuştu ya da şarkı söyledi diye baskılar maruz kalıyor. Ama Türkiye’de kitleler; Kürtlere dönük bu baskıları, ulusal medyadan izlediği için bilmiyor. Çünkü o kanallar haberleri vermiyor. Bu kanallarda sürecin anlatması için her kapıyı kullanmak, her yerden geçmek lazım. Örneğin ulusal medyada sürekli ’40 bin küsur insan bu savaştan öldü’ deniliyor, bunları hepsini PKK mi öldürdü? Bu insanların büyük çoğunluğu, o dönem devlet içinde farklı yapılanmalara bağlı kişiler tarafından öldürdü. Topluma yıllarca öldürülen bu kişileri, ‘PKK öldürdü’ diye lanse edildi. Toplum artık fark edilmesi ve anlatılması lazım” diye konuştu. 

 

HAKİKAT KOMİSYONU VE YÜZLEŞME

 

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın Hakikatleri Araştırma Komisyonu önerisinin geçtiğimiz günlerde komisyonca dinlenen Barış Anneleri tarafından dile getirildiğini hatırlatan Yurdatapan, “Özellikle bu faili meçhullerin, devletin işlemiş olduğu suçlara dair bir Hakikat Komisyonu’nun oluşması ve yüzleşmeye dikkat çekmiştiler. Yüzleşme, çok güzel ve doğru bir talep. Çünkü eğer bir toplum kendi suçlarıyla yüzleşmeyi başaramazsa hiçbir yere gidemez. Ama bu tabii ki baskıcı rejimlerin zamanında olmak son derece güçtür. Fakat buradan kurtulmayla beraber bu yüzleşmeyi de mutlaka yapmak lazım. Türk toplumu da belli başlı konularda geçmişindeki suçlarıyla yüzleşmelidir. Ermeni Soykırımı, Kürtlere yapılan asimilasyon politikası ve yapılan zulüm gibi iki büyük suçla yüzleşmelidir” diye belirtti. 

 

‘ANADİL’DE EĞİTİM HAKKI SAĞLANMALI’

 

Toplumun özgürleşmesi için yüzleşmenin önemli olduğunu dile getiren Yurdatapan, “Yüzleşmek özgürleştirir. Kendi gerçekliğiyle yüzleşmeyen bir toplum kendi esareti altında kalıyor. Kürt sorunun çözümüne dair tartışmalar yaşanırken Barış Anneleri’nden bir tanesi Meclis’te Kürtçe konuşmak istedi ve engellendi. Yıllar önce Leyla Zana Meclis’te yemin etmişti yine kıyamet kopmuştu. Bu sorunun çözümü konusunda ana dilde eğitimin sağlanması önemli.  Ana dilde eğitim hakkı, dünyanın her tarafında kabul edilmiş bir şeydir. Devlet, yeri gelince ‘Türkçe televizyon kanalı açtım, Kürt başkanım var’ diyor; ama bunların olması bu gerçekleri değiştirmiyor. Ve hala anadilde eğitim yasak. Demokrat bir ülkede, böyle yasaklar düşünülemez. Eğer özgür bir Türkiye istiyorsak Anayasa’nın en belirgin maddesi olan dil, din hiçbir ayrım olmaksızın bütün insanlar eşittir ilkesini bakmamız lazım” şeklinde konuştu.

 

‘KÜRTLERİ DÜŞMAN GÖRMEKTEN VAZGEÇİLMELİ’

 

Devletin, Kürtleri düşman görme politikasından vazgeçmesi gerektiğini söyleyen Yurdatapan şöyle devam etti: “Şimdi devlet kafasındaki Kürt düşmanlığı değişmeli. ‘Kürtler nerede onlar olursa, kafalarını ezmeliyim, benin için tehdit’ demekten vazgeçmeli. Suriye’deki Kürtlere bakışı da aynıdır. Aman Kürtler Suriye’de bağımsız devlet kurmasın. Sana ne Suriye’deki Kürtlerden, Alevilerden nasıl yaşamak istiyorlarsa yaşasınlar. Türkiye için neden tehdit olsun. Şu ana kadar Suriye tarafından Türkiye’ye kaç tane bomba atıldı, sadece bir. O da kimin attığı belli değil. Geçmişe bakıyoruz şimdiki Dışişleri Bakanı ve eski MİT Başkanı olan Hakan Fidan o dönem, ‘Kolay canım, Attırırız 2-3 tane bomba bu tarafa, savaş bahanesi olur’ demişti. Zabıtlarda da duruyor. Federe Kürdistan Bölgesi ile iş yapıyorsun, ama Rojava’ya savaş açıyorsun. Neden? IŞİD’i desteklediler, hala da onları destekliyorlar. Şimdi de Rojava’ya kafaya takmışlar. Kürtlerle beraber yaşama meselesini eşitlik ve demokrasi açıdan devam ettirselerdi bugün her şey farklı olabilirdi.”

 

ULUSAL YEMİN VE MÎSÂK-I MİLLÎ

 

Türkiye’nin kuruluşunun Türk ve Kürt halkına dayandırıldığını, uluslararası mecralarda da bunun savunulduğunu hatırlatan Yurdatapan kuruluşun ardından ise asimilasyon politikasının uygulanmaya başlandığını anımsattı. Yurdatapan, “Türkiye’nin demokratikleşmesi tek tarafın attığı adımlarla gerçekleşemez. Bu, iki tarafın çabasıyla gerçekleşebilir. Kürtler şu anda iyi niyetlerini gösteriyorlar. Daha ne yapsınlar yani? Onlar da diyebilir de ‘Kardeşim bir şey yapacaksan al, yap; bozan sensin; sen, tamir et’ diyebilirlerdi. Ama bunu demiyorlar doğru bir adım atıyorlar” diye belirtti. 

 

MA / Esra Solin Dal

Kaynak: Mezopotamya Ajansı.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***

Exit mobile version