Site icon İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

Orada vatan haini, burada öğretmen!

Orada vatan haini, burada öğretmen!


AHMET KURUCAN | YORUM

Avrupa’dayım. Gönül birlikteliğim olan yeni arkadaşlarımla bir fincan expresso etrafında muhabbet ediyoruz. İçlerinden birinin anlattığı ve bizzat kendisinin yaşamış olduğu tecrübe bana şu cümleyi yeniden kurdurdu: “Aynı dünyada, iki ayrı gezegende yaşıyoruz sanki.”

Bu ülke tıpkı diğer Avrupa ülkelerinin çoğunluğunda olduğu gibi mültecilere önce sığınma hakkı veriyor. Dil eğitimi sağlıyor. Meslek edindirme kursları düzenliyor. Süreli oturum, sonra süresiz oturum ve derken zamanı geldiğinde vatandaşlık veriyor. Sistematik ve öngörülebilir bir süreç.

Eksikleri yok mu? Elbette vardır. Fakat Orta Doğu ülkeleri ile mukayese kabul etmez bir insaniyet tablosu bu anlattıklarım.

Anlatılanlar arasında beni en çok etkileyen ve içimi titreten şey, bir sivil toplum kuruluşunun yaptıklarıydı.

Ne yapıyorlar?

Kendi ülkelerine sığınan mültecilere destek veriyorlar. Temel ihtiyaçlar arasında yerini alan barınma, gıda, sağlık, maddi imkan ve hukuki yardımları sağlıyorlar. Ama asıl vurucu kısmı şu: Türkiye’den Meriç’i geçip gelmiş, Hizmet Hareketi davaları nedeniyle ülkesinde eziyet görmüş insanları okullara gönderiyor. 

Ortaokul çağındaki çocuklara, bu insanların yaşadıkları zulmü, kaçış nedenlerini ve buraya nasıl ulaştıklarını anlatmalarını istiyorlar.

Hayır, travmalarını teşhir etmeleri için değil; empati tohumları ekmeleri için.

Neden?

‘Yarının gençleri, bugünün öğrencileri olan çocuklarının metroda, sokakta, işyerinde bir mülteciyle karşılaştıklarında önyargıya sahip olmasın’ diyorlar. Üstelik saatlik ücret de ödüyorlar bu paylaşımlar karşılığında. Anlatan da kazanıyor, dinleyen de! Ama en çok insanlık kazanıyor.

Evet, bir tarafta işkenceden geçmişsin, haksız yere ‘terörist’ damgası yemişsin. Her şeyini kaybetmişsin. Ülken seni dışlamış, pasaportunu iptal etmiş, malını-mülkünü gasp etmiş. Diğer tarafta, yabancı bir ülke seni “konuk anlatıcı” yapıyor. Sana mikrofon uzatıyor, deneyimini kıymetli buluyor, çocuklarına seni dinletiyor.

Adeta bir ibret vesikası değil, bir hayat dersi olarak seni kürsüye çıkarıyor. Bu, tam anlamıyla iki ülke arasındaki değerler sisteminin farkını yansıtıyor.

Şöyle düşünüyorum; ‘mülteci’ insanın o ülkedeki hukuki statüsünü gösteren bir ad ve ünvan değildir. ‘Mülteci’ olmak aslında bir varoluş sınavıdır. İnsan onurunun yerle bir edildiği bir sürecin ardından, yeni bir toplumda kendini yeniden var etme çabasıdır.

Sosyolojik olarak bakıldığında, mülteci birey evini, eşini, çocuklarını, işini, kimliğini, duygusunu, zihnini yaşadığı ülkeye taşımıştır. Bu yüzden mültecilere ev sahipliği yapacak ülkede gösterilecek empati ahlaki çağrı olmanın yanında toplumsal barış projesidir.

Bir çok Avrupa ülkesinde gördüğümüz bu yaklaşımın ardında, insan hakları temelli bir vatandaşlık anlayışı var. Bu anlayış, vatandaşın etnik kökeni, dini, ideolojisi, cinsi, mesleği ne olursa olsun bir insan olarak doğuştan gelen haklara sahip olduğunu kabul ediyor. Oysa Türkiye’de, “makbul vatandaş” kategorisinin dışında kalıyorsan, bırak hakkı, varlığın bile tehdit olarak görülüyor.

Şimdi okullara gidip başından geçenleri anlatan o arkadaşım şu soruyu kendisine sormakta haksız mı: “Ben, neden kendi ülkemde “hain-terörist” ilan edildim de burada “toplum eğitmeni” oldum? Aynı hikâyem, neden orada hapse tıkılmamı meşrulaştırırken, burada okul kürsüsüne taşınıyor?”

Cevabını ben vereyim: Suç sende değil kardeşim, sistemin aynasında. Aynı sen, farklı aynalarda başka başka yansıtılıyorsun. Türkiye’de seni “düşmanlaştıran” o bakış açısı, Avrupa’da “anlamaya çalışan” bir duyarlılıkla yer değiştiriyor.

Bu fark, adaletle zulüm arasındaki farktır. Ve bu fark, ne yazık ki hepimizin hikâyesidir. Gönlün ferah olsun. Onlar da biliyor senin ‘terörist ya da  vatan haini’ olmadığını.

Daha garibi onlar da biliyor aslında kendilerinin hırsız, arsız, hatta vatan haini olduklarını…

Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***

Exit mobile version