Site icon İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

İran’ı aşırı sıcaklar, kuraklık ve siyasi kayıtsızlık vurdu

İran’ı aşırı sıcaklar, kuraklık ve siyasi kayıtsızlık vurdu


İran, Temmuz ortasından bu yana sıcak hava dalgasının etkisi altında. Günlük hayat adeta durma noktasına geldi. 6 Ağustos günü aşırı sıcaklar nedeniyle Tahran başta olmak üzere 31 eyaletten 16’sında, resmi kurum ve kuruluşlar kapalı kaldı. Bu son haftalarda sık sık yaşanmaya başlandı. Hatta bankalar gibi pek çok iş yerinde mesai saatleri kısaltıldı.

İran’da, özellikle ülkenin güneybatısında hava sıcaklıkları 52 dereceye kadar yükseldi, meteoroloji bu sıcaklıkların önümüzdeki günlerde de süreceğini duyurdu.

Üstelik aşırı sıcaklıkların yanı sıra sıklaşan su kesintileri, İran halkının günlük hayatını iyice zorlaştırıyor.

Tahran’da su da yok

Son beş yıldır süren kuraklık ve gittikçe azalan yağışlar, Tahran eyaletinde su kaynaklarının da azalmasına yol açtı. Tahran Eyaleti Su İdaresi, Temmuz ayı sonunda yaptığı açıklamada, nüfusu 15 milyon olan başkente su sağlayan barajlardaki su seviyesinin son yüz yılın en düşük seviyesine düştüğünü açıkladı. Halka suyu tasarruflu kullanma çağrısı yapılırken, önlem olarak da su basıncı azaltıldı.

Sürdürülebilir kalkınma, iklim değişikliği ve su yönetimi konularında araştırmalar yürüten Nasser Karami, “Tahran’ın 100 kilometre çevresindeki tüm nehirler ve su kaynakları artık tükendi” diyor ve başkentin su ihtiyacını karşılayabilecek alternatif kaynaklar bulunmadığının da altını çiziyor.

Susuzluğun tek nedeni kuraklık mı?

Başkent Tahran, coğrafi konumu itibariyle İran’ın çöl bölgesinin tam kuzeyinde. Ve bölgedeki su kıtlığı sorunu yeni de değil. Bu konu 1969’dan beri şehir yönetiminin en önemli gündem maddeleri arasında yer alıyor.

Çünkü içme suyu kaynakları, sadece sınırlı sayıda nüfusa yetecek düzeyde. Kapasite 1989 yılına kadar en fazla 5 milyon 500 bin kişinin su ihtiyacının karşılanmasını sağlayabilecek düzeyde artırılabildi.

Oysa başkentte inşaat ruhsatı yönetmeliklerine uyulmadı, şehir büyüdükçe büyüdü, nüfus sürekli artış kaydetti.

Ülke genelindeki nüfus artış bir hayli çarpıcı. 1969 yılında İran’ın nüfusu 28 milyondu, 2025’te bu sayı 92 milyona ulaştı. Yani üç kat arttı. Bu aslında İran’ın dini liderinin, Şii nüfusunun artması, 150 milyona ulaşması arzusu ile uyumlu. Ama nüfus artışı, yetersiz su kaynakları ve iklim değişikliğinin inkarı ile birleşince vahim bir tablo ortaya çıktı.

Zira artan nüfus, daha fazla gıda üretim, tarım, sanayide ve konutlarda daha fazla su tüketimi demek. Ve uzmanlar on yıllardır su kaynaklarının yetersizliğine dikkat çekerek siyasi sorumluları bu konuda önlemlerin alınması gerektiği konusunda uyarıyor.

Tarım ekolojisi ve çevre uzmanı Mansour Sohrabi, bu uyarıların siyasiler tarafından gözardı edilmesinin ağır sonuçlar doğurduğuna dikkat çekiyor. 2015’ten beri Almanya’da yaşayan Sohrabi, bu kayıtsızlığın İran’da su kıtlığına, neredeyse hiç bir ağacın kalmadığı şehirlerdeki sıcak hava dalgalarına, kum fırtınalarına ve ince toz kirliğiliğine yol açtığını kaydediyor.

Elektrik altyapısı da yükü kaldırmıyor

Son haftalarda, İran’ın bazı kentlerinde 48 saati bulan su kesintileri yaşanıyor. Buna elektrik kesintileri de eklendi.

Yüksek sıcaklıklar nedeniyle artan klima kullanımı, zaten sağlam olmayan elektrik şebekelerini daha da zorluyor.

50 dereceyi bulan sıcaklıklar esnasında saatlerce süren elektrik kesintileri, birçok insan için günlük hayatı çekilmez hale getiriyor, özellikle yaşlılar için sağlık açısından ciddi riskler oluşturuyor.

Tahran’da genç bir anne, her elektrik kesintisinde küçük çocuğunu klimalı arabasına koyup, serinletmek için saatlerce amaçsızca sokaklarda dolaştığını anlatıyor.

“Bunların yaşanacağı belliydi” diyen uzmanlar kızgın

İklim uzmanı Nasser Karami, 30 yıldır İran’daki yetkilileri uyardıklarını, bu noktaya gelineceğinin sorumlular tarafından da bilindiğini anlatıyor.

Karami, “Büyükşehir metropollerinin kontrolsüz gelişiminin bu noktaya varacağı belliydi. Tüm bunlar öngörülmüştü. Hükümetler bunu biliyordu, uyardık, ancak hiçbir şey yapmadılar” diyor.

İran’ın Çevre Kurumunun Başkanı Sheena Ansari de zaten şu anda karşı karşıya kalınan sorunları gidermek için alınan tedbirlerin krizi yönetmek için yeterli olmadığını söylüyor.

Ama krizin aşılması için kapsamlı ve somut planlar ortaya konmuş değil. Sürdürülebilir kalkınmanın uzun yıllar boyunca ihmal edilmiş olunması, İran halkını devasa boyuta ulaşan sorunlarla karşı karşıya getiriyor. İhmalin bedelini halk ödüyor.

Oysa çok sayıda uzman yıllardır somut çözüm planları öneriyor.

Bunlardan biri de Muhammed Darvish. Almanya’daki kamu yayıncısı ARD’ye konuşan Darvish, su tasarrufu yapmanın en etkili yollarından birinin yüzey sularını yeraltı katmanlara yönlendirmek olduğunu söylüyor, suyun bu yolla yeraltında depolanabileceğini, buharlaşmasının da engellenebileceğini aktarıyor.

Bu yöntemin baraj inşaatına kıyasla daha az maliyetli olduğunu anlatan uzman, “Uzun vadeli bir rezervuar görevi görebilir ve önümüzdeki yıllar için sürdürülebilir bir su kaynağı olabilir” diyor.

Ama uzmanların ne uyarıları ne çözüm önerileri dikkate alınıyor. İranlı uzmanlara göre İran’da barajların yüzde 80’i neredeyse boş. Sonbahardaki yağışlara kadar ülkede su kıtlığı sürecek.

Ve ne yazık ki geçmişte olduğu gibi yetkililer ve sorumlular, bir sonraki yaz ve bir sonraki sıcak hava dalgası gelene kadar sorunu halının altına süpürmekle yetinecek.

KAYNAK: DEUTSCHE WELLE TÜRKÇE

***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***

Exit mobile version