Site icon İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

Barış yürüyüşçüsü Aktaş’ı anlattı: Mücadelesi bugünlere getirdi


MELETÎ – Geçtiğimiz yıl yaşamını yitiren İkinci Barış Grubu üyesi Ali Şükran Aktaş’ı anlatan ablası Zeliha Aktaş, “Onun da sürece katkısı çok. Ali, barışa çok inanıyordu” diye belirtti. 

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın çağrısıyla 29 Ekim 1999 tarihinde Avrupa’dan Türkiye’ye gelen İkinci Barış Grubu üyesi Ali Şükran Aktaş, 12 Ağustos 2024 yılında kanser tedavisi gördüğü İzmir’de yaşamını yitirdi. Meletî’nin Argan (Akçadağ) ilçesi Taruca Mahallesi’nde 7 çocuklu bir içi ailenin beşinci çocuğu olarak dünyaya gelen Aktaş, Meletî’de tamamladığı lise eğitiminin ardından kazandığı Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi’ndeki eğitime siyasi baskılar nedeniyle ara verdi. Süren baskılar nedeniyle daha sonra Almanya’ya göç eden ve ülke dışında siyasi çalışmalarını sürdüren Aktaş, Abdullah Öcalan’ın çağrısıyla 1999’da Haydar Ergül, Aygül Bidav, İmam Canpolat, Yusuf Kıyak, Aysel Doğan, Hacı Çelik ve Dilek Kurt ile birlikte Avrupa’dan Türkiye’ye gelen İkinci Barış Grubu’nda yer aldı. 

 

Ölüm yıldönümünde kardeşini ve mücadelesini anlatan abla Zeliha Aktaş, kardeşinin çocukluğundan itibaren dikkat çeken, farklı biri olduğunu belirterek, “Kendisini değil de başkalarını düşünen korkunç yardımsever bir çocuktu. Onun farklılığını hissediyorduk. O kadar mütevazi bir çocuktu ki biz bile Ali’nin kardeşimiz olduğuna bazen inanamıyorduk. Ali’yi tarif etmek çok kolay, mütevazı, yardımsever, halktan biri. ‘Yemez yedirir, içmez içirir’ denilir ya öyle bir insandı Ali” ifadelerini kullandı. 

 

 

‘ÖNEMLİ BİR DEĞER’

 

Kardeşinin kendileri için onur kaynağı olduğunu ve tarihte iz bıraktığını ifade eden Zeliha Aktaş, “Hem ailesi hem köyü hem de Kürt halkı için Ali, çok önemli bir değer. Biz aile içinde Kürdistan’ı savunurduk. Kürt dilini savunurduk ama daha küçük düşünürdük. ‘Kürdistan olsun, dilimiz konuşalım, gerisi önemli değil’ diyorduk. Ama Ali, çok büyük düşünürdü. Biz, ‘Kürdistan’ derdik, o ‘Ortadoğu’ derdi; biz, ‘Bizim dilimiz’ derdik; o tüm azınlıkların dilinden bahsederdi. O yüzden Ali’nin ablası olmak tabii beni çok onurlandırıyor” diye konuştu. 

 

Göç ve mücadelenin içerinde kardeşini yeterince tanıma fırsatı bulamadığını söyleyen Zeliha Aktaş, “Arada sırada arkadaşları ile tanışıyordum. Ali’nin ne kadar sevildiğini orada gördüm. Ali’ye büyük bir saygı duyuyorlardı. Ben Ali’yi yeterince tanıyamadım; ama arkadaşları onu çok iyi biliyordu. Ali’den ‘Kendisi küçük ama büyük mücadeleler veren bir insan’ diye bahsedilirdi” diye belirtti. 

 

‘BARIŞ İÇİN GELDİ’

 

Kardeşinin Barış Grubu ile birlikte Türkiye’ye döneceğini beklemediklerini ifade eden Zeliha Aktaş, “Onu televizyonda gördüm. Ali’nin grubun içerisinde olduğunu, o zaman gördüm. O, beni çok etkilemişti. Ali, küçüklüğünden beri bağımsızdı. Kendi işini kendi görürdü. Üstüne bizim işlerimize de yardımcı olurdu. Ali’nin kendi başına böyle bir karar alması çok önemliydi. Çünkü çok gençti, Ali. Grupla birlikte, bir amaç bir hedef için gelmesi, bağımsızlık, barış için gelmesi çok önemliydi. Barış için geldi Ali. Grupla birlikte gelmesi, bizi çok onurlandırdı. Sıradan bir amaç için gelmedi. Grupla birlikte önlerine büyük bir hedef koymuştular. Tutuklandıktan sonra onu cezaevinde ziyaret ettiğimizde Ali çok dirençli, güçlü ve çok inançlıydı. Biz dışarıdakiler çok inanmıyorduk, ‘bu mesele nasıl olacak’ diye düşünürken Ali çok kararlıydı” şeklinde konuştu. 

 

‘ONUN VERDİĞİ EMEK ÜZERİNE GELİŞTİ’

 

Abdullah Öcalan’ın Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı’na işaret eden Zeliha Aktaş, şöyle devam etti: “Umutluyuz, umarız bu sefer barış sağlanır ve Kürtler haklarını alır. Bir taraftan çok seviniyoruz, bu barış süreci içerisinde olduğumuz için, öbür taraftan üzgünüm aslında. Çünkü hep düşünüyorum: Ali, o kadar emek verdi, mücadele etti; ama kendisi bu süreci yaşayamayacak. Bir taraftan da diyorum ki ‘Zaten onun verdiği emek üzerine böyle bir süreç gerçekleşti. Onun da böyle bir süreçte katkısı çok.’ Ali, barışa çok inanıyordu. Orta Doğu’ya barışın geleceğini, Kürtlerin bunu getireceğini, demokratik Ortadoğu’dan bahsederdi. Sıradan bir şeyden değil; PKK’nin verdiği mücadele ile tüm bölgeye demokrasinin geleceğini söylerdi. Ali, kendisi bunu görmeyecek; ama Ali’nin verdiği mücadele bu sürecin pozitif bir yönde ilerlemesine büyük katkı sağlayacak.” 

 

‘HEDEFE ULAŞMAMIZ GEREKİYOR’

 

Sürecin başarası için toplumsal desteğin önemine dikkati çeken Zeliha Aktaş, bu desteğin de devletin atmasına bağlı oluğunu söyledi. Bu nedenle ikna edici çalışmaların yapılması gerektiğini vurgulayan Zeliha Aktaş, şöyle devam etti: “Evet, zor bir süreç, her türlü provokasyon da olabilir; ama nihayetinde bir hedef var ve bu hedefe ulaşmamız gerekiyor. Kürt halkının, açıklamalara ihtiyacı var. Bizim beklediğimiz siyasi adımlar, henüz atılmadı, atılmıyor. Henüz siyasi tutsaklar, gezi tutuklular serbest bırakılmış değil. Adımlar hızlanmadığı sürece, halkın sürece dair inancı azalabilir. Devletin de adım atması gerekiyor.”

 

Kaynak: Mezopotamya Ajansı.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***

Exit mobile version