Site icon İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

Yunus Emre Vakfı yolsuzluğuna 2 ayrı dava; vakfın zararı 64 milyon lira

Yunus Emre Vakfı yolsuzluğuna 2 ayrı dava; vakfın zararı 64 milyon lira


Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, naylon faturalarla Yunus Emre Vakfı’nın kasasının boşaltıldığı iddialarına ilişkin soruşturmada, aralarında firari eski vakıf başkanı Şeref Ateş’in oğlu Enes Ateş’in de bulunduğu 23 kişi hakkında “hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma” ve “suçtan kaynaklanan mal varlığı değerlerini aklama” suçlarından 2 ayrı dava açtı. Görevden alınmasından 3 gün önce Almanya’ya gittiği ortaya çıkan firari Şeref Ateş’in dosyası ise ayrıldı. Şüpheliler hakkında iki ayrı davadan toplam 14 yıla kadar hapis istenirken, vakfın mevcut zararının şu ana kadar 64 milyon lira olduğu belirlendi. İddianamelerde, vakfın satın alma süreçlerinin firari Şeref Ateş’in oluruyla başladığı, yüksek montanlı alımların enstitü başkanına (Ateş’e) tanınan harcama limitinin altında kalacak şekilde bölündüğü ve bu şekilde harcama yetkisinin usulsüz olarak Ateş tarafından tek başına kullanıldığı anlatıldı. Ateş’in oğlu Enes Ateş ile irtibatlı firmalar üzerinden kurgulanmış satın alma dosyaları oluşturulduğu kaydedilen iddianamede, Enes Ateş’in piyasada 25 bin liraya hazırlattığı videoyu, kendisiyle irtibatlı şirket üzerinden vakfa 2.4 milyon liraya satmaya çalıştığı aktarıldı.

Firari başkanın dosyası ayrıldı

Türk dil ve kültürünü tanıtmak amacıyla 2007 yılında kurulan ve 66 ülkede faaliyet gösteren “kamu vakfı” niteliğindeki Yunus Emre Vakfı’na bağlı enstitüdeki “naylon fatura” skandalına ilişkin soruşturmanın ilk ayağı tamamlandı. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, aralarında vakfın Özel Kalem Müdürü Mustafa Duru, Destek Hizmetleri Dairesi Başkanı Murat Çakır ve firari eski Başkan Şeref Ateş’in oğlu Enes Ateş’in de bulunduğu 23 kişi hakkında 2 ayrı dava açtı. Görevden alınmasından üç gün önce Almanya’ya kaçtığı ortaya çıkan eski Vakıf Başkanı Şeref Ateş’in dosyası ise firari olması nedeniyle ayrıldı.

Paravan şirketlere milyonlarca lira ödeme

Savcılık, 23 şüpheli hakkında “hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma” ve bu suçtan elde edilen gelirlere ilişkin olarak “suçtan kaynaklanan mal varlığı değerlerini aklama” iddiasıyla 2 ayrı iddianame düzenledi. Her iki iddianamede de şüphelilerin eylemleri detaylı şekilde açıklandı. İddianamede yer verilen bilgilere göre, vakıf tarafından savcılığa yapılan suç duyurusunda, “usulsüz iş ve işlemler neticesinde, bir kısmı ‘varlık amaçları sadece sahte fatura kesmekten ibaret olan’ paravan şirketlerden oluşan firmalar tarafından vakfa sahte faturalar kesildiği, ücretlerinin ödenmesine karşın mal ve hizmet ifalarının birçoğunun yerine getirilmediğinin tespit edildiği” aktarıldı.

“Harcama yetkisini usulsüz biçimde kullandı”

Yapılan incelemeler neticesinde, bu firmalardan yapıldığı iddia edilen alımların tamamına ilişkin sürecin, dönemin Özel Kalem Müdürü Mustafa Duru veya Destek Hizmetleri Dairesi Başkanı Murat Çakır tarafından yapılan olur talebi ile Enstitü Başkanı, firari Şeref Ateş’in onayına sunulması ve “olurunun” alınması ile başlatıldığı anlaşıldı. Alımların büyük çoğunluğunun enstitü başkanına verilen harcama limitinin üzerinde olduğu, ancak yüksek montanlı bazı alımların başkana, yani Ateş’e tanınan harcama limitinin altında kalacak şekilde kısımlara bölündüğü ve bu şekilde harcama yetkisinin usulsüz olarak Ateş tarafından tek başına kullanıldığına yer verildi.

Karar yok faturası var

Mal ve hizmet alımı yapılmış gösterilen firmaların çoğunluğunun yeni kurulan firmalar olduğu, bu firmalar tarafından düzenlenen faturaların neredeyse tamamının tarihlerinin, ortada henüz bir Satın Alma Komisyon Kararı dahi yokken düzenlenmiş olduğu anlatılan iddianamede, buna karşın gerçek anlamda mal ve hizmet alımı yapılmadan firmalara fatura karşılıklarının ödendiği belirtildi.

“9 şirket paravan, 6 şirket oğul Ateş ile irtibatlı”

Sahte fatura keserek vakfı maddi zarara uğratan şirket yetkilisi kişilerin ve bunların bir kısmıyla ortak hareket eden Enes Ateş’in de hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçuna iştirak ettiklerine yer verilen iddianamede, “vakıf yetkilisi olan şüphelilerin vakıf adına çeşitli mal veya hizmet alımı yapılmadığı halde yapılmış gibi göstererek çeşitli belgelere imza attıkları, yönetici nüfuzlarını kullanmak suretiyle emirlerinde çalışan vakıf personellerinin imza atmalarını sağladıkları ve bu yola vakfa ait parayı usulsüz şekilde bir kısmı paravan olan şirketlere aktardıkları” ifade edildi. İddianamede, 9 şirketin tamamen paravan olduğu ve komisyon karşılığı sahte fatura kesmekten başka varlık amaçlarının bulunmadığının tespit edildiğine yer verilirken, 6 şirketin ise firari Ateş’in oğlu Enes Ateş ile irtibatlı olduğu belirtildi.

“Muvazaalı devir”

Enes Ateş tarafından kurulduktan 6 ay sonra defalarca farklı kişilere devredilen ve ismi değiştirilen şirketlerin sahte faturalar keserek vakfı milyonlarca zarara uğrattığı anlatılan iddianamede, “her ne kadar şüpheli ifadesinde şirketi devrettikten sonra gerçekleşen işlemlerle bir ilgisinin olmadığını beyan etmişse de diğer şüphelilerle görüşmelerinin tespit edildiği, şirketi bedelsiz olarak devrinden sonra, farklı tarihlerde şirketi devralan şüphelilere ait hesaplardan şüpheli Enes Ateş hesabına farklı miktarlarda para transferlerinin bulunduğu, Yunus Emre Enstitüsü eski Başkanı firari şüpheli Şeref Ateş ile alt/üst soy ilişkisi nedeniyle muvazaalı bir şekilde şirketi resmiyette devretmiş gibi göstererek, menfaat temin edecek şekilde Ulak/Anka isimli firmaların fiili yetkilisi olarak kalmaya devam ettiği değerlendirilmiştir” denildi.

Bazı şirketler vakfa ödeme yaptı

İddianamede Enes Ateş ile irtibatlı olduğu kaydedilen All Production, Anka ve Ulak isimli şirketlerin de arasında bulunduğu 6 firmanın soruşturma aşamasında zarar gidermek amacıyla vakfa ödeme yaptıklarına yer verilirken, bu şirketlerden All Production Film’in 6 milyon, Anka Kongre Turizm’in 4.5 milyon, Han Kültürel Eğitim Danışmanlık’ın 3 milyon 860 bin, Ulak Medya’nın ise 510 bin lira ödeme yaptığı, buna karşın vakfın zararının bu ödemeler ile giderilmediği ve taraflar arasında uzlaşmanın sağlanamadığı aktarıldı.

İrtibatlı şirketlere para aktı

Vakfa sahte fatura kesen bazı şirketlerin de Enes Ateş ile irtibatlı şirketlerle aynı adreste göründüğüne dikkat çekilen iddianamede, “Netice itibari ile  şüpheli Enes Ateş’in kurduğu ve görünürde devrettikten sonra fiili olarak yetkilisi kalmaya devam ettiği şirket aracılığıyla, suç duyurusunda kimlik bilgileri belirtilen vakıf çalışanı kişiler ve vakfa usulsüz şekilde fatura kesen şirket yetkilileriyle beraber Yunus Emre Vakfı’nın usulsüz işlemlerle zarara uğratılmasına sebebiyet vermek ve bu durumdan maddi menfaat temin etmek suretiyle üzerine atılı  Hizmet Nedeniyle Güveni Kötüye Kullanma suçuna diğer şüpheliler gibi asli biçimde iştirak ettiği yönünde hakkında kamu davası açmaya yeterli suç şüphesi hasıl olmuştur” ifadeleri kullanıldı.

7 yıla kadar hapis istemi

İddianamede tüm bu usulsüz işlemler sonucunda şüphelilerin vakfı milyonlarca lira zarara uğratarak “hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma” suçunu işlediklerinin anlaşıldığı belirtilirken, suçun Uzlaştırma Hükümlerine tabi olması nedeni ile dosyanın ayrılıp Uzlaştırma bürosuna gönderildiği ancak tarafların anlaşamadığı kaydedildi. Uzlaşmanın sağlanamaması nedeniyle şüpheliler hakkında “hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma” suçundan 7 yıla kadar hapis istemiyle iddianame düzenlenerek, Ankara 2. Asliye Ceza Mahkemesinde dava açıldı.

2. davada “aklama” suçlaması

Bu iddianamenin ardından savcılık bu kez de söz konusu suçtan kaynaklanan gelirlerin aklandığı iddiasıyla “suçtan kaynaklanan mal varlığı değerlerini aklama” iddiasıyla ikinci bir dava açtı. Şüpheliler hakkında bu suçtan da 7 yıla kadar hapis talep edilen davanın iddianamesinde de vakfın nasıl zarara uğratıldığı detaylı biçimde anlatıldı. İddianamede, “başından sonuna uydurma/kurgulanmış satın alma dosyaları ve usulsüz işlemler sonucunda vakfın, Yunus Emre Enstitüsü eski başkanı Şeref Ateş’in oğlu şüpheli Enes Ateş ile bağlantılı olduğu değerlendirilen firmalar tarafından maddi zarara uğratıldığı Vakıflar Genel Müdürlüğü teftişi sonucunda tespit edilmiştir” denildi.

“Şu ana kadar tespit edilen zarar 64 milyon lira”

Devam eden soruşturma kapsamında tespit edilecek miktar hariç şu ana kadar vakıf tüzel kişiliğinin 64 milyon 250 bin lira zarar uğradığı kaydedilirken, vakfa fatura kesen ve ödeme alan şirketlerin bir kısmının varlık amacının sadece sahte fatura düzenlemek olduğuna dikkat çekildi.

Olmayan organizasyona 6 milyon ödeme

Enes Ateş ile bağlantılı şirketler hakkında dikkat çekici bilgiler verilen iddianamede, bunlar arasında yer alan ve vakfa sadece bir ay içerisinde 5 ayrı fatura kesen All Production Film Yapım isimli şirketin, “Coğrafi İşaretler Zirvesi Programı” adı altında 6 milyon liralık fatura kestiğine dikkat çekildi. İddianamede, “Brüksel’de böyle büyük bir organizasyonun gerçekleşmediği alenen bilinmesine rağmen söz konusu firmaya bu ödemenin yapıldığı” anlatıldı.

Ortada video yokken faturasını kestirmiş

Yine aynı şirket tarafından “Türkçe Öğretim Seti Videoları” adı altında vakfa 2.4 milyon lira tutarında 4 ayrı fatura kesildiği, irtibatlı şirketlerden sahte yan teklif alarak balından sonuna uydurma bir satın alma sürecinin düzenlendiği anlatılan iddianamede, şüpheli Enes Ateş’in dört fatura karşılığı olan bu videoları 25 bin liraya piyasada yaptırmasına karşın vakfa 2.4 milyon liralık fatura kestirdiği belirtildi. İddianamede, faturaların videolar henüz oluşturulmamışken kesildiğine de dikkat çekilirken, diğerlerinden farklı olarak firmaya buna ilişkin ödeme yapılmadığı ifade edildi.

Tek çalışanı dahi olmayan firmaya 3.5 milyonluk ödeme

İddianamede, Anadols isimli bir başka firmanın da 2 ay içerisinde vakfa 6 fatura kestiği, söz konusu firmanın satın alma süreçleri incelendiğinde alımların Vakıf eski Başkanı Şeref Ateş’e verilen harcama limitinin altında kalacak şekilde bölündüğüne dikkat çekildi. Firmanın fatura kestiği tarih aralığında tek bir çalışanının dahi olmadığı belirtilen iddianamede, firmaya bu yolla yaklaşık 3.5 milyon lira ödeme yapıldığı ve bu miktarın 2 milyon lirasının karşılıksız olduğu kaydedildi. Yine Fikriye Karabağ adındaki bir kadına ait görünen şahıs şirketinin 6 ay içerisinde vakfa 17 adet fatura kestiği bunların 14’üne konu olan mal ve hizmetlerin gerçekte teslim alınmadığı halde firmaya 627 bin lira ödeme yapıldığı, yine aynı isme ait bir başka firmaya da 115 fatura karşılığı 4.5 milyon lira ödeme yapıldığı anlatıldı.

Daire başkanı Yalıkavak’ta villa almış

İddianamede, şüphelilerin usulsüz işlemler sonucu elde ettikleri suç gelirlerini, yasal ekonomik sisteme sokmak amacıyla sahte faturalar oluşturarak aklamaya çalıştıkları anlatılırken, şüphelilerden Destek Hizmetleri Dairesi eski Başkanı Murat Çakır’ın Bodrum Yalıkavak’ta villa aldığına dikkat çekildi. Gerçek bir mal teslimi veya hizmet ifası olmamasına rağmen şüpheliler Murat Çakır ve Mustafa Duru tarafından oluşturulan olur taleplerinin firari Şeref Ateş tarafından onaylandığı kaydedilen iddianamede, bu suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama suçlarının işlenmesinde de çoğunluğu paravan olan şirketlerin araç olarak kullanıldığı anlatıldı. Derneğin kasasından bu şekilde aktarılan paraların, taşınır ve taşınmaz mal edinme ve bankacılık işlemlerine tabi tutma yöntemleri ile aklama suçuna konu edildiği kaydedilen iddianamede, Enes Ateş için de “Her ne kadar resmi yetkilisi olmasa da mevcut deliller ile sabit olduğu üzere All Production, Ulak Medya Turizm ve Anka Kongre Turizm şirketleri nezdinde gerçekleştirilen aklama faaliyetlerine iştirak ettiği anlaşılmıştır” ifadeleri kullanıldı.

Exit mobile version