BirGün yazarı Aziz Çelik, temmuz ayında asgari ücretliye zam yapılmamasını, memur ve emeklinin hayal kırıklığına uğratılmasının eleştirerek; “TÜİK verileri şaibelidir ve TÜİK yöneticileri halkın yoksullaşmasından sorumludur” dedi.
Çelik’in yazısı şöyle:
“(…)
TÜİK en büyük işveren! İşçinin, memurun, emeklinin kaderi TÜİK enflasyon verilerine bağlı. Şeffaf ve bilime bağlı bir kamu kurumu gerçekleri bütün çıplaklığı ile halka açıklar. Ancak TÜİK böyle davranmıyor. Enflasyon verilerinin arka planını saklıyor. Üç yıl önce enflasyona esas madde fiyat listesini açıklamaktan vazgeçtiler.
Sonra DİSK dava açtı. Türkiye Cumhuriyeti mahkemeleri dedi ki: “Ey TÜİK bu verileri açıklamak senin görevin.” Standart bir hukuk devletinde ne olur? İdare yargı kararını emir kabul eder ve gereğini yapar. Ama öyle olmadı. TÜİK’in başındaki beyler, kendilerini yargının üstünde gören “dokunulmaz bürokratlar” idare mahkemesi kararlarını hiçe saydı.
Yargı kararlarına uymadığı sürece, madde fiyat listesini açıklamadığı sürece, dahası bu kadar tartışmalı bir durumda enflasyon mikro verisi açıklayamadıkları sürece TÜİK verileri şaibelidir ve TÜİK yöneticileri halkın yoksullaşmasından sorumludur. Hodri meydan! Kendinize güveniyorsanız detayları açıklayın!
Dahası hükümet de TÜİK verileriyle oynuyor. Örneğin yüzde 25’lik doğal gaz zammının Haziran ayı içinde değil 1 Temmuz tarihinde yapılması masum bir işlem değildir. Bu operasyonla aylık enflasyon en az 0,3-0,4 puan düşük kalmıştır.
Enflasyonu düşük hesaplamak vatandaşı soymanın en sofistike yoludur. En büyük yolsuzluktur. Nitekim DİSK-AR tarafından yapılan ücret kayıplarına araştırmasına göre enflasyonun bu bastırılmış ve çarpıtılmış haliyle bile emek gelirlerinde yarattığı kayıp en az 218,3 milyar lira olmuş.
Asgari ücrete sıfır zam
Hükümet bütün kayıplara rağmen temmuzda asgari ücrete zam yapmadı. Neden yapmadı? Kamuda asgari ücretle çalışan yok. Asgari ücret artışı kamu harcamalarını artırmaz. Tersine SGK’nin gelirini artar. Ama asgari ücrete zırnık zam yapmadılar. Asgari ücret masası ancak hükümet çağırınca kurulabiliyor. Masayı kurmadılar.
Asgari ücretlinin geçen yıldan alacağı vardı. Sadece resmi enflasyon dikkate alınsa bile asgari ücret düşük kalmıştı. 2024 yılında yaşanan yaklaşık yüzde 45’lik resmi enflasyona rağmen asgari ücrete Ocak 2025’te yüzde 30 zam yapılmıştı. Son bir buçuk yılın enflasyonu yüzde 70’e yakın asgari ücret artışı sadece yüzde 30!
Geçinmek için gerekli miktarı bir yana bırakıyorum. Sadece resmi enflasyon bile dikkate alınacak olsa asgari ücretin Temmuz ayında 29 bin lira olması lazımdı. Bunun üzerine büyümeyi koyun. Rahatlıkla 30 binin üzerinde olmalıydı.
Ancak hükümet gözü karartı ve asgari ücrete zam yapmadı. 2024’te de bir kez zam yapmıştı. 2025’te de bir kez yapmaya karar verdi. Böylece hükümet bir taşla iki kuş vurdu. Bir yandan asgari ücreti artırmayarak alım gücünü düşük tuttu. Yani programa uygun davrandı. Öte yandan diğer ücret ve maaş beklentilerini de bastırmış oldu. Böylece kamu işçisine, emekliye ve memura daha düşük zam dayatılacak.
Asgari ücret yükselseydi, zincirleme bir reaksiyona yol açacak ve diğer ücret beklentilerini hem yükseltecek hem de meşrulaştıracaktı. Bu kritik ilişkiyi kavrayamayan Türk-İş yönetimi de “Bizim asgari ücretli üyemiz yok” deyip asgari ücret konusunda sustu. Şimdi maalesef bunun bedelini kamu işçileri ödeyecek.”
Yazının tamamını okumak için tıklayın.