Site icon İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

Suriye’de özerklik arayışları çıkmazda mı?

Ahmet Kemal Genç


AHMET KEMAL GENÇ | HABER İNCELEME

Suriye’deki Kürt özerk yönetimi ile Şam yönetimi arasında bir süredir yürütülen müzakereler, beklenen sonuçlardan oldukça uzak bir seyir izliyor. Son görüşmelerin ardından yapılan açıklamalara bakıldığında, taraflar arasındaki anlaşmazlıkların sürdüğü ve uluslararası aktörlerin tutumlarında da ciddi değişikliklerin yaşandığı görülüyor.

ABD ve Fransa kaynaklarının aktardığına göre, Şam’daki görüşmeler başlangıçta umut verici açıklamalarla başladıysa da, sonrasında tablo hızla tersine döndü. Amerikan heyetinin toplantıyı öfkeyle terk ettiği iddiası bile gündeme geldi. Görüşmelerin gidişatı, Suriye’nin geleceği adına atılabilecek ortak adımların halen ne kadar zor olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi.

Kürt kaynaklar, görüşmelerin ilk açıklamaların aksine gergin geçtiğini, Şam’ın merkeziyetçi politikaları nedeniyle sürecin tıkandığını belirtiyor. 10 Mart mutabakatının askıya alınması, anayasa sürecinden dışlanma ve yerel yöneticilerin keyfi gözaltılarla karşılaşması, Kürt tarafında derin bir hayal kırıklığına sebep oldu.

Masada olmak yetmiyor. Kürtler, Suriye krizinde IŞİD’e karşı savaşın yükünü çeken en önemli aktörlerden biri oldu. Ancak barış masasında söz sahibi olamıyorlar. Sürekli HTŞ-Türkiye ve şimdi de ABD’nin Suriye temsilcisinin baskıları-dayatmaları ile karşı karşıyalar. Kürtlerin bütün talepleri HTŞ tarafından reddedildi.

Reddedilen talepler ve merkeziyetçilik ısrarı

Peki nedir bu reddedilen talepler?

–        Kürtler yaklaşık 15 yıldır devam eden özerkliğini korumak ve Suriye Demokratik Güçleri’nin (SDG), Suriye ordusuna entegre olmasını ama bağımsız bir askeri yapı olarak korunmasını istiyor.

–        Rakka, Deyr ez-Zor ve Haseke gibi bölgelerde yerel idari ve askeri yapıların muhafaza edilmesi.

Suriye geçici hükümeti ise, “tek millet, tek ordu, tek hükümet” vurgusunu yineleyerek, ademi merkeziyetçi her türlü yapıya kapıyı kapattı. Yukarıda da aktardığımız üzere bu talepler kesin bir dille reddedildi. Özerk yönetimin entegrasyon sürecinin kademeli olarak ilerletilmesi yönündeki önerisi dahi kabul görmedi.

Şam’ın “üniter devlet” ısrarı ile Kürt tarafının adem’i merkeziyet/özerklik talebi arasında ciddi bir uçurum var. Bu uçurum, sert söylemler ve eylemler ile güvensizlikliği derinleştiriyor. Ayrıca umulmadık şekilde Erdoğan ve Şara’nın söylemlerinin Thomas Barrack tarafından dillendirilmesi Kürtler için yeni bir riskin kapısını sonuna kadar açmış oldu; bütün kazanımlarını ve silahlarını kayıtsız şartsız terörsüz Suriye sloganı ile HTŞ’ye teslim etmesi istenebilir.

Tek mutabakat; görüşmelere devam kararı, Tarafların üzerinde uzlaştığı belki de tek konu, görüşmelerin devam etmesiydi. Ancak bu, mevcut siyasi atmosferde ne kadar anlamlı olabilir?

ABD’nin yeni yönetimi şaşırtmaya devam ediyor

Amerika’nın Suriye Özel Temsilcisi Thomas Barrack’ın açıklamaları da dikkat çekiciydi. Federalizmin Suriye için uygun bir çözüm olmadığını belirten Barrack, SDG’nin sürece yeterince yapıcı yaklaşmadığını vurguladı. Şam’la diyaloğun “tek geçerli yol” olduğunu söyledi. Türkiye’deki çözüm sürecine atıf yaparak, bölgesel barışın Suriye’ye de olumlu yansıyabileceğini ifade etti.

Bu açıklamalar, Washington’un SDG’ye verdiği desteğin sınırlandığını ve ABD’nin Suriye’deki pozisyonunu yeniden kurguladığını gösteriyor. Bu durum, Kürt siyasi aktörleri açısından ciddi bir stratejik boşluk oluşturabilir.

Yeni dönemde Şam merkezli yaklaşım güçleniyor

AB, ABD, Suudi Arabistan gibi Arap ülkeleri, Şam hükümetine yönelik daha destekleyici bir pozisyon almaya başladı. Bazı Arap ve Batı ülkeleri Suriye ile ciddi tavizler karşılığında destek verip antlaşmalar imzaladılar. Bu durum Kürtlerin diplomatik manevra alanını daraltıyor.

Son çivi İsrail tarafından çakılacak. HTŞ’nin İsrail’e sorgusuz sualsiz teslimiyeti ve ABD’nin Kürtlere verdiği desteğin sarsılma ihtimali, Kürtleri yeni ve zorlu yol haritaları çizmeye itiyor.

YPG ve Özerk Yönetimden Thomas Barrack’a sert yanıtlar

Rojava dış ilişkiler sorumlusu İlham Ahmed, ABD ve Fransa’nın Suriye’deki siyasi çözüme katkılarını takdir ettiklerini, ancak bazı resmi açıklamalarda artan nefret söylemi ve vatana ihanet suçlamalarının endişe verici olduğunu belirterek, diyaloğu zayıflatmak yerine güçlendiren yapıcı bir rol beklediklerini ifade etti.

Salih Müslim, Suriye’deki sözde geçici hükümetin yalnızca Sünni cihatçılardan oluştuğunu, diğer toplulukların dışlandığını belirterek bunu kabul etmeyeceklerini ifade etti: “Tom Barrack ve Colani, Türkiye’nin sözcülüğünü yapıyor. Herkes bu toplantıda gerçek yüzünü ortaya koydu. Türkiye’den bir heyet Şam’da bulundu, Colani’yi baskı altında tuttu. Diyaloğa devam edeceğiz ama taleplerimizden de vazgeçmeyeceğiz.”

Özerk yönetim, dile getirdikleri taleplerin demokratik sistem, toplumsal adalet, cinsiyet eşitliği ve kapsayıcı anayasa, 2011’de Suriyelilerin ayağa kalkmasının özünü oluşturduğunu belirterek, bu taleplerin ayrılıkçılık olarak yaftalanmasının özgürlük mücadelesine yönelik bilinçli bir çarpıtma olduğunu ifade etti.

Beklentilerle gerçeklik arasında sıkışan bir gelecek

Suriye’de yürütülen özerklik müzakereleri, şu an için sonuçsuz kalmış durumda. SDG’nin önerileri kabul edilmedi, görüşmelerden somut bir kazanım çıkmadı. Şam, tekçi yapısını koruma konusunda son derece kararlı. ABD’nin söylem değişikliği ise, Kürt aktörlerin geleceğe dair beklentilerini ciddi şekilde zedeliyor.

Tüm bu gelişmeler, Suriye’de önümüzdeki dönemin Şam merkezli bir yönetime doğru şekillenebileceğini ve SDG’nin bu yeni tabloda yalnızlaşabileceğini düşündürüyor. Kürt tarafı, değişen dengeleri dikkate alarak hem bölgesel hem de uluslararası düzeyde yeni stratejiler geliştirmek zorunda kalacak.

Ortadoğu genelinde Kürtlerle ilgili sürpriz gelişmeler yaşanmaya devam ediyor. Çok kritik bir süreçten geçen Kürtlerin, bölgesel aktörler olan İran, Irak, Suriye ve Türkiye ile; ayrıca küresel güçlerle dengeli ilişkiler kurması gerekiyor. Ancak bu süreç son derece zorlu görünüyor. Kürtler, kendi kaderini tayin etme hakkını mı kullanacak, yoksa mevcut şartlara razı mı olacak? Bunu zaman gösterecek.

Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***

Exit mobile version