Site icon İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

IHRNGO Direktörü: İran’da artan baskının amacı yeni protestoları engellemek


HABER MERKEZİ – IHRNGO Direktörü Mahmood Amiry-Moghaddam, ateşkes sonrası İran’da rejimin baskıları arttırmasının nedeninin rejim karşıtı protestoları engellemek olduğunu belirterek, “İslam Cumhuriyeti en zayıf döneminde” dedi.

 

İsrail, 13 Haziran’da İran’ın nükleer tesisleri ile ordunun üst komuta kademesini hedef alan geniş çaplı saldırılar düzenledi. Saldırılarda üst düzey komutanlar ve bilim insanları hayatını kaybetti. 24 Haziran’da ABD Başkanı Donald Trump, ateşkes sağlandığını duyurdu. İran Sağlık Bakanlığı, 25 Haziran’da yaptığı açıklamada saldırılarda 627 sivilin hayatını kaybettiğini, 5 bin 332 kişinin ise yaralandığını açıkladı. İsrail Başbakanlık Ofisi ise İran ordusunun misillemelerinde 28 kişinin yaşamını yitirdiğini bin 272 kişinin yaralandığını açıkladı. 

 

İran İnsan Hakları Örgütü, ateşkes sonrası ülkede keyfi tutuklama, idam, internet erişiminin yasaklanması gibi çeşitli insan hakkı ihlallerine dair insan sık sık rapor yayınlayarak, uluslararası kamuoyuna çağrıda bulundu. 

 

700 KİŞİ TUTUKLANDI

 

İnsan hakkı ihlallerine ilişkin konuşan İran İnsan Hakları Örgütü (IHRNGO) Direktörü Mahmood Amiry-Moghaddam, İsrail’in saldırıları süresince gözaltı ve tutuklamaların olduğunu belirtti. Amiry-Moghaddam, İran yetkililerinin “casusluk” suçlamasıyla 700’den fazla kişiyi tutukladığını açıkladığını, ancak ciddi internet kısıtlaması nedeniyle bu bilgiyi doğrulayamadıklarını söyledi. Yurttaşların genellikle kontrol noktalarında durdurularak, telefonları incelendiği, İsrail saldırılarına ait fotoğraf veya video bulunduğu için tutuklandıklarını aktaran Amiry-Moghaddam, saldırılarla hiçbir ilgisi olmayan siyasi aktivistlerin gözaltına alındıklarını aktardı. 

 

SAVAŞ SONRASI BASKI ARTTI

 

Amiry-Moghaddam, “İran yetkililerinin raporlarına göre İsrail ile işbirliği ya da casusluk olarak tanımlanamayan suçlardan dolayı 200’den fazla kişi tutuklandı. Bunlar, liderlere hakaret etmek, yurt dışındaki medya ile iletişim kurmak gibi suçlamaları içeriyor. Savaş sırasında baskının şiddetlendiğini ve savaş sonrasında da devam ettiğini söyleyebiliriz” diye belirtti. 12 günlük sürede 6 kişinin “İsrail için casusluk” ya da “işbirliği” suçlamasıyla idam edildiğini belirten Amiry-Moghaddam, “uyuşturucu kaçakçılığı” ya da “cinayet” gibi diğer suçlardan dolayı da 10’dan fazla kişinin idam edildiğini söyledi. 

 

EVİN CEZAEVİ

 

23 Haziran’da Tahran’daki Evin Cezaevi, İsrail hava saldırılarıyla ağır hasar aldığını hatırlatan Amiry-Moghaddam, saldırılarda çok fazla kişinin etkilendiğini, bazılarının hayatını kaybettiğini belirtti. Yaşamını yitirenlere dair bilgiye ulaşamadıklarını söyleyen Amiry-Moghaddam, “Saldırı sonrası tutsaklar zincirlerle birbirine bağlandı ve savaş koşullarına rağmen Büyük Tahran Hapishanesi’ne sevk edildiler. Orada küçük kapasitedeki koğuşlarda tutuluyorlar. Nakil sırasında ve nakilden önce gardiyanlar şiddet uyguladı. Tutsakları hareket ettirmek için silahlarını doğrulttu. Bu nakiller yoğun bombardımanlar altında olduğundan saatler sürdü” ifadelerini kullandı. 

 

HALKLAR HEDEFTE

 

Amiry-Moghaddam, Bahaîlere İran Yahudi topluluğu üyeleri ve Afgan yurttaşlarına yönelik baskının yoğunlaştığını, Afganlı yurttaşların tutuklandığını ve sınır dışı edilmeye zorlandığını kaydetti. Amiry-Moghaddam, İran medyasında İsrail’e ait bu teçhizatlarına birçoğunun kolberler tarafından ülkeye sokulduğu iddiası nedeniyle Kürtler ve Beluclara yönelik baskının da arttığını vurguladı. 

 

AMAÇ YENİ PROTESTOLARI ENGELLEMEK

 

Amiry-Moghaddam, İran’ın yeni protestoları önlemek için baskıyı arttırdığını kaydederek şöyle devam etti: “Bence çok önemli bir nokta var; İslam Cumhuriyeti ve İran yetkilileri için en büyük tehdit İsrail casusları değil, değişim isteyen İran yurttaşları. Muhalefetin, özellikle Kürt bölgelerinde, Belucistan’da ve etnik azınlıklar arasında daha büyük ve organize olduğunu gördük. Bu baskının amacı yeni protestoları engellemek. Çünkü halk baskıcı, insanların günlük sorunlarını çözmede yetersiz ve çok yozlaşmış bir rejimle uğraşıyor. Üstelik bu savaş rejimin, ülkeyi korumadaki yetersizliğini de göstermiş oldu. Milyarlarca doları füzelere ve nükleer programa harcadılar ve orada da yetersizliklerini gösterdiler. Bu nedenle, İslam Cumhuriyeti en zayıf döneminde ve yeni protestolar çıkarsa kontrol edebilecekleri kesin değil.”

 

YENİ YASANIN AMACI VE ETKİLERİ 

 

Amiry-Moghaddam, İran’da, kabul edilen “Siyonist Rejim ve Düşman Devletlerle İşbirliği Yapan Casusların Cezalarının Ağırlaştırılması” yasasının mahkemelerin ölüm cezası vermesini kolaylaştırmayı amaçladığını söyledi. Amiry-Moghaddam, “Çünkü normalde insanları İsraillilerle doğrudan iletişim kurduklarını itiraf etmeye zorluyorlar. Ama şimdi savaş nedeniyle tanım genişletilebiliyor; sosyal medyada yapılan faaliyetler ya da yurttaş gazeteciliği bile ‘yeryüzünde bozgunculuk’ olarak tanımlanıp vatandaşlara ölüm cezası verilebiliyor. Bu baskıyı arttırmanın bir parçası ve amaç toplumda korku yaratmak,” dedi. 

 

İran’daki Yahudi topluluğu ve Bahaîlere yönelik baskının da arttığını ifade eden Amiry-Moghaddam, İran medyasının Bahaîliğin bir din olmadığına ve hepsinin casusluk yaptığına dair bir propaganda kampanyası başlattığını da kaydederek, “Böylece hem daha fazla Bahaî’nin tutuklanmasının, hem de yargısız taciz ve hatta öldürülmelerinin yolu hazırlanıyor” diye konuştu. 

 

ULUSLARARASI BASKI

 

Amiry-Moghaddam şunları söyledi: “Uluslararası toplumun, özellikle İslam Cumhuriyeti ile diplomatik ilişkisi olan ülkelerin odağı insan hakları, mahkumların durumu, ölüm cezası ve keyfi tutuklamalar olmalı. Yabancı bir ülkenin gelip değişimi getirmesini beklemiyoruz. Ama uluslararası toplum, insan haklarını gündemde tutarak baskının siyasi maliyetini artırabilir.”

 

MA / Hîvda Çelebi 

Kaynak: Mezopotamya Ajansı.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***

Exit mobile version