Site icon İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

Kene Alarmı! İstanbul’da Vakalar Arttı… Peki, Hangi Tür Riskli?

Kene Alarmı! İstanbul'da Vakalar Arttı... Peki, Hangi Tür Riskli?


Yaz aylarının gelmesiyle birlikte kene kaynaklı hastalıklar yeniden gündeme geldi. Sivas’ta 8, Kayseri’de 4 kişinin Kırım Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA) nedeniyle hayatını kaybetmesi üzerine uzmanlar vatandaşları dikkatli olmaları yönünde uyarıyor. BHT Clinic İstanbul Tema Hastanesi’nden Klinik Mikrobiyoloji ve İnfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Dr. Cengiz Uzun, özellikle vakaların yoğunlaştığı bölgeler ve doğru müdahale yöntemleri hakkında önemli açıklamalarda bulundu.

KKKA’nın Türkiye’de yaklaşık 20 yıldır görüldüğünü belirten Dr. Uzun, bu hastalığın yalnızca Hyalomma türü keneler tarafından bulaştırıldığını ifade etti. “Tabi ki bunların hepsi bu virüsü taşıyıp yaymıyor. Hyalomma dediğimiz bir cins var, onunla bulaşan bir mikroorganizma” dedi. Türkiye’de ölüm oranının yaklaşık %5 olduğunu vurgulayan Uzun, ekolojik dengenin bozulmasının kene vakalarını artırabileceğini belirtti.

İSTANBUL’DA VAKALAR ARTTI

İstanbul’da kene vakalarında artış olduğunu ifade eden Dr. Uzun, “İstanbul’da son verilere göre 6-7 bin kişi kene tutunması şikayetiyle sağlık kuruluşlarına başvurdu. Şunu biliyoruz ki İstanbul’da KKKA yok. Şimdiye kadar İstanbul’daki kenelerden bulaşan bir hastalık yok. Bu hastalık özellikle Kelkit Vadisi, yani Amasya, Tokat, Samsun, Sivas, Yozgat o bölgede var olan bir hastalık. İstanbul’da da o tür keneler var ama bir bulaş şu ana kadar bildirilmiş değil” diye konuştu.

‘VÜCUTTA NE KADAR AZ KALIRSA O KADAR İYİ’

Kene vücuda tutunduğunda en kısa sürede çıkarılmasının hayati önem taşıdığını vurgulayan Uzun, “Böyle bir tutunma durumunda ‘Ellemeyin, sağlık kuruluşunda çıkarılsın’ gibi bir tutum var. Ancak buradaki en önemli şey, kene vücutta ne kadar az kalırsa o kadar iyi. Kişi keneyi tespit ettiğinde sağlık kuruluşuna çok kısa sürede varamayacaksa o zaman kendisinin çıkarmasını istiyoruz” diyerek çıkarma yöntemini detaylandırdı. Cımbız veya peçeteyle, keneyi tutunduğu yerden hoyratça davranmadan yukarı doğru çekmenin yeterli olduğunu ifade etti.

Kene çıkarıldıktan sonra bölgenin sabun ve suyla yıkanması gerektiğini vurgulayan Uzun, ilk test sonuçları normal çıksa bile belirtiler takip edilerek 10 gün içinde yeniden değerlendirme yapılmasını önerdi. “10 gün içerisinde herhangi bir ateş, halsizlik, gribal bir durum, karın ağrısı, ishal, diş etlerinde, cilt altında kanamalar gibi şikayetleri olursa, hemen hastaneye başvurmalarını istiyoruz. Kenenin ilk tutunduğu dönemde yapılan test sonuçlarıyla karşılaştırıyoruz” dedi.

Kenenin erken fark edilmesinin çıkarılmasını da kolaylaştırdığını belirten Uzun, “Bir yere pikniğe gittiğinizde sağlık kuruluşuna varmanız birkaç saat sürecekse kenenin o durumda kalmamasında fayda var” diyerek zaman kaybetmeden müdahale edilmesi gerektiğini söyledi. “Eğer erken fark ederseniz kene zaten çok kolay çıkacaktır, çünkü henüz tam olarak beslenmemiştir, iyice büyümemiştir. Normalde kan emerek kendisinin 10 katına kadar çıkar” ifadelerini kullandı.

KENE EN ÇOK NERELERE TUTUNUYOR?

Kene tutunmasına karşı alınabilecek basit önlemlere de dikkat çeken Uzun, yeşil alanlarda kapalı giysiler tercih edilmesini, eve dönüldüğünde tüm vücudun kontrol edilmesini önerdi. Özellikle bacaklar, kollar, kasık ve koltuk altlarının gözden kaçırılmaması gerektiğini vurgularken, kene kovucuların ise genellikle yeterince etkili olmadığını söyledi.

KKKA’nın özellikle kronik rahatsızlığı olanlar ve çocuklar için daha riskli olduğunu vurgulayan Uzun, şu sözlerle uyardı: “KKKA’nın şu an için bir aşısı ve belirgin bir tedavisi yok, sadece destek tedavi uygulanıyor. Vücuttaki pıhtılaşmayı sağlayan hücrelerde ve proteinlerde düşüşler oluyor. Destek tedavi ile onu yerine koymamız gerekiyor. Şu an için herhangi bir viral ilaç yok. Denenen ve verilip verilmemesi konusunda tartışmalar yaşanan ilaçlar var.”

Kaynak: İHA

***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***

Exit mobile version