Tutuklu İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’na hakimlik sorgusunda verdiği ifade gerekçesiyle yeni soruşturma bir daha açıldı. İmamoğlu, iki cumhuriyet savcına yönelik “kamu görevlisine görevinden dolayı hakaret” iddiasıyla yarın ifade verecek.
CHP’nin cumhurbaşkanı adayı İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, 23 Mart’ta “yolsuzluk” soruşturmasından tutuklanarak Silivri Cezaevi’ne gönderildi.
Yaklaşık iki aydır cezaevinde bulunan ve hakkında tutuklu olduğu “yolsuzluk” ile serbest kaldığı “terör” soruşturması bulunan İmamoğlu’na yeni bir soruşturma daha açıldığı öğrenildi.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, İmamoğlu’nun terör soruşturması kapsamında hakimlik sorgusunda verdiği ifadelere soruşturma başlattı. Başsavcılığın, İmamoğlu’nun tutuklamaya sevk yazısında isimleri bulunan iki cumhuriyet cavcısına yönelik sözleri nedeniyle “Kamu görevlisine karşı görevinden dolayı hakaret” iddiasıyla soruşturma başlattığı öğrenildi.
İmamoğlu, açılan yeni soruşturma kapsamında yarın (14 Mayıs) saat 13.00’te Silivri’den SEGBİS’le bağlanarak ifade verecek.
İmamoğlu ifadesinde ne demişti?
İmamoğlu, “kamu görevlisine hakaret”ten başlatılan soruşturmaya konu olan ifadesinde şunları kaydetmişti:
“Ben bu hususta emniyette ve savcılıkta ifade vermiştim. O ifadem doğrudur aynen tekrar ederim, ama mahkeme anında elime geçen sevk yazısında benden ifade alan savcının isminin olmadığı, farklı iki savcının isminin olduğunu gördüm, sayfalarca PKK terör örgütü, hiç ilgilenmediğim KCK, HDK vesaire kısaltmalarla geçen farklı dergilerde farklı terör örgütlerinin söylemlerinin dizildiği, tam bir kumpas ve pusu düzenini kuran 2 savcının suç isnadı görmekteyim, hepsi benim için çöp niteliğindedir. Bütün bunları benim için yazan ve terör örgütü üyeliğini ortaya koyan kişiler meslek şereflerini, meslek namussuzluklarını kaybetmiş kişilerdir. Bu tür kişiler sadece bunları yazma marifetine sahip değil muhtemeldir ki ülkemizin başına bela olmuş veya olacak terör örgütü deneyimlerine de sahip olduklarını düşünüyorum. Çünkü bu tür pusu ve kumpas işi terör örgütü üyesi olmakla başarılabilir diye düşünüyorum, yaptıkları bu iş ve işlemler ülkemizin adalet sistemine atılmış bir bombadır, tahribatı büyük olacaktır.
“Bu tür çöp niteliğindeki insanlar beni ne sorgulayabilir, ne ifademi alabilir”
“Yüce Türk yargısına ve onbinlerce namuslu yargıç, savcılara sesleniyorum ki, bu tür meslek namusunu, meslek ahlakını yitirmiş insanlara meydan vermeyin, şeref yoksunu bu insanlar Ramazan ayında kul hakkının ötesine geçip milletimize ve vatana ihanet etmektedirler, dolayısıyla suç isnadının bende zerre kadar kıymeti yoktur. Yazdıkları her sayfa çöp niteliğindedir, benim vatan ve millet sevgimi, bayrak sevgimi ve bu ülkede yaşayan 86 milyon insanı barış ve huzur içerisinde yaşayacakları bir ülke sevdamı bu tür çöp niteliğindeki insanlar beni ne sorgulayabilir, ne ifademi alabilir, ne de benimle ilgili fikir beyan edebilir. Benim milletime, vatanıma, bayrağıma olan sevgimi, bağlılığımı ölçecek, aşağılayacak ya da terörle iltisaklı olacak diyecek kişi anasının karnından doğmadı.”
“Yargıyı perişan eden ve siyasetin aparatı haline getirme gayreti içinde olan kişi ve şürekası”
“Ben dün ne istedilerse vermedik diyenlerden ve dün dünde kaldı cancağızım diyenlerden değilim, dünde ne istediler de vermedik dediklerinde ülkenin zararlarını gördüğüm yerdeydim, bugün de ülkemize zarar verenleri çok iyi bir noktadan gören yerdeyim. Beni doğuran anne ve baba vatana ve millete faydalı olma noktasında yetiştirmiş, ben Cumhuriyet değerlerine bağlı, Atatürk’ün kurduğu bu Cumhuriyetin 2. Yüzyılında gençleri ile tarih yazacağı bir döneme imza atmaya kararlı bir siyasetçiyim, bu hedefimi bu milletin 86 milyon insanımızın evlatları ile birlikte başaracağımızı milletimiz görecek ve yaşacaktır. Bu terör örgütü kimliği ile hareket eden bu iddianameleri yazan, uyduran, kumpasla beni alt etmeye çalışan yargıyı perişan eden ve siyasetin aparatı haline getirme gayreti içinde olan kişi ve şürekasi ile milletimiz ve devletimiz adına bayrağımız ilelebet dalgalansın diye sonsuz mücadele edeceğimi dünden daha güçlü olduğumu ve 86 milyon insanın varlığını arkamda hissettiğimi ve 86 milyon insanı birbirinden ayırt etmeden, kimliğine inancına bakmadan bu ülkenin asli bir vatandaşı olduklarını hissedecekleri bir geleceği hep birlikte başaracağız, Allah yolumuzu açık etsin, bu mahkemeye gelen bütün karalayıcı, kumpas içerikli iddiaları reddediyorum.”