Serbest Görüş Haber Merkezi
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Meclis’teki Hakimler ve Savcılar Kurulu (HSK) üyeliği seçimi ile ilgili olarak, “İlk iki turda nitelikli çoğunluğu sağlayamayan AKP, üçüncü turda olmayan bir oylama icat edip, MHP ile birlikte 30 olan oyunu 15-15 ikiye bölüp, kuraya girecek. İki adayı da AKP’ye yakın, onların desteklediği adaylara dönüştürmeye çalışacak. Bir şeytanlık demeyeyim, bir cüretkarlık, bir tenezzül, bir yankesicilik teşebbüsü. Anayasa’ya karşı başvurulan bu hile falan değil. Bu yankesicilik, bu utanmazlık” dedi. Özel, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne yönelik üçüncü dalga operasyonla ilgili olarak da, “Bu kadar utanmazlık olmaz. Bak, yaptığınız iş hukuku ayaklar altına almak, devleti ayaklar altına almak, devlet ciddiyetini ortadan kaldırmak. Antetsiz kağıda dedikodu basın bildirisi nedir ya özel hayata yönelik? Buna mı kaldınız, buna mı düştünüz be kardeşim? Bu mu turpun büyüğü? Terbiyesizliğin büyüğü bu” tepkisini gösterdi.
Özel, DEM Parti heyeti ile görüştükten sonra gazetecilerin sorularını yanıtladı. Özel, Meclis’teki HSK üyeliği seçimi ile ilgili olarak şunları söyledi:
“Anayasa’ya karşı başvurulan bu hile falan değil, bu yankesicilik, utanmazlık”
“HSK ile ilgili mesele tam bir hukuksuzluk meselesi. Anayasa Mahkemesi’ne HSK seçimi sonlandığında, başvuruda bulunacağız. Yürütmeyi durdurma talebinde bulunacağız. Anayasa diyor ki ‘İlk turda nitelikli çoğunluk aranır. İkinci turda daha düşük bir nitelikli çoğunluk aranır. Bunlar sağlanamazsa üçüncü turda en çok oyu almış adaylar arasında kura çekilir’ diyor. Olmayan bir üçüncü tur oylaması icat ederek, yani ilk iki turda nitelikli çoğunluğu sağlayamayan AKP, üçüncü turda olmayan bir oylama icat edip, kendi MHP ile birlikte 30 olan oyunu 15-15 ikiye bölüp, kuraya girecek iki adayı da AKP’ye yakın, onların desteklediği adaylara dönüştürmeye çalışacak, bir şeytanlık demeyeyim, bir cüretkarlık, bir tenezzül, bir yankesicilik teşebbüsü. Anayasa’ya karşı başvurulan bu hile falan değil. Bu yankesicilik, bu utanmazlık. Bugün yine Bekir Bozdağ’ı görevlendirmişler. ‘Siz Gülizar Hanım’a yönettirmezseniz biz de Bekir Bozdağ’a yönettirmeyiz’ dedi arkadaşlar. Bugün o yüzden Numan Bey gelecek kendi yönetecek.”
“Bu kadar ayağa düşürmeyin hukuk devletini”
Özel, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne yönelik üçüncü operasyona ilişkin olarak da şunları söyledi:
“Savcılık bu operasyonda polisi değil, jandarmayı kullanmış. Bence savcılık bir açıklama yapsın; bunu niye ve ne amaçla yaptığını söylemesi lazım. Üçüncü dalga operasyon yine algı yaratmaya yönelik. Tamamen ‘Duydum, ettim falan filanın’ altını doldurmaya, yeni tehdit, yeni şantaj, yeni iftira ve zorlamalar için yeni kişilere ihtiyaç var. İçeridekilerin canını çıkardılar, olmuyor. Ama bir büyük ayıpla başladı bu sabah. Hepiniz biliyorsunuz, vatandaşlarımız da bilsin. Savcılıktan iki sayfa bir bilgi yollandı muhabirlere, gazetecilere. Resmi bilgi değil. İçinde dedikodu var; o onun sevgilisiymiş, bu bunun bilmem nesiymiş. Ya bu kadar ayağa düşürmeyin hukuk devletini kardeşim. Antetli kağıtla yapamadığın bilgilendirmeyi utanmadan alternatif alanda ne yayıyorsun? Varsa antetli kağıda yazabileceğin bir şey yaz.
Bu mu turpun büyüğü? Terbiyesizliğin büyüğü bu
Bu kadar utanmazlık olmaz. Bunu Akın Gürlek’e söylüyorum. Bak, yaptığınız iş hukuku ayaklar altına almak, devleti ayaklar altına almak, devlet ciddiyetini ortadan kaldırmak. Antetsiz kağıda dedikodu basın bildirisi nedir ya özel hayata yönelik? ‘Yazın, bunu yazın.’ Neymiş? Gözaltına alınanlardan birinin geçmişte filanca ile yani gözaltına alınan bir diğer kişiyle bir gönül ilişkisi varmış, o ilişki bitince görevden alınmış, mış, mış. Buna mı kaldınız, buna mı düştünüz be kardeşim? Bu mu turpun büyüğü? Terbiyesizliğin büyüğü bu. Sizi oraya yollayanı da utandırıyorsunuz. Sizi oraya yollayan, bundan utanmıyorsa vallahi ben utanıyorum. Bakın burada bu kadar gazeteci var.
“Yazıklar olsun, iki satır bir açıklama yap”
Akın Gürlek, herkesin gözünün içine baka baka söylüyorum. Ne demek antetsiz kağıda dedikodu basın bülteni ya? Haydi açıklama yap, ‘Yapmadım, yapmadık’ de. Hepinizin elinde. Biraz utanmak olur, sıkılmak olur arkadaş. Bu senin duyumun, iddian, dedikodu. O yazdığın insanların ailesi var, anası var, babası var, kardeşi var, bir başkasının çoluğu çocuğu var. Sana ne? Bu bir iftira ama basınına yolluyorsun. Bu mu mücadele? O kadar kanun var elinde, o kadar yetki var elinde, her şey elinde mücadele için paparazzilik yaptıracaksın öyle mi? Yazıklar olsun. İki satır bir açıklama yap. ‘Biz böyle bir şey geçmedik basına’ de. Psikolojik harp yürütüyor. ‘Normal yenemedim, hukuken yenemedim, dedikoduyla yıpratacağım. Aile saadetini bozacağım.’ Hepsi yalan, hepsi dolan. Gerçek olsa sana ne? Yarın senin bilmem neni biri antetsiz kağıtla tutsa oraya buraya yollasa. Görsem ben engel olurum, ben. Bizim iktidarımızda ben derim, ‘Yapmayın bunu. Mertlik değil bu’ derim.”
“Bu kadar yalan ve iftira olmaz, bu artık tükenmişliğin itirafı”
Özel, İstanbul’daki bazı gazetecilerin para aldığı iddialarıyla ilgili soruya da şöyle yanıt verdi:
“Yani (itibarsızlaştırma politikası olarak) görüyorum tabii arkadaşlar, hepiniz yaşıyorsunuz. Bakın teker teker isimleri belli. Bir sürü isim geçti. Barış Pehlivan açıklama yaptı. ‘Bahsedilen ismi görmedim duymadım, yan yana bile gelmedim, telefonla bile konuşmadım’ dedi. Peşine bir başka arkadaşımız açıklama yaptı, aynı şey. ‘Bununla bu görüşmüş. Aynı bazdan sinyal almış’ diye birbiriyle ömründe el sıkışmamış, aynı asansöre binmemiş, telefonda konuşmamış kişileri ilişkilendirip, bu bundan şunu aldı, bu bundan bunu aldı! Bu kadar yalan ve iftira olmaz. Bu gerçekten artık tükenmişliğin bir itirafı. Ben İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı makamının bu hallere düşürülmesinden vallahi de billahi de hicap duyuyorum. Utanç duyuyorum. Hem bu sabah yaptığından, hem gazeteci arkadaşlara yaptığından. Olacak iş mi ya? Hadi ispatla şimdi. O gazetecilerin her birisi teker teker o kişiyi hiç görmediklerini söyledi. Kanıtı koy ortaya. Koy kanıt koy. Kanıt koy. Kişi kendinden bilir işi. Görüşmemesi gerekenlerle görüşenler. Onlarla bir takım anlaşmalar yapanlar. Sonra ilk kez bundan duyduğumuz cep telefonunda soğuk cüzdanla, yurtdışına soğuk cüzdan. Hadi bir tane buldun mu CHP’den? Sormazlar mı ‘Sen nereden biliyorsun?’ diye.”