Site icon İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

Kayıp yakınları 3 kentten adalet talep etti


HABER MERKEZİ – İHD ve Kayıp yakınları Amed, Êlih ve Colemêrg’de düzenlediği eylemlerde kayıpların bulunarak faillerin yargılanmasını talep etti. 

 

İnsan Hakları Derneği (İHD) ve kayıp yakınları, “Kayıplar bulunsun failler yargılansın” talebiyle Amed, Êlih ve Colemêrg’de haftalık eylemlerini sürdürdü.

 

AMED 

 

İnsan Hakları Derneği (İHD) Amed şubesi ve kayıp yakınları, “Kayıplar bulunsun failler yargılansın” eyleminin 839’uncu haftasında Koşuyolu Parkı Yaşam Hakkı Anıtı önünde eylemini sürdürdü. Kayıp yakınları, gözaltında zorla kaybedilenlerin ve faili meçhul saldırı sonucu katledilenlerin fotoğraflarını taşıdı. Bu hafta, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü vesilesiyle, gözaltında kaybedilen ve faili meçhul cinayetlerde katledilen kadınlar için adalet istendi. 

 

Eylemde konuşan İHD Şube Başkan Yardımcısı Suzan Mehmetoğlu Aksoy, şunları söyledi: “8 Mart Dünya Kadınlar Gününü ve tüm direnişçi dünya kadınların gününü kutluyorum. Yüz yıllarca kadınlar, özgür bir toplum için mücadele ediyor. Kadınlar sadece kendi özgürlükleri için çalışmadılar. Fakat bugün görüyoruz ki; kadınlar öldürülüyor, gözaltına alınıyor ya da saldırılarla karşı karşıya kalıyorlar. Kadın hakları yalnızca bir gün değil, her gün savunulmalıdır. Özgür, adil ve eşit bir dünya için mücadelemizi sürdüreceğiz. Bizler, kadınların rengini, mücadelesini, haklarını ve sesini sokakta ve alanlarda yükselteceğiz. Jin, jiyan, azadî felsefesiyle hareket edeceğiz.”

 

İnsan Hakları Derneği Amed Şubesi Kayıp Komisyonu Üyesi Avukat Berfin Elçi, gözaltında kaybedilen ve faili meçhul cinayetlere kurban giden kadınların isimlerini okudu. 

 

Açıklama oturma eylemi ile sona erdi. 

 

ÊLIH

 

İHD Êlih Şubesi ile kayıp yakınları, eylemlerinin 675’inci haftasında Gülistan Caddesi üzerinde bulunan İnsan Hakları Anıtı önünde bir araya geldi. Gözaltında kaybettirilenlerin fotoğrafları taşınırken, çok sayıda kişi de eyleme destek verdi. Bu haftaki eylemde 18 Mart 1998’de Şirnex’in Silopya ilçesi Yeniköy-Ceylan Mezrası kaybettirilen Mehmet Mungan’ın failleri soruldu. Açıklamayı İHD Êlih Şube Yöneticisi Reşit Çetinkaya okudu. 

 

Mungan’ın hikayesi şöyle: “Mehmet Mungan 18 Mart 1998’de Şirnex’in Silopya ilçesi Yeniköy-Ceylan Mezrasında askerler tarafından yapılan baskında gözaltına alındı. Gözaltına alındıktan sonra ailesinin tüm girişimlerine rağmen kendisinden bir daha haber alınamadı. 2009 yılında Ergenekon adı altında başlayan yargılamalar sonrası Mehmet Mungan’ın ailesi Şırnak Barosu’na başvuruda bulundu ve Ergenekon davasında yargılanan bazı askerlerin Mungan’ın kaybedilmesinde sorumlu olabileceğini bildirdi. Mungan’ın ailesinin Şirnex Barosu’na başvuru üzerine Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulundu. Ancak suç duyurusuyla ilgili bugüne kadar herhangi bir gelişme sağlanamadı. Kayıp yakınlarıyla yürüttüğümüz bu mücadele çeyrek yüzyıla dayanmasına rağmen isimleri ve suçları belli olan yüzlerce fail, devlet tarafından korunmaya devam ediliyor.” 

 

Açıklama yapılan oturma eylemi ile sona erdi. 

 

COLEMÊRG

 

İHD Colemêrg Şubesi ve kayıp yakınları, eylemlerinin 165’inci haftasında Gever (Yüksekova) ilçesinde bulunan Sanat Sokağı’nda bir araya geldi. Kayıpların fotoğraflarının taşındığı eylemde, 6 Mart 1995 tarihinde Çelê (Çukurca) ilçesinde  gözaltında kaybedilen Naif Demir’in akıbeti soruldu

 

İHD Colemêrg Şubesi Eşbaşkanı Sibel Çapraz, Naif Demir’in ticaret yapan bir kişi olduğunu söyleyerek, şu bilgileri paylaştı: “Naif Demir dönemin Çukurca Jandarma Bölük Komutanı Yüzbaşı Bedrettin Konuk ile birlikte Federe Kürdistan Bölgesi’nden kaçak ürünler getirerek ticaret yapıyordu. Yüzbaşı Bedrettin Konuk kazandıkları paradan Naif Demir’in payına düşeni uzun süre boyunca vermedi. Naif Demir parasını almak için ısrar etmesine rağmen bir sonuç alamadı. Israrlardan sıkılan Yüzbaşı Bedrettin Konuk, 6 Mart 1995 tarihinde akşam saatlerinde Naif Demir’in gözaltına alınarak İlçe Jandarma Karakol Komutanlığı’na getirilmesini emretti. İlçe Jandarma Karakol Komutanlığı’nın hemen bitişiğinde olan PTT lojmanlarında köy sakinlerinden Hacı Dündar’ın evinde misafirlikteyken alınarak karakola getirilen Naif Demir’den bir daha haber alınamadı.

 

Naif Demir onlarca insanın gözleri önünde gözaltına alınmasına rağmen varlığı reddedildi. Olaydan bir yıl sonra, 1996 yılında, Hakkâri’nin Yüksekova ilçesinde itirafçı Kahraman Bilgiç’in Jandarma İstihbarat Astsubayı Hüseyin Oğuz’a verdiği ifadelerle birlikte kamuoyunda ‘Yüksekova Çetesi’nin varlığı ortaya çıktı. Kahraman Bilgiç ‘İtiraflarım’ kitabında Naif Demir’in zorla kaybedilmesini şöyle anlatıyordu: ‘Naif Demir bir akşam tabura gelip yüzbaşı ve astsubaydan hak ettiği parayı istemesi üzerine yüzbaşı sinirleniyor ve onu öldürmek istiyor; öyle bir ortamdı ki insan öldürmek koyun kesmekten farksızdı. O akşam yüzbaşı ile astsubay Naif Demir’i bir kösede sessizce iple boğdular. Aslında açık açık kurşuna da dizebilirlerdi ama başlarını ağrıtmak istemiyorlardı, öldürürken fazla kaygılandıklarını da zannetmiyorum. Naif Demir’i boğduktan sonra Shordland tipi zırhlı askeri araca koyup Zap Suyunun akıntılı sularına bıraktılar. Bu olaydan oldukça etkilenmiştim. Çok normal bir olaymış gibi davranmışlardı. Üstelik sadece 750 Lira için öldürmüşlerdi.” 

 

‘İTİRAFLARA RAĞMEN FAİLİ MEÇHULE BIRAKILDI’

 

Ailenin itirafların ardından bir kez daha Demir’in akıbetini sormak için yetkili mercilere başvuru yaptığını ancak “kovuşturmaya yer olmadığına” dair karar verildiğini aktaran Sibel Çapraz, “Ailenin AİHM başvurusuna da olumlu bir cevap gelmedi. Böylelikle Naif Demir’in akıbeti faili meçhul bırakıldı. Ailesine etrafını çiçeklerle donatacağı bir mezar yeri çok görüldü. Tüm gerçekliklere rağmen Naif Demir dosyası sümenaltı edildi” diye kaydetti. 

Kaynak: Mezopotamya Ajansı.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***

Exit mobile version