Site icon İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

İşkence, kötü muamele ve tacizler hakkında suç duyurusunda bulunacağız

İşkence, kötü muamele ve tacizler hakkında suç duyurusunda bulunacağız


Serbest Görüş Haber Merkezi

8 Mart Feminist Gece Yürüyüşü Komitesi bu yıl, 8 Mart’ta Taksim’de düzenlenen 23. 8 Mart Feminist Gece Yürüyüşü ve sonrasında yaşanan hak ihlallerine dair basın toplantısı düzenledi. Beyoğlu’ndaki Feminist Mekân’da düzenlenen basın toplantısında Zeynep Demirkol, Cemre Baytok, Tuğçe Newroz Özçelik ve avukat Gülyeter Aktepe konuştu. Bazı gözaltına alınanlar sözlü tacize, hakarete ve cinsel saldırıya maruz kaldığını belirten Aktepe, “Bir kısmının cinsel saldırıya, bir kısmının hakarete, bir kısmının sözlü tacize maruz kaldığını öğrendik. Maruz kalınan işkenceyi belgeleyebilmek için dahi yeterli fırsatımız olmadığından bunu ifadelerde tutanaklara geçirmeyi tercih ettik” diye konuştu.

8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde polis engellemeleri ve yasaklamalara rağmen kadınlar ve LGBTİ+’lar 23. Feminist Gece Yürüyüşü için Sıraselviler’de toplandı. Eylemcilerin ısrarı sonucu polis, kadınların Sıraselviler Caddesi’nden Cihangir’e yürüyüşüne izin verdi. Eylemin ardından dağılan Susam Sokak’taki grup, polis tarafından ablukaya alındı ve bazı eylemciler ters kelepçeyle gözaltına alındı. Komite tarafından düzenlenen hak ihlallerinin anlatıldığı basın toplantısında Avukat Gülyeter Aktepe açıklamalarda bulundu.

Avukat Gülyeter Aktepe şöyle konuştu:

“Bizim bunu hukuki başvuru konusu edeceğimizi biliyorlar”

“23. 8 Mart Feminist Gece Yürüyüşü son yılların en coşkulu, en kalabalık, en güzel feminist eylemlerinden biriydi. Hepimiz coşkuyla oradaydık. Herkes Anayasal hakkını kullandı. Ve gündüz saatlerinden itibaren getirilen ulaşım yasakları da seyahat engelleri de hiçbiri kadınların o alana ulaşmasını engelleyemedi. Kaymakamlığın yasak kararını bir gün öncesinden saat 16 gibi yayınlayarak da şunu yapıyorlar aslında bu yasaklama kararına karşı bir iptal davası açılıp bir yürütmenin durdurulması kararının bizim alacağımızı, bizim bunu hukuki başvuru konusu edeceğimizi biliyorlar. Biz bunun hedefini biliyoruz dediğim gibi. Ama bu yasaklama kararının idare ve milliyeti kararlarıyla Anayasal haklarımızı sınırlandırmaya çalışan bu perspektifin de kabul edilebilir olmadığını biliyoruz. Aynı zamanda bu yasaklama kararının gerekçesi de yine kamu düzenini aykırılıklar gibi çeşitli muğlak ifadeler, genel ahlak gibi muğlak ifadelerle dolu. Bunların da zaten kabul edilebilir nitelikte olmadığını düşünüyoruz.

“2011 sayılı kanuna muhalefet ve cumhurbaşkanına hakaret suç isnatlarıyla sürdürdüler”

Bu eylem 23 yıldır yapılan bir eylem zaten ve bu eylemi kadınlar biliyorlar ve o sokaklara gelmeye devam ediyorlar, gelmeye de devam edecekler. Dolayısıyla aslında sorabilecekleri bir soru olmadığı için ifade işlemlerini 2011 sayılı kanuna muhalefet ve cumhurbaşkanına hakaret suç isnatlarıyla sürdürdüler. Cumhurbaşkanına hakaret suçu yalnızca bir arkadaşımızın ifadesi alındı.

“Arkadaşlarımıza ters kelepçe uygulandı”

O arkadaşımız da hem 2011 sayılı kanuna muhalefet hem cumhurbaşkanına hakaretten ifadesini verdi ve savcının kendisi hakkındaki talimatı o gün mevcutlu tutulmasıydı Arkadaşımız nezarete indirildi. Nezarette indirilmeden evvel kendisiyle sağlıklı bir görüşmeyi sağlayabilmek, ifadesine eşlik ettiğimiz safhada zorlandığı aşamalarda durdurabilmek gibi aslında çok temel mekanizmaların dahi güçlükle yerine getirilebildiği bir ifade safhası yaşadık biz ve arkadaşlarımız gözaltı araçlarından yukarı çıkarıldıklarında müdafi görüşme odasına getirilirken dahi bir kısmının kelepçelerinin hala açılmadığını öğrendik. Bir kısmının ‘Çantanızı önünüze alır mısınız, ters kelepçe yapacağız çünkü zaten temel uygulama bu’ gibi ithamlarla karşılaştıklarını öğrendik.

“112 kişinin maruz kaldığı işkenceyi belgeleyebilmek için dahi yeterli fırsatımız olmadı”

Bir kısmının cinsel saldırıya, bir kısmının hakarete, bir kısmının sözlü tacize maruz kaldığını öğrendik biz ve bu hengame içerisinde 112 kişinin temel ihtiyaçlarına dahi erişmesi mümkün olmadı. Bu 112 kişinin maruz kaldığı işkenceyi belgeleyebilmek için dahi yeterli fırsatımız olmadığından bunu ifadelerde tutanaklara geçirmeyi tercih ettik ve sonrasında arkadaşlarımız yine bu görüşme odalarında bize tam tıpkı burdobasının açıklamasında da söyledikleri gibi ters kelepçeli bir şekilde muayene odasına sokulduklarını, muayene edildikleri sırada polisin dışarı çıkmadığını, hekimin polisi dışarıya çıkartmadığını vs. yani aslında bu işkencenin raporlanabileceği muayene safhasının bile olması gerektiği gibi işlemediğini ve usule uygun bir muayenenin bile gerçekleştirilmediğini öğrendik. Bu doğrultuda hem arkadaşlarımızın gözaltında maruz kaldığı bu işkenceye, kötü muameleye, tacizlere, hakaretlere ilişkin suç duyurusunda bulunacağız.

“Hekimler hakkında Tabipler Odası’na şikayette bulunacağız”

Şikayet hakkımızın saklı olduğunu ifade aşamasında defalarca deklar ettik. Ama eş zamanlı olarak da Tabipler Birliği’ne de, İstanbul Tabip Odası’na da, bu hastanelerde arkadaşlarımızı muayene eden ve kelepçelerini dahi çözdürmeyen, polisi dahi muayene sırasında muayene odasından çıkartmayan hekimlerle ilgili de ayrıca disiplin süreçlerinin yürütülmesi için şikayetçi olacağız. Bizler biliyoruz ki, o hastanelere götürüldükleri sırada bu işkencenin belgelenmesini engellemek isteyenler o muayene odalarında polisi sokuyorlar.

“İşkencenin, kötü muamelenin belgelenmesini, bununla ilgili şikayette bulunulmasını engellemeye çalışıyorlar”

Hatta bizim ilk kez karşılaştığımız bir muamele değil bu. Yıllardır aslında hem İstanbul Emniyet Müdürlüğü’ndeki hem de birçok hastanedeki tutumum bu olduğunu biz biliyoruz. Çünkü işkencenin, kötü muamelenin belgelenmesini, bununla ilgili şikayette bulunulmasını engellemeye çalışıyorlar.

“Biz bunun peşinde olacağız, takipçisi olacağız”

Ama şikayette bulunmakla da bitmiyor. Biz bunun peşinde olacağız, takipçisi olacağız ama biliyoruz ki polisler hakkında soruşturma izni verilmiyor. İşkenceci polisler hakkında soruşturma izni verilmemesiyle bizim şikayetlerimiz yıllar boyunca sürüncemede kalırken bizim soruşturma dosyalarımızda yıllarca tek bir iddianame yazılmazken ve işkenceciler tespit edilip yargılanmazlarken kadınlar hakkında hızlıca iddianameler yazılıyor.

“Cinsiyetçi yargılama sistemine karşı mücadele etmeye devam edeceğiz”

Hızlıca, 2011 sayılı kanuna muhalefetten, Cumhurbaşkanı’na hakaretten, ışık hızında, iki gün içerisinde dahi iddianame yazılabilen koşulları biz görüyoruz. Ve bu cinsiyetçi yargılama sisteminin ne tür saldırısı devam ederse etsin bu süreçte biz mücadele etmeye devam edeceğiz. Bu sürecin hukuki takibini yapmaya devam edeceğiz ve feminist gece yürüyüşü için gelecek yıl da 8 Mart’ta sokaklarda olmaya devam edeceğiz.

“Yine alanlarda gökkuşağı bayraklarını açmaya devam edeceğiz”

Bu eyleme ilişkin hazırladıkları yakalama tutanağında dahi arkadaşlar, inanılmaz bir LGBTİ+ fobi söz konusu, genel ahlaka ve yasaklama kararıyla açıkça belirtilmiş olmasına rağmen kamu düzenine aykırı davranışlar ve LGBTİ+’lar faaliyetlerinde kullandığı bayrakların açılması, LGBTİ+ artıların faaliyetlerinde kullandıkları flamaların açılması, bu tür sloganlar atılması gibi yakalama gerekçeleri yazmışlardı o tutanağa. Bunun dakabul edilmesinin mümkün olmadığını ve yine alanlarda gökkuşağı bayraklarını açmaya devam edeceğimizi söylemek gerekir.”

TIKLAYIN – 23. Feminist Gece Yürüyüşü, Sıraselviler’de tüm engellemelere rağmen yapıldı: Sloganlar atıldı, gözaltılar yapıldı!

TIKLAYIN – Feminist Gece Yürüyüşü’nde “Cumhurbaşkanına hakaret”ten gözaltına alınmıştı: LGBTİ+ aktivisti İris Mozalar, serbest bırakıldı

 

Exit mobile version