Selahattin Demirtaş, Abdullah Öcalan’ın PKK’ya silah bırakma çağrısını değerlendirerek, Türkiye’deki “barış sürecine” dair görüşlerini paylaştı. Demirtaş, Recep Tayyip Erdoğan, Devlet Bahçeli ve Abdullah Öcalan’ın Ortadoğu’da kalıcı bir barış inşa etmek için attıkları adımları desteklediğini belirterek, “Barışın yanında olalım” çağrısında bulundu.
Demirtaş, Gazete Duvar’da yayımlanan yazısında bu üç liderin temsil ettikleri kesimlerin en güçlü isimleri olduğunu ve her birine duyulan güvenin barış sürecinin başarıya ulaşmasında kritik bir rol oynayacağını öne sürdü. Ancak, toplumun bir kesiminin bu sürece şüpheyle yaklaştığını da kabul eden Demirtaş, “Barışın zorluğu tam da bu noktadadır; kalıcı barışa ancak toplumun çoğunluğunun güven duyacağı, inanacağı ve yürekten destekleyeceği bir süreçle ulaşılabilir” ifadelerini kullandı.
Serbest Görüş:
Demirtaş, “barış sürecine” destek vermenin herkesin görevi olduğunu iddia ederek, “Barıştan, barışmaktan korkma kardeşim. Türk, Kürt el ele vermekten, Türkiye’yi büyütmekten korkma” çağrısında bulundu. Savaşa harcanan kaynakların halkın refahı için kullanılması gerektiğini ifade eden Demirtaş, barışın aynı zamanda ekmek, aş ve iş demek olduğunu ifade etti.
ERDOĞAN, BAHÇELİ VE ÖCALAN İÇİN ELİMDEN GELENİ YAPACAĞIM
Demirtaş, Erdoğan, Bahçeli ve Öcalan’ın barış sürecindeki rollerine değinen Demirtaş, “Allah hepsine uzun ve sağlıklı ömür versin ama hayatlarının son dönemecinde Orta Doğu barışı, tarihi Kürt – Türk barışı için inisiyatif almış bu üç liderin başarılı olabilmeleri için ben elimden gelenin fazlasını yapacağım” dedi.
Demirtaş, savaşın, şiddetin ve terörün sona ermesinin herkesin ortak dileği olduğunu belirterek, “Savaş, silah, şiddet, terör, kan, gözyaşı, ölüm ve yıkım bitsin isteniyor kardeşlerim, hepsi bu kadar” dedi. Bu sürecin TBMM zemininde hukuki ve siyasi alt yapının oluşturulmasıyla mümkün olacağını savunan Demirtaş, barışın siyasi mücadeleyle desteklenmesi gerektiğini söyledi.
Kürt ve Türk halklarına seslenen Demirtaş, “Ben Kürt’üm, benim haklarım ne olacak?” diyenlere, siyasi mücadelenin bir teslimiyet ya da yenilgi olmadığını anlamalarını tavsiye ederken, “Ben Türk’üm, ‘teröre’ taviz verilirse ülkem, devletim bölünmez mi?” diye endişelenenlere ise bin yıllık kardeşlik bağlarına güvenmelerini gerektiğini ifade etti.
Demirtaş, barış sürecinin basit görünse de ciddi bir çaba gerektirdiğini belirterek, “Bu iş bu kadar basittir. Ama bu ‘basit’ şeyi gerçekleştirebilmek çok ciddi bir çalışmayı, çabayı ve planlamayı gerektirir” dedi. Ortadoğu’nun kanayan yaralarına dikkat çeken Demirtaş, ölümün ciddiyetinin yanında yaşamın daha da ciddi olduğunu vurguladı.
“Peki ya seçim?” sorusuna da yanıt veren Demirtaş, “Sen halksın, son kararı sen verirsin. Kimse bugün senden Erdoğan’a, Bahçeli’ye veya DEM Parti’ye ya da CHP’ye oy vermeni istemiyor, barış ağacına bir damla suyu da senin vermen isteniyor” ifadelerini kullandı.
Demirtaş, yazısını “Ben, Gabar’da nöbetteki asker kardeşimin de Kandil’deki öz kardeşimin de ölmesini istemiyorum. İkisi de birbirine kurşun atmayı bıraksınlar” sözleriyle tamamladı. Ramazan ayının “kalıcı barış, kardeşlik ve huzur getirmesi” temennisinde bulunan Demirtaş, “Ben barışın yanındayım, başarana kadar” dedi.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***