Site icon İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

DEM Parti: “Öcalan örgütüyle temas kurabilmeli, rahat bir çalışma ortamına kavuşturulmalı”

DEM Parti: “Öcalan örgütüyle temas kurabilmeli, rahat bir çalışma ortamına kavuşturulmalı”


Eş Genel Başkanları Tülay Hatimoğulları ve Tuncer Bakırhan, Meclis muhabirleri ile bir araya gelerek yeni sürece ilişkin değerlendirmelerde bulundu, soruları cevapladı. Eş başkanlar, sürecin yeni bir aşamaya evrilmesi için Erdoğan’ın adım atması gerektiğini anlattı: “Yasal ve hukuki zeminin olmadığı gelişmeler hep negatif sonuçlanmış. Ama yasal ve hukuki zeminlerde bu süreçler hep barış ile sonuçlanmıştır. Öcalan örgütüyle temas kurabilmelidir. Rahat bir çalışma ortamına kavuşturulmalıdır. Öcalan’ın fiziki koşullarının düzenlenmesi ve görüşmek istediği bütün kesimlere görüşebilmesi gerekiyor.” 

Tuncer Bakırhan, “DEM Parti, AKP ile Anayasa değişikliği konusunda anlaşacak, iktidarın 400 milletvekilini bulmasını sağlayacak.” iddiasını ise sert bir dille yalanladı: “Biz ne zaman iktidar ile siyasi kapılar arkasında pazarlık yaptık? CHP bir türlü bu konuya doğru denklemden giremedi. Biz iktidar ile anlaştıysak neden onlarca arkadaşımız içeride. CHP, bu süreci böyle heba etmemeli. Beğenmiyorsa kendi yol haritasını ortaya koymalı. Barış süreci, siyasi partilerden ve kişilerden çok daha değerlidir. Bahsedilen mesele bizim milyonda bir gündemimizde değildir. Sandık geldiğinde millet kimi istiyorsa onu seçer. AKP’yi 22 yıldır ayakta tutan asıl bu muhalefet şeklidir. Ana muhalefet partisisin, bir yol haritan yok, bir şey yapmaya çalışana da bu dili kullanıyorsun. Bizim kimseyle ulaştığımız, anlaştığımız yok. Gerçek bir muhalefete bu söylenemez. Türkiye’nin kurucu partisi, ortaya bir yol haritası koymalı. Birinci parti böyle olmaz, böyle iktidar olunmaz.”

Medyaya yansıdığına göre DEM Parti Eş Genel Başkanları Hatimoğulları ve Bakırhan’ın gazetecilerin sorularına verdiği yanıtlarda öne çıkan bölümler şöyle:

Türkiye’de demokratik siyaset derken yalnızca Kürt sorununu mu tarif ediyorsunuz?

Türkiye’de diğer meseleler gündemde yok, arka kapı diplomasisi yürütülüyor algısı yaratılıyor. Böyle bir şey yok. Bu süreç başarıya ulaşırsa yalnızca Kürtlerin demokrasi taleplerini öne almıyoruz. Hem DEM Parti, hem de sürecin kendisi Türkiye’nin demokratikleşmesini öngörüyor. Bu süreç, demokratikleşme sürecidir. İlerleyebilmesi için Türkiye’deki hukuksuz uygulamaların son bulması gerekiyor.

Bir adım atıldı, önemliydi, destekliyoruz. Henüz çağrının gerekleri yapılmamışken yeni şeyler icat ediyorlar. Bu süreç demokrasi olsun diye yapılıyor. Zehirli, tehdit eden bir dil, bu sürece yapılmış en büyük zarardır. Türkiye’nin demokratikleşmesi için bir kapı aralanmış. Bu süreçte herkesi samimiyete davet ediyoruz.

Bu süreçte Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan bir talebiniz olacak mı?

Öcalan’ın mektubunda oldukça geniş anlamlar var. Yasal ve hukuki zeminin olmadığı gelişmeler hep negatif sonuçlanmış. Ama yasal ve hukuki zeminlerde bu süreçler hep barış ile sonuçlanmıştır. Bu dönemde Abdullah Öcalan kendi de söyledi. PKK’yi bir tek kendisi feshedebilir. Örgütüyle temas kurabilmelidir. Rahat bir çalışma ortamına kavuşturulmalıdır.

Eşit yurttaşlık hakkı temelinde bir adım atılması gerekiyor. Bugüne kadar en basit insan hakkı talebinde bile terör yaftası kullanıldı. PKK silah bırakıldığında oradakiler nereye gidecektir? Bunlar hep yanıtlanması gereken sorulardır. İnfaz yasasından tutun da kayyum meselesine kadar en temel demokratik haklar… Hiçbir masanın pazarlık konusu olamaz bunlar. Bunların zaten bu süreçte doğal olarak hayata geçmesi gerekir.

Siyasi parti turları olacak mı?

Siyasi parti turlarını yapacağız. Bu turda Cumhur İttifakı bileşenleri de olacak. Ancak henüz bunu detaylı planlamış değiliz.

PKK ne zaman kongresini toplar?

Öcalan, kongreyi kendisinin toplayabileceğini söylüyor. Örgüt de aynı şeyi söylüyor. Dolayısıyla Öcalan’ın fiziki koşullarının düzenlenmesi ve görüşmek istediği bütün kesimlere görüşebilmesi gerekiyor. Gazetecilerin, aydınların ve yazarların da Öcalan ile görüşebilmesi gerekiyor.

Öcalan, çalışma yerinin İmralı’da olabileceğini söylemektedir. Ama kiminle ne zaman, nasıl görüşecek bu konuda belirlenmiş bir şey yok. Bu yüzden iktidara çağrı yapıyoruz. Bir adım atılmalı ki nasıl bir yol izleneceği belirlenebilsin.

Metindeki, “Tüm gruplar” ifadesi kimi kapsıyor? Öcalan ile yeniden görüşme talebiniz olacak mı?

Suriye’de farklı bir denklem var. Rejim oturmadı henüz. Metinde o bölge tarif edilmedi, PKK tarif edildi. Ancak Türkiye’de alınan yol, oraya da olumlu yansıyacaktır. Artık bu kapının açılmadı gerektiğini düşünüyor, yarım asırlık sorunun muhatabıyla görüşülmesi gerekiyor elbette. Heyetin dışında toplumun diğer dinamiklerinin de görüşebilmesini bekliyoruz.

Toplumun görüşmeleri bilme haklı var. Şeffaf olmayan bir sürecin fayda getirmeyeceği ortada. Bu sürecin en geniş toplum kesimi tarafından benimsenmesi. Çözüm adresi Meclis’tir. Bunun altını bir kez daha çizmek isterim. Elbette ihtiyaç oldukça görüşmeler gerçekleştirilecektir.

Meclis’te kurulacak çalışma grubu be komisyon ile çalışmalara başlanabileceğini biliyoruz. Bu komisyonda, parlamentoda temsil edilen tüm partilerin olması gerekiyor. Böyle bir katılım bizi barış konusunda daha ileriye sıçratır.

Anayasa’da değişiklik talebiniz olur mu?

Türkiye’de yeni bir Anayasa ihtiyacı var elbette. Bu süreç ilerlerse bu ihtiyaca ve içeriğine halk karar verir. Ama yeni Anayasa’nın kapsayıcı olması gerekiyor. Herkesin sahipleneceği bir Anayasa olması gerekiyor elbette. Anayasa konusunda bizim parti kadar hazır bir parti yok. Ama şu an gündem bu değil.

Atılması gereken adımları içinde Demirtaş ve diğer tutuklukların serbest kalması var mı? Heyetin Rojava ziyareti olacak mı?

Heyetimiz Rojava’ya da gitme düşüncesinde. Ancak takvim net değil. Türkiye, en çok siyasetçi ve gazetecinin mahpusun olduğu ülkelerden biri. O yüzden yalnızca Kürt siyasetçiler için değil, Türkiye’nin salt bir yeni infaz yazmasına ihtiyacı var. Düşünce, fikir ve ifade özgürlüğü Anayasa hakkıdır ama uygulanmıyor. Bu hakkın kullanılmasını sağlayacak bir denetim mekanizması kurulması gerekiyor.

Demirtaş ve Figen Yükseldağ ile ilgili AYM kararları var. Bu aynı zamanda Gezi tutuklukları ile de ilgili. Yani bu isimlerin içeride tutulması hem Anayasa’da hem AYM’ye aykırıdır. Bu arkadaşların hepsinin serbest bırakılması gerekiyor. Kobani davasında yargılananlar dahil…

Kayyum atamalarının devam etmesi süreci baltalar mı?

Kayyum atamaları, hukuksuzdur. Şu ana kadar yerine kayyum atanan arkadaşların, görevlerinin başına dönmesi gerekiyor. Kayyum uygulamasının devam etmesi, süreci elbette olumsuz etkiler. Sürecin ruhuna uygun olmaz. Kayyum atamaları, iddia edildiği gibi devlet içindeki klikler tarafından değil bizzat hükümet tarafından uygulanıyor.

Bahçeli ve Erdoğan arasında bir fark var mı meseleye yaklaşım açısından?

Bahçeli, devlet adına konuşan birisi. Erdoğan ile yüzde yüz aynı görüşte midir bilmiyorum. Ama burada adım atması gereken başta Sayın Erdoğan’dır.

Türkiye’de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***

Exit mobile version