WAN – Kayyım atama ihtimaline karşı başlatılan nöbette yer alan Eşbaşkan Abdullah Zeydan, eylemin 85 milyon yurttaşın iradesini savunma anlamına geldiğini belirterek, “Wan halkı umut olmuş ve herkese büyük bir gurur yaşatıyor” dedi.
Wan Büyükşehir Belediyesi Eşbaşkanı Abdullah Zeydan’a 3 yıl 9 ay hapis cezası verilerek belediyeye kayyım atamanın yolunun açılmasına karşı yurttaşların belediye önünde başlattığı nöbet, 3’üncü güne girdi. Nöbet, Eşbaşkanlar Neslihan Şedal ve Abdullah Zeydan’ın katılımıyla gece gündüz devam ediyor. 2 gecedir gençlerle nöbette sabahlayan Eşbaşkan Zeydan, Mezopotamya Ajansı’nın (MA) sorularını yanıtladı.
Halka gösterdikleri irade ve duruşları için teşekkür eden Zeydan, “Bugün eylemin 3’üncü günündeyiz. Halk demokrasiyi, iradesini, adaleti ve hukuku görkemli bir şekilde savunmaya devam ediyor. Burada gençler, kadınlar ve halkımız yani tabiri caizse 7’den 70’e burada iradesinin yanında. Bir yaşındaki çocuktan 70 yaşındaki anneler ve babalara kadar buradalar. Bu yaşlı hallerine ve çok soğuk havaya rağmen sabahlara kadar bir demokrasi ve irade nöbeti gerçekleştiriyorlar. Hakikatten Wan halkının demokrasiyi ve iradesini sahiplenen duruşuna layık bir şekilde büyük bir emek ve fedakârlıkla bu soğuk havaya rağmen, demokrasi ve iradeyi savunuyorlar. Bu çok kıymetlidir ve bu sadece Wan halkının iradesini sahiplenme anlamına gelmiyor. Bu fedakârlık aslında topyekûn 85 milyon yurttaşın iradesini ve adaletini savunma anlamına geliyor. Bu soğuk havaya rağmen burada iradesini sahiplenen halkımızın yalnız bırakılmaması gerekir. Çünkü burada hiç kimse şahsi çıkarı için burada değil, burada herkes kendi iradesini koruyor. Hep söyledik: Her insanın, her halkın iradesi onurudur ve haysiyetidir. Bu anlamada iradesini korumak demek aslında demokrasinin korunması demektir” diye konuştu.
‘WAN HALKIN DURUŞU HERKESE GURUR VERİYOR’
Eylemin değerlenin ilerde anlaşılacağını ifade eden Zeydan, “Belki bu içinden geçtiğimiz süreç içinde kıymetini bilmeyen küçük bir kesim de olabilir, fakat Türkiye normalleştiğinde burada demokrasi, adalet, irade nöbeti tutan, fedakârca, üşümesine rağmen tırnak içesinde aç kalmasına rağmen demokrasiyi savunan insanların emeklerini görecekler. Bu insanlar sayesinde Türkiye’deki demokrasi umutlarının diri kaldığını ve Türkiye’nin bu anlamda hayal ettiği, herkesin birlikte, özgürlüğün tesis edildiği günlerde bu direnişin ne kadar değerli olduğunu bilecektir. Bugünkü emek ve cansiperane çok tarihsel olacaktır, çok kıymetli olacaktı. Bu anlamda bizimle 3 gündür burada büyük bir emekle iradesini sahiplenen başta kadınlar, gençler ve bütün insanlarımıza çok teşekkür ediyoruz. Elbette onurlu, özgür yaşamı oluşturmak, demokratik, özgür, eşit ve çoğulcu yaşamı kurmak öyle kolay olmuyor. İradeyi korumak, demokrasiyi korumak bazen emek gerektiriyor. İşte halkımız bu emeği ortaya koyuyor. Biz bu 3 günlük süreçte bir kez daha gördük ki Wan halkının kendi iradesini sahiplenen bu tutumu herkese umut olmuştur. Herkese onur ve gurur katmıştır” ifadelerini kullandı.
‘GENÇLER BÜYÜK BİR SORUMLULUK ALIYOR’
Gençlerin eyleme desteğine değinen Zeydan, “Her zaman toplumun itici gücü gençler olmuşlardır ve demokrasiyi savunmuşlardır. Gençler iradelerini sahipleniyorlar. Kendi gelecekleri için sorumluluk alıyorlar. Çünkü bir yerde bir irade gaspı varsa, bir halk gaspı varsa, demokrasi ve adalet ayaklar altına alınıyorsa burada hiç bir şey doğru gitmiyor demektir. Ekonomi kötü gider, umut biter. Dolasıyla gençler, bu umudu kendilerinde diri tutma sorumluluğunu hissederler. Barış ihtimallerinin, umutlarının yükseldiği bir süreçte herkesin daha fazla demokrasiyi sahiplenme sorumluluğu ortaya çıkıyor. Onurlu bir gelecek ve barış içerisinde bir geleceğin eşiğine gelmişken gençler ve kadınlar bunu gerçekleştirme sorumluluğunu hissediyor. Eğer gerçekten kalıcı ve toplumsal bir barışı istiyorsak, demokratik bir yaşamı istiyorsak, gençlerin işsiz kalmamalarını istiyorsak, insanların yoksulluktan kırılmadığı bir ülke istiyorsak bunun birinci koşulu demokrasidir, barıştır, toplumsal barışın inşası ve halkın iradesini ayaklar altına alınmamasıdır. Şimdi eğer siz bir halka ‘Ben sizin iradenizi tanımıyorum’ diyorsanız, bu aynı zamanda Kürt’ü insan yerine koymama anlayışıdır. Gençler bu onur kırıcı yaklaşımı kabul etmiyor” şeklinde konuştu.
‘KAYYIM ATAMAK İNSANLARIN ONURUYLA OYNAMAKTIR’
Kayyım atayarak insanların onurlarıyla oynandığını söyleyen Zeydan şöyle devam etti: “İnsanların onurlarına kayyım atayarak bunu yaptılar. Farklı yöntemlerle; eş genel başkanlarımız, milletvekillerimizi tutuklayarak, rehin alarak yaptılar. Ama her defasında halkımız bu kayyım gasplarını reddettiğini ve asla bu uygulamaları tasvip etmediğini sandıkta göstermesine rağmen hükümet hala bunda ısrarcı oluyor. Dolasıyla gençler şu mesajı veriyor: Siz ne kadar irade gaspında ve antidemokratik uygulamalarında ısrar ederseniz biz de o kadar demokrasiyi, irademizi ve barışı korumada ısrar edeceğiz. Tarih de bize göstermiştir ki her zaman toplumsal barışı, adaleti, hukuku, adaleti, sandığı esas alanlar kazanmıştır. Vesayetçi kurumlardan medet umanlar, yargı sopasıyla insanları hizaya çekmeye çalışanlar halkın iradesini ortadan kaldırmaya çalışanlar her zaman kaybetmiştir. Biz bugün iradesini koruyan, demokrasiyi koruyan halkımızın en nihayetinde kazanacaklarını biliyoruz.”
‘ONLAR BÜYÜK BİR UTANÇLA KARŞI KARŞIYA KALACAKLAR’
Türkiye normalleştiğinde bu tarz anti demokratik uygulamalarla halkın iradesine çöküp halkın mal varlıklarını kendi yandaşlarına peşkeş çekenlerin büyük bir utançla karşı karşıya kalacaklarını söyleyen Zeydan, şunları söyledi: “Ama bugün demokrasiyi ve halkın iradesini savunanalar büyük bir gururla anılacaklar. Bir halkın seçme seçilme hakkını elinden alıyorsanız her şeyini elinden almışsınız demektir. Halkımız her zaman buna karşı çıkmıştır ve bunu ret etmiştir. Halkımız her zaman bunlara gereken cevabı veriyor, fakat antidemokratik uygulamalarda ısrar edenler bunu anlamıyor. Halkın ve belediyenin kaynaklarını kendi yandaşlarına peşkeş çekmek isteyen o bir avuç zihniyet, bunu görmek ve kabul etmek istemiyor. Bir anlamda gözleri kararmış. Türkiye’nin geleceğini aslında düşünmeyen, Türkiye’de birlikte, onurlu, özgür bir geleceği düşünmeyenler var. ‘Ben paraları yandaşlara aktarayım’ diyen, insanlar aç mı kalmış, insanlar cezaevine mi girmiş, insanlar hukuksuzluğa mı uğramış umurunda olmayan bir avuç kesim kalmış. İşte burada önemli olan vicdanlı ve adaletli olanların Türkiye’nin geleceği, onurlu ve özgür yaşamı, bir avuç insanların, kayyım şakşakçılarına kurban edilmemesi lazım. Gençler ve kadınlar bu hassasiyetle kendi iradelerine sahip çıkıyorlar. Eninde sonunda çoğulcu, eşitlikçi, demokratik bir anayasa temelinde onurlu özgür bir yaşamı tesis edeceğimize inanıyor.”
MA / Adnan Bilen – Mehmet Güleş
Kaynak: Mezopotamya Ajansı.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***