Site icon İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

‘Hakikatleri Araştırma Komisyonu’na ihtiyaç var’


İSTANBUL – Geçiş Dönemi Adaleti Konferansı’nda konuşan Hukuk Gündemi Yönetici Direktörü Nizar Saghıer, “Hakikati kabul etmemek barışı kabul etmemektir” derken, DEM Partili Öztürk Türkdoğan ise “Türkiye’nin bir Adalet ve Hakikat Komisyonuna ihtiyacı var” dedi. 

 

İnsan Hakları Derneği (İHD), Eurumed Rıght, Demos Araştırma Kolektifi ve İnsan Hakları Ortak Platformu (İHOP) tarafından, “Geçiş Dönemi Adaleti” (GDA) başlığıyla uluslararası konferans düzenlendi. Taksim’de bulunan bir otelde gerçekleştirilen konferansın ikinci ve üçüncü oturumlarında Fas, Lübnan ve Tunus’taki Geçiş Dönemi Adaleti deneyimleri anlatıldı. İHOP üyesi Feray Salman Moderatörlüğünü yaptığı ikinci bölümde, Fas Yargıçlar Kulübü Üyesi ve İnsan Hakları Araştırmacısı , Anass Sadoun, Hukuk Siyasal ve Sosyal Bilimler Fakültesi Wahid Ferchichi, Hukuk Gündemi Yönetici Direktörü Nizar Saghıer, Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Hukuk Komisyonu Eşsözcüsü Öztürk Türkdoğan, Derby Üniversitesi ve DEMOS Araştırma Kolektifi Akademisyen Nisan Alıcı, konuşmacı olarak katıldı.

 

Fas’ta yaşanan hak ihlalleri ve buna karşı mücadele deneyimlerini aktaran Annass Sadoun, GDA’nın Fas’ta yaşanan hak ihlalleri araştırılması konusunda önemli bir etkisi olduğunu söyledi. Geçiş Dönemi Adalet’inin bir yargı kurulu olmadığını ama tavsiyelerinin krallık tarafından güvence altına alındığını kaydeden Sadoun, bu anlamda GDA’nın tavsiye ettiği kararları uygulanmak zorunda olduğunu kaydetti. Sadoun, “Fas’ta geçici adalet ancak 10 yıl içinde gerçekleşti. Burada sivil toplum örgütlerini de çok katkısı oldu. Çünkü yaptıkları tartışmalarla geçici adaletin önemini ortaya koydular ve aynı zamanda bu çalışmalarının da takipçisi olmuştur” dedi. 

 

‘HÜKÜMETİN İSTEKLİ OLMASI ÖNEMLİ’

 

Wahid Ferchichi,  Tunus’ta yaşanan hak ihlallerini aktardı. Tunus’ta totaliter rejimin devrilmesinden sonra basın alanında bazı reformların gerçekleştiğini belirten Ferchichi, “Tunus devriminden sonraki geçiş hükümeti Geçiş Dönemi Adaletine inanmıyordu. Ancak 2011 yılına kadar çalışmalarına devam etti. Bir yandan siyasi irade bir yandan toplumsal iradenin mücadelesi sayesinde GDA’nın çalışmalarını yasal düzenlemede sürmesi açısında bir yasa çıkarıldı. 2014 yılında GDA yasal olarak Tunus’ta yaşanan hak ihlallerini araştırılması ve çözüme kavuşturulması konusunda uzun bir çalışma yürüttü. 58 yıl boyunca ülkede yaşanan hak ihlalleri, kayıplar, kadına yönelik işlenen suçlar gibi bir çalışma yürütülmüştür. Ama edindiğimiz deneyimlerden baktığımızda bu sürecin olumlu geçmesinin konusunda siyasi iradenin istekli olması gerekiyor” diye belirtti.  

 

HAKİKATİ KABUL ETMEMEK

 

Nizar Saghıer, Lübnan’da hukuk olmadığını sadece sivil toplum kuruluşlarının mücadelesi olduğunu kaydederek, Lübnan’da yaşanan iç savaşta herkesin mağdur oldu. Lübnan’da iç savaş sonrası  ‘hepimiz caniyiz hepimiz mağduruz’ denilerek genel bir af çıkarıldı. Ama çıkarılan af sadece lider, iktidar ve siyasetçilere çıkarıldı. Bu en büyük suçtur. Bu da savaş mağdurlarını çok daha mağdur olmasına neden oldu. Binlerce kişi kayıptı ve binlerce insan yerinden göç ettirildi. Burada toplumsak adalettin sağlanması adına göç ettirilenlere tazminat verildi ama aynı zamanda işgalcilere da tazminat verildi. Bu durumda sadece baz örgüt lideriyle prensler arasında bir barış sağlanmış oldu. Dolayısıyla toplumsal bir barış sağlanmadı. Savaştan 10 sene sonra Lübnan’ın birçok yerinde toplu mezarlar ortaya çıktı. Lübnan bu tehlikeli savaş karşısında kayıp kişiyi ölü olarak ilan etti. Yani mağdurları kabul etmemek, hakikati kabul etmemek reformun gerçekleşmediğini ve barışın sağlanmadığını ortaya koyuyor. Bunun sonucu olarak savaş devam ediyor” diye konuştu.

 

CUMARTESİ ANNELERİNİ MÜCADELESİ

 

Öztürk Türkdoğan, Türkiye’de Kürt sorununun çözümsüzlüğünden kaynaklanan savaşta yakınlarını kaybeden Cumartesi Annelerinin verdiği mücadeleye dikkat çekerek, “Türkiye’de Kürt sorunun çözümü bağlamında kurulacak bir Hakikati Araştırma Komisyonu önemlidir. Türkiye’de 1996 yılında meşhur Susurluk kazasında devlet-mafya ilişkisinin nasıl içe geçtiğin ortaya koyuyor. Bu olayda devletin önemli yerlerinde olan Mehmet Ağar suç lideri olarak yargıladı. Bu kişi daha önce Türkiye’de Adalet ve İçişleri bakanlığı yaptı. Suçu sabit olmasına rağmen beraat ettirildi. Bu da Kürtlere yönelik işlenen suçlarda nasıl bir cezasızlık politikası sürdürüldüğünü ortaya koyuyor. Bu anlamda Türkiye’nin bir Adalet ve Hakikat Komisyonu’na ihtiyacı var” dedi.

 

SİVİL TOPLUMUN ROLÜ

 

Hassoun Abou Jaoude, “GDA çalışmalarının devam etmesi emek eğitim, kültür, adalet ve dilde dönüşüm demektir. Uzun süreli çatışmaların durmasıdır. Yani toplumsal dönüş derken bunun sağlanması gerekiyor. Lübnan’daki olaylar bize her şeyi yeniden düşünmemizi sağladı. Lübnan’da gerçek bir geçiş dönemi olmadı. Bizim geçmişe bakıp ders çıkarmamız gerekiyor ve aynı zamanda öz eleştiri vermeliyiz” şeklinde konuştu.

 

SURİYE’DE SİYASAL VE EKONOMİK KRİZ

 

Al Syoufi Suriye’de yaşanan yıkıma dikkat çekerek, ekonomik ve siyasal bir kriz olduğunu vurguladı. Suriye’deki sivil toplum örgütlerinin bu konuda çalışmaları olduğunu ama bunların daha çok geliştirilmesi gerektiğini ifade eden Al Syoufi, “Suriye’de en büyük sorun demokratik bir çözümün olmayışıdır. Şu anda askeri çözüm kazandı ama politik ve siyasi bir çözüm yaşanmadı. Şuan orada bir yıkım var. Askeri kurumlar yok. Bir kurum varsa onu reform etmek kolaydır ama hiç olmayan bir şeyi yaratmak çok zor. Bu yüzden GDA dönemi bizim için çok önemlidir. Mesela şimdi kimse demokrasiden bahsetmiyor. Bu sürecin demokratik bir şekilde çözüleceğine dair kimse bir söz kurmuyor. Kimse Birleşmiş Milletler (BM) kararlarında bahsetmiyor. Suriye’nin Humus ve Lazkiye kentinde katliamlar ve hak ihlalleri var. Bu suçları işleyenler cezalandırılamıyor. Buna dair yaptırımların yapıldığı söyleniyor ama yapılmıyor. GDA olarak diyaloga açık olmamız gerekiyor” dedi. 

 

DİYARBAKIR CEZAEVİ

 

Nisan Alıcı, Türkiye’de yaşanan hak ihlallerinin en önemli örneklerinden birinin Diyarbakır Cezaevi olduğunu ifade ederek, “Diyarbakır Askeri Cezaevi Gerçeğini Araştırma ve Adalet Komisyonu birçok veri ve tanık topladı, mağdur anlatımları ve belgeleri de var. Geçiş sürecini belirli bir anına ya da kısa bir sürece sıkıştırılmaması gerekiyor. Geçiş Dönemi Adaletine barış süreçlerin çatışmalar devam ederken çalışmalarını sürdürebilir. Aynı zamanda yaptığı çalışmaların geleceğ dönem için alt zemin oluşturması gerekiyor” diye belirtti. 

 

Konferansın bugünkü oturumu soru-cevap kısmıyla son buldu.

Kaynak: Mezopotamya Ajansı.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***

Exit mobile version