Site icon İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

Çiğdem Kılıçgün Uçar: Çözüm için herkesin söz ve pratik sahibi olması lazım

Çiğdem Kılıçgün Uçar: Çözüm için herkesin söz ve pratik sahibi olması lazım


HABER MERKEZİ – “Toplumsal Barış ve Özgürlük Buluşmaları” kapsamındaki halk toplantısında konuşan DBP Eş Genel Başkanı Çiğdem Kılıçgün Uçar, Kürt sorununa dair tüm siyasi parti, aydın ve yazarları söz ve pratik sahibi olmaya çağırdı. 

 

Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) ile Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) tarafından “Toplumsal Barış ve Özgürlük Buluşmaları” şiarı ile gerçekleştirilen halk buluşmaları devam ediyor.

 

Bu kapsamda Mêrdîn’de halk buluşması gerçekleştirildi. Bir düğün salonunda gerçekleştirilen buluşmaya, siyasi parti ve sivil toplum örgütlerinin temsilcileri ile yurttaşlar katıldı. Özgürlük ve demokrasi mücadelesinde yaşamını yitirenler anısına gerçekleştirilen saygı duruşunun ardından DBP Eş Genel Başkanı Çüğdem Kılıçgün Uçar konuştu. 

 

‘KRİTİK BİR DÖNEMDEYİZ’

 

Ortadoğu’da yaşanan savaş ve gelişmelere değinen Çiğdem Kılıçgün Uçar, Kürt halkının kendi haklarını kendi geleceğini hangi ilkeler çerçevesinde yürüteceğini konuştuklarını söyledi. Türkiye’de uzun yıllardır tüm iktidarların Kürt sorununu araçsallaştırdığını kaydeden Çiğdem Kılıçgün Uçar, “Geldiğimiz aşamada çok daha farklı ve kritik bir dönemdeyiz. Hatırlarsınız önce ‘Kürtler Türk’tür’ denildi. Tutmadı. Sonra ‘Hepimiz kardeşiz’ denildi, o da tutmadı. Şimdi de bir ‘Kürt sorunu yoktur’ diyorlar. Ulus devletin tekçiliği ile herkesin Türk, herkesin Sünni, herkesin erkek olduğu bir sistemi yeniden ayakta tutmaya çalışıyorlar. Biz ne diyoruz? Bu ülkede bunca özgürlük mücadelesi, demokrasi mücadelesi varken, halkların haklı taleplerinin hayat bulacağı bir ülkenin, bir yaşamın, bir geleceğin mümkün olduğunu söylüyoruz. Bunun mücadelesini yürütüyoruz” ifadelerini kullandı.

 

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin DEM Partililere el uzatması, ardından yaşanan gelişmeler ve DEM Parti İmralı Heyeti’nin PKK Lideri Abdullah Öcalan ile yaptığı görüşmelere dikkat çeken Çiğdem Kılıçgün Uçar, “Kürt sorununda demokratik, kalıcı ve onurlu bir barış sadece Meclis’teki kürsülerde konuşularak ve talepte bulunarak, hayata geçirilebilecek bir süreç değil. Dünyada çok denetimler, birçok ülkede ciddi emek verilerek ortaya çıkan barışlar, açığa çıkan çözümler var” diye konuştu. 

 

Kuzey ve Doğu Suriye ile Rojava’da bütün dünya için bir örnek modelin ortaya çıktığına söyleyen Çiğdem Kılıçgün Uçar, “Suriye’de halklara reva görülen HTŞ oldu” dedi. 

 

Türkiye’nin HTŞ Lideri Ahmet Şara ile yapacağı görüşmeye değinen Çiğdem Kılıçgün Uçar, “Suriye Demokratik Güçleri’nin Komutanı Mazlum Abdi’yi çağırmanın önündeki engel nedir? Hiçbir engel yok. Dolayısıyla Kürt sorununu, Kürt meselesini esaslı bir şekilde konuşmaya ihtiyaç var. Kim esaslı konuşmayı yapacak? Önce Meclis’teki siyasi partiler yapacak. Bu sadece iktidar tarafından yürütülebilecek bir süreç değil. Oraya terk edilebilecek bir süreç değil. Sadece bizim taleplerimizin dillendirileceği bir süreç de olmaması gerekiyor” diye belirtti. 

 

‘ÖCALAN NEDEN MECLİS’İ ADRES GÖSTERİYOR?’

 

Kürt kimliğinin tanınmasından 1924 yılında Meclis’te vazgeçildiğine belirten Çiğdem Kılıçgün Uçar, “O nedenle Sayın Öcalan Türkiye Büyük Millet Meclisi’ni en önemli adres olarak gösteriyor. Diyor ki; ‘Kürtlerin yok sayıldığı merkez orası olduğu için geri dönüp, ortak ittifak ile yürüttüğümüz mücadele tarihine bakın. Meclis’te bütün siyasi partilerin görüşleri, önerileri, hakkaniyetli mücadelesiyle bu sorunun çözümünde her birimiz ortak pay sahibi olalım. Her birimiz ortak emek sahibi olalım.’ Bu zor değil arkadaşlar. 22 yıllık AKP iktidarında ve sonrasında oluşturulan AKP-MHP iktidarında, Kürt sorununun çözümünün mümkün olmadığı topluma empoze edilmeye çalışıldı. Kürdistan’da ayrı bir hukuk, özel savaş hukuku, tecrit rejimi, kayyım rejimi başat siyaset haline getirildi” diye ifade etti.  

 

İktidarın uygulamaları ile Türkiye’nin tamamının nefessiz bırakıldığını ifade eden Çiğdem Kılıçgün Uçar, Kürtlere reva görülen cezaevlerinin tüm Türkiye’yi etkisi altına aldığını belirterek, kaynağını İmralı’da uygulanan sistemden aldığını söyledi. Kuzey ve Doğu Suriye’de açığa çıkan iradeyi tanımayarak, HTŞ’nin tanınmasının Suriye’de halkların lehine olmadığını vurgulayan Çiğdem Kılıçgün Uçar, Kürt sorunun çözümünün mümkün olmadığını söyleyenlere cevap olunması gerektiğini dile getirdi. Özgürlük ve ortak yaşam iradesi adına mücadele edilmesi gerektiğini dile getiren Çiğdem Kılıçgün Uçar, devletin İmralı’yı adres olarak görmek zorunda kaldığını kaydederek, şöyle devam etti: “Bugün ihtiyaç duyulan başlık, 100 yıldır Türkiye’nin ihtiyaç duyduğu başlıktır. O zaman 26 yıldır neden Sayın Öcalan tecritte? 26 yıldır neden barışa dair kapattığı sözlere herkes gözünü, kulağını kapattı? Ve bugün neden sadece kendisinden bir beklenti var? Çünkü Kürt sorunu tarihi bir sorun. Kürt sorunu bu ülkenin geleceğinde en kritik noktada olan sorunlardan birisi. Evet, artık çözülmesi gerekiyor. Türkiye’de yaşanan bu soruna bütün siyasi partilerin, bütün aydınların, yazarların, bu ülkenin geleceğinde karanlığı değil, aydınlığı görmek isteyen herkesin söz sahibi, pratik sahibi olması gerekiyor.”

 

 ‘ÖZGÜR EŞİT YAŞAM İÇİN ÇABA İSTİYOR’

 

Özgürlük ve demokrasiyi, barış talebini nasıl büyütecekleri ile Öcalan’ın elini nasıl güçlendireceklerini konuşacaklarını kaydeden Çiğdem Kılıçgün Uçar, Kürt halkının Kürdistan’ın tamamında demokrasinin öncüsü olduğunu ortaya koyduğunu belirterek, şunları söyledi: “O yüzden bugün Türkiye’de bu tartışmayı yeniden yapıyoruz. İstiyoruz ki; bu tartışma televizyon kanallarında yürütülen, esasından koparılan, nereye hizmet ettiği konusunda farklı farklı görüşleri sunan bir yere evirilmesin. Kürt sorununun demokratik çözümü herhangi birini yeniden cumhurbaşkanı yapmak için araçsallaştırılacak bir mesele değildir. Kürt sorununun demokratik çözümü herhangi bir partiyi iktidara taşımak için yapılan bir tartışma değildir, olmamalıdır. Kürt sorununun demokratik çözümü bu ülkede yaşayan halklara, bu ülkede yaşayan emekçilere, bu ülkede yaşayan kadınlara özgür, eşit yaşamı sunmak için bir çabayı istiyor. Dolayısıyla bizim esasımız kendimizle birlikte bu ülkede, bu coğrafyada yaşayan halkların geleceğini, halkın özne olduğu bir mücadeleyi, yani yürütmekten vazgeçmediğimiz demokratik siyaseti büyütmek olacaktır.”

 

Açıklamanın ardından buluşma basına kapalı bir şekilde devam etti.

 

ERZİROM

 

Erzirom’da ise buluşma DEM il binasında gerçekleştirildi. Buluşmaya DEM Parti Kadın Meclisi’nden Şirvan Göçer ve DEM Parti MYK üyesi Necmettin Basçı, DEM Parti Tatos, Qereyazî, Qereçoban belediye eşbaşkanları, belediye meclis üyeleri ve çok sayıda yurttaş katıldı. Barış ve demokrasi mücadelesinde yaşamını yitirenler için yapılan saygı duruşunun ardından konuşan DEM Parti Eş Genel Başkan Yardımcısı Mahfuz Güleryüz,  “25 yıldır İmralı cezaevinde tutulan Sayın Öcalan üzerindeki tecrit Kürt halkının ortaya koymuş olduğu direnişle birlikte yeni bir aşamaya geçti. Devletin bütün baskı ve zor aygıtlarını kullanmış ancak gelinen noktada tarihsel süreçte bir kez daha Sayın Öcalan ile barış ve müzakere sürecini başlatma eğilimi göstermiştir. Biz bu sürece barış ya da müzakere süreci dememekle birlikte bunun kapısının aralandığını, tecridin kırılmasıyla birlikte yeni bir sürecin evresinde olduğumuzu söyleyebiliriz. Bu sürecin başlamasının en temel nedeni, halkımızın ortaya koymuş olduğu soluksuz direniş mücadelesi, bir diğeri ise Ortadoğu coğrafyasında gelişen yeni arayışlar ve yeni alt üst oluşlardır” diye konuştu. 

 

Halk buluşması ardından basına kapalı olarak devam etti.

 

MÛŞ

 

Mûş’ta Belediye Konferans Salonu’nda düzenlenen halk toplantısına Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eşbaşkanı Berdan Öztürk, DEM Parti Kadın Meclisi Sözcüsü Halide Türkoğlu’nun yanı sıra çok sayıda kişi katıldı.

 

Saygı duruşuyla başlayan toplantıda açılış konuşmasını yapan DEM Parti Kadın Meclisi Sözcüsü Halide Türkoğlu yüzyıllık inkâr ve imha politikalarının, ulus devletlerin krizlerini ve bu krizlerin Irak ile Suriye’deki varlığını gösterdiğini belirtti. Bu politikaların savaşını derinleştirdiğini vurgulayan Halide Türkoğlu, “Kürtler, kadınlar ve halklar olarak Ortadoğu’daki değerlendirmeleri değerlendirirken, barışın olanaklarını görüşmek istiyoruz. Onurlu bir barış nasıl sağlanır, halklar demokratik bir zeminde nasıl birlikte yaşayabilir? Biz de mevcut savaş rejimlerini ortadan kaldıracak bir sistem istiyoruz. Türkiye’deki baskı, şiddet ve savaş politikaları, zayıflığı daha da derinleştiriyor. AKP’nin yarattığı sömürü düzeni, sadece Türkiye’yi değil, Suriye’deki Rojava’yı da saldırılarla da gündemde” dedi.

 

DÖNÜŞÜM MÜCADELEMİZLE MÜMKÜNDÜR

 

Halide Türkoğlu, 1 Ekim itibarıyla başlayan tartışmaların devam ettiğini belirterek, barış mücadelesinin Abdullah Öcalan’ın özgürlük mücadelesiyle aynı olduğunu ifade etti. Halide Türkoğlu, şunları söyledi “Rojava’daki mücadelemiz, özgürlük ve eşitlik mücadelesi halkların birlikte yaşam ve mücadele etme imkânlarının arttığını gösteriyor. Bu fırsatları iyi değerlendirmek gerekiyor. Demokratik siyasetin temel görevi de budur. Sayın Öcalan ile iki kez görüşme yapıldı. Bu görüşmeler bizim için çok kıymetliydi. Ancak, Öcalan üzerindeki tecridin tamamen kaldırılması ve özgürlük koşullarının sağlanması, onurlu barışın olanaklarını her geçen gün daha da artıracaktır. Toplumsal barış mücadelesi, aynı zamanda Öcalan’ın özgürlük mücadelesiyle eşdeğerdir. Devlet aklında bir değişim ve dönüşüm olacaksa, bu ancak bizim mücadelemizle mümkün olacaktır.”

 

‘ROJAVA HERKES İÇİN UMUT OLDU’

 

Halide Türkoğlu, Türkiye’nin demokratikleşme sürecinin Kürt sorunundan bağımsız ele alınamayacağını vurgulayarak, Kürt sorununun demokratik bir rejim ile çözülmesi gerektiğini belirtti. Türkoğlu, “Kürt sorunun demokratik çözümü, demokratik bir rejim ile inşa edilmesi gerekiyor. Biz de siyasetimizde ve temel hedefimizde demokratik cumhuriyetin inşasını savunuyoruz. Yüzyıllık rejimlerin inkâr politikaları, ulus devletlerin yaşadığı krizlerin hikâyesi, savaş rejimlerini derinleştirdiği gibi halkların birlikte ve eşit bir şekilde onurlu bir yaşam sürebileceği yeni bir modelin hayat bulduğu yer ise Rojava’dır. Rojava, herkes için bir umut haline gelmiştir. Bizler her şekilde Rojava’yı savunmaya devam edeceğiz. Suriye’de oluşacak yeni yönetim, inkârcı ve tekçi politikalara bir yüzyıl daha devam etmemelidir. Bu, temel gündemlerimizden biridir” diye bitirdi.

 

Konuşmanın ardından toplantı basına kapalı olarak devam etti.

 

ANKARA

 

Ankara’da DEM Parti Ankara İl Örgütü’nde düzenlenen buluşmaya, DEM Parti Demokratik Yerel Yönetimler Kurulundan Sorumlu Eş Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Rüştü Tiryaki, DEM Parti Parti Meclisi Üyesi Nuray Özdoğan, DEM Parti Merkez Yürütme Kurulu (MYK) Üyesi ve Hukuk Komisyonu Eş Sözcüsü Öztürk Türkdoğan, DEM Parti Ankara İl Eşbaşkanı Tatlıgül Gül’ün yanı sıra çok sayıda kişi katıldı. 

 

 

 

 

 

Kaynak: Mezopotamya Ajansı.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***

Exit mobile version