Site icon İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

Almanya tarihi seçimini Yaptı: Yüksek katılım oldu, siyasi dengeler değişti, beklentiler neler?

Almanya tarihi seçimini Yaptı: Yüksek katılım oldu, siyasi dengeler değişti, beklentiler neler?


Bold Medya’da yer alan habere göre, pazar günü Almanya’da yeni Federal Meclis seçimleri yapıldı ve 1990’dan bu yana en yüksek katılım oranına ulaşıldı. Seçmenlerin, 1’i sandık başına gitti. Seçim sonuçları, Almanya’da siyasi dengelerin önemli ölçüde değiştiğini gösterdi.

Hristiyan Demokrat Birlik (CDU/CSU) seçimlerden %28,5 oy alarak en güçlü parti olarak çıktı. Parti, bir önceki seçimlere kıyasla oy oranını %4,3 puan artırdı. CDU lideri ve başbakan adayı Friedrich Merz, seçim sonuçlarının ardından yaptığı konuşmada, “Dünya bizi beklemez, uzun sürecek koalisyon görüşmelerini de beklemez.” diyerek yeni hükümetin bir an önce kurulması gerektiğini vurguladı. Almanya’nın güçlü bir yönetim sergilemesi gerektiğini belirten Merz, “Böylece Avrupa’da yeniden etkili olabiliriz ve dünya, Almanya’nın güvenilir bir şekilde yönetildiğini görebilir.” dedi. CDU’ya göre, koalisyon anlaşmasının ayrıntılara boğulmak yerine bir “çerçeve anlaşması” olarak hazırlanması, hükümetin daha hızlı harekete geçmesini sağlayabilir.

SPD Tarihinin En Kötü Sonucunu Aldı

Sosyal Demokrat Parti (SPD) tarihinin en kötü seçim sonucunu aldı. Parti, %16 oy alarak bir önceki seçime kıyasla %9,7 puan kaybetti. Başbakan Olaf Scholz, sonuçları “Bu, Sosyal Demokrat Parti için acı bir seçim sonucu, aynı zamanda açık bir yenilgi.” sözleriyle değerlendirdi. Seçimdeki başarısızlığın sorumluluğunu üstlendiğini belirten Scholz, seçim zaferi ve aldığı hükümet kurma görevi için Friedrich Merz’i tebrik etti.

Büyük Koalisyon Tek Seçenek Olabilir, Ancak SPD Temkinli

Seçim sonrası en olası ve muhtemelen tek uygulanabilir koalisyon, CDU/CSU ile SPD arasında bir kez daha kurulacak Büyük Koalisyon (GroKo) gibi görünüyor. Daha önce de üç dönem boyunca Angela Merkel liderliğinde kurulan bu koalisyon, Almanya’da köklü bir geçmişe sahip:

– 1966-1969 yılları arasında Kurt Georg Kiesinger liderliğinde,

– 2005-2009, 2013-2018 ve 2018-2021 yılları arasında Merkel döneminde yönetimde bulundu.

Ancak bu sefer Büyük Koalisyon kendiliğinden gerçekleşecek bir süreç olmayacak. SPD, Friedrich Merz’in özellikle AfD ile ilgili tartışmalı hamleleri nedeniyle güvenilir bir ortak olup olmadığını sorguluyor. SPD, Merz’i, radikal sağcı AfD’ye yaklaşan bir siyasetçi olarak göstermeye çalışırken, aynı zamanda onu tamamen AfD’nin kollarına itmek istemiyor.

Buna rağmen, CDU ile bir koalisyonun kurulması halinde ekonomi politikaları ve göç gibi temel konularda sert müzakereler yaşanacak. Friedrich Merz, bu iki alanda da tam anlamıyla bir politika değişikliği istiyor. Ancak ciddi şekilde zayıflamış olan SPD’nin elinde de bir koz var: Koalisyon anlaşmasının, parti tabanı tarafından bir parti kongresinde veya üyelerin oyuyla onaylanması gerekecek. SPD Genel Başkanı Lars Klingbeil ise, “SPD sorumluluk alabilir, ancak bu muhalefette de olabilir.” diyerek parti tabanının hükümet kurma sürecinde baskı yapabileceğini gösterdi.

AfD’nin Yükselişi ve Koalisyon Dışı Kalışı

Seçimlerin endişe verici sonuçlarından biri aşırı sağcı Almanya için Alternatif (AfD) partisinin yükselişi oldu. AfD, oy oranını iki katına çıkararak %20,6’ya ulaştı ve CDU’nun ardından ikinci en güçlü parti konumuna geldi. AfD’nin seçim merkezinde büyük bir sevinç yaşanırken, parti lideri ve başbakan adayı Alice Weidel, “Almanya için Alternatif olarak ülkenin ikinci en güçlü partisi olduk ve halk partisi olarak kendimizi sağlam bir şekilde konumlandırdık.” dedi. Ancak Weidel’in CDU ile koalisyon kurma teklifini Friedrich Merz kesin bir dille reddetti.

Yeşiller ve Sol Parti’nin Durumu

Yeşiller Partisi, önceki seçimlere kıyasla oy kaybederek %11,9’a geriledi. Ekonomi Bakanı Robert Habeck, sonucu “saygıdeğer” olarak değerlendirse de, diğer partilerin daha büyük kayıplar yaşadığına dikkat çekti. Habeck, hükümeti kurma görevinin Friedrich Merz’e ait olduğunu vurgularken, CDU liderinin seçim sonrası yaptığı bazı açıklamaları eleştirdi ve sorumlu bir yönetim sergilemesi gerektiğini ifade etti. CDU ile Yeşiller’in ortak bir hükümet kurma olasılığı düşük görünse de, alternatif koalisyon seçenekleri hala masada.

Seçimlerin diğer dikkat çeken partisi Sol Parti (Die Linke) oldu. Parti, büyük bir sıçrama yaparak %8,7 oy aldı ve 2021’de %4,9 olan oranını önemli ölçüde artırdı. Genç seçmenlerden büyük destek gören Sol Parti, bu yaş grubunda %27 ile en güçlü parti oldu. Parti lideri Janine Wissler, “Bu sonuç için inanılmaz derecede minnettarım. Sosyal konulara odaklanmamızın başarılı olduğunu açıkça gösteriyor. İnsanları dinlemek ve harekete geçmek tamamen doğru bir yaklaşımdı.” dedi. AfD de gençler arasında büyük destek alarak %21 oy oranına ulaştı.

FDP ise %4,4 oy alarak Federal Meclis dışında kalma tehlikesiyle karşı karşıya. Parti lideri Christian Lindner, seçimden önce FDP’nin barajı geçememesi durumunda aktif siyaseti bırakacağını açıklamıştı. Seçim sonuçlarının ardından sözünü tutarak Pazar akşamı siyasetten çekildiğini duyurdu.

Almanya’dan Uluslararası Beklentiler

Almanya’nın yeni hükümeti, yalnızca iç politikada değil, uluslararası alanda da büyük sorumluluklarla karşı karşıya. CDU’nun seçim kampanyasında sıkça vurguladığı gibi, Almanya’nın Avrupa’da lider bir rol üstlenmesi bekleniyor.

CDU Genel Sekreteri Carsten Linnemann, seçimden önce kamu yayıncısı ARD’ye yaptığı açıklamada, “Almanya olarak Avrupa’da lider bir rol üstlenmeliyiz; bunu yukarıdan değil, Fransa ve Polonya ile birlikte, güçlü bir Avrupa Birliği çatısı altında yapmalıyız.” ifadelerini kullandı.

Yeni Federal Meclis’in (Bundestag) en geç 30 gün içinde, yani 25 Mart’a kadar toplanması gerekiyor. Almanya Anayasası’na göre, Başbakan Olaf Scholz ve mevcut federal hükümetin görevi, yeni meclisin ilk oturumuyla birlikte sona erecek. Ancak o tarihe kadar yeni bir hükümet kurulamazsa, mevcut hükümet geçici olarak görevine devam edecek.

Almanya’nın siyasi ve ekonomik geleceği belirsizliğini korurken, yeni hükümetin hızlı hareket edip edemeyeceği, ülkenin Avrupa’daki rolünü nasıl şekillendireceği ve küresel krizlere nasıl yanıt vereceği büyük merak konusu.

***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***

Exit mobile version