Site icon İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

Ali Bulaç: Etraflıca düşününce 15 Temmuz’la ilgili kanaatim değişti

Ali Bulaç: Etraflıca düşününce 15 Temmuz'la ilgili kanaatim değişti


Kapatılan Zaman gazetesinde yazdığı için terör suçlamasıyla yargılanan ve 2 yıla yakın hapis yatan yazar Ali Bulaç, mahkemedeki savunmasında 15 Temmuz’un hem bir darbe girişimi hem de bir terör eylemi olduğunu söylediğini ama daha sonra bu düşüncesinin yanlış olduğuna kanaat getirdiğini söyledi.

Tutuklu bulunduğu süre içerisinde terör kavramı üzerine etraflıca düşünme fırsatı bulduğunu kaydeden Bulaç, ‘ Vardığım sonuca göre, a. terörün üzerinde mutabakata varılmış bir tanımı yok, b. herkes muhalifini kolayca terörist ilan edebiliyor, c. bazan da ifadeye kuvvet kuzandırmak üzere terör kelimesi mecazi olarak kullanılıyor, d. mecazi de kullanılsa dahi, “terörist” diye damgalanan kişi veya grup genellikle gündelik sosyal hayatta “terörist muamelesi” görüyor.’ dedi.

Ali Bulaç Serbestiyet’te yayınlanan yazısında şu görüşlere yer verdi:

Zamanımızın en etkili ötekileştirici isim-sıfatı “terörizm, terrorist”tir. Yöresel ve ulusal iktidar mücadelelrinden küresel rekabet ve güç mücadalesine kadar, “terör ve terörist” en etkili silahtır. Sürüp giden deneylerden anlıyoruz ki, genellikle siyaset söz konusu olduğunda terör veya terörist eylemle suçlananların büyük çoğunluğu gerçekte bu suçlamayı hak etmiyor.

Hayatında eline silah almamış, dört aylık askerlik sırasında mecburi silah kullanımında üç atışı da karavana olmuş, her türden terör eylemine karşı kaç yazı yazmış ve konuşmuş ben de “terör” suçlamasıyla 3’er kez ağırlaştırılmış müebbet ve artı 15 sene hapis cezası ile yargılandığımda bu konu üzerinde daha etraflı düşünme lüzumunu hissettim.

Vardığım sonuca göre, a. terörün üzerinde mutabakata varılmış bir tanımı yok, b. herkes muhalifini kolayca terörist ilan edebiliyor, c. bazan da ifadeye kuvvet kuzandırmak üzere terör kelimesi mecazi olarak kullanılıyor, d. mecazi de kullanılsa dahi, “terörist” diye damgalanan kişi veya grup genellikle gündelik sosyal hayatta “terörist muamelesi” görüyor.

Bu meyanda 18 Eylül 2017 günü yaptığımı 80 sahifelik savunmamda bu  konuyu metne dercettim.

Savunma metninde “15 Temmuz, “bir kalkışma, bir darbe teşebbüsü” olmak yanında yeter şartları havi tam bir terörist eylemdir” hüküm cümlesini kullanmıştım, lakin sonraları üzerinde daha etraflıca düşündüğümde bunun yanlış olduğuna kanaat getirdim. Şöyle ki; 15 Temmuz kalkışması –ki en yetkili kişiler “bunun bir kalkışma” olduğunu belirtmişti- askeri bir darbe teşebbüsüydü. Terör ise örgütlü bir grubun faaliyetinin tamamını silah kullanarak, masum insanları öldürmek suretiyle yürütmesine denir. 15 Temmuz’da silah kullanılmıştı, kullananlar belliydi, dolayısıyla bunların darbecilik suçlamasıyla yargılanmaları anlaşılır bir şeydi ama yapının tamamı –öğretmen, esnaf, ev hanımı, kamu görevlisi vs.- eline silah almadığı halde “terör ve terörist” suçlamasıyla yargılanıp cezaya çarptırılması  hukuki değildi. Ben ve diğer yazar arkadaşlarımın onbinlercesi gibi tutuklanmamız haksızlıktı. Savcı, üzerinden 3,5 sene geçmiş altı yazımı suç nesnesi gösteriyordu.  Beni tutuklamaya karar veren Sulh Ceza hakimi gerekçe olarak şunu söyledi: “Gazetenin yayın yönetmeni yurt dışına kaçtığı halde siz gazetede yazmaya devam ettiniz.” İddianameyi hazırlayan savcı ise şu gerekçeyi öne sürdü: “Her ne kadar yazılarında suç unsuruna rastlanmadıysa da duruşundan dolayı…” Önceleri “duruş”tan bir şey anlamadım, sonraları Zaman Gazetesi’nde “durup yazmaya devam ettiğimden dolayı” tutuklandığımı anladım. Hergün resmi ve sivil 14 birimin denetiminde yayınlanan bir gazetede yazdığım için müebbet hapisle yargılandım.

Velhasıl ben de “terörist” olup çıktım.

(Tahliye olduktan birkaç hafta sonra Fatih’te sokak arası bir kafede eşimle çay içiyordum. Yan Masada bir hanım bana dikkatle bakmaya başladı. O kadar ısrarlı bakıyor ki neyi merak ettiğini ben de merak ettim. Acaba zihninden şunları mı geçiriyordu: “Bu Ali Bulaç mı, ne zaman çıktı, niçin çıktı? Bir canlı teröriste daha yakın bakayım vs.” Eşim dayanamayıp hanıma “-Ne bakıyorsun, dedi. Hiç mi terörist görmedin?” Hanımın “işte terörist!” dediği ben oluyordum.)

Siyasetin doğasından kaynaklanan  polemik ve  mücadelelerden biliyoruz ki, siyasetçiler ifadelerine kuvvet kazandırmak amacıyla mübalağaya, bu arada hayli ağır suçlama içeren metafor ve mecazlara başvururlar. “Hain, hırsız, yalancı, katil”,  İslam tarihinde “kafir, mürted, mülhid, zındık”, 12 Eylül’de “anarşist” revaçtaydı; şimdilerde “terör ve terörist”  kullanımda.

Bugün adına “FETÖ” denen yapının gazetesiyle, okulu, bankası veya derneği ile geçmişte ilişki halinde olmak da aynı şeydir. Devlet madem bu yapıyı “terör örgütü” saydı, yapması gereken, mezkur yapıyla ilişkili her birim ve faaliyete mahkeme kararıyla yasaklamaktı.

Hukuk devletinde bir eylemin suç olup olmadığına siyasetçiler, medya, troller veya idari kurumlar değil, yasalar ve mahkemeler karar verir.

15 Temmuz’a kadar bu yapı ile silah arasında bağ kurulamadı; idare  terörle suçladı ama faaliyetlerini yasaklamadı. Demek ki idarenin söyleminde “terör” suçlaması  ifadeye kuvvet kazandıran  bir mecaz idi. Söz konusu yapıyla hakkında yasaklayıcı bir mahkeme kararı alınmadı.”

Peki, terörün objektif bir tanımı yok mu?

Bir tanım yapmak mümkün. Bana göre şöyle bir tanımı yapılabilir:

Herhangi bir düşünce, doktrin, ideoloji, siyasi, dini, mezhebi, etnik, ulusal bir gayenin tahakkukunu gözeterek masum insanları hedef alan silahlı her eylem terör eylemidir. Bu çerçevede din, mezhep, cemaat, etnik grup, sosyal sınıf veya devlet adına terör yapanlar terörist tanımına girer.

İslam adına Batılı veya Doğulu şehir merkezlerinde (Paris, Londra, Madrid, Kabil, Bağdat, İstanbul, Kabil, Tahran vs.) metro, alışveriş merkezleri, ibadethaneleri, eğlence yerlerini bombalayanlar; patlayıcı yüklü, araçlarla Pazar yerine dalıp onlarca insanın ölümüne yol açanlar; Şii türbelerini havaya uçuran Sünniler, Sünni mescitlerini havaya uçuran Şii’ler terör yapıyorlar. Terör eylemlerini bireyler ve örgütler yaptığı gibi sivilleri hedef alan devletler de yapar. En büyük terörist eylemler  işgalci devletlerce yürütülür.

Bu tanıma giren her  terörist eylem suçtur, büyük günah ve ağır cürümdür. Hiçbir kutsal fikir ve gaye teröre gerekçe teşkil edemez. Ama sahiden kimin doğru tanıma uygun terörist olup olmadığını tespit etmeye çalışırken, ona bu kodlamayı kimin yaptığına ve eylemlerinin mahiyetine bakmak lazım.

***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***

Exit mobile version