Site icon İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

Tahliye olan gazeteci Süleyman Ahmet yaşadıklarını anlattı


HABER MERKEZİ – KDP tarafından alıkonulan ve 16 ay sonra tahliye edilen gazeteci Ahmet Süleyman, DAİŞ’lilerin daha ayrıcalıklı haklara sahip olmasına rağmen kendisine yönelik kötü muamele olduğunu belirtti.  

 

25 Ekim 2023 tarihinde Kuzey ve Doğu Suriye’den Federe Kürdistan Bölgesi’ne geçerken KDP güçlerince kaçırılan ve kendisinden 211 gün boyunca haber alınamayan Rojnews Arapça servisi editörü Süleyman Ahmet, 454 günün ardından özgürlüğüne kavuştu. 

 

Alıkonulma ve tutukluluk sürecine dair Rojnews’e konuşan Süleyman Ahmet, Semelka Sınır Kapısı’nda KDP’ye bağlı silahlı bir grup tarafından kaçırıldığını aktardı. Bu grubun ne asayiş nede başka bir güvenlik gücü olmadığını KDP’ye bağlı bir paramiliter yapılanma olduğunu belirten Süleyman Ahmet, “Mafyavari bir şekilde beni kaçırdılar ve ‘Seni kaçakçı olarak Süleymaniye’ye göndereceğiz’ dediler. Kaçırıldığımı ve tutuklanacağımı anlamıştım ama Duhok’a götürülüp bu şekilde bir sorguya çekileceğimi tahmin etmiyordum. Ellerim bağlı bir şekilde bilinmeyen bir yere götürüldüm” dedi.

 

Gözlerinin bağlanarak bir yere götürüldüğünü ve gece 23.00’e kadar da gözlerinin kapalı olduğunu belirten Süleyman Ahmet,  “Daha sonra Duhok’taki Heşik Cezaevi’ne getirildim. Bu cezaevinin DAİŞ çeteleri için özel bir yer olduğunu öğrendim. Şimdi soruyorum, neden DAİŞ çetelerinin bulunduğu bir cezaevine götürüldüm? Aynı koğuşta 15 DAİŞ’li ve 6 Kürt tutuklu vardı. Cezaevindeki yaşam koşulları çok kötüydü. Işıklar 24 saat boyunca açık olduğu için gece ve gündüz ayrımı yapamıyorduk. Fiziksel koşullar iyi olmadığı için birçok hastalık yaşadık. İlaçlarımızı dışarıdan kendi paramızla almak zorunda kalıyorduk” diye aktardı. 

 

DAİŞ’LİLERE AYRICALIKLI MUAMELE 

 

Tutuklanmasının ardından kendisine birçok suçlama yöneltildiğini belirten Süleyman Ahmet, “Duhok’a neden geldiğimi sordular. Ben Duhok’a gelmediğimi, Bağdat’a vizem bulunduğunu ve gazeteci olarak Bağdat’a giderek mesleki faaliyetlerimi sürdüreceğimi söyledim. Beni terörist ilan etmeye çalıştılar. Ayrıca ‘patlayıcı madde ticareti’ yapmakla suçladılar. Tamamen asılsız suçlamalarla karşı karşıya kaldım. Cezaevinde DAİŞ çetelerinin aileleri sık sık ziyarete geliyordu, onlara maddi yardım yapılıyordu. Ancak bana yönelik muamele çok daha farklıydı” dedi.

 

Süleyman Ahmet maruz kaldığı uygulamaya dair şunları belirtti: “Kürdistan Bölgesi’nde gazeteciler gözaltına alındığında ya da tutuklandığında, yasalara uygun bir şekilde muamele görmüyorlar. Ben bir gazeteciyim ama bana terör yasaları uygulanarak yaklaşıldı. Bu durum Kürdistan Bölgesi hükümeti için bir utançtır.”

 

İNSAN HAKLARI KURUMU’NDAN ZİYARET 

 

İnsan Hakları Komisyonu’nda 3 farklı heyetin kendisini ziyaret ettiğini belirten Süleyman Ahmet, o süreci şu cümlelerle dile getirdi: “Bir defasında, üç kişiden oluşan bir heyet geldi ve bana ‘Sorununuz nedir’ diye sordu. Ben de ‘Sorunum, kaçırılmam ve tutuklanmamdır’ dedim. Hâlâ nerede olduğumu kimse bilmiyordu. Rojnews ajansı ile çalışıyordum, onlar bile nerede olduğumu bilmiyordu. Sorunu çözmeye çalışacaklarını söylediler. Daha sonra Duhok İnsan Hakları Komisyonu Başkanı benimle görüştü. Görüşmemizde aynı şeyleri ona da anlattım. Ardından Hewlêr İnsan Hakları Komisyonu geldi. Hewlêr İnsan Hakları Komisyonu Başkanı Kak Süleyman, benimle çok ilgilendi. Kendisine teşekkür ediyorum. Ondan özel bir avukat talep ettim, çünkü cezaevinde haklarımı savunmam gerekiyordu. Bana destek oldular. DAİŞ çetelerinin bile haklarının olduğu bir yerde, benim de haklarımın olması gerektiğini söyledim. Ben bir Kürdüm ve gazeteciyim; güvenlik görevlilerinin bana da uygun davranması gerekiyordu.”

 

7 AY SONRA AVUKATINI GÖREBİLDİ

 

7 ay sonra ilk kez avukatıyla görüşebildiğini belirten Süleyman Ahmet, “İlk duruşmam 31 Haziran’da yapıldı. O duruşmada hiçbir şey söylenmedi, sadece ertelendi. Bir sonraki duruşma 29 Temmuz’da yapıldı. Bu kez hakkımda çok sayıda suçlama hazırlandı. Bu suçlamaların tamamı işkence altında yazılmış ifadelere dayanıyordu ve bana ait değildi. Özellikle beni gizlice suçlu göstermek istiyorlardı. Sanki hükümetin bir kurumu içinde fotoğraf ve videolarımı çekmişler gibi suçlamalar yapılıyordu. Bu şekilde beni suçlu göstermeye çalıştılar. Duruşmada, avukatlarım Beşdar Hasan ve Neriman Ahmet beni savundu. İnsan Hakları Komisyonu da duruşmada hazır bulunuyordu. Orada kendimi savundum. Mahkeme bana üç yıl hapis cezası verdi. Bu kararı tamamen reddettim. Mahkemede iki buçuk saat süren bir oturumun ardından, öğleden sonra saat 13.00’te mahkeme salonundan çıktım. Daha sonra Temyiz Mahkemesi hakkımdaki suçlamaları düşürdü ve beraat ettim. Bu şekilde serbest kaldım. Özellikle Avukat Beşdar Hasan’ın liderliğindeki avukat ekibi büyük bir çaba sarf etti. Onların çabaları ve basının baskısıyla özgür kaldım. Her gün basın kurumları benim durumum hakkında haberler yayımlıyordu, özellikle Rojnews, ANHA ve Goran Radyosu.”

 

BASINA YÖNELİK BASKILAR 

 

Süleyman Ahmet, serbest bırakıldığını ancak yüreğinin cezaevindeki arkadaşlarıyla birlikte olduğunu belirterek “Metro Merkezi’nin raporları ve işgalci Türk devletinin saldırıları sonucu gazetecilerin şehit edilmesi, Kürdistan Bölgesi’nde basın özgürlüğünün ve ifade hakkının tehdit altında olduğunu gösteriyor. Bu durum her yıl daha da kötüleşiyor. Bu, tek sesliliğe ve tek renkli bir düşünceye doğru bir gidişi işaret ediyor. Bu nedenle gazetecilik haklarını savunan kurumlar ve sendikalar bu konuda öncülük etmeli, güçlü bir duruş sergilemelidir. Ben ve diğer gazetecilere yönelik bu baskılar artık son bulmalıdır. Gazeteciler, toplumu yıkmaz; aksine toplumun içindeki gerçekleri ve doğruyu ortaya çıkarır. Ne Kürdistan Bölgesi ne de Irak, gazeteciler için güvenli bir ortam sunmaktadır. Her gün farklı şekillerde gazetecilere baskılar uygulanıyor” dedi.

 

GAZETECİLERİN KATLEDİLMESİ 

 

Türkiye’nin saldırısı sonucu gazeteciler Gulistan Tara, Hêro Behadîn, Nazım Daştan ve Cihan Bilgin’in katledilmesinin kendisinde çok derin izler bıraktığını belirten Süleyman Ahmet, şöyle devam etti: “Kürdistan Bölgesi’nin 10’uncu Kabinesi, gazetecilik mesleği üzerinde ciddi çalışmalar yapmalıdır. Çünkü bu meslek ciddi bir tehdit altındadır. İnsan Hakları Komisyonu’na çağrıda bulunarak tutukluların dosyalarını incelemelerini ve onlara destek olmalarını talep ediyorum. Çünkü masum birçok kişi tutuklanmıştır.”

 

KDP tarafından 454 esir tutulan ve dün özgürlüğüne kavuşan gazeteci Süleyman Ahmet, kendisine destek olan herkese teşekkür etti. 

 

Kaynak: Mezopotamya Ajansı.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***

Exit mobile version