Site icon İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

Özgür Özel: İktidarı devralacağımız bir süreci planlıyoruz

Özgür Özel: İktidarı devralacağımız bir süreci planlıyoruz


CHP Genel Başkanı Özgür Özel, “İktidarı devralacağımız bir süreci planlıyoruz. Olgunlaştıkça haberdar olacaksınız. Yürüdükçe heyecanla takip edeceksiniz. Tarihin akışına bu yıl hep birlikte tanıklık edeceksiniz. Ümit ediyorum biz bu yıl bu iktidarın defterini pazara çıkarmak sandığı ortaya koymak millete sormak için biz üstüme düşen her şeyi yapacağız. Bundan sonra bir sürecin uzun ve güçlü bir sürecin içindeyiz” dedi.

CHP Genel Başkanı Özgür Özel ve İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, Ülke Politikaları Vakfı tarafından “Modern Hukuk ve Yargının Siyasallaşması” panelinin ardından basın mensuplarının sorularını yanıtladı. Özel, Şamil Tayyar’ın “Turpun büyüğü İmamoğlu’dur” açıklaması ve “‘Seçime hazırız, adayımız hazır’ dediniz ama isim açıklamadınız” sorularına yanıt verdi. Özel, şunları kaydetti:

“Biraz önce yargının siyasallaşması ile ilgili bir panelin açılış konuşmalarını yaptık. Olacak O Kadar Televizyonu’nda ‘Tam yerine denk geldi, manzara koyduk’ diyorlardı. Tam gününde bunu tartışıyorken, tam burada yargının siyasallaşması noktasında dünya rekorunu kırdı. Denedi ve kırdı. Ekrem İmamoğlu, değerli başkanımız konuşmayı yaptığı kürsüden 15 adım ötedeyken hakkında soruşturma açtı. İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı’nın işi gücü olmaz mı? Pazartesi günü sabah bu vakitte açıp Ekrem İmamoğlu’nu izliyor. Bir yerde bir konuşma yapılır, içinde hiç yok ama bir suç unsuru varsa bile haberdar olur, sonra onu izler, inceler. Canlı yayında soruşturma açmak ne demek? Bütün dikkati burada ve şu çok belli. Özel yetkili savcılar olur ya. İstanbul’u karıştırmaktan, Ekrem İmamoğlu ile uğraşmaktan özel sorumlu, yetkili bir başsavcı ile muhatabız. Yoksa İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın bu kadar işi olması gerekirken işi gücü bırakıp canlı yayında bizi izleyip, dünya rekoru denercesine uğraşmak filan. Kendi kendine. Gerçekten şizofrenik bir halle karşı karşıyayız. Şizofrenik davranışlar bunlar. İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı, ‘İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı tehdit edildi’ diye soruşturma başlatıyor. Bırak onu da bir başkası başlatacaksa başlatsın. Ben Ekrem Başkan yanıma oturduğunda dedim ki, ‘Çok iyi oldu. Ortam çok gerildiğinde insanlar ‘Ya iktidar değişince de bize bunlar mı yapılacak kaygısı oluyor, iyi bir güvence oldu. Bizim evladımıza yapıyorsunuz. Ama biz, sizin evlatlarınıza bunlar yapılmasın diye yargıyı düzelteceğiz.’ Bunu duyan insanlar ‘Bu işin rövanşı benim evladıma gider’ diye düşünmez hiç olmazsa dedim. Bu kadar insancıl, bu kadar yapıcı, bu kadar doğru yerden kurulmuş… İçinde evlat lafı geçiyor diye, ailesinin üstüne çekip. Dinlemeyen, duyan, oradan buradan okuyan da sanacak ki Akın Gürlek’in evladı tehdit edilmiş.

https://abone.ankahaber.net/static/video/4018def9-5076-4432-ae5f-38a558b69acb-720.mp4

“Sandık görevlilerini çalışıyoruz”

Biz o duygunun insanları değiliz ki. Biz o kötülüğün insanları değiliz. Senin bizim evladımıza yaptığına bizim elimiz senin evladına yapmaya varmaz. Bu güvence ortaya konulurken tebrik ettim. Biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak bu süreci bize bir savaş ilanı olarak gördük. ‘Bunu görüyoruz’ dedik. Kimseye savaş ilan ettiğimiz yok, ama bize savaş ilan edildi. Bu şartlar altında 2025 yılının bir seçim yılı olacağını söyledik. Biz hazırız. Programımız yazılıyordu, o artık hükümet programına, iktidar programına evrilmek durumundadır. Hızla yapılıyor. Sandık görevlilerini çalışıyoruz. Ensar Aytekin, 81 ile ‘Sandık görevlilerini hazırlayın’ talimatı verdi. Sandık güvenliğini çalışıyoruz. Her şeyle hazırken bir de aday olacak. Bizim adayı belirleme irademiz kesindir. Bu süreci başlatacağız. Ama aday bir kişinin, bir kurumun ağzından çıkacak, öyle karar verilecek değil. En adil, en açık, en şeffaf ve en katılımcı şekilde; Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu, Avrupa ülkesi, dünya ülkesine uygun, 2025 yılı demokrasisine uygun şekilde bir adayı o yöntemle belirleyeceğiz. Yoksa varıp da ‘Aday kimdir belli’… Onu tek başına genel başkan belirleyecek olsa, ya da bir kurul ile dar bir yerde belirleyecek olsa bizim onlardan farkımız kalmaz. Bu konuda netiz ama irademiz, yol yürüyüşümüz kesin. Çok güçlü bir süreç hazırlıyoruz ve tarif ediyoruz. Bunun için el ele, omuz omuza, kol kola kimseyi dışlamadan, kimseyi dışarıda bırakmadan, bir kişiyi arkada bırakmadan CHP’nin iktidar yürüyüşünü gerçekleştiriyoruz. Biz hazırız, onlar da iktidarı devretmeye hazır olsunlar.”

“İstanbul’un muhafızıyla bu işleri konuşmayacağız da kiminle konuşacağız?”

Özel “Yarın açıklama yapacak mısınız? ve “Ekrem İmamoğlu ile yeni yol haritasını konuştunuz mu konuşacak mısınız” sorularına da şu yanıtı verdi:

“Az ve bazen olan şeylerin haber değeri vardır. Bizim Ekrem Başkanla baş başa sohbetimizin bir haber değeri yok. En son iki gün önce yaptık. Bugün yapacağız, yarın yapacağız. Biz bütün süreci sürekli bu kadar ağır bir saldırı varken hele ki normalde siyaseti yorumlarken yürürken dostane ailelerimizle baş başa çok kalıyoruz. Yine kaldık, kalacağız. Hele hele bu kadar ağır bir saldırıyı İstanbul’un muhafızıyım diyen biri İstanbul bu kadar ağır saldırı altındayken… Ahmet Özer ya da Rıza Akpolat… Ne birisi terörist ne bir diğeri hırsız. Onlar siyasi tutsak, savaş şartlarında siyasi tutsaklar ve onları seçenlerin iradesi hapsedilmeye çalışıyor. İstanbul’un muhafızıyla bu işleri konuşmayacağız da kiminle konuşacağız?”

“İktidarı devralacağımız bir süreci planlıyoruz”

Özel, “Eylem planı ne zaman açıklanacak?” sorusuna “Normal bir olaya tepki verecek olursanız bir eyleme ya da eylemlere eylemlilik planına ihtiyaç olabilir. Gün o gün değil. Bize savaş ilan ettiler ve bu şartlar altında kimsenin bu vakitten sonra hiçbir güvencesi yok. Görüyorsunuz savcı neler yapıyor. O yüzden biz iktidarı devralacağımız bir süreci planlıyoruz. Bu süreç bütün bir süreç. O yüzden şu gün şurada şu miting bu gün burada şu miting ötesinde bir süreç tarif ediyoruz. Olunlaştıkça haberdar olacaksınız. Yürüdükçe heyecanla takip edeceksiniz. Tarihin akışına bu yıl hep birlikte tanıklık edeceksiniz. Ümit ediyorum biz bu yıl bu iktidarın defterini pazara çıkarmak sandığı ortaya koymak millete sormak için biz üstüme düşen her şeyi yapacağız. Bundan sonra bir sürecin uzun ve güçlü bir sürecin içindeyiz. Teker teker vaka bazında bunlara mücadele etmenin artık normal siyasi zeminde bir karşılığı kalmadı, tükendi” ifadesini kullandı.

“Kötülük ne kadar yüksek ve büyükse cesaretimiz ve kararlılığımız da o kadar o kadar yüksek”

Özel son olarak, “Parti Meclisi toplantısında ‘Ekrem İmamoğlu’nun adaylığı konuşuldu’ yönündeki kulis bilgileri” hakkında, “Kulis bilgilerini doğrulatma mercii Genel Başkan olmaz. O yüzden Ekrem İmamoğlu‘nun adı her toplantıda her yönüyle geçiyor. Bu kadar ağır bir saldırı varken isminin geçmesi kadar normal bir şey yok. Biraz önce verdiğim cevapta olduğu gibi tüm yönleriyle ve çok güçlü bir sürecin içindeyiz. Bunu hep birlikte yaşayacağız, göreceğiz. Kötülük ne kadar yüksek ve büyükse cesaretimiz ve kararlılığımız da o kadar o kadar yüksek” ifadelerini kullandı.

Özgür Özel’den erken seçim mesajı: “Korkun yoksa getir sandığı, milletten al cevabını”

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, erken seçimi mesajı vererek, “Doğrudan ülkeyi yok etmeye ve çökertmeye kasteden ülkeyi bu duruma getirene şunu söylüyorum. Aracıyı aradan çıkar. Akın’ı çek, biz buradayız. Hesaplaşacaksan, korkun yoksa getir sandığı, milletten al cevabını. Millet ne diyorsa o olsun. Hodri meydan diyorum. Madem öyle, getir sandığı. Benim partim hazır, ben hazırım, CHP her şeyiyle seçime hazır. Adaylarımız hazır, adayımız hazır. Çıkarsın karşıma, alırsın cevabını. Seni orada bu Akın Gürlek de kurtaramaz. Alnınızı karışlayacak millet” ifadesini kullandı.

Ülke Politikaları Vakfı tarafından “Modern Hukuk ve Yargının Siyasallaşması” paneli düzenlendi. İstanbul’un Kadıköy ilçesindeki Caddebostan Kültür Merkezi’nde düzenlenen panelin açılış konuşmalarını Vakfın Yönetim Kurulu Başkanı İsmail Doğan Subaşı, Kadıköy Belediye Başkanı Mesut Kösedağı, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ve CHP Genel Başkanı Özgür Özel yaptı. Özel, şunları kaydetti:

https://abone.ankahaber.net/static/video/8f492c06-151d-47e7-b563-6e57a490f808-720.mp4

“Heybeden kendi turplarını çıkarmadı”

Başka başka turplar heybede vardı, gereğini yapınca heybeden kendi turplarını çıkarmadı. Şimdi bize Beşiktaş’a, Rıza Başkan’a sabahın 04.00’ünde annesini korkudan öldürürcesine hasta babasının evine baskın yaparak alıyorsun, getiriyorsun. 23 yıl ceza almış önceki Osmaniye Belediye Başkanı’nı ‘Yargıtay aşamasını dışarıda geçirsin. Kaçma şüphesi yok, sabit ikametgahı belli’ diye bırakıyor. Mevcut belediye başkanı, her sabah işine gidip gelen her sabah ikameti belli belediye başkanını ‘Bırakırsam kaçar’ diye salmıyor. Burada bir yargı var ve herkes eşit işliyor. Bir AK Parti Belediyesi, bir MHP Belediyesi, başkanın geçen hafta çokça dediği gibi ‘Hepsi sütten çıkmış ak kaşık’. Onca yıl bunca bilinen AK Partililerin bildiği, ‘Bize kaybettiren şu alanlarda yapılan işler’ dediği, ‘İstifa etmezsen görevden alacağım, biliyorum’ dediği. Ekrem İmamoğlu 2019’da geldi. O geldikten sonra 37 dosya verdi savcılığa kendinden önceki dönemlerle ilgili. Tabii Ankara’daki önceki belediye başkanı daha mahir olduğu için onun dosya sayısı da 97. Manisa’yı yeni aldık, 8 dosya verildi; kapağını açan yok.

“Hukuk devleti endeksinde 117’nci sıradayız”

Hukuk devleti endeksinde 142 ülke arasında 117’nci sıradayız. Bakın, kime komşuyuz? Üstümüzde Nijerya, Angola, Honduras var. Altımızda Gine ile Nijerya. Nasıl bir semtte oturuyoruz, gör. Üst komşu kim, alt komşu kim? Bugün Cem’e adli kontrol talep ediyor. Cem, Gençlik Kolları Genel Başkanım. Görevi 81 il. Bir gün dursa tembellik etmiş olur. Adli kontrol talep ediyor. Biz 81 ilde sandık kurarak delegeleri seçiyoruz. İki ay önce özgürce geldiler, Cem’i seçtiler. ‘Ben o iradeyi tanımıyorum, o güçlü iradeyi. Kendi sakat zihniyetimle bu işe mani oluyorum’ diyor. Cem’e her gün İstanbul’da imza attıracak. Yani yapmış olduğu iş, talep ettiği mesele bile sırf görevini aksatacak şekilde. CHP Gençlik Kolları Başkanı’nın suçu, Genel Başkan’ın videosunu yayınlamak. ‘İstanbul’dan çıkmayacaksın ve imzanı atacaksın. Ben sana o işi yaptırmayacağım’ diyor Gençlik Kolları Başkanı’na. Bu kötülük, Canan Kaftancıoğlu’nu yargılayıp hepimizin en güçlü şekilde -başta İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanımız- sahip çıktığımız o sürecin sonunda siyasi yasak getiren kötülük. Bu kötülük, o kötülük. Enis Berberoğlu’nun seçilmesine rağmen ve dokunulmazlık kazanmasına rağmen yargılamayı devam ettiren, görevdeki milletvekilini içeri atan ve bütün dünyaya Türkiye’yi rezil eden, sonra da bu rezilliği Anayasa Mahkemesi’nce tescil edilen kötülük bu kötülük. Aynı adam, aynı kişi yapıyor bunların hepsini.

“Akın kadar nitelikli bir aparat bulamadılar”

Selahattin Demirtaş kararının altında aynı kişi var. Sözcü gazetesinin kararının altında aynı kişi var. Grup Yorum davasında, Selçuk Kozağaçlı davasında, Soma’nın iki savunan avukatı var, gönüllü bir para almadan; biri Can Atalay, biri Selçuk Kozağaçlı. İkisinin de içeri atılmasında bunun imzası var. Can’ın milletvekili olduğu hâlde çıkmamasında bunun imzası var. Sırrı Süreyya Önder kararında bunun imzası var. Şimdi Sırrı Süreyya’nın bambaşka bir görevi var. Türk Tabipleri Birliği davasında imzası var. Esenyurt’ta var, Beşiktaş’ta var, İstanbul Barosu’nun kayyum davasında bunun imzası var. Bu kararların hepsini bir sürü başka başka mahkemelerde verildi. Ben buna o yüzden ‘seyyar giyotin’ dedim. Mahkeme mahkeme gezdirilen, adaletin katili. Bu da çıktı şimdi, bu videoyu yayınlayan Gençlik Kolları Başkanım’ın peşine düşmüş sabahın 08.00’inde. Hangi mahkemeye lazımsa oraya yollanan giyotin görevini yeterince yapınca ödüllendirilmişti, siyasetle. Bakan yardımcısı yaptı onu. Bakan yardımcılığı ilk ihdas edildiğinde basın sordu. ‘Nasıl olacak bakan yardımcılığı’ diye. Dedi ki, ‘İşler değişti. Eskiden bakanlar siyasiydi, yetişmiş devlette yetişmiş müsteşarlar teknikti ve onları siyasetçi olmaması lazımdı. Şimdi bu rejimde, bu yeni getirdiğimiz sistemde bakanlar teknik, bakanlar siyasi değil. O yüzden müsteşar yok, bakanlar teknik adamlar. Siyasetle bağı sağlamak için bakan yardımcıları siyasi’ dedi. Bütün bakan yardımcılarına. Ya eski bakan ya eski milletvekili ya da geleceğe, siyasete yetiştirdiği kendince; gençler ama hepsi AK Partili, cayır cayır siyasi. Akın Gürlek’i o göreve vermişti. O görevden İstanbul’da bugün yapacaklarını Akın kadar nitelikli bir aparat bulamadığından bu da AK Parti’nin, rejimin kendi içindeki insan kaynakları sorunu. Bu pisliği yaptıracak insan bulmakta zorlanıyorlar. Siyasetten alıp Akın Gürlek’i İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na getirdi. Olacak iş değil ama bunu da yaptılar. Buna da tenezzül ettiler.”

“Akın’ı çek, biz buradayız”

Konuşması sırasında Cem Aydın’a yönelik verilen kararı öğrenen Özel, sözlerini şöyle tamamladı:

“Gençlik Kolları Genel Başkanımıza haftada üç gün imza kontrolü verilmiş. Görevini yapamasın diye. Ayrıca yurt dışı örgütlerde partimizi temsil ediyor. Yurt dışına da çıkış yasağı koymuş. Gençlik örgütlerinde Sosyalist Enternasyonal’in partimizin temsilcisine ‘Yurt dışına çıkmayacaksın’, 81 il gezmesi gerekene ‘İki günde bir İstanbul’da olup imza atacaksın’ diyor. Bu kararı verdiğin o zihin var ya, onun önündeki o alnını karışlamazsam namerdim. Karışlamazsam namerdim. Doğrudan ülkeyi yok etmeye ve çökertmeye kasteden ülkeyi bu duruma getirene şunu söylüyorum. Son sözüm… Aracıyı aradan çıkar. Akın’ı çek, biz buradayız. Hesaplaşacaksan, korkun yoksa getir sandığı, milletten al cevabını. Millet ne diyorsa o olsun. Hodri meydan diyorum. Madem öyle, getir sandığı. Benim partim hazır, ben hazırım, CHP her şeyiyle seçime hazır. Adaylarımız hazır, adayımız hazır. Çıkarsın karşıma, alırsın cevabını. Seni orada bu Akın Gürlek de kurtaramaz. Alnınızı karışlayacak millet.”

Özgür Özel’den Cem Aydın’a soruşturma başlatılmasına tepki: “İfadeye çağırdıysan sekiz polis iki araba Cem’i polis arabasında nasıl götürüyorsun?”

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Gençlik Kolları Genel Başkanı Cem Aydın ile ilgili başlatılan soruşturmaya ilişkin olarak, “Gittiler ifade alındı, savunma yapıldı, hakime sevk etti. Adli kontrol talep ediyor. Gözaltı kararı yok ifadeye çağırdık diyorlar. İfadeye çağırdıysan sekiz polis iki araba Cem’i polis arabasında nasıl götürüyorsun?” dedi.

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Modern Hukuk ve Yargının Siyasallaşması Paneli’nde konuştu. CHP Gençlik Kolları Başkanı Cem Aydın’a soruşturma başlatılmasına tepki gösteren Özel, şunları söyledi:

“Bugün sabah Cem Aydın kardeşim şimdi adli kontrol talep etmiş… Cem Aydın kardeşimi dün CHP Gençlik Kolları kurumsal hesabından yapılan bir paylaşım… Paylaşımda benim bu süreçle ilgili söylediğim sözleri videoyu editlemişler o paylaşım kondu diye sabah 08.00 polis gitti kapısına. Sabah da itiraz ettik. ‘Açıklama var ifadeye çağırılmıştır.’ Çağırma telefon açar çağırırsın. Telefona ulaşamadın ne yapacaksın elbette polis yollayacaksın. Bir polis gider ‘ifadeye çağırıyorlar seni’ der. Giderse gider gitmezse eğer o zaman zorla getirme diye bir şey olur. Sekiz polis kapıya gelmiş. ‘Adliyeye gideceğiz ifadeni alacaklar.’ Gözaltı kararı var mı? Yok. Ama fiili gözaltı uyguluyor. Dediler ki bana hukukçu arkadaşlar, yine tabii bizimkilerin iflah olmaz bir iyimserliği, hukuka öyle bir inançları var ki; ‘Efendim yanlış ama yaptığı, çok acil hallerde gecikmenin sakıncalı olduğu yerlerde resen şifahen söyler ‘gidin alın yazıyı yolluyorum’ der. Devletin savcısına polis güvenir, o gider gözaltını yapar yazı arkadan gelir. Bunun Cem’e yapılması çok ayıp ama usül budur.’ Gittiler ifade alındı, savunma yapıldı, hakime sevk etti. Adli kontrol talep ediyor. Gözaltı kararı yok ifadeye çağırdık diyorlar. İfadeye çağırdıysan sekiz polis iki araba Cem’i polis arabasında nasıl götürüyorsun? Yani usul hata falan filan değil zihniyet, zihniyet polis devleti zihniyeti. Şu var; tek adamdan Cem’e iki talimatlık iş var. Akın diyor; alın onu. Polisler çıkıyor. Akın’a demiyor ki benim elimde yazı yok gözaltı yok, nasıl giderim nasıl alırım. Oluyor bitiyor laf olsun diye bir gözaltı kararı bile yazmıyor ifadeye çağırdım ben diyor.

“Ama Montesquieu’nun kuralına gelince bir tek ona itirazları var”

O yüzden öyle bir yerdeyiz, öyle bir haldeyiz, tarihin öyle bir noktasındayız ki burada kuvvetler ayrılığı diye bir şey olabilir mi? Ve kuvvetler ayrılığı yoksa şimdi beyefendilerin mahdumları deniz ticareti seviyorlar, gemiler alıyorlar, gemiler Arşimet’in kaldırma kuvveti kuralına göre yüzüyor. Buna itirazları yok. Ama Montesquieu’nun kuralına gelince bir tek ona itirazları var. Arşimet’in kaldırma kuralı, suyun kaldırma kuvvetiyle ilgili kuralı yanlış olsa sizin gemi batardı. Bu kanun doğru olmasa dünyanın güçlü demokrasileri zengin, güçsüz demokrasileri daha fakir, eninde sonunda da perişanlığı yaşayanlar hep tek adam rejimleri olmazdı. En son Esad rejimi çöktü. Ondan önce Allah kimseye sonlarını benzetmesin, bir şey ima ediyorum sanar oradan der ki bana… Kaddafi de Saddam da tek adamdılar. Ve hukukun üstünlüğüne inanmıyordular. İnanmadıkları için yönettikleri ülkeler fakirdi kendi zenginliklerine rağmen. İnanmadıkları için eninde sonunda o rejimleri çökerttiler.”

https://abone.ankahaber.net/static/video/8bdbb172-3503-4a28-983d-68bf562d14b1-720.mp4

***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***

Exit mobile version