Site icon İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

Belediyelere kaynak kesintisi en çok işçiyi etkiledi


İZMİR – Erdoğan’ın belediyelere yönelik ‘silkeleyin’ talimatı ve İller Bankası’nın ödenek kesintilerinden en çok belediye çalışanlarının etkilendiğini söyleyen Tüm Bel-Sen İzmir 2 Nolu Şube Başkanı Nihat Filiz, ‘Kaynak yok’ söylemini kabul etmediklerini ve AKP’nin yoksulluk politikalarına karşı mücadele cephesi kurulması gerektiğini vurguladı.

Ekonomik kriz, hayat pahalılığı ve sürekli yükselen enflasyon, asgari ücrete yapılan zam oranları yurttaşların her geçen gün daha fazla yoksulluk içinde yaşamasına neden oluyor. Fabrikalarda işçiler sendikal hakların yok sayılması, düşük ücretler ve işten çıkarmalarla karşı karşıya kalırken, belediye işçileri de toplu iş sözleşmesi şartlarının yerine getirilmemesi, maaşların eksik ve geç yatması gibi birçok sorunla karşı karşıya kalıyor. Özellikle Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Sosyal Sigorta Kurumu’na olan prim borçlarından kaynaklı “Belediyeleri silkeleyin” talimatı vermesi sonrası hacizler ve İller Bankası’nın yaptığı kesintiler nedeniyle kaynak bulamadığını söyleyen belediyeler ilk kesintiyi işçilerin maaşlarından ve sosyal haklarından yapıyor.

 

İzmir’de de birçok belediye de maaş sorunundan kaynaklı işçi ve memur sendikaları neredeyse her gün eylem ve iş bırakma yapıyor. İşçilerin örgütlü olduğu Genel Hizmetler İşçileri Sendikası (Genel-İş) ve memurların örgütlü olduğu Tüm Belediye ve Yerel Yönetim Hizmetleri Emekçileri Sendikası (Tüm Bel-Sen) neredeyse her belediyenin önünde yaptığı açıklamalarla haklarının ödenmesini istiyor. Bu kapsamda Tüm Bel-Sen’in Karşıyaka Belediyesi’nde başlayan eylemleri önce İzmir Büyükşehir Belediyesi (İzBB) ardından da Balçova, Karabağlar, son olarak ise Gaziemir belediyelerinde devam etti. Genel İş ise yeni yılda İzBB şirketlerinden İZENERJİ ve İZELMAN’da iş bırakma eylemi yaparken, yine Konak ve Karabağlar belediyelerinde de grev kararı aldı.

 

TOPLU SÖZLEŞME HAKKI

 

Tüm Bel-Sen İzmir 2 Nolu Şube Başkanı Nihat Filiz ile belediyelerde yaşanan maaş krizi, toplu sözleşme süreçlerini ve mücadele hattını konuştuk. Kamu emekçilerinin sendikal mücadelesinin 1989 Bahar eylemleri ile başladığını anımsatan Filiz, o tarihten beri grevli, toplum sözleşmeli sendika hakkı mücadelesi yürüttüklerini belirtti. Toplu sözleşmelerin mücadelenin en önemli yerinde durduğunu söyleyen Filiz, “Belediye başkanlarının dayattığı kanun maddelerini reddettiğimiz, özgür toplu pazarlık hakkımızı savunduğumuzu her yerde söyledik. İLO’nun 89, 90 ve 151 sayılı maddelerinde bulunan örgütlülük ve toplu pazarlık hakkı doğrultusunda sözleşme imzalamak istiyoruz. Türkiye bu sözleşmelerin altına imza atmış. İç hukuktaki yasal düzenlemelerle uluslararası hukuktaki yasal düzenlemeler arasında uyuşmazlık çıktığında Anayasa 90’ıncı maddesine göre uluslararası sözleşmeler esas alınır. Bu anlamda yaptığımız bütün eylemleri evrensel hukuka uygun bir toplu sözleşme hakkı için yapıyoruz. İzmir’de de önce Bayraklı’da başlayan daha sonra İzBB’de devam eden günümüze kadar en son Gaziemir Belediyesi’nde yaptığımız eylemlerde bu talebi savunduk” dedi.

 

‘İLK KESİNTİ İŞÇİDEN OLUYOR’

 

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın talimatı ve ödenek kesintilerinin belediye çalışanlarını olumsuz etkilediğinin altını çizen Filiz, belediye başkanlarının 31 Mart seçimlerinden sonra sürekli mali krizden bahsettiklerini söyledi. SGK prim ve vergi borçları, İller Bankası’nın ödenek kesintileri ile belediyelerin mali gücünün zayıfladığını aktaran Filiz, “Bunun sonucunda halka yönelik hizmetler aksadığı gibi memur ve işçilerin toplu sözleşmeleri de etkileniyor. Zaman zaman toplu sözleşmeden gelen haklar alınamıyor. Fakat biz belediyelerin ‘kaynak yok’ söylemini doğru bulmuyoruz. Ortada bir mali kriz varsa, bunun yaratıcısı bizler değiliz. AKP nasıl kamu kaynaklarını kullanarak belediyeleri kıskaca almaya çalışıyor, kamuda tasarruf paketi adı altında çalışanları kıskaç altına almaya çalışıyorsa belediyelerde ilk olarak çalışanların maaşlarına yönelik adımlar atıyor. Bunları doğru bulmuyoruz. Kaynak yaratacaksınız. Bunun için yönetimlere aday oldunuz. Sadece hizmet ve proje üretmek için değil o hizmetlerin asıl yaratıcı olan işçi ve memurların da haklarını vereceksiniz” diye belirtti.

‘GENİŞ MÜCADELE CEPHESİ KURULMALI’

 

Buna karşı verilecek mücadeleyi sadece kamu emekçilerinin sırtlayamayacağını söyleyen Filiz, kamu emekçilerinin ortaya koyduğu mücadelenin sadece bir işaret fişeği olarak algılanması ve geniş anlamda bir mücadele hattı kurulması gerektiğini dile getirdi. İşçi sendikalarının da bu mücadeleye güçlü bir omuz vermesinin önemli olduğunu kaydeden Filiz, “Bütün toplumsal muhalefet kesimleri ile ayağa kalkıp açlık, yoksulluk düzenine karşı mücadeleyi yükseltmekten başka çıkar yolu yok. Yoksulluk sınırı 80 bin açlık sınırı 30 bin liranın üstüne çıkmış. AKP iktidarı yoksullukta herkesi eşitlemeye çalışıyor. Bu anlamda da toplu sözleşmeler can simidi olarak ortaya çıkarken, AKP politikalarından kaynaklı aksamalar yaşanıyor. AKP iktidarı yoksulluğu sürekli hale getirerek sosyal yardımlar aracılığıyla kendisine biat edecek kitle yaratmaya çalışıyor. Bunu reddediyoruz. Yoksullukta eşitlenmeyeceğiz. Bununla ilgili bütçe, açlık, yoksulluk ve sefalet düzenine karşı iş bırakma eylemleri yaptık. Bundan sonra da sadece kamu emekçilerinin yürüttüğü mücadele ile sonuç almak mümkün değil. Aynı zamanda bütün emek, demokrasi güçlerinin yan yana gelerek ortak bir cephe kurup, mücadele etmesiyle başarı sağlanabilir” ifadelerini kullandı.

 

Bugüne kadar sadece ücret sendikacılığı yapmadıklarını da sözlerine ekleyen Filiz, “Aynı zamanda ülkemizdeki emek ve demokrasi mücadelesiyle de kamu emekçilerinin mücadelesi birleştiğinde gerçek anlamda hakların, özgürlüklerin sağlanacağına, demokratikleşmenin ortaya çıkacağına inanıyoruz” diye konuştu.

 

MA / Tolga Güney

Kaynak: Mezopotamya Ajansı.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***

Exit mobile version