Türkiye, başta Avrupa ülkeleri olmak üzere kendi vatandaşlarının Suriye’den güvenli şekilde ayrılmalarını sağlamak isteyen ülkelere sahada iletişim ve lojistik desteği sunmaya başladı.
Geçen ay Lübnan’dan kendi vatandaşlarıyla birlikte, başta Avrupa ülkeleri olmak üzere üçüncü ülke vatandaşlarına çatışma bölgesinden uzaklaşma olanağı sağlayan Türkiye, bugünlerde sessiz sedasız Suriye’deki belirsizlik ortamından ve olası yeni çatışmalardan kaçınmak isteyenlere yardımcı olma hazırlığı da yaptı.
VOA Türkçe’nin edindiği bilgilere göre, Suriye’den ayrılma talebinde bulunan üçüncü ülke vatandaşlarına gerekli destek süreci, bu sefer arka planda ve olası rehin alma gibi sahada oluşabilecek olumsuzluklara karşı sessizce yürütülüyor.
Türkiye, son olarak 10 Ekim günü Deniz Kuvvetleri Komutanlığı gemileriyle Lübnan’dan 878 Türk ve 24 Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti vatandaşıyla yanlarındaki yakınlarıyla 966 kişiyi Mersin’e taşıma operasyonuyla üçüncü ülkelere yardım etmişti.
Ardından 16 Ekim tarihi itibariyle Türkiye aracılığıyla Lübnan’dan ayrılarak kendi ülkelerine ulaşmaları sağlanan yabancı sayısının 21 ülkeden olmak üzere toplam 2 bin 120 kişi olduğu aktarılmıştı.
Bu kapsamda, Kanada, ABD, Danimarka, Avustralya, Yeni Zelanda, Japonya, Arjantin, Lübnan, Filistin, Filipinler, Birleşik Krallık, Güney Kore, Endonezya, İrlanda, İspanya, Sırbistan, Rusya, Fransa, Finlandiya, İsveç, Özbekistan’ın vatandaşlarına yardım edildiği bildirilmişti.
VOA Türkçe’nin edindiği bilgilere göre, şimdi de Dışişleri Bakanlığı ile Milli Savunma Bakanlığı’nın koordinasyonunda Türk Silahlı Kuvvetleri’nin (TSK) sahada lojistik desteğiyle üçüncü ülke vatandaşlarına Suriye’den çıkış için destek verilmeye başlandı.
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın, Şam’ın muhalifler tarafından ele geçirilmesinin ardından özellikle Avrupalı mevkidaşlarıyla telefon görüşmeleri kapsamında, yabancılara Türkiye aracılığıyla evlerine dönüş olanağı sağlanması konusunun ele alındığı öğrenildi.
Suriye’deki üçüncü ülke vatandaşlarına herhangi bir güvenlik riski yaratılmaması amacıyla Lübnan’ın aksine bu taleplere ilişkin kamuoyuna açıklama yapılmadığı vurgulandı.
Milli Savunma Bakanlığı kaynakları da Lübnan örneğinde olduğu gibi askeri gemilerle insani yardım operasyonuna nasıl destek verildiyse eğer Suriye’de de yardım operasyonu yürütülmesi gerekiyorsa kendilerince sadece gerekli askeri araç ve personel desteği sağlandığını teyit etmekle yetindi.
Yabancı ülke büyükelçilikleri veya temsilcilikleri aracılığıyla kendi inanç grupları veya dini personeliyle ilgili Suriye’de güvenlik endişesi taşıyan dini kurumlardan da Türkiye’ye insani destek talepleri iletildiği aktarıldı.
İtalya’nın Ankara Büyükelçiliği, Suriye’deki İtalyanlarla ilgili Türkiye’yle irtibat kurulduğunu ve birlikte çalışıldığını doğruladı. Ancak Suriye’deki vatandaşlarını tehlikeye atmamak gerekçesiyle büyükelçilikten hangi kentlerde ve kaç İtalyan için çalışma yürütüldüğü hakkında detaylar paylaşılmadı.
BM ekipleri Halep başta olmak üzere sahada
Türkiye’nin Birleşmiş Milletler (BM) ekiplerine de Suriye’de gerekli hallerde lojistik ve güvenlik açısından destek sunduğu aktarıldı.
BM Mülteciler Yüksek Komiserliği’nin (BMMYK) Suriye’de sürdürdüğü insani yardım operasyonu bakımından henüz sahadan personel çekilmesi yönünde karar alınmadığı ve tam tersine çalışmalara devam edildiği açıklandı.
VOA Türkçe’nin konuya ilişkin sorusunu yanıtlayan BMMYK Türkiye Sözcüsü Selin Ünal, “Sahadaki durum, kontrolü elinde bulunduran etkili güçlerin kim olduğunun belirlenmesi de dahil olmak üzere oldukça değişken ve belirsizdir. Değişken güvenlik durumu, BM’yi birçok hayat kurtarma operasyonunu askıya almaya ve sahadaki ayak izini azaltmaya zorladı ancak BMMYK ve BM ailesi, burada kalıp insani desteğe ihtiyaç duyan tüm savunmasız Suriyelilere hizmet vermeye kararlı” dedi.
Ünal, BM’nin programlarına tam kapasiteyle devam edebilmesi için sivillerin, sivil altyapıların ve insani yardım çalışanlarının güvenliğinin garanti altına alınmasının önemine vurgu yaparak şunları kaydetti:
“Son 72 saat içinde, saldırının ölçeği genişlediğinden ve çatışmaların yoğunluğu yoğunlaştığından beri, BMMYK’nin en çok etkilenen bölgelere hizmet verme kapasitesi asgari düzeyde kaldı. Ancak güvenlik giderek iyileştikçe, özellikle Suriye içerisinde yerinden edinmiş göçmenlere ve diğer savunmasız nüfuslara yönelik insani desteğimizi yavaş yavaş yeniden başlatıyoruz. Örneğin, BMMYK’nin çeşitli hizmetler sunan 30 toplum merkezinin bulunduğu Halep’te, kısa bir kesintinin ardından BMMYK, yerel ortakları aracılığıyla bunlardan altısını yeniden faaliyete geçirmeyi başardı ve önümüzdeki günlerde daha fazlasının yapılması bekleniyor. Güvenlik durumu giderek iyileştikçe diğer alanlarda da kullanacağımız yaklaşım budur.”