ANKARA – Abdullah Öcalan’ın Kürt sorunun çözümüne dair yol ve perspektifinin olduğunu belirten DEM Parti Eş Genel Başkan Yardımcısı Tayip Temel, “Bu perspektife ve esnekliğe yanıt verebilecek bir devlet aklı var mı” diye sordu.
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Basın Yayın ve Propaganda Komisyonu’ndan Sorumlu Eş Genel Başkan Yardımcısı Tayip Temel, Halk TV’de Kürşad Oğuz’un sunduğu “Rota” programında güncel gelişmelere dair soruları yanıtladı.
Gazeteci Oğuz’un yanı sıra İsmail Saymaz, Akif Beki ve Barış Terkoğlu’nun sorularını yanıtlayan Temel, Kürt sorunun çözümüne ve PKK lideri Abdullah Öcalan ile görüşme tartışmalarına değindi.
İMRALI ‘HUKUKU’
Son dönemde yürütülen tartışmaların önemli olduğunu ancak İmralı’da uygulanmayan hukuka dikkat çekilmesi gerektiğini ifade eden Temel, “Uygulanmayan yasalar var. Bu hukuksuzluk ve yasa dışılık karşında olağan bir temasın olağan bir gidiş gelişin ve mümkünse oradaki görüşlerin kamuoyuna ulaşması konusunda hep yüksek sesle tavrımızı ortaya koyduk” dedi. Milletvekillerinin istedikleri cezaevine gidebildiğine işaret eden Temel, “Ancak İmralı’ya gidilmesine izin verilmiyor. Bunun sorulması ve değerlendirilmesinin doğru yapılması lazım. Bu konuda bir baskı var. Tecrit ve hukuksuzluk deyince davalara konu oluyor. Bahçeli’nin ortaya koyduğu şey çok net; ‘DEM Parti heyeti ile görüşsün’ diyor. Biz bundan son derece memnun oluruz. Önemli mesajların çıkabileceğine inanıyoruz. Ömer Öcalan ile yapılan görüşmede çıkan dört cümlelik mesajın ne anlam taşıdığın çok etraflıca tartıştık” diye belirtti.
‘TÜRKİYE BU PRANGADAN KURTULMALI’
“Sizce Bahçeli neden görüşülsün istiyor, AKP ve Erdoğan neden görüştürülmesini istemiyor” sorusu üzerine Temel, “Devlet Bahçeli’nin gördüğü belki de birçoğumuz da sonradan parçaları biraz yan yana getirerek değerlendirdiğimiz konu şudur; Türkiye gerçekten bu prangadan kurtulmalı. Türkiye bu prangadan kurtulurken elbette ideolojik referansı ile milliyetçi duruşu ile sunduğu perspektif Kürt sorunun demokratik çözümü olmayabilir ama bu sorunun çözülmesi gerektiğine dair bu pranganın Türkiye’nin ayaklarından artık sökülmesi gerektiğine dair bir görüşe sahip olduğunu görebiliyoruz. Belli ki devlet aklı devletin önemli ağırlık merkezi böyle düşünüyor. Dolasıyla bunu gerçekleşmesi zamanın geldiğini düşünüyor” diye konuştu.
DİYALOG
Bahçeli ve Erdoğan’ın soruna bakış açısının sorulduğu Temel, “Devlet Bahçeli’nin devlet aklıyla ve devletin karşı karşıya bulunduğu riskleri değerlendirdi. Erdoğan ise biraz daha dönemsel olarak iktidarına dair hesaplar ve değerlendirmeler yaptığı düşünülebilir. Bu bir yorum. Bunun gerçek olup olmadığını gelişmeler gösterecek. Ancak şu net; Sorunun çözümün yolu temastır, diyalog ve tartışmadır. Dolasıyla müzakere ve mutabakattır” dedi.
‘ROL VE MİSYONUNU OYNAR’
DEM Parti’nin kendi rol ve misyonunu oynayabileceğini söyleyen Temel, “DEM Partinin misyonunu reddediyoruz anlamına gelmiyor. Örneğin DEM Parti bir heyet ile Sayın Öcalan ile görüşsün bunun sonuçlarını hem kamuoyu hem de muhataplarına ulaştırsın demek başka bir şey. Ama ‘Öcalan gelsin DEM Parti’ye hitap etsin ve PKK lağvedilsin’ demek… DEM Parti’nin ne böyle bir gücü ne kudreti ne de pozisyonu var” diye kaydetti.
‘İKTİDARDA ÇÖZÜM PERSPEKTİFİ YOK’
Temel, “Türkiye’de, Öcalan gerçeğine yeterli düzeyde entelektüel ve politik bir yaklaşım yok. Ne iktidar kanadında ne de muhalefette böyle bir yaklaşım yok. Kürt siyasi hareketi ve bütün paydaşları, temsilciler ve pek çok bileşenden oluşan DEM Parti bu konudaki tutumunu ortaya koydu. Çözüm, perspektifi diyalogtur. Bastırmayla, savaşla, çatışmayla ve ilhakla bu sorunun çözülemeyeceğine dair defalarca denemeler olmasına rağmen ispatlı bir miras var. Sorunun çözümüne dair iktidarın perspektifi ne? Çözüm perspektifi yok. Demokratikleşmeye dair yaklaşım olarak kayyım atıyor. Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi’nin nasıl tasfiye edileceği tartışması var. Bu çözüm perspektifi mi? Değildir. İktidarın ‘Terörsüz Türkiye’ tanımı elbette detayları ile ortaya konulduğunda aslında iktidarın yürüttüğü güvenlik politikaları, süregelen antidemokratik politikalar veya Kürtlerin ve diğer halkların kendi kimlikleri ile ifade etmeye dönük anayasal değişikliğe tekabül etmiyor. O yüzden Öcalan gerçeğine yanlış bir yaklaşım var diyorum. Heyet görüşsün sorun çözülsün deniliyor. Böyle bir şey mümkün değil. Temas olur, muhataplar temasa geçer, tartışmalar olur, mutabakat sağlanan veya sağlanmayan noktalar ortaya çıkar” diye konuştu.
‘ÖCALAN’A YANIT VEREBİLECEK BİR AKIL VAR MI?’
Temel, “İmralı’ya bir heyet gitsin ve DEM Parti ile bir temas olsun ve olay bitsin deniliyor. Dünyanın hiçbir yerinde sorunlar böyle çözülmedi, çözülemez. Ancak bir başlangıç olur. Öcalan’ı tanıyan, takip eden herkes bilir ki; böyle koşullarda ve durumlarda belli yönleri ile sorunun çözümüne katkı yapabilecek, bir yol açabilecek perspektife sahiptir. Böyle bir esnekliğe sahiptir. Bu perspektife, esnekliğe yanıt verebilecek bir devlet aklı var mı? Hem Bahçeli’de hem de iktidarda dile gelen perspektif buna tekabül etmiyor. Biz de en azından bir temas sağlansın diyoruz” ifadelerini kullandı. Abdullah Öcalan ile bir görüşmenin olup olmayacağı ve olduğu halde hangi isimlerin görüşeceğine dair soruya da yanıt veren Temel, “Bu süreci zamana yayma, umut verme, reddetmeme ve aynı zamanda oyalamaya doğru giden bir süreç olduğu anlaşılıyor. Hukuken, siyaseten uygulanması gereken kararın son derece keyfi, tercihlere göre uygulanması kaygı oluşturuyor. Bu konu son derce sorunlu” dedi.
‘NEYİ BEKLİYORLAR?’
Temel, Adalet Bakanlığı’nın “Müsait bir zamanda” açıklamalarına da işaret ederek, bu durumun şüphe yarattığını söyledi. Temel, “Neyi bekliyorlar?” sorusuna ise, “Muhtemelen Suriye’de taşların biraz daha yerine oturmasını bekliyorlar. Koalisyon güçleri, HTŞ ve Türkiye’nin dahil olduğu süreç, Özerk Yönetim’in kaderinin ve statüsünün ne olacağına dair bir tartışma ve muğlaklık… Belki bunu bekliyorlar. Gerçeğini biz de merak ediyoruz. Aslında Ömer Öcalan’a söylenen çok net. ‘Eğer koşullar ve zemin oluşursa eğer bu süreç biraz samimi bir sürece evirilecekse bu konudaki gücümü, hakimiyetimi teorik ve pratik birikimimi bu sürecin çatışmadan hukuki ve siyasi zemine çekilmesi için kullanırım’ diyor. Öcalan’dan gelen bir çağrının sadece Kürt tarafına ya da kendi örgütüne ya da DEM Parti’ye genel anlamda Kürt siyasi hareketine dair olduğunu söylemek yanıltıcı olur. Tarzını bilenler çok tahmin edebilir ki ödevler koyar. Önceki görüşmelerinde ‘Rojava benim kırmızıçizgimdir’ demişti. Bu tutanaklara yansıyan bir gelişme. Örneğin Suriye Özerk Yönetimi kendini feshetsin demez herhalde. Böyle bir beklenti yanılgılıdır. Örneğin PKK silah bıraksın değerlendirilmesi yapılıyor. Bunun koşullarının ve zeminlerin nasıl oluşturulacağına dair değerlendirmeler yapacak. Dolasıyla İmralı’da gerçekleşecek görüşmede herkese ödevler çıkacak” şeklinde konuştu.
‘İMRALI KAPATILMALI’
Temel, “İmralı Adası kapatılması gerekiyor. Öcalan’ın kendi rolünü ve misyonunu oynayabileceği koşullar yaratılmalı. Bu koşullarda sürece dahil olmalı. Bu bizim net bir şekilde ve yüksek sesle ifade ettiğimiz bir şey” ifadelerini kullandı. Temel, KCK Merkez Komitesi üyelerinin yaptığı açıklamalara da değinerek, Abdullah Öcalan’ı baş müzakereci olarak gördüklerini ifade etti. Temel, “Öcalan’dan gelecek çağrı bütün Kürt siyasetini ve yine kendi örgütünü bağlayacağına inanıyorum. Ancak bu temasın doğru olması gerekiyor. Bir kere heyet gidip gelecek ve her şey gülistanlık olacak değerlendirmesi yanlış olur. Bir çağrı ile çözülseydi bu sorun kırk yıl sürmezdi” diye belirtti.
‘YOL TEMİZLİĞİ OLMALI’
Hasta ve siyasi tutsaklara dair “genel af” tartışmasına değinen Temel, “Birincisi tecridin bir şantaja, minnete, istenildiğinde esnetilen, istenildiğinde izole edilen hali bitmesi gerekiyor. Tartışmaların sağlıklı olarak yürümesi için bu önemlidir. Örgütün kendisini dinlemesi için sağlıklı bir tartışma olması gerekiyor. İkincisi demokratik bir anayasaya ihtiyaç var. Bu sadece Kürtlerin ve DEM Parti’nin ihtiyacı değil. Anayasa çok kültürlü çok dilli olmalı. Türkiye’nin birlik ve bütünlüğünü savunmalı ama Türkiye’de farklı halklar yaşıyor. Bu süreçte yaşanan tahribatlar var. Bunlardan bir tanesi de siyasi tutsaklardır. Tutsakların adil olmayan kararlarla, yanlı mahkemeler ile içerde tutma hali var. Demokratik siyaset yaptığı için binlerce insan içeride. Bunun mutlaka yol temizliği olarak ortaya konulması gerekiyor. Kürtlerin kendi kültürlerini, kararlarını, mekanizmalarını, oluşturabileceği bir zeminin verilmesi gerekiyor” diye konuştu.
‘GÖRÜŞME OLURSA DOĞRU BİR İLİŞKİ KURULABİLİR’
Temel, Abdullah Öcalan ile temasın gerçeklemesi halinde Türkiye ile Kuzey ve Doğu Suriye arasında doğru bir ilişki zeminin gelişebileceğini söyledi. Temel, “Ancak uluslararası güçlerin Kürt sorunu çözmeye dönük nasıl yaklaştığını biliyoruz. Çoğu Türkiye’nin bu prangalardan kurtulmasını istemiyor. Bu sorunun kendi içindeki dinamikleri ile Türkiye’de çözülmesinden yana değildir. Türkiye’nin bir Kürt sorununun olmasını isteyen küresel güçler var. Kürtlerin özellikle Türkiye ile barışmamasını isteyen ve politik hesaplar yapan güçler var” dedi.
PLAN VE PROJE ORTAYA KOYMALI
Temel, muhalefetten de beklentilerin olduğunu belirterek, “Bu alanı iktidarın insafına bırakmamalı. Plan ve projeler ortaya koymalı. Öncülüğü belki CHP yapmalı belki DEM Parti yapmalı. Ama bu konuda eksiğiz” ifadelerini kullandı.
Kaynak: Mezopotamya Ajansı.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***