Site icon İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

Özgürlük Konferansı Türkiye 2024, Türkiye’nin insan hakları krizine ışık tuttu

Özgürlük Konferansı Türkiye 2024, Türkiye’nin insan hakları krizine ışık tuttu


Susturulmuş Türkiye Savunucuları (AST), 10 Aralık’ta, insan hakları savunucularını, politika uzmanlarını, akademisyenleri ve sistematik baskı mağdurlarını bir araya getirerek Türkiye’nin devam eden insan hakları ihlallerine karşı sesleri yükselten sanal bir toplantı olan son derece etkili Özgürlük Konferansı Türkiye 2024’e ev sahipliği yaptı. Adalet, demokrasi ve hesap verebilirlik için küresel çağrıda önemli bir adım olarak selamlanan etkinlik, Türkiye’nin otoriter politikalarına yönelik uluslararası eyleme acil ihtiyaç olduğunu vurguladı.

Paneller Baskı, Ekonomik Gerileme ve İnsan Hakları İhlallerini Ele Alıyor

Kongrede Türkiye’deki siyasi ve ekonomik zorlukları ele alan iki önemli panel tartışması yer aldı:

Panel I: Türkiye’nin İç ve Ulusötesi Baskısı ve Saldırgan Dış Politika

Uzmanlar, Türkiye’nin otoriter gidişatını analiz ederek yargı bağımsızlığının sistematik aşınmasını, muhalefetin bastırılmasını ve muhalefet ve savunuculuk grupları içindeki bölünmeleri inceledi. Panelistler, baskıya karşı koymak ve temel özgürlükleri korumak için daha güçlü uluslararası mekanizmalar çağrısında bulundu.

Panel II: Türkiye’de Erozyona Uğrayan Özgürlükler ve Ekonomik İstikrarsızlık

Bu oturumda çöken demokratik kurumlar ve ekonomik gerilemenin kesişimi incelendi ve siyasi tasfiyelerin, yolsuzluğun ve finansal istikrarsızlığın marjinal gruplar üzerindeki bedeli vurgulandı. Tartışmalar, ekonomik toparlanmayı teşvik etmek için demokratik reformlara acil ihtiyaç duyulduğuna odaklandı.

Kişisel Tanıklıklar Zulmün İnsani Bedelini Vurguluyor

Etkinlikte, Türkiye’nin baskıcı politikalarından doğrudan etkilenen kişilerin güçlü ifadeleri yer aldı:

Zorla kaybetme mağdurları Şimuni ve Hurmüz Diril’in kızı Gülcan Diril , ailesinin yürek parçalayıcı yolculuğunu ve anne babasının kaderini çevreleyen adaletsizliği paylaştı. “Ölüm ve kayıp arasında bir uçuruma atıldık” dedi ve hesap sormaya devam edeceğine yemin etti.

Gazeteci Tarık Toros, Türkiye’de basın özgürlüğünün çöküşüne ışık tutarken, adaletin sağlanmasında uluslararası dayanışmanın hayati öneme sahip olduğunu vurguladı.

RUSU Genel Müdürü Vonya Womack, aralarında kadınların ve çocukların da bulunduğu 80 binden fazla siyasi tutuklunun aşırı kalabalık ve insanlık dışı koşullarda yaşadığı sıkıntıları anlattı.

İnsan hakları uzmanı Elodie Tranchez, Türkiye’nin ulusaşırı baskı taktiklerini ifşa ederek, 2016’dan bu yana 100’den fazla belgelenmiş kaçırma olayını anlattı. Bu ihlallerle mücadele için BM mekanizmalarının kullanılması çağrısında bulundu.

Küresel Eylem Çağrısı

AST Sözcüsü ve Program Direktörü Hafza Girdap, kongrenin etkisi hakkında şunları söyledi:

“Paylaşılan tanıklıklar bize baskıya direnenlerin gücünü hatırlatıyor. Bu ivmeyi, mağdurları desteklemek, failleri sorumlu tutmak ve sistemsel değişimi savunmak için kullanmalıyız.”

Etkinlikte ayrıca sistemsel yolsuzluk ve ekonomik istikrarsızlık konularına da dikkat çekilirken, ekonomist İlhan Doğuş ve yapımcı Nejla Demirci, Türkiye’deki otoriterliğe karşı uluslararası işbirliği çağrısında bulundu.

Uzman Konuşmacılardan Önemli Görüşler

Kongrede geniş bir perspektif yelpazesi yer aldı:

Yurt Dışı Adalet Direktörü Michael Polak, Türkiye’nin yurt dışındaki muhalifleri hedef almak için terör finansmanıyla mücadele yasalarını kötüye kullandığını ayrıntılı olarak anlattı.

Ekonomi Profesörü Zeliha Özdoğan, beyin göçü ve yolsuzluğun Türkiye’nin geleceği üzerindeki yıkıcı etkilerini ele aldı.

Avukat Lale Demirkazan, insanlık dışı koşullar altında hapsedilen hamile kadınların ve annelerin tüyler ürpertici hikayelerini paylaştı.

Araştırmacı Kari O’Rourke, Türkiye’deki gibi otoriter uygulamaların küresel çapta bir tehdit oluşturduğu konusunda uyarıda bulundu.

Savunuculuk İçin Sonraki Adımlar

Panellerin ve tanıklıkların kayıtları, eyleme dönüştürülebilir kaynaklarla birlikte AST web sitesinde yayınlanacaktır. Katılımcıların Türkiye’de özgürlük, adalet ve demokrasiyi savunan devam eden kampanyalara katılmaları teşvik edilmektedir.

Özgürlük Sözleşmesi Türkiye 2024, insan hakları mücadelesinde kolektif eylemin gücünün dokunaklı bir hatırlatıcısıydı. Bir konuşmacının belirttiği gibi, “Birlikte, adaletsizliğe karşı duruyoruz ve daha aydınlık, daha özgür bir gelecek için çalışıyoruz.”

***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***

Exit mobile version