AHMET KEMAL GENÇ | HABER ANALİZ
Bütün dünya gözünü Suriye’ye, ‘İdlib-Halep’ hattına çevirmiş durumda. Türkiye sınırının hemen dibinde, Suriyeli muhalif gruplar ve rejim güçleri arasında şiddetli çatışmaları yaşanıyor. Birbirine sınır olan İdlip-Halep hattı son 4 yıldır hiç olmadığı kadar sıcak ve hareketli.
Hatay’a sınır 3 milyon nüfuslu İdlib’i kontrol eden Türkiye destekli Heyet Tahrir Şam (HTŞ) militanları 6 gün önce sürpriz şekilde Esad kontrolündeki Halep’e saldırı başlattı. Medyaya yansıyanlara göre Türkiye destekli Suriye Milli Ordusuna (SMO) bağlı bazı birlikler de HTŞ ile ortak hareket ediyor.
HTŞ Türkiye tarafından zoraki ‘terör örgütü’ kabul ediliyor. HTŞ, El Kaide bağlantılı Nusra Cephesi’nden ayrılarak 2017’de kurulmuştu. ‘Zoraki’ diyoruz çünkü Nusra Cephesi, uluslararası toplum tarafından bir terör örgütü olarak kabul edilmişti. Türkiye de bu yüzden ‘mecburen’ HTŞ’nin terör örgütü olduğunu ‘kabul’ ediyor…
Ancak bölgeden gelen haber ve açıklamalara göre Türkiye sadece ‘örtülü’ olarak değil, açıktan da HTŞ’ye destek veriyor. Suriye İnsan Hakları Gözlemevi, TSK destekli SMO’nun da bazı unsurlarıyla operasyona katıldığını aktarıyor.
AKP yandaşları ve sosyal medya trolleri gelişmelerden oldukça memnun! Onlara göre gelişmeler Türkiye lehine… Ancak kafalarda onlarca soru işareti var. Öncelikle cevaplanması gereken soru şu; Halep’e neler oluyor ve neden şimdi? Türkiye’nin pozisyonu ne? Süreç nereye evrilecek?
Halep’te neler oluyor?
2016’dan beri Suriye hükümetinin kontrolünde olan Halep, 26 Kasım’da Heyet Tahrir Şam (HTŞ) liderliğindeki grupların saldırısına uğradı. Cihatçı gruplar, Rusya’nın sınırlı hava saldırıları ve rejimin zayıf direnişi dışında bir engelle karşılaşmadan şehri ele geçirdi. Saldırının hızlı gerçekleşmesi ve rejimin aniden geri çekilmesi, olayların beklenenden daha hızlı ilerlemesine neden oldu.
Neden şimdi?
AP’ye konuşan Uluslararası Kriz Grubu’nun danışmanı Dareen Khalifaya, Rusya’nın Ukrayna’da sıkıştığını ve dikkatlerinin dağıldığını söyledi. Ayrıca, İran ve Hizbullah’ın da dikkatlerinin başka yerlerde olduğunu belirtti. Bu durumun, Esad rejiminin zor durumda bıraktığını ifade etti.
27 Kasım’daki saldırı, 2016’da Halep’ten uzaklaştırılan muhaliflerin geri dönme umudunun sürdüğünü gösteriyor. Esad’ın baskıları ve Rusya destekli rejim güçlerinin cihatçılara yönelik saldırıları, cihatçıları karşı saldırıya geçmeye zorladı.
Halep’te kim nereyi kontrol ediyor?
HTŞ, Batı Halep kırsalında ilerleyerek rejimin kontrolündeki 32’den fazla noktayı ele geçirdi ve Halep şehir merkezine kadar ulaştı. Rejim güçleri ise Halep’in merkezini ve doğusunu kontrol ediyor. Ayrıca, Hamaya’da mevziler kurarak, muhaliflerin ilerlemesini durdurmak için kara saldırıları ve bombardıman yapıyorlar.
Kürt nüfusunun yoğun olduğu Şeyh Maksud ve Eşrefiye mahallelerinde YPG’nin kontrolü bulunuyor. Ayrıca, Tel Rıfat ve çevresinde ile kuzey kırsalındaki YPG varlığı devam ediyor.
Bölgesel ve uluslararası güçlerin Suriye ve Halep’teki rolü nedir?
Suriye iç savaşından bu yana işin içinde olan ana aktörlerin tamamı çok farklı problemlerle karşı karşıya. Dolayısıyla insiyatif ve risk alan ülke sahada avantajlı duruma gelebilir. Konunun uzmanlarına göre en büyük riskin Türkiye tarafından satın alındı.
ABD Suriye iç savaşının başından beri ana aktör olarak işin içinde idi. Yaptığı son açıklama ile ‘Suriye’deki durumu izlediğini ve Esad rejiminin BM’nin kararlarına uymamasının, kuzeybatı Suriye’de rejim hatlarının çökmesine yol açtığını’ belirtti.
Ayrıca, IŞİD’in yeniden güç kazanmasını engellemek için askeri mevkilerini korumaya devam ettiklerini açıkladı. Ama başkan değişikliğinin ardından ABD’nin Suriye’ye bakışının değişeceğine kesin gözüyle bakılıyor.
İngiltere ise Orta Doğu’daki etkisini artırmak için Türkiye üzerinden nüfuz sağlamaya çalışıyor.
İsrail, Suriye rejimini zayıflatmak ve İran ile Hizbullah’ın etkisini kırmak için stratejiler geliştiriyor. Bu da Suriye’deki gelişmelerde önemli bir rol oynuyor. İsrail, 7 Ekim sonrasında Hizbullah’a ağır bir darbe indirdi. Bunun da rejim destekçilerini zayıflattığı belirtiliyor. Türkiye’nin stratejileriyle örtüşen hedefler güden İsrail, Suriye’deki güç mücadelesine etki eden aktörlerden biri. Lübnan ateşkesi ve ardından Halep olayı tesadüf değil.
Rusya, Suriye’nin en güçlü askeri müttefikiydi ancak Ukrayna savaşı nedeniyle desteğini büyük ölçüde azalttı. 2022’de Wagner grubunun Suriye’den çekilmesi, Rusya’nın etkisini zayıflattı.
Rusya, Halep’te anayasal düzenin yeniden sağlanmasını istedi. Esad Rusya’dan hangi sözleri vererek döndü bilinmiyor. Ancak çıkan haberlere göre Rusya hava saldırılarını yoğunlaştırıp Suriye’ye silah desteği sağlayacak. Önümüzdeki günlerde müttefikine destek için Rusya’dan yeni bir hamle gelme olasılığı yüksek.
İran en başından beri Esad rejiminin en büyük destekçisiydi. Bölgedeki etkisi iyice azalmasına rağmen Suriye rejimine desteğini sürdürüyor. İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi, Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad ile Şam’da görüştü. Esad, “Suriye, terörle mücadelede tüm gücü ve kararlılığıyla, ülkenin tamamında ilerlemeye devam ediyor.” ifadesini kullandı.
Türkiye, Halep’teki gelişmeleri yakından takip ediyor. Erdoğan rejimi, yıllardır Halep’e yakın bölgelerde askeri üsler kurarak, Suriye rejimine karşı muhalif gruplara destek sağlıyor. Ayrıca, Halep’teki Kürt grupların etkisini sınırlamaya çalışıyor ve YPG/PYD’nin bölgede güçlenmesini engellemeye yönelik askeri operasyonlar düzenliyor.
Türkiye için Halep, hem güvenlik hem de bölgesel nüfus açısından büyük bir öneme sahip. Milli Savunma Bakanlığı, ‘bazı yerel grupların başlattıkları hareketliliği ve buna bağlı gelişmeleri’ yakından takip ettiklerini aktarmakla yetindi.
Ayrıca uluslararası basında bu saldırının arkasında Türkiye’nin olduğu iddiası da dillendirilmeye başlandı. Eğer bu iddia ciddiyet kazanırsa Türkiye’nin Rusya ile ilişkilerini nasıl etkileyeceği de merak konusu…
Halep’teki Kürtler, Suriye iç savaşının önemli bir parçası. Kürtler, kendi özerkliklerini sağlamaya çalışırken, Suriye hükümeti ve Türkiye’ye karşı kendilerini korumak zorunda. Türkiye, Kürtlerin Halep’teki ve Suriye’deki gücünü artırmalarını istemiyor. Bu yüzden, Kürtlerin gücünü dengelemek için sürekli askeri stratejiler geliştiriyor.
Kürtlerin Halep’e takviye gönderdiği iddiaları yalanlandı. Kürtler, yalnızca mevcut bölgelerini ve Halep’teki Kürt mahallelerini korumaya çalıştıklarını söylüyor. Halep ve çevresindeki Kürtlerin geleceği, Suriye’deki güç mücadelesine bağlı olarak şekillenecek.
Halep saldırılarının Türkiye, Rusya ve İran ilişkilerine etkisi ne olacak?
Halep’teki saldırılardan sonra, Rusya ve Türkiye’nin Suriye’deki yolları bir ölçüde ayrılmış gibi görünüyor. Türkiye’nin Amerika ile işbirliği yaparak, Rusya’ya karşı yeni bir cephe açmaya çalıştığını belirten haberler de Rus basınında giderek daha fazla yer almaya başladı.
Öte yandan, Halep’teki gelişmeler, İran ve Türkiye arasındaki gerilimi de artırdı. İran, Esad rejiminin yanında yer alırken, Türkiye ise muhalif grupları destekliyor. Halep gibi stratejik bir şehirde her iki ülkenin çıkarları çatışıyor. İran, Türkiye’nin bu bölgedeki etkisini sınırlamayı amaçlıyor. Bu durum, Suriye’deki güç dengesini ve bölgedeki aktörlerin ilişkilerini yeniden şekillendirebilir.
Kartlar yeniden dağıtılıyor!
Halep, Suriye’nin ekonomik, kültürel, askeri ve stratejik açıdan büyük bir öneme sahip merkezlerinden biri… Özellikle M5 ve M4 karayolları üzerinde bulunması nedeniyle Suriye için kritik bir lojistik bağ. Bu yollar, ülkenin iç bölgeleriyle dış dünya arasındaki bağlantıyı sağlıyor. Halep’in kaybı, yalnızca askeri değil, ekonomik açıdan da rejimi büyük ölçüde zayıflatır.
Halep’teki çatışmaların büyümesi, bölgedeki güç dengelerini yeniden şekillendiriyor. Çatışmaların Türkiye sınırına yakın bölgelerde yoğunlaşması, göç baskısını artırarak Türkiye’de iç politikada istikrarsızlık yaratabilir. Bunun yanı sıra, Kürt bölgelerinde yaşanabilecek çatışmalar, Türkiye’nin askeri operasyonlarını daha da genişletebilir.
YPG/PYD’nin tutumu, bölgedeki güç dengesini etkileyecek önemli bir faktör olmaya devam ediyor. Kürtler, yaşanacak gelişmelere göre bölgede ciddi bir güç haline gelebilir.
Halep’teki son gelişmeler, Suriye iç savaşının yeni bir döneme girdiğini ve çatışmaların sadece bölgesel aktörleri değil, küresel güçleri de etkileyebileceğini gösteriyor.
Ancak şunu unutmamak lazım; Suriye’nin geleceği, yalnızca bölgesel aktörlerin değil, küresel güçlerin çıkarlarına da bağlı olarak şekillenecek. Türkiye, Halep ve çevresindeki askeri stratejileri ile bölgedeki dengeyi etkilemeye devam ederken, Rusya, İran ve İsrail gibi aktörlerin de bölgedeki rolü belirleyici olacak.
Halep, bir yandan Esad rejimi için büyük bir kayıp anlamına gelirken, diğer yandan Türkiye ve diğer dış güçler için fırsatlar yaratabilir. Karmaşık denklem ve kesin bir öngörüde bulunmak mümkün değil. Yaşanacak gelişmeler Suriye’nin geleceğini ve bölgedeki güç dengesini köklü bir şekilde değiştirebilir.
Ayrıca sahadaki cihatçılar, ilerleyen süreçte Türkiye’nin başını fena halde ağrıtabilir… Bunu zaman gösterecek.
Türkiye’de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇
Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***