Türkiye’nin savunma politikası konusunda bilgiler paylaşan Bakan Yaşar Güler, ABD’nin Yunanistan’daki askeri konuşlanmasını eleştirdi ve F-16 askeri uçaklarının yanısıra F-35 alımında ısrarcı olduklarını açıkladı.
Güler, ABD ile Türkiye’nin Rusya’dan satın aldığı S-400 hava savunma sistemleriyle ilgili artık sıkıntı kalmadığını söyledi.
Milli Savunma Bakanı (MSB) Yaşar Güler, bakanlığın 2025 yılı bütçe görüşmeleri son bölümünde, muhalefet partileri milletvekillerinin sorularını yanıtladı.
“ABD’nin Dedeağaç konuşlanması stratejik dengeleri etkiliyor”
Güler, savunma alanında Türkiye ile ABD ilişkilerine dair bilgiler de verdi. ABD’nin Dedeağaç’taki askeri varlığını ülke savunması ve güvenliği açısından yakından takip ettiklerini söyleyen Güler, “ABD’nin Dedeağaç’a askeri unsurlar konuşlandırması bölgedeki stratejik dengeleri etkilemekte ve Türkiye’nin güvenlik politikalarını doğrudan ilgilendirmektedir. Bu gelişmeleri yakından takip etmekte, ulusal güvenlik çıkarlarını korumak adına gerekli diplomatik ve askeri adımları atmaktayız” dedi.
Diğer yandan Yunanistan’ın Türkiye ile Ege ve Doğu Akdeniz anlaşmazlıklarına ABD, Avrupa Birliği, bölge ülkeleri ve üçüncü ülkeleri dahil etme gayretlerinin sürdüğü kaydeden Güler, “Biz öncelikle milli güvenliğimizi, vatandaşlarımızın can ve mal emniyetini sağlama almaya, ardından da bölgemizi ve coğrafyamızın istikrar, huzur ve iç barışına katkı sunmaya çalışıyoruz. Yunanistan dahil tüm bölge ülkelerinin yaptığı her hareketin, bölgedeki gerginliğin artmasına değil, barış ve istikrarın gelişmesine katkıda bulunması gerektiğine inanıyor ve bunu bekliyoruz” ifadesini kullandı.
“79 adet F-16’nın modernizasyonu TUSAŞ’ta yapılacak”
Bakan Güler, ABD ile F-16 uçaklarını modernize etmek üzere nasıl bir süreç yürütüldüğünü anlatarak, modernizasyon projesini Türkiye olarak yürütme kararı aldıklarını, ABD’den ise yeni uçak alımı talep ettiklerini bildirdi.
F-16 modern tedariki projesiyle ilgili olarak Güler, “Hava Kuvvetlerimizin ihtiyaçları doğrultusunda eğitim ve muharip kullanacağımız Hürjet ve beşinci nesil milli uçağımız Kaan hizmete girinceye kadar gelişmiş teknolojiyle donatılmış modern savaş uçaklarının envantere alınması ve envanterin çeşitlendirilmesi çalışmalarımız devam ediyor. F-16 Block70 tedariki kapsamında başlangıç ödemesi yapılmıştır. 1,4 milyar dolarlık bir parayı yatırdık. 40 tane F-16 Block70 uçağı alacağız ve 79 tane de modernize edecektik. Bu 79 taneden vazgeçtik. F-16 modernizasyonunu TUSAŞ tesislerimiz kendisi yapabilecek durumda şu anda. Yaklaşık 6,5-7 milyar dolar olacak tamamı” dedi. Bakan Güler ayrıca şunları söyledi:
“F-35’lerle ilgili 6 tane uçağımız var orada. Amerikalılar da bu F-35 konusunda biz Kaan uçağını yapabileceğimizi ve uçtuğunu da görünce biraz düşünceleri de değişti. Onlar kendileri de F-35’i de verebileceklerini ifade ediyorlar. Hem üretim payımızın tekrar bize verilmesinde ısrar ediyoruz, hem de 40 tane F-35 almak isteğimizi bildirdik. Bu konuda da daha henüz öyle bir gelişme olmadı, oldukça bildiririz” dedi.
Türkiye, kurucu ortaklarından olduğu F-35 programından, Rusya’dan S-400 füze savunma sistemi satın almasının ardından çıkarılmış, Amerikalı yetkililer S-400’lerin beşinci nesil savaş uçağı olan F-35’ler için güvenlik riski oluşturduğunu belirtmişti.
2019 yılında Rusya’dan S-400 sistemi satın alan Türkiye, Rusya ile kapsamlı savunma işbirliği yapan ülkelere yaptırım öngören CAATSA kapsamında yaptırım uygulanan ilk NATO ülkesi olmuştu.
“Bu son görüşmelerimizde Amerikalılar’ın S-400’le ilgili artık itirazı kalmadı”
Türkiye’nin ABD’nin Patriot hava savunma sistemi alımı amacıyla defalarca talepte bulunduğunu ancak olumlu yanıt alınamayınca Rusya’dan S-400 sistemi alınması yoluna gidildiğini anlatan Güler, “Mecbur kalarak S-400’ü aldık” ifadesini kullandı.
Devamında Güler, “Şimdi, bu son Amerikalılar’la görüşmelerimizde S-400’le ilgili de işte ‘Şunu yapacaksınız, bunu yapacaksınız’ dediler hepsini reddettik. Şu anda hâlen, bizim kabul ettiğimiz merkezde olmak kaydıyla Amerikalılar’ın da herhangi bir itirazı kalmadı S-400’lerle ilgili” dedi.
Güler, ayrıca “S-400’lerle ilgili bizim durumumuz şu; S-400’leri kuracağımız, kullanacağımız her yer belli. Bunların, bütün oraya yerleşeceği yerler, altındaki mahzenler dahil hepsi yapıldı, hazır. Sadece biz, bir emir verdiğimiz anda herkes, hangi bölgeye emir verdiysek o bölgeye hareket edecek, yaklaşık on iki saat sonra bütün sistem kurulmuş olacak. Bildiğiniz üzere, bu bir hava savunma sistemidir. Yani bize bir taarruz tehlikesi çok üst düzeyde bir şeye çıkacak ki, hava taarruzu, biz de S-400’ü kullanalım” diye konuştu.
Güler, Türkiye gündemindeki “çelik kubbe hava savunma sistemi” konusunda birden fazla üretime geçildiğini de açıkladı. Söz konusu çelik kubbe sistem içinde farklı yazılım sistemlerini birleştirme durumu olduğunu anlatan Güler, “Dolayısıyla ülkemizin hava savunmasını sağlayabilmemiz için bir tane çelik kubbe değil, birden fazla çelik kubbelere ihtiyacımız olacak. Ve bunlar da üretilmeye başladı” bilgisini paylaştı.
Türkiye EuroFighter alımını ABD’ye alternatif oluşturmak için yapmak istiyor
EuroFighter konusunda ise hava savunmasında askeri uçak gücünü çeşitlendirmek amacıyla talepte bulunduklarını açıklayan Güler, aksi takdirde hep ABD kaynaklı alım yapılması zorunluluğu ortaya çıktığını belirterek, “Hep Amerika, onları değiştirmek istedik ve EuroFighter da bir Avrupa konsorsiyumu; İngiltere, İtalya, İspanya ve Fransa’dan oluşuyor, dörtlü. İngiltere, İtalya ve İspanya ‘evet’ dediği halde Almanya bu koalisyon nedeniyle tam cevabı çıkaramıyordu. Ama şimdi onunla ilgili izinleri çıkardıklarını ifade ettiler, bununla ilgili çalışmalarımız devam ediyor, geliştikçe bildiririz” dedi.
Doğu Akdeniz: “Kıta sahanlığımıza yönelen faaliyetleri engelliyoruz”
Bakan Güler, Ege Denizi’nde ve Yunanistan’la ilişkilerde barış hedeflendiğini belirterek, “Mavi vatanımızdaki haklarımızı koruma kararlılığımızı da her fırsatta dile getiriyoruz. Aynı şekilde milli meselemiz olan Kıbrıs da garanti ve ittifak antlaşmaları kapsamında bulunuyor; Kıbrıslı kardeşlerimizin meşru çıkarlarını her koşulda destekliyoruz” dedi ve bu yöndeki sabahki sunuşunu genişletti.
Güler, “Doğu Akdeniz’de Yunanistan ve GKRY’nin maksimalist ve hukuk dışı talepleri sebebiyle yaşadığımız birtakım deniz yetki alanı anlaşmazlıkları mevcuttur. Ülkemiz Doğu Akdeniz’deki hak, alaka ve menfaatleri korumak maksadıyla hem sahada hem de diplomatik olarak çeşitli girişimler yürütmektedir. KKTC ile 2011 yılında, Libya ile 2019 yılında yaptığımız deniz yetki alanları anlaşmaları ve 18 Mart 2020 tarihinde Birleşmiş Milletler’e deklare ettiğimiz kıta sahanlığımızla Doğu Akdeniz’deki en önemli aktörlerden biri olduğumuza ilişkin kararlı duruşumuzu gösterdik. Bu kararlı duruşumuzu kıta sahanlığımıza yönelen izinsiz faaliyetleri engelleyerek sahada da gösteriyoruz. En son bu Temmuz ayında İtalyan İgoli Relume gemisiyle kıta sahanlığımıza istenen kablo döşeme maksatlı araştırma faaliyeti bölgedeki unsurlarımızın caydırıcı duruşu ile bertaraf edilmiştir ve sonunda İtalyan gemisi ‘Evet, sizin sorumluluk alanınızı kabul ediyorum. Bana müsaade eder misiniz’ dedikten sonra faaliyetlerini yürütebilmiştir. Bununla birlikte Doğu Akdeniz’de ülkemizin izni olmadan hiçbir proje faaliyetinin yaşanamayacağını göstermiş olduk. Bildiğiniz üzere İSPED projesi kağıt üstünde kalmış bir projedir. Ülkemizin kararlı duruşunu gösteren en önemli kanıtlardan birisidir” diye konuştu.
“İdlib saldırısında Suriye’ye karşılık verildi” bilgisi
Bütçe görüşmelerinde, Rusya ve Şam rejimi kaynaklı olduğu vurgulanan 27 Şubat 2020’de İdlib’deki Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) varlığının hedef alındığı saldırıyla ilgili muhalefet partileri vekilleri, 36 Türk askeri ölümü yaşanmasına rağmen, karşı tutum alınmadığı eleştirilerinde bulundu.
Bu eleştirilere karşılık Bakan Güler ise, Şam rejimine karşılık verildiğini belirtecek şekilde konuştu.
Güler, “Burada ‘İdlib’de 33 şehit verdikten sonra hiçbir şey yapılmadı mı?’ diye soruldu bir sayın milletvekilimiz tarafından. İdlib’te, evet, 33 şehit verdik. Suriye uçakları o gün yanlış bir hedefe ateş ettiler, 50 kere de pişman oldular ama biz de onun ertesi günü şunları yaptık: Suriye rejimine ait 3 uçak, 8 helikopter, 3 tane insansız hava aracı, 151 tank, 47 top obüs, 52 ÇNRA, 8 hava savunma sistemi, 12 tanksavar silahı, 4 havan, 24 zırhlı araç, 27 zırhlı muharebe aracı, 34 silahlı pikap, 60 askeri araç ve 10 mühimmat deposunu vurduk” açıklamasında bulundu.
Bakan Güler’in soruları yanıtlaması ardından Milli Savunma Bakanlığı ile Akaryakıt İkmal ve NATO Pol Tesisleri İşletme Başkanlığı’nın 2025 yılı bütçeleri, AKP ve MHP’li milletvekillerinin oy çokluğuyla kabul edildi.
İran ve Suriye sınırları: “2024 yılında 89 bin 802 kişi geçişi engellendi”
MSB Yaşar Güler, ayrıca sabahki sunumunda, İran ve Suriye sınırlarındaki önlemler ile yasadışı geçişlerle ilgili de bilgiler verdi.
Suriye’yle 911 kilometrelik sınırda ve İran sınırında gerekli önlemleri aldıklarını anlatan Güler, “Halihazırda 911 km’lik Suriye sınırımızın tamamında 1’inci hat fiziki engel sistemleri [Modüler Beton Duvar (837 km) ve Yüksek Güvenlikli Tel Çit (74 km) ile kapatılmıştır. Suriye sınırımızın 578 km’lik kısmında ise 2’nci hat fiziki engel sistemi (Gövdesi Güçlendirilmiş Tel Çit) imalatının yapımı tamamlanmış, kalan 333 km’lik kısmının yapımına yönelik çalışmalar planlanmaktadır. Ayrıca Suriye sınır hattı boyunca ihtiyaç duyulan yerlerde 7 m genişlik ve derinliğe sahip 100 km hendek inşa edilmiştir. İran sınırımızın 455 km’lik bölümünde planlanan Modüler Beton Duvar ve devriye yolu imalatının 335 km’si ile düzensiz göçmenlerin kullanabileceği güzergâhlara hendek kazma faaliyetleri (442 km tamamlanan/456 km planlı) büyük oranda tamamlanmıştır. Böylece her iki sınır hattımızda hendek inşa çalışmalarımızda yüzde 97 oranına ulaşılmıştır” bilgilerini verdi.
Güler, “Her geçen gün alınan ilave tedbirlerle 01 Ocak 2024 tarihinden itibaren hudutlarımızda 89 bin 802 kişinin geçişi engellenmiştir. Hudutlarımızda yakalanan 12 bin 960 düzensiz göçmen ile 266 terör örgütü mensubu ve 801 kg uyuşturucu madde kolluk kuvvetlerine teslim edilmiştir” açıklamasını yaptı.
“Son 3 yılda 1062 savunma sanayi mühendisi yurtdışına gitti”
Türkiye’den yurtdışına beyin göçü kapsamında savunma sanayinde uzmanlaşmış mühendislerle ilgili de ilk kez bilgileri açıklayan Güler, “ASELSAN, TUSAŞ, ROKETSAN ve HAVELSAN’dan 2022 yılında 624 mühendisimiz gitmiş, 2023’te 221, 2024’te de 217’ye düşmüş giden mühendis sayısı. 2022’de 45, 2023’te 81 kişi, 2024’te 211 kişi geri dönmüş. Geri dönmelerin de sebepleri şunlar: Ailelerin oradaki uyumu, yüksek teknoloji işlerde çalışmamaları, kariyerinde yönetici pozisyonunda sınırlayıcı engeller, milliyetçi akımlar nedeniyle yabancı düşmanlığı; bunlarla gider gitmez orada karşılaşıyorlar” dedi.