DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, Demokratik Bölgeler Partisi Eş Genel Başkanları Çiğdem Kılıçgün Uçar ve Keskin Bayındır ile ittifaktaki diğer partilerin temsilcileri sabah saatlerinde Tunceli’nin Sanat Sokağı’nda biraraya geldi.
Grup, ellerinde pankartlarla, halk arasında Seyid Rıza Meydanı olarak bilinen, Kışla Meydanı’na kadar yürüdü. Ellerinde kayyuma tepki mesajları içeren dövizlerle yürüyen grup, yol boyunca, “Kayyum Dersim’den defol,” “Direne direne kazanacağız,” “Kayyum gidecek biz kalacağız” ve “İrade gaspına hayır” sloganları attı.
CHP’lilerin de destek verdiği yürüyüş, meydandaki Seyit Rıza Heykeli önünde son buldu. Burada bir açıklama yapan DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, hükümetin sandıkta kazanamadığı belediyeleri kayyum zoruyla aldığını savundu.
Kayyumun kentte yapılan seçim ittifakına vurulan darbe olduğunu söyleyen Hatimoğulları; “Dersim, demokrasi güçlerinin ve devrimci güçlerin biraraya gelmesiyle, ittifakla kazanılmış bir kentimizdir. Kayyum rejimi, demokratik ittifakımıza dönük de bir saldırıdır. Bütün Türkiye halklarıyla, Türkiye’nin devrimcileri demokratlarıyla, demokrasiden yana olan muhafazakâr kesimlerle, herkesle beraber haktan ve hukuktan yana olmaya devam edeceğiz. Kayyum darbedir, kayyum hırsızlıktır, kayyum irade gaspıdır. Kayyum, seçme ve seçilme hakkımızı elimizden almaktır” dedi.
“Bir yandan küçük ortakları ‘Kürt sorununu çözelim’ diyecek, diğer yandan kayyum atayarak bize diz çöktürecekler”
Hatimoğulları, MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin DEM Partililer’in elini sıkmasıyla başlayan çözüm tartışmalarına da vurgu yaparak, şunları söyledi: “Kürt sorununun barışçıl ve demokratik yöntemlerle çözülmesinden yana olduğumuzu, Dersim sokaklarından cümle aleme bir kez daha duyuruyoruz. Bir yandan küçük ortakları ‘Kürt sorununu çözelim’ diyecek, diğer yandan kayyum atayarak bize diz çöktürecekler. Yok öyle bir dünya, yok öyle bir gerçeklik! Kayyum rejimi ortadan kalkmadığı sürece, kayyum rejimi kendini lağvetmediği sürece, bu yasa muhalefetin de önerdiği kanun teklifiyle ortadan kalkmadığı sürece biz mücadele etmeye devam edeceğiz. Hangi barıştan bahsediyorsunuz? Ortadoğu barışı diyorsunuz, Dersim’e zulmediyorsunuz. Ortadoğu barışı diyorsunuz, İsrail’e karşı olduğunuzu söylüyorsunuz; fakat İsrail Filistin’e ne yaptıysa, Dersim halkına dün aynısını yaptınız, yapmaya devam ediyorsunuz.”
Hatimoğulları, tüm kesimlere kayyumlara karşı birlikte mücadele etme çağrısı yaptı.
Diğer taraftan, dün gece geç saatlere kadar protestoların sürdüğü Tunceli’de, kayyum atanmasının ardından belediye binası polis ablukasına alındı. Bina çevresi, beton bariyerlerle kapatıldı.
CHP heyeti Ovacık’ta
CHP’li Ovacık Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül’ün yerine kayyum atanması üzerine CHP Diyarbakır Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, Şanlıurfa Milletvekili Mahmut Tanal, Ankara Milletvekili Aliye Timisi Ersever’in de aralarında bulunduğu CHP heyeti Ovacık İlçesi’ne gitti.
İlçe merkezinde halkla biraraya gelen heyet, belediye binasına kadar yürüdü. CHP heyeti adına ilk sözü alan Diyarbakır Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, mahkeme kararını tanımadıklarını söyledi.
Sarıgül ile ilgili adil bir yargılanmanın yapılmadığını savunan Tanrıkulu, “Son derece üzgünüz. Hepimize geçmiş olsun demiyorum. Çünkü bu, bizim kabul edeceğimiz bir uygulama değil. Bunun bilinmesini isteriz. Kayyum uygulaması halkın iradesinin gaspıdır. Kayyum uygulaması, demokrasiye karşı darbedir. Kayyum uygulaması seçme ve seçilme hakkının açıkça halkın elinden alınmasıdır” dedi.
“Savcının emriyle kaldırdığımız bir cenazeyi suç unsuru haline getiriyor”
Dün görevden alınan Ovacık Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül ise, hakkında açılan davaya konu olan olaya dikkat çekti.
Örgüt üyesi olmakla suçlandığına vurgu yapan Sarıgül, “Ben 12 yıldır bir örgüt üyesiysem, vali neden benimle oturdu, neden bu suçu işledi? Devlet erkanı neden benimle iş yaptı? Şu an kamerayla görüntümüzü çeken polisler neden çocuklarını, eşlerini bizlere teslim ettiler? Bizler neden hep birlikte bu ilçe için güzel işler yaptık? Ama bir yerde düğmeye bastılar. Hem CHP’yi hem Ovacık’ı aynı anda cezalandırıp, Türkiye’nin her yerinde kulağa hoş gelen ‘DEM’e kayyum atanır’ cümlesini CHP için de meşrulaştırmak için böyle bir çabanın içine girdiler. Şu barikatlar halkı kin ve nefrete sürüklüyor. Suç işliyorsunuz. Arkamdaki kişi sadece bir hırsızdır. Bana ait olanı çalmıştır. Savcının emriyle kaldırdığımız bir cenazeyi suç unsuru haline getiriyor. Git kendin kaldır o zaman. Bizden rica ediyorsun, güvenlik yok diye. Müdahale et diyorsun, müdahale ediyoruz. ‘Bölgeye giremiyoruz, destek verin’ diyorsun. Rica ediyorsun, ‘polis vadiden geçemiyor, birlikte gidin’ diyorsun. Savcının, hakimin vadide bir şeye maruz kalırsa, onlara siper olan bu halka, bu reva görülür mü? Bu halkı şu an kin ve nefrete sürüklüyorsunuz. Derhal bundan vazgeçin” diye konuştu.
“Halkın iradesini siz bir idari kararla ortadan kaldıramazsınız”
CHP Şanlıurfa Milletvekili Mahmut Tanal ise, halkın iradesinin idari kararlarla geri alınamayacağını söyledi.
Tanal, kayyum kararının siyasi bir hesaplaşma olduğunu savunarak şöyle konuştu: “Konuya nereden bakarsanız bakın, konu ne Anayasa’ya ne uluslararası sözleşmelere, uygun değil. Temel bir kural var, halkın iradesini siz bir idari kararla ortadan kaldıramazsınız. Ovacık halkı, Mustafa Sarıgül’ü belediye başkanı seçmiştir. Halk getirdiği gibi gönderir de. Bu durum sadece seçim sonucuyla olabilir. Sizin sandıkta yenemediğiniz belediye başkanlarını, idari kararlarla görevlerinden alınması Anayasa’ya aykırıdır. Seçme ve seçilme hakkının gaspıdır. Milli iradenin gaspıdır. Bunun başka açıklaması yoktur.”