“Köfteci Yusuf’a çökme davası” olarak bilinen dosyada ismi geçen suç örgütü lideri Sedat Peker, konu ile ilgili açıklamalarda bulundu. Peker, “Ben o dosyanın sanığı değilim. Dönemin İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ile aramızda bu olay yaşandı. Köfteci Yusuf’u şahsen tanımam.” dedi. Hukuken çok rahat olduğunu anlatan Peker, “Türkiye’ye geldiğim zaman hakkımda bir saatten fazla sürecek bir suçlama yok. Ha şu an gelmeyi düşünmüyorum.” ifadelerini kullandı.
- Sedat Peker ve adamlarının yaklaşık 5 yıl önce Köfteci Yusuf’un Bursa’daki şubelerine çökmeye çalıştığı iddia edilmişti. O dönem İçişleri Bakanı olan Süleyman Soylu, Sedat Peker ve adamlarının Bursa’da “Köfteci Yusuf”un işyerlerine “çökmek istediklerini” bu konuda operasyon emrini de kendisinin verdiğini söylemişti. Bursa Cumhuriyet Başsavcılığı’nın hazırladığı iddianamede Peker’in adı geçiyordu ama sanıklar arasında yer almıyordu.
İddiaların odağındaki isim olan Sedat peker, Sözcü yazarı Saygı Öztürk’e açıklamalarda bulundu. Peker, “Gürsu’da miting yapmaya gidiyordum. Bir telefon verdiler. Benim Yusuf Akkaş’la tanışmam telefonla oldu. Diğer arkadaşların, ne satacağı et kesim yerinden, ne muhabbetlerinden haberim yok. Ne de bununla ilgili bir şey konuştuk. O şahıslar içinde tanıdığımız insanlar var. Ama ben onlar gibi yüzbinlerce insan tanıyorum. Yani beni o arkadaşla konuşturan öyle aile çerçevesi içerisinde olan, birinci derece yakınlarım değil. Dosyada Yusuf olayında benimle ilgili bölüm yok. Ne benim aramam, mesajım ne de herhangi bir kaydım bulunmuyor.” ifadelerini kullandı.
Süleyman Soylu, ‘şikayetçi’ olmasını istemiş
Sedat Peker, açıklamasının devamında eski İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’yla ilgili de konuştu. Şunları söyledi:
- Tabii şerefli, namus sahibi bir adamım. Bir adamı uyuşturucuyla ve satıcılığıyla suçlarsanız uyuşturucu ile yakalayıp önüne koymanız gerekir. Bir insanı da eğer ki domuz etiyle yiyecek satıyor diye suçluyorsanız ‘Depolarda şu kadar ton domuz eti yakalandı’ diye bunu insanların kafasında şüphe oluşmayacak şekilde yayınlamanız gerekir.
- Türk markası olarak tanınmış, yanında 12 bin kişiyi çalıştıran bir firma ile ilgili bu şekilde zan altında bırakıcı yayınlar yapılması, tahkikat yapılması da doğru değildir. Ben, bana kötülük yapan o şahsa bile haksızlık yapılmasını istemem.
- Süleyman Soylu buna (Yusuf Akkaş’a) haber yollamış. ‘Hemen git davacı ol’ diye. Korkaklığından gitmiş. Biraz cesareti olan birisi olsa dik dururdu. ‘Ben olmayan bir şeyi niye söyleyeyim’ demeliydi. Süreç bundan ibaretti.
- Bir de akıl ve mantık da yatmıyor yani ortada domuz eti yok, hiç bir şey yok. Fakat ne zaman bir köfte muhabbeti olsa adım Köfteci Yusuf’la anılıyor. İnanın ben köftesini bile yemedim.
- AK Partinin avukatlarından olan bir beyefendiyi zan altında bırakmak için söylemiyorum. Süleyman Soylu ile sorun yaşayınca hakkımda 1,5 yıl sonra dava açıldı. Dava açan, AK Parti’de görev yapmış, parti üyesi avukat daha sonra savcı oluyor ve kısa süre sonra örgütlü suçlara bakmaya başlıyor.
- Benim dosyamı birden eski savcısından alıp bu beyefendiye verdiler. Bu beyefendi de kısa sürede dava açıp 1,5 yıl sonra beni de davanın içinde sanık yaptı. Yani sadece bir kişiyle oluşan düşmanlık üzerinden hakkımda yakalama kararı çıkarıldı. Yani bir köftesini yemeden köfteci Yusuf’un olayından yargılandık.
‘Köfteci Yusuf’ iddialarını bir de bu yönüyle okuyun!
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***