Site icon İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

Kürt sorununda “infaz düzenlemesi” değişikliği mi gündeme getiriliyor?


MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin Salı günü “umut hakkı” kapsamında yapılacak yasal düzenlemeyle, Abdullah Öcalan’ın Kürt siyasi hareketi liderliğiyle terör örgütünü sonlandırması çağrısı yapmasının ardından ceza yasalarında değişiklik hazırlığı yapıldığı iddiası gündeme taşındı.

Bahçeli, Cumhur İttifakı ortaklığı 31 Mart’taki yerel seçimlerde oy kaybı yaşadıktan ve ana muhalefet partisi CHP birinci parti konumuna yükseldikten sonraki süreçte, yeni yasama yılında peş peşe izlediği siyasi stratejisiyle merak yarattı. Öcalan’ın durumunu da kapsayacak şekilde TBMM’ye sunulacak olası yasa teklifiyle iktidardaki Cumhur İttifakı’nın, başta DEM Parti olmak üzere özellikle CHP ve diğer muhalefet partileri açısından da “ülke içi barıştan yana olup olmama” tartışması başlatacağı iddiası söz konusu. Kulislerde bunun Cumhur İttifakı’nın “iç cephe oluşturma” gerekçeli stratejisi kapsamında olduğu görüşü konuşuluyor.

Devlet Bahçeli, DEM Parti Grubu’na gelerek, Abdullah Öcalan’ın Meclis’ten terör örgütüne silah bıraktırması çağrısı yapmasını istedi. Ömür boyu hapis cezasına çarptırılan Abdullah Öcalan, İmralı Adası’ndaki cezaevinde tutuluyor. Türkiye’de Kürt sorunu olmadığını söyleyerek, “Biz hep birlikte Türk milletiyiz” diyen Bahçeli, geçmişte AK Parti’nin HDP ve Öcalan’la yürüttüğü Çözüm Süreci’ne tepkiliyken bugünkü çağrısıyla hedeflediği süreci ise “Yeni Yüzyıl, Yeni Hayat, Yeni Türkiye” olarak adlandırdı.

Bahçeli, Öcalan’ın TBMM’de konuşma yapabilmesi bakımından terörü sonlandırması şartıyla “umut hakkı” kavramıyla yasal düzenleme yapılabileceği mesajını verdi. MHP Genel Başkan Yardımcısı Feti Yıldız da, modern ceza hukuku kapsamında “umut hakkı” için “Bu kavram müebbet ağır hapis cezasına mahkum edilmiş hükümlünün bir gün salıverilmeyi beklemek hakkını ifade etmek için kullanılmaktadır” açıklamasını yaptı.

Böylece Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) ömür boyu hapis cezasında yeniden sosyalleşme, hayatına devam etme umudu olmaması gerekçesiyle tanımladığı “umut hakkı” ile ilgili, Türkiye’de mevzuat tartışılmaya başlandı.

1999 yılında yakalanan ve aldığı idam cezası sonraki yıllarda ömür boyu hapse çevrilen PKK lideri Abdullah Öcalan 25 yıldır İmralı Adası’ndaki cezaevinde yatıyor

“Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası” hükümlüsü Öcalan’ın nasıl affı olacak?

İmralı Adası’ndaki cezaevinde yaklaşık 42 aydır “tecrit” yani ailesi ve avukatlarıyla görüştürülmeyen şekilde hükümlü Abdullah Öcalan’ın nasıl serbest bırakılacağına ilişkin “Cumhurbaşkanı’nın af yetkisi” seçeneği konuşuldu. Ancak Cumhurbaşkanı ve AK Parti Lideri Recep Tayyip Erdoğan’ın tek imzasıyla af kararı yerine siyasi strateji nedeniyle Meclis’te yasa değişikliği planlandığı işaret edildi. Bu nedenle Bahçeli’nin, Öcalan’ın durumu için “umut hakkı kullanımıyla ilgili yasal düzenleme yapılması” ifadesini kullandığı vurgulandı.

VOA Türkçe’nin edindiği bilgilere göre; Öcalan’ın tümüyle serbest kalması yönünde yasal düzenleme öngörülmedi. Olası ceza mevzuatında değişiklikler içerecek yasa teklifi paketiyle Öcalan’ın artık İmralı Adası’nda ömür boyu hükümlü kalacağı mevcut durumu yerine “açık cezaevi” veya “ev hapsi” koşullarında cezalı kalmaya devam edeceği seçenekler masada.

Abdullah Öcalan, 15 Şubat 1999’da yakalandıktan sonra İmralı Adası’ndaki yargılama sonucunda 28 Haziran 1999’da idam cezasına mahkum edildi. İdam cezası kararı Yargıtay 9. Ceza Dairesi tarafından 25 Kasım 1999’da onandıktan sonra Öcalan’ın ne zaman idam edileceği yönündeki tartışma Ağustos 2002’de yasa değişikliğiyle sonlandırıldı. AK Parti, TBMM’de tek başına karar alabilme çoğunluğuna sahip iken anayasa ve ceza mevzuatından idam cezasını tümüyle çıkardı. Öcalan’ın idam cezası ise, Türk Ceza Kanunu (TCK) uyarınca koşullu salıverme ve açık cezaevine geçiş şartları dışında “ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası” oldu.

Öcalan gibi 1400 kişi için kapsayıcı yasa teklifi hazırlanabileceği iddiası

VOA Türkçe’nin edindiği bilgilere göre; 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Kanunu ile 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nda değişiklikler içerecek yasal düzenleme hazırlığı gündemde.

Bu noktada, Öcalan’ın “terör suçlusu” olması nedeniyle cezasında yalnız olmadığına dikkat çekildi. Türkiye kamuoyundaki tepkiler itibariyle “Öcalan’a özel düzenleme olamaz” yönündeki yaklaşımla hazırlık yapılması söz konusu. Bu noktada Öcalan gibi Türkiye’deki cezaevlerinde “ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası”yla cezalandırılmış 1400 civarında kişi bulunduğu aktarıldı.

Dolayısıyla da pek çoğu PKK terör örgütü gerekçeli olmak üzere aralarında son yıllarda FETÖ (Fethullançı Terör Örgütü) gerekçesiyle de verilmiş “ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası” suçlamasıyla hükümlü kişiler için kapsayıcı düzenleme hazırlanacağı iddia edildi. Bu yasal düzenlemede, Bahçeli’nin dediği gibi “umut hakkı” ilkesine dayanılarak, Öcalan’ın da aralarında bulunduğu hükümlüler için “kapalı cezaevi koşulları dışında ceza” öngörülebileceği ileri sürüldü.

Olası yasal düzenlemede, terör suçlusu kişiler açısından “tümüyle sokağa salıverme” yerine alternatif ceza koşulları olabileceği öne sürüldü. Bu noktada “25 yıl” kriteri işaret edildi. AİHM’in, Öcalan lehine 18 Mart 2004’te verdiği hak ihlali kararında, “25 yıl cezaevinde kaldıktan sonra ‘koşullu salıverme’ bakımından cezasını gözden geçirmek” gerektiği yönünde görüşü hatırlatıldı.

AİHM’in kararı uyarınca Öcalan’ın ve benzer şekildeki hükümlülere serbest kalma yolunu açmak için 5275 sayılı infaz kanundaki 107’nci maddesindeki ilgili bölümü kaldırma ihtimali paylaşıldı. Buradaki “Devletin Güvenliğine Karşı Suçlar”, “Anayasal Düzene ve Bu Düzenin İşleyişine Karşı Suçlar” ile “Milli Savunmaya Karşı Suçlar” nedeniyle ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına mahkum edilenler hakkında koşullu salıverilme hükümleri uygulanamaz” hükmü hedefte. Ancak cezaevindeki 25 yılını tamamladığı gerekçesiyle Öcalan ve benzeri suçlulara tümüyle serbestlik verilmesi MHP’nin hedefinde değil.

Olası yasal düzenlemeyle hem Öcalan’a göreceli özgürlük sağlanması hem de ev hapsi veya açık cezaevi koşullarıyla kamuoyu açısından ise “tümüyle serbest kalmadı” imajı sağlanması hedefi gündemde.

MHP’nin öncülüğüyle Erdoğan’ın “iç cephe” stratejisinde hamleler mi atılıyor?

Ayrıca Ankara kulislerindeki görüşlere göre; Bahçeli, TBMM’nin 1 Ekim’de yeni yasama yılına başlamasıyla birlikte hayata geçirdiği siyasi hamlelere yenisini ekledi. O gün Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Eş Genel Başkanları Tülay Hatimoğulları ile Tuncer Bakırhan’la tokalaşması dikkat çeken Bahçeli, DEM Parti’ye “Türkiye partisi olması” çağrısıyla elini uzattığını açıkladı.

Ardından Bahçeli, aynı gün sabahki konuşmasında CHP Genel Başkanı Özgür Özel’e “çürük şahıs” suçlamasında bulunmasına rağmen akşamki resepsiyonda “Birbirimizi kırmıyoruz inşallah. Üzülme! Bazen siyaseten söylememiz gerekenler oluyor. Siyaset gereği” ifadesini kullandı.

Muhalefet ile neden böylesi diyalog içerisine girdiğini ise Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın TBMM’yi o günkü açış konuşmasıyla açıklayan Bahçeli, Erdoğan’ın “Bugün, İsrail saldırganlığı karşısında, içeride ve dışarıda çatışma alanlarının değil, uzlaşma alanlarının öne çıkması gerekiyor” sözleriyle yaptığı “iç cephe” çağrısına sahip çıktığını kaydetti.

Şimdi de Öcalan’ın durumunu da etkileyecek olası yasal düzenlemenin, TBMM’ye sunulduktan sonra mevzuat değişikliğine “evet” ya da “hayır” oyu verilmesi üzerinden iktidar tarafından muhalefet partileri üzerinde baskı oluşturulacağı iddiası söz konusu.

Exit mobile version