Site icon İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

Mansur Yavaş’ın parlamenter sistem çıkışı ne anlama geliyor?


Türkiye 14 Mayıs 2023’te Cumhurbaşkanlığı Seçimleri’ne giderken “Altılı Masa” etrafında birleşen muhalefetin en temel vaadi, cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminden “güçlendirilmiş” parlamenter sisteme dönmekti. Ancak ikinci turda biten seçimleri Millet İttifakı’nın Cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu kaybedince parlamenter sisteme dönüş gündemden düştü.

15 Temmuz darbe girişiminin yıldönümünde CHP Genel Başkanı Özgür Özel, partisinin Meclis Grubu’nda yaptığı konuşmada, “Mustafa Kemal Atatürk bu ülkeye tek adamın rejimini değil; bugün bütün saldırılara rağmen demokrasiyi getirdi. Tek adamlığa heveslenen kim olursa olsun fark etmez onun karşısında, demokrasinin arkasındayız. Bu ülke için CHP’nin vazgeçmediği tercihi güçlü bir parlamentodur, parlamenter sistemdir” dedi.

Ancak bu açıklamadan sonra ne kendisinden ne de başka birinden bu konuda yeni ve güçlü bir değerlendirme geldi.

Mansur Yavaş: “En kısa zamanda güçlendirilmiş parlamenter sisteme dönülmesi gerektiğini düşünüyorum”

Ankara Büyükşehir Belediye (ABB) Başkanı Mansur Yavaş bu ay başından beri kamuoyunun dikkatini “güçlendirilmiş parlamenter sistem”e çekmeye çalışıyor.

Önce Ankara İl Danışma Kurulu toplantısında ardından da CHP Tüzük Kurultayı’nda “güçlendirilmiş parlamenter sistem yeniden ele alınmalıdır” diyen Yavaş, bugün Sözcü gazetesinden Aytunç Erkin’e verdiği röportajda “Bana bu yetkileri verseler ben de tanıdıklarımı atarım. Kim atamaz? İnsanın fıtratında var bu. Bu sistemin yürümeyeceği ortada. Bunun en güzeli denetlenecek şekilde olması. En kısa zamanda güçlendirilmiş parlamenter sisteme dönülmesi gerektiğini düşünüyorum” sözleriyle başkanlık sisteminden vazgeçilmesi talebini ortaya koydu.

Bugün Ankara’da bir toplantıda gazetecilerin sorularını yanıtlayan ABB Başkanı, “Yargılanacak dahi bir husus yokken, takipsizlik kararı verilmesi gerekirken, maalesef kamuoyumuz günlerce bununla meşgul. Bu bizim utancımız. Siyasetin yargı yoluyla dizayn edildiği bir yerde, hukuka olan güven gittikçe sona erer. Sonuna kadar İmamoğlu’nun arkasındayız. Partinin aday gösterme kuralları bellidir Partimiz gösterirse aday oluruz” sözleriyle hem “siyasi yasak” tehlikesi bulunan Ekrem İmamoğlu’na destek verdi hem de adaylık talebinin sürdüğünü ifade etti.

İmamoğlu güçlendirilmiş parlamenter sisteme dönüş ile ilgili değerlendirme yapmış değil

Önümüzdeki ilk Cumhurbaşkanlığı Seçimleri’nde adı Mansur Yavaş gibi muhalefetin adayları arasında geçen İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu bu konuda herhangi bir değerlendirmede bulunmadı.

Ancak VOA Türkçe’nin konuştuğu İmamoğlu’nun yakın çevresinden bir isim, “Bu rejimin yarattığı tahribattan Türkiye ancak güçlü bir lider ve liderlikle çıkabilir. Bunu doğru bulmayız” dedi.

CHP kulislerinde ise İmamoğlu’nu “siyasi yasaklı” haline getirecek “ahmak davası” kararının istinaf mahkemesinde onaylanması halinde İmamoğlu’nun aynı gün Saraçhane’de düzenlenecek bir mitingle “Cumhurbaşkanı adayı” ilan edilmesi ihtimali konuşuluyor.

AREA Araştırma’ya göre halkın en az yüzde 60’ı parlamenter sistemi destekliyor

Parlamenter sisteme dönüş konusunda halkın eğilimini gösteren son seçim araştırması 16-18 Eylül tarihlerinde Ankara merkezli araştırma şirketi AREA tarafından yapıldı.

Bilgisayar destekli telefon görüşmeleri metoduyla 2044 kişiyle yapılan ankette sorulan sorulardan biri “Sizce Türkiye’nin yönetim sistemi ne olmalı” idi.

Araştırmaya katılanların yüzde 59,4’ü “parlamenter sistem” yanıtını verirken “cumhurbaşkanlığı sistemi” cevabını verenler yüzde 27,6’da kaldı. Yüzde 13 ise görüş beyan etmek istemedi.

Doçent Kömürcü: “Halk derin yoksulluk ortamından kendisini çekip çıkaracak bir kurtarıcı arıyor”

Yöneylem Araştırma Genel Direktörü Derya Kömürcü, kendilerinin bu soruyu en son geçtiğimiz yıl yapılan Cumhurbaşkanlığı Seçimleri’nden bir ay önce sorduklarını o dönem de cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine desteğin yüzde 40’ın altında kaldığını söyledi.

VOA Türkçe’nin sorularını yanıtlayan Doç. Kömürcü, “Bugün de aynı soruyu sorsak en az yüzde 60 parlamenter sisteme dönüş yönünde tercih kullanır. Ama ben halkın gündelik hayat içinde cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi yahut parlamenter sistem gibi bir ayrım yaptığını düşünmüyorum. Toplumun ana sıkıntısı yoksulluk ve hayat pahalılığı. O yüzden de halk içinde bulunduğu derin yoksulluk ortamından kendisini çekip çıkaracak bir kurtarıcı arıyor. Sandığa gittiğinde de bu doğrultuda oy kullanıyor. Burada şöyle bir sıkıntı var. Bir kısım seçmen ekonomik sıkıntıların, çeteleşmenin, toplumdaki çürümenin ana sebebi olarak mevcut tek adam sistemini görüyor ama genelde böyle bir kabul yok” diyor.

“MHP başkanlık sisteminden dönüşe rıza göstermez”

Yöneylem Araştırma Genel Direktörü, cumhurbaşkanlığı seçim takvimi yaklaştıkça iktidar partisi ve ana muhalefet partisi arasında bu konuda bir görüşme olabileceği ihtimalini yadsımıyor.

Doçent Kömürcü, “Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminden, parlamenter sisteme dönüş iktidarla muhalefet arasında elbette bir pazarlık konusu olabilir. Ama bu görüşme çerçevesinde muhakkak kendisini avantajlı konuma getirecek bir formülü dayatmaya çalışacaktır. Elbette Erdoğan kendisini dezavantajlı hale getirecek bir formüle razı olmaz ama asıl MHP’nin bir değişikliğe asla rıza göstermeyeceği düşüncesindeyim. MHP başkanlık sisteminden dönme niyetini taşımıyor. Erdoğan’ı yüzde 50 artı 1’e mahkum ettiğiniz zaman onların eli güçleniyor. Devlet içinde istediğini yaptırma gücü ve kapasitesinde olan bir parti MHP, bu konfor alanını terk etmek istemez” dedi.

Can Selçuki: “2026’da ekonomideki yangın biraz söndürülürse Anayasa değişikliği tartışılabilir, halktan Cumhurbaşkanı’nı seçme iradesi alınamaz”

Bir başka araştırma şirketi İstanbul Ekonomi Araştırma’nın üst düzey yöneticisi Can Selçuki ise parlamenter sistemin yeniden konuşulabilmesi için ekonomide düzelme işaretlerinin belirginleşmesi gerektiği kanaatinde.

VOA Türkçe’nin konuştuğu İstanbul Ekonomi Araştırma Genel Müdürü, “Mevcut iktisadi koşullarda yeni bir Anayasa tartışılamaz. Bu dönemde yan yana gelmek mümkün değil. Bugünkü yangın biraz söndürülürse, Mehmet Şimşek’in uyguladığı ekonomik program olumlu sonuç vermeye başlarsa siyaset odağını başka yere çevirme imkânı bulursa mesela 2026’da Anayasa tartışmasına başlanabilir. Ancak o dönem mevcut sistem tartışmaya açılacaktır. Onun da bir ekseni cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin ne yöne evrileceği olacaktır. Ama ben bu mevcut sistemin derhal terk edileceğini düşünmüyorum. Bir de halktan Cumhurbaşkanı’nı seçme iradesi alınamaz diye düşünüyorum. Cumhurbaşkanı seçilecek ve sonrasında bir geçiş dönemi olacaktır. Son dönemdeki çıkışlarına bakılırsa Mansur Yavaş bu geçiş dönemi için kendini uygun görüyor olabilir” diye konuştu.

Nezih Onur Kuru: “Yoksulluk, adaletsizlik gibi sorunlar içindeki toplum bir kahraman ve bir kurtuluş bekliyor”

TEAM Araştırma’dan Nezih Onur Kuru da halkın önceliğinin mevcut sorunlardan kendisini kurtaracak bir kahraman olduğunu vurguluyor.

VOA Türkçe’nin konuştuğu Kuru, “Seçmen öyle elitlerin, gazetecilerin ya da siyasi araştırmacıların tartıştığı gibi sistemi tartışmıyor. Başkanlık sistemini bu haliyle isteyenlerin oranı yüzde 40’tan fazla çıkmaz. Ama biri ya da birileri cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin restorasyonu gibi bir iddiayla çıkarsa halk mutlaka bunu satın alacaktır. Çünkü yoksulluk, adaletsizlik gibi sorunlar içindeki toplum bir kahraman ve bir kurtuluş bekliyor. Ama bugünkü koşullarda bir erken seçim çok mümkün gözükmüyor. Böyle bir durumda Mansur Yavaş neden bir çıkış yapıyor. Çünkü Mansur Yavaş reformist bir siyasetçi değil. Halihazırdaki sorunları gören o taleplere kulak veren o kavram setiyle konuşan biri. Bu çıkışı kendine alan yaratmak için yapıyor olabilir” ifadelerini kullandı.

Exit mobile version