Site icon İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

Emeğiyle geçinen insanların gelirlerini kredi kartıyla borçlanmayacak düzeye getirmek gerekiyor

Emeğiyle geçinen insanların gelirlerini kredi kartıyla borçlanmayacak düzeye getirmek gerekiyor


Ekonomist Prof. Dr. Hayri Kozanoğlu, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu’nun (BDDK), ödenmeyen kredi kartı ve ihtiyaç kredisi borçlarıyla ilgili aldığı yapılandırma kararına ilişkin olarak, “En dar gelirlilerin, borcunu ödeyemeyenlerin doğrudan doğruya takibe düşmeleri engellenmiş oluyor. Bir çözüm gerekiyorsa öncelikle emeğiyle geçinen insanların gelirlerini kredi kartıyla borçlanmayacak düzeye getirmek gerekiyor. İnsanları yoksullaştırdıktan sonra bir şekilde azap çekmelerini uzatıcı bir vade tanınmış gibi görünüyor 60 ay getirilerek” dedi.

BDDK, ödenmeyen kredi kartı ve ihtiyaç kredisi borçlarıyla ilgili yeni yapılandırmaya gidildiğini duyurdu. Buna göre ödenmemiş kredi kartı ve ihtiyaç kredileri 60 aya kadar vadeyle yapılandırılabilecek. Kredi kartı yapılandırma borcunun yüzde 50’si ödeninceye kadar kredi kartlarının limiti artırılmayacak. 

BDDK, kredi kartı asgari ödeme oranlarını da yeniden belirledi. Kurul kararına göre, limiti 50 bin lira ve altında olan kredi kartları için asgari ödeme oranı dönem borcunun yüzde 20’si, 50 bin lira ve üzerinde olanlarda ise yüzde 40 olarak uygulanacak. TCMB de bireysel kredi kartlarında yapılandırmada kullanılacak azami faiz oranını referans faiz olan yüzde 3,11 ile sınırlandırdı.

ANKA’da yer alan habere göre, ekonomist Prof. Dr. Hayri Kozanoğlu, BDDK’nın kredi kartı borçlarına yeni yapılandırma getirmesinin nedeninin asgari ücrete zam yapılmaması ve faiz oranlarının artırılması olduğunu söyledi. Kozanoğlu konuyla ilgili şu değerlendirmede bulundu:

“Bir nedeni asgari ücretin Temmuz ayında artırılmaması, emekli ve çalışan ücretlerinin enflasyonun gerisinde kalması insanların satın alma gücünü daraltıyor. İnsanlar da ister istemez iki yakalarını bir araya getirebilmek için kredi kartlarına başvurmak zorunda kalıyorlar. İkincisi de özellikle 2023 Mayıs seçimlerine kadar kredi kartı faiz oranları çok düşük tutuldu. Bu sadece iki yakasını bir araya getirmeye çalışanlar için değil tuzu kuru kesimler için de hem kredi kartıyla borçlanarak ya da ihtiyaç kredisi kullanarak harcamalarını yapmak hatta bu sayede döviz almak, borsaya girmek imkanı tanıyordu. Faiz oranlarının artmasıyla birlikte ise bu kesim çekilmeye başladı. Piyasa büyük ölçüde bir dar gelirlinin gündelik harcamalarını sürdürebilmek için kredi kartını kullananlara bir de nakit sorunu çeken şirketlere kaldı. Şimdi bireylere yönelik bu yaklaşan tehlikeyi bir nebze hafifletmek için böyle bir önlem alındığı görülüyor.”

“Asıl nedeni insanların gelirlerinin harcamalarına yetmemesi ve kredi kartı kullanmak zorunda kalmaları”

Takibe düşen kredi kartlarının oranında da ciddi bir artış olduğunu vurgulayan Kozanoğlu, şunları kaydetti:

”Buna iki şekilde yaklaşmak mümkün. Şu anda yüzde 2.6 civarında ortalamalara göre çok yüksek değil ama mesela bir yıl önce tam bu zamanlarda 1.2’ydi. Yani iki katı bir artış var. Bunu kişi sayısı olarak göremiyoruz yani bu kredi kartlarının toplam havuzundaki ödenemeyenleri gösteriyor. Dar gelirli olanların, kredi limiti dar olanların sıkıntıya düşme ihtimalinin daha yüksek olduğunu tahmin edebiliyoruz. Bunlarda da bu oranın daha yüksek olacağını da anlamak zor değil. Mesela 2008-2009 krizinde bu oran yüzde 10.5’a kadar çıkmış. 2018’de kur atağından sonra yüzde 6 civarına yükselmiş. Yani şu an ise buraya doğru bir gidiş var. Bunu engellemek için bazı önlemler alındı. Genelde bu önlemlerin yerinde olduğunu düşünmek gerekiyor ama bunun asıl nedeni insanların gelirlerinin harcamalarına yetmemesi ve kredi kartı kullanmak zorunda kalmaları. Asgari borç ödemek için kullanılan sınır tutar artırılıyor. 25 bin liradan 50 bin liraya çıkartılıyor böylece bir şekilde hafif bir nefes alma olanağı tanınıyor.” 

“Dar gelirliler kredi kartının borçlanma fonksiyonunu daha fazla kullanıyor”

Bankalar Birliği’nin verdiği doluluk oranı verilerine de değinen Kozanoğlu, “Bu oran sizin kartınızın ne kadarını borca bıraktığınızı gösteriyor. Kredi kartlarının iki fonksiyonu var, biri ödeme fonksiyonu. Yani bir alışveriş yaptığınızda nakit yerine kredi kartını tercih ediyorsunuz, aybaşı geldiği zaman da borcunuzu kapatıyorsunuz. Bir de bunun kredilendirme kısmı var. Burada limiti dar olanların yani limiti 25 bin liranın altında olanlarda bu oran yüzde 40’a kadar çıkmış. Limiti 100 bin liranın üstünde olanlarda da bu oran yüzde 23.1. Gelire göre limit değişiyor. Yani dar gelirliler kredi kartının borçlanma fonksiyonunu daha fazla kullanıyor. Onun için şöyle bir düzenleme getirilmiş. Faiz oranları limite göre farklılaştırılmış. Limiti 25 bin liranın altında olanlarda 3.5, limiti 25-150 bin lira arasında olanlarınki 4.25, limiti 150 bin liranın üzerinde olanlar ise 4.75. Böylelikle daha düşük limiti olan dar gelirlileri nispi olarak bir koruma hamlesi söz konusu” dedi. 

“Borçların ödenmeme ihtimali yüksek”

“Enflasyonun önümüzdeki dönemde yüzde 17.5 olacağını Orta Vadeli Program’da ilan ettiler. Bu düşük görünen 3.25 gibi oranlar da yıllığa vurduğumuz zaman yüzde 40-45’e geliyor. Bu da hala çok yüksek bir reel faiz ödendiğini, borçların ödenmeme ihtimalinin yüksek olacağını düşündürtüyor” diyen Prof. Dr. Hayri Kozanoğlu, sözlerini şöyle tamamladı:

“Onun için de borcunu ödeyemeyenler için 60 aylık bir vadeli yapılandırma olanağı getiriliyor. Burada da uygulanacak faizde üst nokta 11 ile sınırlandırılıyor. Yani kısacası en dar gelirlilerin, borcunu ödeyemeyenlerin doğrudan doğruya takibe düşmeleri engellenmiş oluyor. Ama insanlar zaten dar gelirli olduğu için geçim sıkıntısı yaşamaya devam edecekler. Bu düşük görünen oranlar da yine enflasyonun üzerinde. Bir çözüm gerekiyorsa öncelikle emeğiyle geçinen insanların gelirlerini kredi kartıyla borçlanmayacak düzeye getirmek gerekiyor. İnsanları yoksullaştırdıktan sonra bir şekilde azap çekmelerini uzatıcı bir vade tanınmış gibi görünüyor 60 ay getirilerek.”

 

 

 

Exit mobile version