Site icon İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

Eğitim bütçesi kaynaklı sorunlar ve öğretmen ihtiyacına tepkiler sürüyor


Kamu harcamalarında tasarruf gerekçesiyle başkent Ankara’da ilköğretim ile ortaöğretim okullarında tuvalet temizliği gibi ihtiyaçlara personel bulunmadığı için velilerden para talep edilmesine karşı protestolar başladı.

Eğitim sendikaları ve veli örgütlenmeleri, kamu harcamalarında tasarruf yapılması yönündeki Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın düzenlemeleri nedeniyle Milli Eğitim Bakanlığı’na (MEB) bağlı kamu okullarında sıkıntılar yaşandığını açıkladı.

Açıklamalarda, özellikle tuvalet temizliği için personel hizmeti satın alınması gibi okullardaki koşulları iyileştirmek için “bağış” adı altında velilerden para toplandığı ve öğretmenlere okullardaki ihtiyaçlar için velilerden para istenmesi için baskı yapıldığı gibi iddialar aktarıldı.

Bunun yanısıra MEB’in eğitim-öğretim yılı açılışı öncesinde duyurduğu 20 bin yeni öğretmen atamasının halen yapılmadığı bildirildi.

Açıklamalarda, anayasanın 42’nci maddesindeki, “İlköğretim kız ve erkek bütün vatandaşlar için zorunludur ve devlet okullarında parasızdır” hükmü vurgulanarak, iktidara kamusal eğitim koşullarını sağlaması yönünde çağrıda bulunuldu.

Okullarda kadrolu temizlik personeli çağrısı

Eğitim-Sen Ankara Şubesi, bugün Mamak ilçesinde veli katılımıyla oluşturulan “Laik Bilimsel Eğitim Platformu” ile birlikte devlet okullarındaki koşullara dikkat çekmek amacıyla basın açıklaması eylemi yaptı.

Eğitim-Sen’in açıklamasında, MEB’in “işgücü uyum protokolü” gerekçesiyle taşeron şirketlerden hizmet alımı ve geçici süreli sözleşmeli personel çalıştırma yöntemleriyle okullardaki temizlik işlerini yürütmeye çalıştığı işaret edildi.

Mamak Abidinpaşa Anadolu Lisesi’nin önünde yapılan basın açıklamasında, “Okullarda gerekli hijyenin sağlanması, temizlik sorunlarının giderilmesi, okulların daha güvenli olması, işgücü uyum protokolünün iptal edilmesi, temizlik ve güvenlik personeli ihtiyacının kalıcı kadrolu personelle sağlanmasını talep ediyoruz” denildi.

MEB’in akademik önerileri içermeyen şekilde “Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli” adı altında bu eğitim-öğretim yılı öncesinde tüm eğitim programını değiştirdiği belirtilen açıklamada, “Tüm itirazlarımıza rağmen, pilot uygulama bile yapılmadan bir gecede müfredatı değiştirdiler. Neydi referansları; bizim cemaat dediğimiz onların STK dediği, ranta paraya boğulmuş kuruluşlar. Devletin kasasından ranta paraya boğulmuş bu kuruluşlar tekrar matbaalardan, kitap dağıtım ihalelerinden köşeyi dönerken hala okullara kitapları dağıtamadılar. Tasarruf, tasarruf diye tutturduklarının ne olduğunu bugün daha açık görmekteyiz. Tasarrufu sadece halkın yararlanacağı ve hak haline gelen eğitim, sağlık, ulaşım, sağlıklı bir çevrede yaşama, sağlıklı nitelikli yemek, temiz su dediğimizde tasarruf diyorlar” denildi.

“Bugün tüm toplanan vergilerin oranına bakıldığında yüzde 90 halkın cebinden alınmış, rantiyeden sermayeden vergi almayı bırak teşvik vermişler, dolaylı dolaysız destek olmuşlar” denilen açıklamada, “Halka gelince mi tasarruf ediyorsunuz? Çocuklarımızın eğitimine gelince mi tasarruf ediyorsunuz?” tepkisi gösterildi.

Resmi Gazete’de Ağustos ayı sonunda yayımlanan yönetmelik uyarınca okullarda temizlik ve güvenlik personeli çalıştırılmasıyla ilgili günlük ücreti 566 TL olmak üzere haftada en fazla üç gün hizmet alımı öngörüldüğü işaret edilen açıklamada, “Bu ücret ödemesi programı, okulların açıldığı daha ilk haftadan itibaren kriz yaratmıştır. Açlık sınırı rakamı 27 bin 270 TL ve asgari ücret 17 bin 2 TL iken İşgücü Uyum Programı; ucuz işgücü ve emek sömürüsü içeren bir programıdır. Program kapsamında 10 aylık süreç içerisinde, en fazla 140 gün ve günde 7,5 saat çalışılacak, programa devamlar zorunlu olacak ve sadece genel sağlık sigortası yapılarak, emekliliğe yansımayacak şekilde planlanan, çalışma şartlarını kabul eden personele aylık en fazla 8400 TL civarında ücret ödenecek düzenlemeler içermektedir. Bu rakamlar utanç vericidir ve hukuk dışıdır. Devlet nasıl olur da açlık sınırının 3’te birinin altında bir maaş teklif eder?” ifadeleri yer aldı.

Açıklamada, bu şekilde personel çalıştırılması öngörüldüğü için okullarda temizlik ve güvenlik sorunu oluştuğu da kaydedildi.

“Okullar ticarethaneye dönüştü, temizlik hizmeti yok” tepkisi

MEB’in önünde ise Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu’nun eyleminde, 9 Eylül’de okullar açılmadan önce, devletin gerekli sağlıklı eğitim koşullarını sağlamadığı gündeme getirildi.

Yapılan basın açıklamadasında özetle, “Boyası, badanası, çatısı, camları, tuvaletleri bütün temizliği ve hijyeni ile eğitim öğretime hazır hale getirilerek eğitim-öğretim başlanmalıdır. Ancak öyle görünüyor ki okullarımızda özellikle evinden ailesinden sonra ilk defa okula gelmiş 1. sınıf öğrencileri, okul öncesi öğrencilerimiz için yine temizlik görevlisi yok, onlara sağlıklı bir ortam maalesef sunamıyoruz. Devletin, Milli Eğitim Bakanlığı’na ayırmış olduğu bütçe 1 trilyon 92 milyar 129 milyon. Bunlar içerisinde şu anda örgü eğitimde görev yapan okula devam eden 15 milyon 887 bin öğrencimiz var. Özel okullarla sözleşmeli ve ücretli öğretmenlerle beraber bu 20 milyona yaklaşıyor. Birçok Avrupa ülkesinden daha fazla nüfusa sahip olan bu eğitim ordusunun ihtiyaçlarını karşılamak için bu bütçe içerisinde sadece her öğrenci için 1000 lira ayrılmalıdır. Oysa okullarımız ticarethane gibi maalesef okul idareci ve öğretmenler tahsildar konumuna gelmiş, çocuklarımız ve velilerimizde müşteri konumuna gelmiştir. Zor koşullarda yaşamını sürdüren velilerimiz için de çocuklarımız içinde bu okul bütçesinin oluşturulması bir çözüm yoludur tek çıkış yoludur ve çaredir diye düşünüyoruz” denildi.

Eylemde aynı zamanda MEB’e en kısa sürede vadedildiği üzere 20 bin yeni öğretmen atamasını gerçekleştirmesi için de çağrıda bulunuldu. Yaz döneminde 23 bin öğretmen emekliye ayrılmış iken yeni öğretmen ataması yapılmaması nedeniyle ciddi öğretmen açığı yaşandığı iddia edildi.

Basın açıklamasında, “Birincisi KPSS puanı ile sözlü mülakatta alınan puanların ortalaması bu atamada baz alınacaktır. KPSS puanında düşük alan düşük öğretmen adaylarını kendi yandaşlarınızın sözlü mülakatlarını yüksek göstererek buradan bir eşitsizliğe bir adaletsizliğe yine yakınlarınızı ayrıcalıkla hale getirmek mi istiyorsunuz. Bu sorulardan bir tanesidir. İkincisi, özellikle Maliye Bakanı’nın Tasarruf Genelgesi kapsamında bu atamanın geciktirilmesi yönünde bir takım iddialar var, bu iddialar doğru mu?” soruları soruldu.

Exit mobile version