Site icon İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

Cezaevlerindeki İdare ve Gözlem Kurullarından ‘iyi hal’ işkencesi: 1 yılda 426 mahpusun tahliyesi engellendi

Türkiye, Avrupa’da en çok tutuklu ve hükümlünün bulunduğu ülke oldu


İnsan Hakları Derneği’nin (İHD) 2023 yılı raporuna göre altısı açık 147 cezaevinde en az 23 bin 899 hak ihlali yaşandı. Tecrit, infaz yakma, sağlığa erişim, darp ve iletişim cezası gibi ihlallere maruz kalanların başında ise siyasi mahpuslar geliyor. 29 Aralık 2020’de kurulan İdare ve Gözlem Kurullarının verdiği kararlar nedeniyle mahpusların tahliyesi engelleniyor. Sadece 2023 yılında en az 426 mahpusun tahliyesi farklı gerekçelerle uzatıldı.

‘KURUL, KENDİNİ MAHKEME OLARAK GÖRÜYOR’

Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) Yönetim Kurulu üyesi Ümit Biçer, tahliyeleri engelleyen kurulların mahpusların ‘iyi halli’ olup olmadığına karar vererek, kendilerini mahkeme yerine koyduğunu söyledi.

Mezopotamya Ajansı’na konuşan Biçer, “Cezaevlerindeki insanların maddi ve manevi varlıklarını korumaya odaklanması gereken kurul, tutsakların cezaevlerinde tutulması için çok ciddi bir bariyer olarak kullanılıyor” dedi.

‘İHLALLER DEVAM EDİYOR’

İHD verilerine göre sadece 2023 yılında en az 426 mahpusun tahliyesinin uzatıldığına dikkat çeken Biçer, 2024 yılına dair henüz bir veri olmadığını ancak söz konusu ihlalin yoğun bir şekilde devam ettiğini ifade etti.

Kurul kararlarının hukuki olmadığına işaret eden Biçer, “Bir kişinin iyi halli olup olmamasının kriterleri nedir diye sorulduğunda buna dair ilke ve değerlendirme yok. Bu da bu kurulların keyfi değerlendirme yapacağına işaret eder. Mesela mahpuslar hangi davranışı yaptığında, neye riayet ettiklerinde iyi halli olduklarına ve neye riayet etmediklerinde iyi halli olmadıklarına karar veriyor? Bu bilinmiyor. Belli bir puan alınması gerektiği söyleniyor. Ama bu puanlamanın nasıl yapıldığına dair herhangi bir bilgi yok” ifadelerini kullandı.

‘İYİ HAL’ ENGELİ

Kurulun mahpusların okuduğu kitaplar ve inançlarını sorguladığına dair başvurular aldıklarını paylaşan Biçer, “Örneğin cezaevinde bulunan bir kişinin kurulun belirlediği kütüphaneden kitap almaması ‘iyi halli’ olmaması için bir kriter. Mahpusun daha önce hiç disiplin cezası almamış olması kurulun koyduğu kurallara kolaylık göstermediğine gerekçe yapılıyor ve infaz ertelenebiliyor. Kurulun içinde yer alan hekimin, tutsağın hastalıklarıyla ilgili her türlü bilgisini edindikten sonra hapishanede tutulması için değerlendirme yapması da etik ilkelere aykırıdır” diye konuştu.

HASTA MAHPUSLARIN TAHLİYESİ ENGELLENİYOR

Tahliyeleri engellenen bazı mahpusların hasta mahpuslar listesinde yer aldığına dikkat çeken Biçer, “Sağlıkla ilgili bir durum söz konusu olduğunda bu kurulun hiçbir şekilde devreye girmemesi ve herhangi bir sorumluluk üstelenmemesi gerekiyor. Eğer bir kişi hapishanede sağlığını kaybederse bunun hızlı bir şekilde değerlendirilmesi ve buna dair önlemler alınması gerekiyor. Uluslararası mevzuata göre; bir kişiyi hastalığının ağırlaştığı durumda hapishanede tutmaya devam ederseniz, sağlığının ağırlaşmasına neden olursunuz. Bu da Nelson Mandela kurallarına göre onur kırıcı davranış kapsamında değerlendirilir” ifadelerini kullandı.

 

 

Türkiye’de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***

Exit mobile version