Site icon İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

Sokak köpekleri yasasına taraflar ne diyor?


Sokak hayvanlarıyla ilgili düzenlemeler içeren ve kamuoyunda tepkilere neden olan 17 maddelik “Hayvanları Koruma Kanunu’nda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi”, TBMM’de kabul edilerek yasalaştı. Kanun, Resmi Gazete’de yayımlandıktan sonra yürürlüğe girecek.

Sokak köpeklerinin barınaklara toplanarak kısırlaştırılması ve sahiplendirilinceye dek barındırılması konusunda belediyelere sorumluluk getiren yasa, aynı zamanda köpeklerin öldürülmesine imkan tanıdığı gerekçesiyle de eleştiriliyor.

Mevcut yasadaki “yakala-kısırlaştır-sal” yönteminin yerine “yakala-kısırlaştır-tut-sahiplendir” yöntemine geçilirken, toplanan köpeklere Veteriner Hizmetleri Kanunu’ndaki hükümlere göre ötanazi yapılmasının da yolu açılıyor.

Yasaya karşı çıkan hayvanseverler ve hayvan hakları savunucuları, barınakların kapasite yetersizliği ve kötü bakım koşulları yüzünden yasanın fiilen uygulanamayacağını, köpeklerin doğrudan ölüme mahkum edileceğini savunuyor. Sokaklardaki köpek nüfusunun kontrol altına alınmasının tek yolunun, yeni düzenlemeden geçtiğini düşünen kesimlerse, yasanın ötanaziyi zorunlu tutmadığını ve belediyelerin barınaklarda köpekleri iyi koşullarda barındırabileceğini söylüyor.

“Kapasitesi yeterli olan hiçbir barınak yok”

VOA Türkçe’nin sorularını yanıtlayan Hayvanlara Adalet Derneği Başkanı Avukat Hülya Yalçın, “Bu yasa metni, hayvanlara asla yaşam hakkı tanımayan, nasıl toplanacaklarını ve öldürüleceklerini tarif eden bir kanun. Fiili imkansızlıklara gelince, kapasitesi yeterli olan hiçbir barınak yok. Kaldı ki biz hayvan hakları savunucuları çağa ve yaşam şartlarına uygun olarak zaten barınakların hiç olmamasını istiyoruz” dedi.

Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu Başkanı Vahit Kirişci’nin açıklamasına göre, Türkiye’de toplam 105 bin kapasiteli 322 adet barınak bulunuyor.

Doğal hayatın parçası olarak gördükleri hayvanların, kısırlaştırılarak sokaklarda yaşatılması gerektiğini söyleyen Yalçın, “Bunu çok net olarak 20 küsur yıllık aktivist tecrübemle söylüyorum, belediyeler hayvanları yarısı ölü, yarısı diri can çekişirken çukurlara atacak. Kaldı ki şu sürece kadar çamaşır suyuyla zehirlendiklerini, gözlerden uzak barınaklarda topluca öldürüldüklerini biliyoruz. Hiçbir şey yapılmasa bile bunlar sosyal hayvanlar, nasıl ki bir odaya 50 kişiyi aynı anda koyar, aç susuz bırakırsanız birbirini parçalamaya başlarsa, tıpkı köpekler de böyle tepkiler gösterir. Çünkü bunlar, canlıya özgü tepkiler” diye konuştu.

Türkiye’de toplam barınak kapasitesi 105 bin, sokak hayvanı sayısı 4 milyondan fazla

Genel Kurul’da milletvekillerinin sorularını yanıtlayan TBMM Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu Başkanı Vahit Kirişci’nin açıklamasına göre, Türkiye’de toplam 105 bin kapasiteli 322 adet barınak bulunuyor.

Kirişci milletvekillerine verdiği yanıtta, 2004-2023 yılları arasında kısırlaştırılan hayvan sayısının 2 milyon 504 bin 595, aşılanan hayvan sayısının 2 milyon 846 bin 387, sahiplendirilen hayvan sayısının 533 bin 4 olduğunu da açıkladı.

Belediyelerin yaptığı kısırlaştırma ve aşılama sayesinde bilinen resmi rakamların yanısıra Kirişci, 2022 yılında yaptığı bir açıklamada ise sokaklardaki sahipsiz hayvan sayısının 10 milyona ulaştığını söylemişti.

Yeni düzenleme, barınakları bulunmayan belediyelere 31 Aralık 2028’e kadar barınak kurma ve “rehabilitasyon” işlemlerini gerçekleştirme zorunluluğu getiriyor.

“Toplamak öldürmektir zaten”

Belediyelere bağlı mevcut barınakları kötü bakım koşulları yüzünden eleştiren hayvanseverler ise hak ihlallerinin tespit edilebildikçe ortaya çıktığı ve etkili bir denetim mekanizmasının işlemediği görüşünde.

Yeni düzenlemeyle “yakala-kısırlaştır-sal” yönteminin yerine “yakala-kısırlaştır-tut-sahiplendir” yöntemine geçildi.

Yasaya karşı çıkan muhalif partili belediyelerden, sokak köpeklerini öldürmeyeceklerine dair ardı sıra açıklamalar geldiğini hatırlatan hayvan hakları savunucusu Hülya Yalçın, “Hayvanları öldürmeyeceğiz’ diyorlar ama toplamak öldürmektir zaten. Belki ötanazi yapılmayacak ama yine öldürülecekler. Şimdiye kadar gördüğümüz barınak tecrübesinden biliyoruz ki görevlendirilen kişiler tarafından öldürülecekler. Veteriner hekimler ‘biz ötanazi yapmayacağız’ diyor. Ama bu iş veteriner hekimlere zaten kalmayacak” ifadelerini kullandı.

Yalçın, “Sahiplenmek isteyen insanlar, ağzına kadar kedi, köpek, yaralı ve bakıma muhtaç hayvanla dolu. Devletin sorumluluğu, bu şekilde iyi niyetli ve sorumlu vatandaşların üzerine yıkılamaz. Böyle bir şey mümkün değil. Sahiplendirme olamayacağını hepimiz biliyoruz” dedi.

Ötanazi koşulları ne?

Yasa teklifinin ilk halinde hasta ve kuduz tehlikesi olanların yanısıra “kamu güvenliği bakımından tehlike oluşturması” halinde sağlıklı sokak hayvanlarının da öldürülmesi öngörülürken, muhalefet partilerinin itirazı üzerine ötanazi koşulları, Veterinerlik Hizmetleri Kanunu’nun hükümlerine bağlandı.

Kanunun söz konusu maddesi, hastalık durumlarının yanısıra “davranışları insan ve hayvanların hayatı ve sağlığı için tehlike teşkil eden ve olumsuz davranışları kontrol edilemeyen durumlarda” da belediyelere veteriner hekim kararı ile ötanazi yapma yetkisini veriyor.

“Şu anda kısırlaştırma yapılsa bir iki sene içinde sorun çözülür”

Sokaklardaki başıboş köpeklerin sayısının kısırlaştırma yoluyla hala kontrol altına alınabilir düzeyde olduğunu da savunan Yalçın, “Hükümete ait yerel yönetimler 20 yıl boyunca yasanın hiçbir maddesini uygulamadı ve hiçbir yaptırımla karşılaşmadı. Eğer geçtiğimiz 20 yıl boyunca kısırlaştırma yapılsaydı, bugün popülasyon sorunu olmayacaktı. Şu anda bile gerçek bir kısırlaştırma operasyonuna başlanırsa, bir iki sene içerisinde bu sorun çözülür. Çünkü abartılan sayılarda bir köpek yok” dedi.

Yasanın çıkarılması için medya yoluyla kamuoyunda algı operasyonu yapıldığını da söyleyen Yalçın, “Adeta halka, çocuk sevgisini kanıtlamak için köpek düşmanı olmak gerektiği algılatılmaya çalışıldı” şeklinde konuştu.

“Belediyeler her ne sebeple olursa olsun köpekleri barınaklara almıyordu”

VOA Türkçe’ye konuşan Güvenli Sokaklar ve Yaşam Hakkını Savunma Derneği Gönüllü Avukatı Meltem Zorba ise sokaklardaki köpek nüfusunun ancak yeni düzenlemenin hayata geçirilmesiyle kontrol altına alınabileceği görüşünde.

Hayvanseverlerin köpeklerin kısırlaştırılarak yeniden sokağa salınması yoluyla nüfusun azaltılabileceği iddiasına “yalan” nitelendirmesinde bulunan Zorba, “Dünyada sahipsiz köpekleri kısırlaştırıp yerine bırakarak başarıya ulaşmış bir ülke örneği yok. Onlar kendiliğinden ütopik, varsayımsal bir çözüm iddia ediyorlar. Belki 100-200 bin köpek nüfuslu bir yerde 4-5 yıl içerisinde köpek popülasyonu baskılanabilirdi. Ama artık resmi rakamlarla 4 milyon, gayriresmi rakamlarla 10 milyon olduğunu tahmin ediyoruz. Siz 10 milyonu kısırlaştırıp sokağa bıraksanız bile onlar ömrünü tamamlayıncaya kadar aradan geçen sürede hala daha sokaklarda insanlar saldırıya uğrayacak, hala daha köpek dışkısı yüzünden halk sağlığı ciddi tehdit altında olmaya devam edecek” ifadelerini kullandı.

Zorba, sokaklardaki köpek nüfusunun kontrolden çıkmasıyla ağır yaralanma, ölüm ve kuduz hastalığı vakalarının da anormal derecede arttığını ileri sürdü. Belediyelerin ise bugüne dek köpekleri barınaklara almamak için yasayı bahane ettiğini söyleyen Zorba, “Belediyeler her ne sebeple olursa olsun, saldırı olayı gerçekleştirmiş, hatta ölüme, yaralamaya sebep olmuş köpekleri bile mahallinden almıyordu. Aslında yasa bu kadar mutlak suretle belediyelere köpekleri almama konusunda keyfiyet veren bir hüküm içermiyordu. Ama böyle uygulandı. Artık şu andaki yeni mevzuatımıza göre hiçbir şekilde sokağa bırakılmasına imkan verecek bir hüküm yok” dedi.

“Belediyeler bu köpekleri uyutmak zorundaymış gibi çok yalan yanlış bir propaganda yapılıyor”

Barınaklardaki kapasite yetersizliği ve kötü bakım koşulları iddialarını da yanıtlayan Zorba, “Bu sorunu çözmek isteyen belediyeler, hemen birkaç gün içinde yerlerini hazırlayabilir. Bu yerlerin çok detaylı inşaat ihaleleriyle yapılması gerekmiyor. Çok detaylı, teşkilatlı barınaklar yapmak için uzun zamana ve büyük bir kaynağa ihtiyaç var. Ama böyle bir kaynak harcamak bana çok mantıklı gelmiyor. Çünkü bu köpekler sokaklarda, sıcağın, soğuğun altında, doğru düzgün su ve yiyeceğe ulaşamama gibi zaten halihazırda eziyetli koşullarda yaşıyorlar. Dolayısıyla barınak koşulları daha açık ve geniş alanlarda, belki kısmen kapalı alanlarda da yapılabilir. Ama çok kısa zamanda yapılabileceğini biz uzmanlardan öğreniyoruz” dedi.

Ötanazi konusunda yasada yeni bir düzenleme getirilmediğini de söyleyen Zorba, “Belirli koşullar altında uygulanması gerekebilecektir ama bu bir zorunlu hüküm değil. Bu konuda, belediyeler bu köpekleri uyutmak zorundaymış gibi çok yalan yanlış bir propaganda yapılıyor. Zorunlu olan şey, köpeklerin toplanması, barınaklara, bakım evlerine götürülmesi. Ama uyutmak zorunlu hüküm değil, uyutmasınlar, alıp çok iyi baksınlar” diye konuştu.

Exit mobile version