Site icon İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

Sinan Ateş cinayeti davasında ikinci duruşma: MHP’li Öktem’in savunması gergin geçti

Sinan Ateş cinayeti davasında ikinci duruşma: MHP’li Öktem’in savunması gergin geçti


Sinan Ateş’in eşi Ayşe Ateş bugünkü duruşmayı CHP Genel Başkan Yardımcısı Murat Bakan ve DEVA Partisi İstanbul Milletvekili Mustafa Yeneroğlu’nun yanında izliyor.

Duruşmada cinayetin işlendiği gün Sinan Ateş’in yanında bulunan ve yaralanan müşteki Selman Bozkurt da var.

Davanın kritik isimlerinden olan MHP’li Avukat Serdar Öktem’in savunması gergin geçti.

Geçmişte ülkü ocakları genel başkan yardımcılığı da yapan Öktem, aynı zamanda davanın diğer sanıkları Doğukan Çep, Eray Özyağcı ve MHP’li Ufuk Köktürk gibi isimlerin de avukatıydı.

Sanık Öktem savunmasında suçlamaları reddederek, ‘dosyanın eski savcılarının manipülasyonlarıyla’ tutuklandığını savundu.

Savcılık sorgusunda kendisine ilk olarak MHP üyesi olup olmadığının sorulduğunu söyleyen Öktem, ‘Ben MHP üyesi olmaktan onur ve şeref duyuyorum ama davayla ne alakası var?’ diye sorduğunu söyledi.

‘FE.Ö’cüler, PKK’lılar, DHKPC’liler tarafından hedef gösterildiğini’ söyleyen Öktem, savcılıkta verdiği ifadelerin basına sızdırıldığını, ifadesinde sürekli Ülkü Ocakları ve MHP ile bağlantısının sorulduğunu söyledi.

Öktem savunmasında ayrıca, “Mensubu olduğum bir camiaya (suçu) yıkmak için 18 aydır bize zulmediliyor” dedi.

Avukat Öktem, cinayetin ardından gözaltındaki sorgusunda telefonunun şifresini vermediği için telefon incelemesi yapılamadı.

Geçmişte Covid geçirdiği için hafıza kaybı yaşadığını ve şifreyi hatırlamadığını söyleyen Öktem, telefonun şifresini şimdi de hatırlamadığını söyledi.

Ateş ailesinin avukatları, Öktem hariç tüm sanıkların telefonunun incelendiğini hatırlatarak, “Şifreyi şimdi hatırlasaydınız verir miydiniz?” diye sordu.

Öktem ise Avukatlık Kanunu 36. madde kapsamında şifreyi vermeyeceğini söyledi.

Telefon yüzünden şiddetli bir tartışma yaşandı

Ateş’in avukatları, Öktem’in telefonunda yalnızca müvekkilleriyle konuşmadığını ve telefonu içindeki kanıtları görmek istediklerini söyledi.

Bunun üzerine sanık müdafileri ve Ateş’in avukatları arasında şiddetli bir tartışma çıktı.

Sesleri susturmak isteyen mahkeme başkanı defalarca “Yeter” diyerek bağırarak, “Belki şifreyi vermek istemiyor, belki gerçekten hatırlamıyor, bunun takdiri bize ait” dedi.

Tartışma dinmeyince mahkeme başkanı Ayşe Ateş’in avukatı Ali Yücel’in kolluk kuvvetleri tarafından dışarı çıkarılmasını istedi, müşteki avukatları tepki gösterdi.

Ardından mahkeme başkanı, tartışmayı sürdürmemek kaydıyla avukatların salonda kalabileceğini söyleyerek, “İtiraz ederseniz dışarı çıkarırım, sıfatınıza bakmam” dedi.

Buna, “Atabilirsiniz” diye cevap veren bir avukat ve Milli Yol Partisi Genel Başkanı Remzi Çayır salondan çıkarıldı.

Mahkeme başkanı polislere tepki gösterdi

Mahkeme başkanı ayrıca salonda görevli polislere de tepki gösterdi, “Neden talimatlarımı yerine getirmiyorsunuz” diye bağırdı:

“Onu (Avukat Ali Yücel) dışarı çıkarmayan polislerin sicil numaralarını da istiyorum. Görevlerini yerine getirmediler, beni burada bas bas bağırttılar. Ben burada 10 defa emir vermek zorunda değilim.

“Niye yerine getirmiyorsunuz talimatlarımı, neyden korkuyorsunuz, devletin yüzünü göstermekten bu kadar aciz misiniz? Talimatı veren benim.”

Mahkeme Başkanı “Müvekkillerinizi, kendinizi ispat edeceksiniz diye düzeni bozdurtmam. Beyanlarınızı bir yere kadar tolere ederim” diyerek müşteki avukatlarını da uyardı.

Öğle arasının ardından Mahkeme Başkanı, Ateş’in avukatı Ali Yücel’i mahkemenin talimatına rağmen dışarı çıkarmayan Ankara İl Emniyet Müdür Yardımcısı Murat Düzgün dahil olmak üzere polisler hakkında tutanak tutulmasına karar verildiğini bildirdi.

Duruşma, sanıklardan Murat Can Çolak’ın savunmasıyla başladı

İkinci duruşma, sanıklardan Murat Can Çolak’ın savunmasıyla başladı.

Cinayetinin tetikçisi olduğu iddia edilen Eray Özyağcı’yı İstanbul’dan Ankara’ya getiren özel harekat polislerinden olan Murat Can Çolak, “Ben Doğukan Çep’i tanıdığımı söylemiyorum, fotoğrafını gösterdiler görmüş olabilirim dedim” diye konuştu.

Çolak, ifadesinin hatırlatılması üzerine, “Ben Doğukan’ın ismini bilmiyorum, lakabını bilmiyorum. Sadece gördüğümü söyledim, o ifadeyi kabul etmiyorum” dedi.

Eray Özyağcı, 28 Aralık’ta özel harekat polisleri Murat Can Çolak ve Aşkın Mert Gelenbey’in kullanımındaki kiralık transporter araçla Ankara’ya getirilmişti.

Suçlamaları reddeden Çolak, Gelenbey’in teklifiyle eğlenmeye Ankara’ya gittiklerini söyleyerek, daha sonra yanlarına, tanımadığını iddia ettiği Özyağcı’nın geldiğini söyledi.

Çolak, Mahkeme Başkanı Mehmet Güven’in sorularına çelişkili yanıtlar verdi.

Ateş ailesinin avukatlarının, “Yakalanması olan birini şerefli bir Türk polisi nasıl taşır?” diye sorması üzerine sanık müdafileri, yorum yapıldığı gerekçesiyle tepki gösterdi.

Çolak, Özyağcı’yı tanımadığını ve aramasının olduğunu bilmediğini belirtti.

Avukatlar ayrıca Çolak’a polislerin şehir dışına giderken idari izin alması gerektiğini hatırlatarak, şehir dışına çıkmak için üstlerinden izin alıp almadığını sordu. Çolak, idari izin almadığını söyledi.

Avukatlar bu konuda soru sormaya devam etmek istedi ancak Mahkeme Başkanı Mehmet Güven sorunun esasa ilişkin olmadığını söyleyerek engel oldu.

Cinayet öncesinde Doğukan Çep’e para gönderdiği ortaya çıkan MHP’li sanık Ufuk Köktürk savunma yaptı

Duruşmada savunma yapan sanıklardan, Doğukan Çep’e cinayet öncesi para gönderdiği ortaya çıkan MHP İstanbul İl Yönetim Kurulu Üyesi Ufuk Köktürk ise Çep ile 2013 yılında Maltepe Cezaevi’nde kalırken tanıştığını söyledi.

Köktürk’ün 2013’te bir öğrencinin bıçaklanarak öldürülmesi olayından tutuklu yargılanırken tahliye edildiği, 20 yıl hapis cezasına çarpıtılmasına rağmen tutuklanmadığı ortaya çıkmıştı.

Ateş’in öldürülmesinden önce Çep’in kendisini arayarak borç istediğini söyleyen Köktürk, tutuklanmasındaki “motivasyonun” Çep’e para göndermek olmadığını savundu.

Yalnızca arkadaşına borç vermek istediğini söyleyen Köktürk, sadece MHP’de çekilmiş bir fotoğrafı yüzünden suçlandığını savundu:

“Evimi basıyorlar, ‘Kime attın parayı?’ diyorlar. Ama onlar için süper bir şey var. MHP İstanbul İl Başkanlığı önünde fotoğraf çektirmişim, MHP’yle ne alaka? ‘Yok Olcay kılavuz işin içinde mi?’ diye soruyorlar. Ne alakası var Ülkücü camiayla?”

“55 yıllık parti, böyle bir şeye mi kalır? Bu kadar aptallık olabilir mi? Burada normal cinayet davasında olmayacak şeyler dönüyor. 4 bin lira para atmışım sadece. Doğukan Çep benim sevdiğim arkadaşım, cezaevinde birlikte yokluk gördük, bu kadar arkadaşlığım var. Allah şahidimdir sırf Milliyetçi Hareket Partisi’nde fotoğraf çektirdim diye.”

Kiralık aracın sahibi otopark işletmecisi Mustafa Uzunlar: ‘Beni kandırarak bu olaya kattığı için Doğukan’ın kendisinden de şikayetçiyim’

Duruşma Eray Özyağcı’yı taşıyan kiralık aracın sahibi ve Ataşehir’de otopark işletmecisi Mustafa Uzunlar’ın savunmasıyla devam etti.

Uzunlar ilk ifadesinde, aracı otoparktan iki polisin aldığını söylemişti. Duruşmadaki ifadesinde de Doğukan Çep ve iki polisin aracı kendisinden teslim aldığını belirtti.

Çep’in, “Polis arkadaşlarla birlikte düğün tebriğine gidip geleceğiz” dediğini söyleyen Uzunlar, aracı bunun üzerine verdiğini savundu.

“Ben aracı yıkamaya verdiğimde, bu iki polis arkadaşın ‘Pavyona gideriz’ konuşmalarına denk geldim. Aracı polislere çalışanım teslim etti, ben spora gittim. Doğukan ben ayrılırken oradaydı, geri geldiğimde yoktu. Araca önce özel harekâtçılar bindi, ardından Babi lakaplı Eray geldi, polislerle birlikte gittiler. Ben Doğukan’a sordum ‘Sen gitmeyecek misin?’ diye, ‘Ben gitmeyeceğim arkadaşlar gidecek’ dedi.”

Ateş’in avukatları, Uzunlar’ın mesajlaşmalarında polisleri kastederek kullandığı “icraata gitmişler” ifadesinin ne anlama geldiğini sordu.

Uzunlar, “Polislerin kendi aralarındaki pavyon konuşmasını kastettim, çapkınlıktır. Beni kandırarak bu olaya kattığı için Doğukan’ın kendisinden de şikayetçiyim” dedi.

Avukatlar, “Bu araçta GPS cihazı yok, kiraladığınız diğer araçlarınızda GPS cihazı var mıydı?” diye sorduklarında sanık avukatları itiraz etti, mahkeme başkanının müdahalesiyle birlikte Uzunlar soruya, “Bazı uzun süreli yolda olacaklara takabiliyoruz” yanıtı verdi.

İlk duruşmada neler yaşandı?

Dün başlayan davanın ilk duruşmasında sanıklardan sekizi savunma yaptı. Eray Özyağcı, polise ve savcılığa verdiği ifadeyi değiştirerek, kendisini Doğukan Çep’in azmettirdiğini söyledi.

Özyağcı, kendisinden ifade alan savcıların, cinayeti siyasi bir amaçla işlenmiş gibi göstermek için baskı kurduklarını iddia etti.

Doğukan Çep ise mahkeme başkanının, “Sen mi azmettirdin?” sorusuna, “Ben azmettirdim” yanıtını verdi.

Yargıtay’da onanmış bir cezasının lehine çözülebilmesi için Sinan Ateş’ten yardım istediğini söyleyen Çep, Ateş’in karşılığında 1 milyon TL istediğini ancak parayı almasına rağmen sözünü tutmadığını iddia etti.

Özyağcı ve Çep, Ateş’i öldürme amacı gütmediklerini, yalnızca ayaklarından vurmayı planladıklarını söyledi.

Mahkeme heyeti, suçtan doğrudan zarar görme vasfı olmaması sebebiyle MHP’nin duruşmaya katılma talebini oy birliğiyle reddetti.

MHP Hukuk ve Seçim İşlerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Feti Yıldız, “Usul ve yasaya aykırıdır” diyerek tepki gösterdi.

22 sanık için hangi cezalar isteniyor?

Ankara 22. Ağır Ceza Mahkemesi, 26 Nisan’da sadece 22 tutuklu sanık hakkında dava açmış, iddianameyi 7 Mayıs’ta kabul etmişti.

Yargılanan 22 tutuklu sanık arasında eski Ülkü Ocakları yöneticileri Tolgahan Demirbaş, Emre Yüksel ve Serdar Öktem de bulunuyor.

İddianamede, Eray Özyağcı ile onu olay yerine getiren ve kaçıran Vedat Balkaya ile Suat Kurt hakkında “tasarlayarak kasten öldürme” suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası isteniyor

Sanıklardan ”silahlı eylemi organize ettiği” iddia edilen Doğukan Çep ve şüpheli eski Ülkü Ocakları yöneticisi Tolgahan Demirbaş’ın ise ”suça azmettiren olarak maktüle yönelik toplu halde, iştirak halinde tasarlayarak kasten öldürme” suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası talep ediliyor.

Sanıklardan Zekeriya Asarlaya, Hakan Saraç, Ufuk Köktürk, Mehmet Yüce, Mustafa Uzunlar, Askın Mert Gelenbey, Murat Can Çolak, Osman Bayraktar, Caner Güney, Umut Ersoy, Çaglar Zorlu, Aytaç Ataç, Emre Yüksel, Serdar Öktem, Erdem Karadeniz, Alper Atay, Mustafa Ensar Aykal hakkında ise ”iştirak halinde islenen suça yardım eden fail olarak maktüle yönelik toplu halde, iştirak halinde tasarlayarak kasten öldürme” suçundan hapis cezası isteniyor.

17 kişinin dosyası ayrıldı

Haklarında işlem yapılan 39 kişiden, yurt dışına çıkış yasağı getirilen diğer 17’si hakkındaki soruşturma ise ayrı bir dosya üzerinden sürdürülüyor.

Bu kişiler arasında Ülkü Ocakları Genel Başkanı Ahmet Yiğit Yıldırım ve Ülkü Ocakları Ankara İl Başkanı Ömer Şanlı, Ülkü Ocakları Genel Başkan Yardımcısı Burak Kılıç ile Ülkü Ocakları Ankara İl Başkan Yardımcısı Suat Yılmazzobu, eski Çubuk Ülkü Ocakları Başkanı Gürsel Horat, Ankara Emniyet Müdürlüğü’nde komiser olarak görev yapan Talha Atalay, eski MHP Mersin Milletvekili ve eski Ülkü Ocakları Genel Başkanı Olcay Kılavuz yer alıyor.

Sinan Ateş kimdir, nasıl öldürüldü?

Eski Ülkü Ocakları Eğitim ve Kültür Vakfı Başkanı ve Hacettepe Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Sinan Ateş, 1984’te Balıkesir’de doğdu.

Bursa’da büyüyen ve lise yıllarından itibaren Ülkü Ocakları içerisinde yer alan Ateş, 12 yıl MHP Genel Sekreteri İsmet Büyükataman’ın danışmanlığını yaptı.

Ateş, 2019’da Olcay Kılavuz’un yerine Ülkü Ocakları Genel Başkanlığı’na atandı, ertesi yıl Devlet Bahçeli tarafından görevden alındı, MHP ve Ülkü Ocakları içerisinde muhalif çizgisini sürdürdü.

Ateş, 30 Aralık 2022’de arkadaşı Selman Bozkurt ile Çankaya ilçesinde Çukurambar semtindeki Kızılırmak Mahallesi’nde bir binadan çıktıkları sırada silahlı saldırıya uğradı.

Saldırıda Ateş bacaklarına ve başına isabet eden kurşunla ağır yaralanırken, Selman Bozkurt omzundan yara aldı. Ateş daha sonra kaldırıldığı hastanede hayatını kaybetti.

MHP ve Ülkü Ocakları, cinayet sonrası herhangi bir taziye mesajı yayımlamadı.

İddianame niçin eleştirildi?

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan 145 sayfalık iddianame, Sinan Ateş’in eşi Ayşe Ateş’in ve birçok siyasi partinin tepkisini çekmişti.

Ayşe Ateş, 5 Mayıs’ta yaptığı açıklamada, “Olay gerçekleşir gerçekleşmez bu iddianameyi yazıp önümüze koyabilirlerdi. 1,5 yıl bekleyip çok basit, adi bir cinayet vakası gibi servis edilerek asıl faillerin alenen korunup kollandığı çok açık. Kocamı kimin öldürdüğü de, katilleri kimlerin koruduğu da gayet net” demişti.

Ayşe Ateş’in 17 sayfalık ifadesinde iddianameden sadece “Olay tarihinde öldürülen Sinan Ateş’in eşi olduğunu, olayın bütün yönleriyle araştırılmasını talep ettiği, eşinin öldürülmesi olayını gerçekleştiren tüm şüphelilerden davacı ve şikayetçi olduğunu beyan ettiği anlaşılmaktadır” şeklinde bahsedilmişti.

Ayşe Ateş ifadesinde pek çok MHP’liye ve Ülkü Ocakları üyesi kişilere işaret etmesine rağmen iddianamede MHP ve Ülkü Ocakları’ndan bahsedilmemişti.

Yine iddianamede, cinayetin neden işlendiği ve azmettiricinin kimler olduğuna ilişkin bilgeler de yer almamıştı.

Davanın takipçisi olacaklarını belirten Özel, “Sinan Ateş suikastı tam anlamıyla aydınlanana kadar peşini bırakmayacağız” dedi, iddianameyi de şu sözlerle eleştirmişti:

“İddianame sis perdesini aralamak şöyle dursun, kamuoyunun bildiği pek çok gerçeği gizlemeye çalışıyor.”

Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan da 11 Haziran’da Ayşe Ateş ile kızları Bengisu ve Banuçiçek’i Beştepe’de kabul etmişti.

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, üç kez Ayşe Ateş’le görüşmüştü.

Ateş görüşme sonrası, Erdoğan’ın kendisini ve kızlarını uzun süre dinlediğini söyledi, “Durumu anlattım, izah ettim, dosya hakkında konuştuk. Tek talebim yargılamanın bir an önce hızlı bir şekilde gerçekleşmesi ve adaletin yerini bulması. Kendisi de gerekenin hızlı bir şekilde yapılacağını söyledi” demişti.

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ise 25 Haziran’da partisinin Meclis Grup Toplantısı’nda yaptığı konuşmada, “Bizi terbiye etmeye, manevramızı azaltmaya çalışıyorlar” demişti.

“Kimin kimlerle iş tutuştuğunu, hangi iftira düzeneklerinin hazırlandığını çok iyi bildiklerini” belirten Bahçeli, “Davamızı üç beş çapulcunun keyfine göre yargılatmayız” diye konuşmuştu.

“MHP ve Ülkü Ocaklarını sorgulatmayacaklarını” vurgulayan Bahçeli, “Herkes eteğindeki taşı döksün de şahit olalım. Kim ne biliyorsa, hangi belge, bilgi ve bulguya sahipse, mahkemeye sunsun da ense tıraşını görelim” ifadelerini kullanmıştı.

KAYNAK: BBC TÜRKÇE – FUNDANUR ÖZTÜRK

***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***

Exit mobile version