Site icon İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

‘Sadece seyirlik değil, deneyim odaklı, yaşayan bir müze’

Mahir Polat: 'Sadece seyirlik değil, deneyim odaklı, yaşayan bir müze'


Deniz ÇAKMAK


I. Mahmud tarafından 1732-33 yılları arasında inşa edilen ve şehrin su dağıtım noktası olarak hizmet veren tarihi Taksim Maksemi, İstanbul’un simge yapılarından biri olmanın yanı sıra, işlevi nedeniyle bulunduğu noktanın merkezileşmesinde etkili olan ve meydana adını veren bir kültür mirası.

Taksim’e yolu düşen herkesin mutlaka önünden geçtiği, kentsel hafızanın bu yaşayan mirasını, İBB Miras ekipleri iki yıl süren restorasyon çalışmasının ardından Cumhuriyet Müzesi olarak yeniden Beyoğlu’na kazandırdı.

Açıldığı 8 Haziran’dan bu yana ziyaretçilerini ağırlayan müzede İstanbulluları nelerin beklediğini, Taksim Maksemi’nin Beyoğlu için tarihsel ve güncel önemini, restorasyonun kapsamını ve İBB Miras’ın tamamlanmayı bekleyen yeni projelerini İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Genel Sekreter Yardımcısı Mahir Polat’la konuştuk.

İBB Genel Sekreter Yardımcısı Mahir Polat

Maksem restorasyondan önce ne durumdaydı? Osmanlı dönemindeki işlevi dışında yapının Cumhuriyet döneminde nasıl kullanıldığına dair pek fazla bilgi yok. Yakın tarihte ne tür işlevleri oldu Taksim Maksemi’nin?

Taksim Maksemi, Osmanlı su mirasının en önemli yapılarından… Hem tarihi ve işlevi hem de bulunduğu konum itibarıyla kent hafızasında özel bir yerde duruyor. Osmanlı İstanbul’unda şehrin su ihtiyacı Halkalı Suları, Kırkçeşme Tesisleri, Üsküdar Suları, Hamidiye Suyu Tesisleri ve Taksim Suyu Tesisleri gibi isale hatları ile karşılanırdı. Maksem, Taksim Suyu Tesisleri ile şehre ulaştırılan suyun taksim edildiği yani dağıtıldığı yapıydı.

Maksem; aktif olduğu dönemlerde Tophane-Fındıklı, Beyoğlu-Galata ve Kasımpaşa bölgelerinin su ihtiyacının karşılanmasında önemli bir rol üstlenmekle kalmadı; temiz ve ulaşılabilir su sayesinde bulunduğu bölgenin merkezileşmesinde de etkili oldu.

Su sistemlerindeki gelişmeler, değişen şehir ve zaman derken yavaş yavaş işlevini yitirmeye başlayan Taksim Maksemi, geçmişten günümüze uzanırken dönem dönem farklı kurumların tasarrufunda, farklı işlevlere sahne oldu; bazen de atıl kaldı. Maksem’in hemen arkasında yer alan su deposu, 2008 yılından itibaren İBB Taksim Maksemi Cumhuriyet Sanat Galeri olarak hizmet vermeye başladı. Uzun yıllar sanat galerisi olarak çeşitli etkinliklere ev sahipliği yaptıktan sonra bir süre kapalı kaldı.

İBB Taksim Cumhuriyet Sanat Galerisi’nin ismine yakışır bir etkinlik yönetimiyle yeniden şehrin kültür sanat hayatına katılması ise 2021 yılında, yeni yönetimin vizyonuyla hayata geçirilen “Kültür İnsanı Atatürk” sergisiyle oldu. Ardından benzeri başka özel sergilere de ev sahipliği yaparak yakın döneme kadar bu işlevini sürdürdü.

‘TÜM KUŞAKLARDAN İZLEYİCİLER İÇİN DENEYİM ODAKLI, YAŞAYAN BİR MÜZE’

İBB Miras’ın restorasyon projesi ne zaman başladı? Kapsamı nedir?

İBB Miras ekiplerimiz 2022 yılında Maksem’de restorasyon çalışmalarına başladı. Önceliğimiz üç asırlık miras yapısını olası tüm yıkıcı tehditlere karşı koruma altına alarak güvenle geleceğe aktarabilmekti. Bununla birlikte tarihî yapının özgün dokusunu ve şehrin geleceği adına sunduğu potansiyeli ortaya çıkarıp paylaşılabilir kılmayı da amaçladık.

Evrensel koruma ilkeleri doğrultusunda hayata geçirdiğimiz restorasyon ve yeniden işlevlendirme çalışmalarıyla Cumhuriyet Müzesi’ne dönüşerek temsil ettiği değerlere, Cumhuriyet’e ve İstanbul’a yakışır bir çehre kazandı Maksem. Burayı tasarlarken durağan, seyirlik bir müzeden ibaret olmamasına özen gösterdik. Tüm kuşaklardan izleyiciler için deneyim odaklı, yaşayan, sürekli kendini yenileyen bir müze olmasını hedefledik; sonuç olarak erişilebilir ve davetkâr bir mekân üreterek İstanbulluların hizmetine sunduk.

‘TOPLUMU BİR BÜTÜN OLARAK ELE ALAN, BİRLEŞTİREN, EŞİTLEYEN BİR KAMUSAL MEKÂN’

Osmanlı İmparatorluğu döneminde, I. Mahmud’un emriyle inşa ettirilmiş, Beyoğlu için sembolik önemi de olan bu Osmanlı dönemi kültürel mirası özellikle müze olarak neden Cumhuriyet döneminin hafızasını taşıyacak bir tema etrafında şekillendirildi?

Daha önce de belirttiğim gibi Taksim Meydanı, Cumhuriyet’in ilk modern meydanlarından. Sadece İstanbul’un değil, Türkiye’nin en önemli kamusal alanlarından biri aynı zamanda. Meydana adını veren Taksim Maksemi, böylece Cumhuriyet tarihinde de iz bırakan yapılardan biri oldu.

8 Ağustos 1928 tarihinde açılışı gerçekleştirilen Cumhuriyet Anıtı ile Millî Mücadele ruhunu ebedileştiren Taksim Meydanı, şimdi de Cumhuriyet Müzesi ile bu kimliğini pekiştiriyor. Bu müzeyi, Cumhuriyetimizin 100. yılına armağan ediyoruz. 100. yılın içindeyken şehre böyle bir müze kazandırmayı çok arzu etmiştik. Bunun Taksim Cumhuriyet Meydanı’nda olması bizce çok anlamlı.

Taksim Maksemi; Osmanlı’dan Cumhuriyete ve günümüze uzanan; tanıklık ettiği her dönemle etkileşim içinde olan ve farklı zamanlar arasında köprü kuran bir yapı. Böyle bir yapıda hayat bulan bu müze de tıpkı Cumhuriyetin kendisi gibi toplumu bir bütün olarak ele alan, kaynaştıran, birleştiren, eşitleyen bir kamusal mekân. Cumhuriyet sadece 1923’te kurulan bir rejimin adı değil, bugünün bizatihi kendisidir; bu toprakların ayakta kalma mücadelesidir. Cumhuriyetin ne olduğunu farklı kuşaklara anlatan bir müzesi var artık İstanbul’un.

CUMHURİYETİN KURULUŞUNA TANIKLIK ETMİŞ ÖZEL BELGELER, HATIRALAR, OBJELER…

Cumhuriyet Müzesi’nde ziyaretçileri neler bekliyor?

İBB Cumhuriyet Müzesi’nde; Cumhuriyet’in kuruluşundan toplumsal hayatın her alanında adım adım Cumhuriyetin inşasına uzanan bir sürece farklı temalar, belgeler ve objeler üzerinden tanıklık ediyoruz.

Değerli akademisyenlerimizin danışmanlığında oluşturulan müze içeriğinde Cumhuriyetin Atatürklü yılları konu ediliyor. Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşu, Cumhuriyetin bayramları, hukuk devrimi, Cumhuriyetin kaldıracı: eğitim, nüfus ve sağlık politikası, ekonomi, ulaşım ve haberleşme, altyapı, imar ve kentleşme İBB Cumhuriyet Müzesi’nin sunduğu belli başlı temalardan bazıları. Ziyaretçilere bu genel başlıklar altından kapsamlı bilgiler ve görseller sunan müze, aynı zamanda Atatürk’ün kişisel eşyalarını içeren bir koleksiyona da ev sahipliği yapıyor.

Cengiz Kahraman, Osmantan Erkır, İBB Atatürk Kitaplığı, İBB Atatürk Müzesi ve British Pathe’nin katkılarıyla hazırlanan koleksiyonda; Cumhuriyetin doğuşuna ve kuruluşuna tanıklık etmiş özel belgeler, hatıralar yer alıyor. Cumhuriyetin değerlerini ve kazanımlarını yansıtan müze, özellikle çocuklar ve gençler için Cumhuriyet tarihini özümseyecekleri bir deneyim sunuyor.

‘BEYOĞLU’NA KAYBETTİĞİ DEĞERLERİ YENİDEN KAZANDIRACAĞIMIZA İNANIYORUM’

Osmanlı’da Galata-Beyoğlu hattındaki suyun pay edildiği bir nokta olması nedeniyle Taksim Meydanı’na da adını veren bir yer Taksim Maksemi. Meydan’ın İstiklal Caddesi’ne bağlandığı kesişim noktası aynı zamanda. Dolayısıyla Beyoğlu için sembolik önemi de var. Sizce Cumhuriyet Müzesi’nin mekânsal olarak buradaki varlığının, Beyoğlu’nun özellikle yerel seçimlerden sonraki “değişim rüzgârı” gündemi ile birlikte düşününce ilçe için nasıl bir karşılığı olacak?

Aslına bakarsanız geride bıraktığımız beş yıl içinde tüm İstanbul’la birlikte Beyoğlu’nda da değişimi tetikleyecek önemli adımlar attık. 2019’dan 2024’e uzanan dönemde şehrin kültürel mirasını korumak, unutulmuş kültür varlıklarını yeni yaşam alanları olarak kentte kazandırmak ve kamusal kültür sanat hayatının sınırlarını genişletmek için örnek teşkil edecek çalışmalar gerçekleştirdik.

‘BEYOĞLU, ŞEHRİN ÇEKİM MERKEZİ KONUMUNU DAHA DA PEKİŞTİRECEK’

Geçmişten günümüze her zaman çok kültürlülüğün merkezi olan, kültür ve sanatın nabzını tutan, kuşaklar boyunca yolu buradan geçen herkesin hayatına dokunan Beyoğlu’nun da simge yapılarına, hafıza mekânlarına sahip çıkmayı sürdürüyoruz. Beyoğlu Sineması, Casa Botter, Metrohan, şimdi de Cumhuriyet Müzesi yeni işleviyle hem Beyoğlu’nun hem de İstanbul’un yaşam iklimine nefes aldırıyor. Muammer Karaca Tiyatrosu, Galata St. Pierre Han ve Karaköy Kuyumcu Han’nda aynı yaklaşımla çalışmalarımız hız kesmeden devam ediyor. Söz konusu yapıların kültür sanata odaklanan yeni işlevleriyle İstanbul’un yaşayan mekânları olarak yeniden kapılarını açmasıyla Beyoğlu şehrin çekim merkezi konumunu daha da pekiştirirken bölgenin yüzlerce yıllık çok katmanlı hafızası da yeni tanıklıklarla geleceğe aktarılmış olacak.

İstanbul beş yıl öncesine göre çok daha erişilebilir, kültür ve sanat altyapısı çok daha güçlü, daha umutlu, kaybettiği neşesini yeniden bulmaya başlayan bir şehir artık. Aynı şey Beyoğlu için de geçerli diyebilirim. İlçe belediyemizin benzer hassasiyet ve sorumlulukla çok değerli çalışmalara imza atacağına, ortak akılla özlediğimiz Beyoğlu’na kaybettiği değerleri yeniden kazandıracağımıza inanıyorum.

‘SIKIŞIP KALMIŞ SINIRLARI HER KESİMDEN İSTANBULLUYA, FARKLI İFADE ALANLARINA AÇARAK GENİŞLETTİK’

İBB Miras’ın önümüzdeki dönemde tamamlanması planlanan başka hangi projeleri var?

Göreve geldiğimizde şehrin çok değerli kültür varlıkları yok oluşa terk edilmiş, kamusal kültür sanat hayatı belli noktalara ve etkinlik biçimlerine sıkışıp, kalmıştı. Biz mirasa kültür ve sanatla hayat verdik; İBB Miras ile koruduklarımızı İBB Kültür ile yaşattık. Ve o sıkışıp kalmış sınırları her kesimden, her yaştan İstanbulluya ulaşacak, farklı kültür sanat etkinliklerine, farklı ifade biçimlerine alan açacak şekilde genişlettik.

Yerebatan Sarnıcı, Müze Gazhane (Hasanpaşa Gazhanesi), Haliç Sanat (Fener Evleri), Kütüphane Troleybüs (İETT Beyazıt Kuvvet Merkezi), Anadolu Hisarı, Gülhane Sanat (Gülhane Parkı Sarnıcı), Artİstanbul Feshane (Feshane-i Amire), İstanbul Sanat Müzesi (Haliç Tersanesi), İstanbul Tasarım Müzesi (Süleymaniye Sıra Dükkânlar), Casa Botter (Botter Apartmanı), Cendere Sanat (Cendere Pompa İstasyonu), Moda-Kadıköy-Beşiktaş İskeleleri, Yedikule Gazhanesi, Baruthane (Bakırköy Baruthanesi) Bulgur Palas ve Çubuklu Silolar, İstanbul’u koruma ve yaşatma misyonumuzun, İstanbullulara hizmet etme anlayışımızın karşılık bulduğu önemli örneklerden bazıları.

Yakın gelecekte bu listeye Rumeli Hisarı, Bukoleon Sarayı, Anemas Zindanları, Azatlı Baruthanesi, Dolmabahçe Gazhanesi, Haldun Taner ve Reşat Nuri Sahneleri gibi yine şehrin miras haritası içinde önemli yerleri olan kültür varlıklarımız da eklenecek. Botter Apartmanı, Metrohan, Artİstanbul Feshane, Yedikule Gazhanesi ve Kara Surları’ndaki ikinci etap çalışmalarımızda da adım adım ilerliyor.

İnanıyorum ki hepsiyle birlikte İstanbul’u daha iyi tanıyacak, daha çok yaşayacak ve kendimizi bu şehre çok daha ait hissedeceğiz.

***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***

Exit mobile version