Site icon İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

Hafızalara kazınan direnişin tanığı: O ruhla ilerleyebiliriz


MERSİN – Büyük Ölüm Orucu direnişi tanıklarından Ahmet Şeremet, cezaevlerinde hala aynı uygulamaların devrede olduğunu belirterek, “Ancak 14 Temmuz ruhuyla yaşayabilir ve ilerleyebiliriz” dedi. 

 

Diyarbakır 5 Nolu Cezaevi’nde M. Hayri Durmuş, Kemal Pir, Akif Yılmaz ve Ali Çiçek öncülüğünde gelişen 14 Temmuz Büyük Ölüm Orucu Direnişi’nin üzerinden 42 yıl geçerken, tanıklar dönemin karanlığına karşı gösterilen mücadeleye ışık tutuyor. 12 Eylül 1980 Darbesi sonrası Diyarbakır 5 Nolu Cezaevi’nde kalan Ahmet Şeremet, cezaevindeki tanıklıklarını anlattı. 

 

TUTUKLANMA SÜRECİ

 

Rîha’da 1982 yılında gözaltına alınan Şeremet, 90 günlük gözaltı sürecinin ardından PKK Ana Davası’ndan yargılandı. Gözaltında birçok işkenceye maruz kalan Şeremet, “90 gün içerisinde özellikle Filistin askısı işkencesi uygulandı. İşkencenin ardından Diyarbakır’a gönderildik. Kemal Pir ve Mazlum Doğan daha mahkeme çıkarılmamıştı. Mahkemeye çıkarken ‘Sen nasıl bu grupta yargılanıyorsun’ dediler. ‘Apocu diye beni yakaladılar’ deyince ‘Mahkemeye çıkınca hiçbir şey kabul etme’ dediler. Mahkemeye çıkınca da hiçbir şeyi kabul etmedim. Ancak tutuklandım ve Diyarbakır Zindanı’na gönderildim. Cezaevine girer girmez yere yatırdılar, çırılçıplak ettiler. Ondan sonra Esat Oktay Yıldıran botlarıyla gelip kafama bastı. ‘Sen kimsin? Necisin?’ diye sordu. O dönemde birçok kişi getirildi. Aynı sorgu ve işkenceye tabi tutulduk” diye belirtti. 

 

‘ÖNÜMÜZÜ AYDINLATTILAR’

 

İşkenceyle iradelerinin teslim alınmaya çalışıldığını söyleyen Şeremet, “İnsanlık dışı işkencelere maruz kaldık. Birçok arkadaşımızın işkenceyle öldürüldüğünü biliyoruz. Daha sonra beni koğuşa aldılar. Hücrelerin hepsi doluydu. Birçok arkadaşın kolu, ayağı kırıktı. Gelinen noktada artık bir direniş gerekiyordu ve Mazlum Doğan ile başladı bu. Amaç işkenceleri durdurmak ve yeni bir başlangıç yapmaktı. Büyük bir fedakarlık yapıldı, gözlerini kırpmadan ölüme giden arkadaşlar oldu. İşte 14 Temmuz bunu durdurabildi. Kendilerini siper ettiler ve önümüzü aydınlattılar. Demek ki mücadele bedel istiyormuş. Bedel ödeyeceksin ki kazanacaksın” ifadelerini kullandı. 

 

’14 TEMMUZ RUHU GEREKİYOR’

 

Aradan 42 yılın geçtiğini ancak hala aynı uygulamaların devrede olduğunu söyleyen Şeremet, şöyle devam etti: “Şuan cezaevlerinde 12 Eylül Darbesi’ni geçen bir durum var. İnsanlar 30-32 yıllık infazını tamamlıyor ancak tahliye edilmiyorlar. Tahliyesi gelmiş. Neden bırakılmıyor? Bunu düşünmek gerek. Bu faşizmin ta kendisidir. Cezaevlerinde baskı, şiddet, işkence uygulamaları had safhaya gelmiş durumda. Tek yapabileceğimiz şey güç birliği yapmak ve bunu sonuca ulaştırmaktır. 14 Temmuz’un ruhu aslında budur. Ancak o ruhla yaşayabilir ve ileriye gidebiliriz.”

 

Kaynak: Mezopotamya Ajansı.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***

Exit mobile version