(Serbest Görüş) – SUNA YAMAN
Türkiye ve Avrupa Birliği (AB) arasındaki ilişkiler, hem tarihsel bağlar hem de güncel siyasi ve ekonomik dinamikler nedeniyle karmaşık bir yapıya sahip. İki tarafın da birbirine olan bağımlılığı, ilişkilerin tamamen kopmasını engellese de, karşılıklı güven ve işbirliğinin artırılması için daha fazla çaba sarf edilmesi gerekiyor. Özellikle demokratikleşme, insan hakları ve hukukun üstünlüğü konularında atılacak adımlar, ilişkilerin olumlu bir şekilde gelişmesine katkı sağlayabilir.
Bunların yanında geçmişten günümüze süregelen ikili arasındaki bazı sorunlar ilişki üzerinde gelişme sağlanmasını engelliyor. Son dönemde Türkiye-AB ilişkileri, çeşitli faktörler nedeniyle dalgalı bir seyir izliyor. Özellikle 2010’lu yıllardan itibaren bazı kritik olaylar, ilişkilerin gerilmesine yol açtı:
2016’ da gerçekleşen darbe girişiminde Türkiye’de olağanüstü hal ilan edildi ve geniş çaplı tutuklamalar, ihraçlar yaşandı. AB, Türkiye’deki demokratik haklar ve özgürlüklerin kısıtlanmasından endişe duyduğunu belirtti. Bunun yanında 2015-2016 yıllarında Suriye iç savaşı nedeniyle Avrupa’ya yönelik göç dalgası, Türkiye-AB ilişkilerinde önemli bir gündem maddesi oldu. 2016 yılında Türkiye ile AB arasında imzalanan göç anlaşması, Türkiye’nin göçmenlerin Avrupa’ya geçişini kontrol altına alması karşılığında mali yardım almasını öngördü. AB, Türkiye’deki Suriyelilerin ihtiyaçlarının karşılanması için toplam 6 milyar Avro’luk mali kaynak sağlamayı taahhüt etti. Göç krizi ülkeler arasında hala tartışma konusu bu yüzden ilişkilerin şekillenmesinde büyük bir rol oynuyor.
ÖNCE GER SONRA GEVŞET
İkili arasında tartışma yaratan bir diğer konu Doğu Akdeniz gerilimi. Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY), Avrupa Birliğine üye olduktan sonra Türkiye – GKRY gerilimini Türkiye- AB boyutuna taşıdı. Yunanistan ve GKRY’nin Türkiye’nin kıta sahanlığını yok sayan faaliyetlerine karşı Türkiye Doğu Akdeniz’de doğal gaz arama faaliyetlerini genişletmesi Yunanistan ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi ile gerilimlere yol açtı. Bu yüzden AB, üye ülkeleri olan Yunanistan ve Kıbrıs’ın yanında yer aldı ve Türkiye’ye karşı bazı yaptırım kararları almıştı. Bu tutum ilişkilere olumsuz yansıdı.
TİCARET TAM GAZ DEVAM
Gümrük Birliği güncellemesi de tartışmalı konulardan biri. Türkiye ile AB arasında 1996’da yürürlüğe giren Gümrük Birliği, iki taraf arasındaki ticaret hacmini yıllık 140 milyar Avro’ya çıkardı. AB, Türkiye’nin ihracat ve ithalatında ilk sırada yer alırken, Türkiye de AB’nin 5. Büyük ticaret ortağı. Türkiye, mevcut Gümrük Birliği anlaşmasının güncellenmesini talep ederken, AB insan hakları ve demokratikleşme konularında ilerleme kaydedilmesi gerektiğini vurguluyor.
BİTMEYEN TOPLANTILAR
Türkiye ve AB bakanları arasında düzenli siyasi diyalog toplantıları yapılıyor. 2005 yılında başlayan müzakere sürecinin yanında Gümrük Birliği ve Serbest Ticaret Anlaşmaları, Türkiye-AB Zirveleri yapılıyor. Ayrıca 1964’te kurulan Türkiye-AB Ortaklık Konseyi, bakanlar düzeyinde toplanmakta ve Türkiye ile AB tarafını eşit olarak temsil ediyor. Türkiye-AB Üst Düzey Ekonomik Diyalog Mekanizması, ekonomik ilişkilerin geliştirilmesi amacıyla 2016’da kurulmuş ve ilk toplantısı aynı yıl düzenlendi.
2020’li yılların başında Türkiye-AB ilişkileri bir yandan siyasi gerilimlerle şekillenirken, diğer yandan ekonomik ve ticari ilişkiler güçlü kalmaya devam ediyor. AB, Türkiye’nin en büyük ticaret ortağı konumunda ve Türkiye, AB’nin önemli bir enerji geçiş yolu üzerinde bulunuyor.
2021 yılında AB Konseyi, Türkiye ile yapıcı diyaloğun sürdürülmesi gerektiğini belirtti ve bazı pozitif gündem maddeleri üzerinde çalışmayı önerdi. Ancak, temel haklar, hukukun üstünlüğü ve demokratikleşme konularındaki endişeler hala sürüyor.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***