Site icon İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

Suna Yaman yazdı I Avrupa’da demokrasinin ‘sağ’lığı tehlikede


(Serbest Görüş) –  SUNA YAMAN

Avrupa genelinde aşırı sağ partilerin yükselişi bir süredir gözlemleniyor. Bunun başlıca nedenleri arasında ekonomik belirsizlikler, artan göçmen akınları, terör saldırıları ve ulusal egemenlik konularında duyulan endişeler bulunuyor. Bu partilerin yükselişi, Avrupa genelinde endişeleri artırmış durumda. Ayrıca, Avrupa Birliği’nin (AB) geleceği ve birliği konusunda da belirsizlikler yaratıyorlar.

Fransa’da son yıllarda aşırı sağ partilerin yükselişi dikkat çekici olmuştur. Marine Le Pen liderliğindeki Ulusal Cephe (şimdiki adıyla Ulusal Birlik) özellikle son iki cumhurbaşkanlığı seçiminde önemli başarılar elde etti. 2017 seçimlerinde Emmanuel Macron’a karşı ikinci tura kalmayı başaran Le Pen, 2022 seçimlerinde de yine ikinci turda Macron’la yarıştı ve oy oranını artırdı.

Marine Le Pen liderliğindeki parti, göçmen karşıtlığı ve Fransız milliyetçiliği üzerine odaklanıyor. AB’ye karşı eleştirel bir tutum sergileyen RN, işçi sınıfı ve kırsal kesimlerden büyük destek görüyor. Ayrıca, ekonomik eşitsizlikler ve güvenlik kaygıları da bu partilere olan desteği artıran faktörler arasında yer alıyor.

Almanya’da ise Almanya için Alternatif (AfD) partisi, 2017 ve 2021 federal seçimlerinde önemli oranda oy kazandı. Göçmen karşıtı ve İslamofobik söylemleri ile dikkat çekiyorlar.

İtalya’da Matteo Salvini liderliğindeki Lega Nord partisi, göçmen karşıtı ve AB karşıtı politikaları ile biliniyor. Ayrıca Giorgia Meloni’nin liderliğindeki İtalya’nın Kardeşleri (Fratelli d’Italia) partisi de son yıllarda popülerlik kazandı. Giorgia Meloni liderliğindeki Fratelli d’Italia da benzer şekilde milliyetçi ve popülist söylemlerle destek kazanıyor.

MACARİSTAN VE POLONYA ÖRNEKLERİ 

İspanya’da da aşırı sağ parti Vox, son yıllarda hızla yükselerek parlamentoda önemli bir güç haline geldi. Parti, göçmen karşıtlığı ve merkezi hükümetin güçlendirilmesi gibi konulara odaklanıyor. Parti, Katalonya’nın bağımsızlık hareketine karşı sert tutumuyla da biliniyor.

Macaristan’da Viktor Orban’ın liderliğindeki Fidesz, AB ile sık sık çatışan ve Macaristan’ın ulusal egemenliğini vurgulayan otoriter politikaları ile tanınıyor. Orban, göçmen karşıtı ve muhafazakar politikalarıyla geniş destek görüyor. Polonya’da da Jarosław Kaczyński’nin liderliğindeki PiS, güçlü muhafazakar ve milliyetçi politikalarıyla biliniyor. AB ile hukukun üstünlüğü ve yargı bağımsızlığı konularında sık sık çatışıyorlar. Bu iki ülke de aşırı sağ ve popülist hükümetler tarafından yönetiliyor. Macaristan’da Viktor Orban’ın Fidesz partisi ve Polonya’da Hukuk ve Adalet (PiS) partisi, AB ile sık sık çatışan milliyetçi ve otoriter politikaları ile dikkat çekiyorlar.

AŞIRI SAĞ PARTİLER NEDEN YÜKSELİŞTE? 

2015 yılında Avrupa’ya yönelik büyük göç dalgası, birçok ülkede göçmen karşıtı duyguları tetikledi. Aşırı sağ partiler, göçmenlerin kültürel uyumsuzlukları ve ekonomik yük oldukları yönünde kampanyalar yürüterek destek kazandı.

Terör saldırıları, özellikle İslamofobik duyguları artırdı ve aşırı sağ partilerin güvenlik politikalarına olan desteği güçlendirdi. Bu partiler genellikle sınır kontrollerinin artırılması ve daha sert güvenlik önlemleri çağrısında bulunuyorlar.

Birçok aşırı sağ parti, Avrupa Birliği’nin ulusal egemenliği zayıflattığını savunuyor. Brexit bu bağlamda önemli bir örnek olarak görülüyor. Aşırı sağ partiler, AB’nin bürokratik ve demokratik açıdan yetersiz olduğunu iddia ederek, ulusal çıkarları savunma vaadinde bulunuyorlar.

Aşırı sağ partilerin yükselişi Avrupa’da yarattığı sosyal ve siyasi etkileri demokratik değerler ve insan hakları konusunda endişeleri artırıyor. Göçmenler, LGBT+ bireyler ve diğer azınlık grupları üzerindeki baskılar artıyor. Ayrıca aşırı sağ partilerin AB karşıtı tutumları, birliğin geleceği üzerinde belirsizlikler yaratıyor. AB’nin bütünlüğü ve işleyişi, bu partilerin iktidara gelmesi durumunda ciddi şekilde etkileniyor. Bu durum toplumsal kutuplaşmayı artırıyor.

Göçmenler ve azınlık gruplarına yönelik artan düşmanlık, toplumsal barış ve uyum üzerinde olumsuz etkiler yaratıyor.

***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***

Exit mobile version