Ali GÜZEL
URFA – Tabutta Rövaşata, Filler ve Çimen, Nokta ve Rüya gibi birçok filme imza atan usta yönetmen Derviş Zaim, Harran Üniversitesi Radyo, Sinema ve Televizyon (RTS) bölümü öğrencileriyle söyleşi yaptı. Derviş Zaim, üniversitenin Osmanbey Kampüsünde gerçekleşen ve RTS bölümünde araştırma görevlisi Orhan Sezgin’in moderatörlüğünü yaptığı söyleşide sinemanın dünü, bugünü ve yarınıyla ilgili konuştu, platformların geleceğiyle ilgili endişelerini paylaştı.
‘KENDİ AHLAKİ SİSTEMİNİ KURMAK YÖNETMENİN BAŞARISINI BELİRLER’
Sinema eğitiminin önemine değinen ve “Bir yönetmeni ya da yazarı, yönetmen ya da yazar kılan şey kendi sistemini kurmaktır” diyen Zaim, şöyle konuştu:
“Sinema yapmak için öykü anlatabilmek gerekir, bu da sizin hayata karşı bir meseleniz olması demektir. Hayata karşı mesele olmak da bir perspektifinizin olması demek olur. Yani bir derdiniz olacak. Hayata dair bir projesi olan insana ancak gördüğü eğitim yardım edebilir. Sinema eğitiminin güzel bir tarafı vardır. Kültür artar, izlemediğiniz bazı filmleri izlersiniz, keşfetmediğiniz bazı şeyleri keşfedersiniz. Böyle bir süreç ve çok değerlidir. Sinema ve sanat eğitimi, projesi ve bir perspektifi olana çok daha fazla yardım edebilir. Kendi ahlaki sistemini kurmak, bir yönetmenin ya da yazarın başarısını belirleyen şeydir. Bir yönetmeni ya da yazarı, yönetmen ya da yazar kılan şey kendi sistemini kurmaktır.”
‘İLK FİLMİM GERİLLA TARZI ÇEKİLMİŞ BİR FİLMDİR’
Kendisinin Boğaziçi Üniversitesinde işletme okuduğunu dile getiren Zaim, şöyle devam etti:
“İşletme ile şu an yaptığım işin çok büyük ilgisi yoktu. O zamanlar bu beni rahatsız ediyordu ama şimdilerde geriye baktığımda şunu düşünüyorum; hayatta hiçbir şey boşa gitmez. Okuduğun her şey sana şu ya da bu şekilde etki eder ve senin hayatına katkıda bulunur. İşletme eğitimden geçmiş olmak bile beni beslemiştir. Şu anda ben kendi işlerimi yaparken kendimin yapımcısı olmak durumunda kaldım. Çünkü sözüm ona bağımsız film yapmak gibi bir niyetim vardı. Bağımsız film yapmak demek, kendi göbeğini kendin kesmek demektir. Düşük bütçelerle çalışmayı başarabilmek demektir. Bu da hesap-kitap, muhasebe, pazarlama ve finans gibi meselelerde en azından aşina olmayı gerektiriyordu. Kendi kendime organize olabilmeyi becerebilmek anlamına geliyordu. İşletme eğitimi bana yaradı. İlk filmim gerilla tarzı çekilmiş bir filmdir, Tabutta Rövaşata. Ölmüş eşek fiyatına yaptığımız bir filmdir. Ölmüş eşek fiyatına yapılan filmi yapabilmek için hesap ve kitaptan az buçuk anlamam gerekiyordu.”
SİNEMANIN UMUDU DİJİTAL PLATFORMLARA YÜKLENEBİLİR Mİ?
İlk dört filmini 35 mm film ile çektiğini belirten Zaim, 90’lı yıllardan bu yana sinemanın geldiği noktaya ilişkin şunları söyledi:
“35 mm ile çekmek bir filmi çok zordu, yani kocaman yüksek bir dağı tırmanmak gibi. Şu an nostaljik tadına ulaştı mı dijital sinema? ‘Evet’ ya da ‘hayır’ diyenler var ama halen nostaljik olarak o 35 mm filmdeki tadı hatırlıyoruz. Ne yazık ki, bu teknoloji ortadan kalktı. Şimdi film yapmak daha kolay. Cep telefonuyla film yapabilirsiniz ama yaptığınız film size kalır. Filmi çekersiniz, çok da iyi olur ama hiçbir yere satamazsınız, elinizde patlar. O zaman öyle değildi, en azından bir kanala sokabiliyordunuz, yatırdığınızı geri alabilme ihtimali daha fazlaydı. Artık bunlar yok. Fark edilebilme ihtimaliniz gittikçe azalıyor çünkü gösterim ve dağıtım gittikçe zorlaşıyor. Sözüm ona kanallar, dijital dünya bizi daha da özgürleştirecekti, bundan emin değilim. Ben biraz aksini düşünenlerdenim, kötümserlerdenim. Eskiden devlet kanalları ve ana akım medya vardı. Ana akım çok eleştiriliyordu. Çünkü onlar hep belli bir modele göre insanları film yapmaya itiyorlardı ve eleştiriliyordu. Netflix çıkınca daha alternatif işler gözüktü ama Netflix’in kendisine ait bir konfigirasyonu olduğunu gittikçe daha fazla fark ediyoruz. O, başka bir iktidarın peşinde. Dolayısıyla umut tam manasıyla platformlara yüklenebilir mi bundan emin değilim.
‘SİNEMA BİZİ ÖZGÜR KILACAKSA DEĞERLİDİR’
Sinemanın amaçlarından birinin özgürlük olduğunu düşündüğünü dile getiren Zaim, “Sinema bizim daha özgür olmamıza vesile olmalıdır. Sinema bizi özgür edecekse ve izlediğimiz film bizi daha da özgür kılacaksa değerlidir. Senin hayatında kendine ve meselelerine ait bir soru sorduğu zaman sinema değerlidir. Bunu yapabilmek için de hangi terimler ve kavramlarla yola çıktığın önemlidir. Başkalarının kavramlarıyla yola çıkarsan, başkaları gibi düşünmeye başlarsın. Başkaları gibi düşünmeye başladığın zaman da bulabileceğin çözümler sınırlı olur. Ben, bana ait malzemeyle cephane üretmeye çalışıyorum. Bana ait malzemeyle cephane üretmeye çalışmak da muhtemelen beni daha özgür kılıyor” dedi. (KÜLTÜR SANAT)
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***