Site icon İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

Yatarını 1,5 yıl önce tamamlayan Ali Odabaşı, ‘topluma uyum sağlayamaz’ denilerek tahliye edilmiyor!

Yatarını 1,5 yıl önce tamamlayan Ali Odabaşı, ‘topluma uyum sağlayamaz’ denilerek tahliye edilmiyor!


AKP rejimi, hukuksuz tutuklamalar ve keyfi kararlarla insanların hayatını karartmaya devam ediyor. Gasp edilerek katapılan Zaman Gazetesi’nin eski Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Avukat Ali Odabaşı 8 yıldır tutuklu. Uyduruk gerekçelerle ceza verilen Odabaşı, yatarını 1,5 yıl önce tamamladı. Denetimli serbestlikle tahliye edilmesi gerekiyordu. En ufak bir disiplin suçu dahi olmadığı halde keyfi olarak hapiste tutuluyor.

22 Kasım 2023’te koşullu salıverilmesi bekleniyordu. Ancak Cezaevi İdare ve Gözlem Kurulu, tahliye edildiği takdirde ‘topluma uyum sağlayamayacağı’ gibi absürt bir  gerekçesiyle 3 ay daha cezaevinde kalmasına karar verdi. Yetmedi, ardından 6 ay daha uzatıldı. Ali Odabaşı’nın sağlık sorunları da var. Cezaevinde 4 ameliyat geçirdi. Şimdi de ‘karın zarı yırtılması’ yüzünden tekrar ameliyat olması gerekiyor.

Ali Odabaşı’nın eşi, son 8 yılda yaşadıklarını insan hakları savunucusu ve DEM Parti Kocaeli Milletvekili Dr. Ömer Faruk Gergerlioğlu’na bir mektupla anlattı. Gergerlioğlu da söz konusu mektubu düzenlediği bir basın toplantısında gündeme getirdi.

Gergerlioğlu: Suç işliyorsunuz, yargılanacaksınız!

Ömer Faruk Gergerlioğlu, “Kasım 2023’de alması gereken denetimli serbestlik hakkını alamayan hasta bir mahpus.Cezaevi gözlem kurulu, ‘bir üç ay daha yat bakalım’ demiş. Abus subuk gerekçeler. ‘Topluma uyum sağlayamazmış’. Üç aylık süre de dolmuş, bu sefer 6 ay daha uzatılmış. Resmen tahliye edilmek istenmiyor. Neden? Gerekçe yok! Nakil talepleri de kabul edilmiyor. Dilekçeler sümen altı yapılıyor. Şikayet ediyor, bunun üzerine tek kişilik hücreye alınıyor. Böyle işler yapılırsa bu ülkede devlete, adalete güven kalır mı? Şu hale bak! Zalimce ve vicdansızca… Bu denli ağır hak ihlalleri nasıl yapılabiliyor? Bakın iktidardan gidiyorsunuz; yarın öbür gün bu işlediğiniz suçlardan dolayı yargılanacağınızı düşünmüyor musunuz?” diyor.

İşte o mektupta yazılanlar:

Uyduruk gerekçelerle ceza üstüne ceza!

“Ben yaklaşık 8 yıldır Sincan T Tipi Cezaevi’nde bulunan hükümlü Avukat Ali Odabaşı’nın eşiyim. Yaşadığımız haksız uygulamaları bu konudaki duyarlılığınızı bildiğimden son çare olarak size yazmak istedim. Dört çocuğumuz var; dördüncü çocuğumuz eşim cezaevinde girdikten hemen sonra doğdu ve şu an 7 yaşında. Eşim 2005-2014 yılları arasında Zaman Gazetesi’nin Sorumlu Yazı İşleri Müdürü idi, 2014’te ayrılıp kendi ofisini açtı.   ⁠

2012 hakimlik sınavına girdi ancak mülakatta elendi. O sınavda soruları çaldığı iddiası ile 20.11.2016 tarihinde gözaltına alınarak tutuklandı. 15 ay cezaevinde kaldıktan sonra tahliye edildi. 3 ay sonra, 12.05.2018 tarihinde tekrar tutuklandı, o tarihten bu yana Sincan T Tipi cezaevinde bulunmaktadır.

6 yıl süren mahkeme süreci sonunda 6 yıl 3 ay ceza verildi. Fakat uydurma bir dolandırıcılık suçlaması ile 2 yıl daha ceza verildi. Fakat iddia edildiği gibi terör örgütü olduğunu gösterecek tanık, banka hesapları ya da ByLock gibi deliller olmadığı halde sadece zan üzerine yıllardır yatırılıyor.  

Tahliyesi keyfi olarak engelleniyor

22 Kasım 2023’te koşullu salıverilmesi gerekirken, Cezaevi İdare ve Gözlem Kurulu, tahliye edildiği takdirde topluma uyum sağlayamayacağı gerekçesiyle 3 ay daha cezaevinde kalmasına karar verdi. Bu konuda cezaevi müdürü ile görüştüğümde kanunların şeffaf olduğunu herkese eşit haklar verildiğini iddia etti. O zaman eşimin en doğal hakkı olan şartlı tahliyesi neden verilmedi?

3 aylık süre 22 şubatta doldu. Cezaevi İdare ve Gözlem Kurulu, bu defa 6 ay daha süreyi uzattı. Hiçbir gerekçede sunulmadı. Kendisiyle yapılan görüşmede itirafçı olup isim vermesi istenmiş ancak istedikleri şekilde bilgi vermeyi reddettiği için tahliye edilmemekte direniliyor.

Nakil taleplerimiz reddediliyor

Ailesine yakın olabilmek için yıllardır verdiği nakil dilekçeleri işleme konulmuyor. T tipinin ağır şartlarından ve uygulanan haksız muameleden kurtulmak için üç yıldır nakil istiyoruz. Hiçbir şekilde karşılık bulamadık. ⁠Son olarak haksız uygulamalara karşı yazdığı itiraz dilekçelerini süresi içinde ilgili mercilere intikal ettirmedikleri ve bu yüzden hak kaybına neden oldukları için infaz koruma memurlarını şikayet ettiği gerekçesiyle tek kişilik hücreye konulmuş. Haksız muamelelere maruz kalmıştır.  

Eşim içerde iken dört kez ameliyat oldu. Her bir ameliyatın da yanında refakatçi olabilmek için uğraş verdim. Bu ameliyatlar ve yapılan muamele insanlık dışı idi. Sadece bir örnek vermek istiyorum. Pandemi döneminde eşim iç karın yırtılması nedeni ile Dışkapı devlet hastanesine yatırıldı. Sabah 7’den akşam 7.30 kadar hukuk mücadelesi verip yanına 4 asker bir komutanla girebildim.

Hasta yatağında kan revan içinde buldum

Geldiğimde yatakta eli kelepçeli ve kan revan içindeydi. Sabah 9 da ameliyat olmuştu. O vakte kadar en azından sıvı verilebilirdi. Önce şu içip içmediğini sordum. Burada su yok dediler. Bende askerler eşliğinde aşağıdan su satın alıp geldim. Sonra kanlı üzerini ve yatağını değiştirdim.

Yeniden kolunu yatağa kelepçelediler. Pandemi olmasına rağmen hasta odasında dört asker vardı kapının dışında da iki asker bekliyordu. Buna rağmen eşimin kelepçelerini baygın uyurken bile açmadılar. Sabaha kadar kolunu kımıldatamadığı için tutulmuştu ve acı çekiyordu. Sabahleyin doktor gelip taburcu etti. Ayağa kalkıp yürüyecek mecali olmayan ve hastanede kalması gereken eşimi tekrar hapishaneye gönderdiler.

Sonraki süreçte gün aşırı pansuman olması gereken ameliyat yerine üç gün boyunca bakılmamış. Şimdi aradan 3 yıl geçti eşimin aynı ameliyat yeri yırtılmış. Acilen ameliyat olması lazım…

Dayanacak gücümüz kalmadı

⁠Cezaevinde bulunduğu süre içinde geçirdiği ameliyatlar yüzünden şu an iki yerde iç karın yırtılması var. Doktor kendisine perhiz yazıyor ancak bu cezaevi idaresi tarafından dikkate alınmıyor. Her gün en az 1 saat yürümesi gerekiyor ama gerekli koşullar sağlanmıyor. Şimdi de hücreye konulduğu için durumu daha da ağırlaşabilir.

Bu rahatsızlıklarına ilave olarak böbreklerinde taş ve ayrıca kalp kapakçığı büyümesi var.   Cezaevi müdürü ile yaptığım görüşmede eşim Ali Beyin de benim de ebeveynlerimizin vefat ettiğini, tek başına 8 yıldır mücadele verdiğimi ve şu an çocukların ve benim bu gidişata dayanacak gücümüzün kalmadığını ifade etmeme rağmen karşılık bulamadım. Bir an evvel çocuklarımın babalarına kavuşmaları için sizden destek talep ediyorum.

Türkiye’de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***

Exit mobile version