(Serbest Görüş) – HÜSNÜ YUSUF TURABİÇ
Suların durulduğu Van’da ne oldu? Anlamak zor. Bir kabus muydu yoksa gerçek miydi? Perde önünde yaşananları kastetmiyorum, arka planda ne gelişti de üç gün içinde kriz bir uçtan bir uca savruldu. Her ne kadar süreç hukukun sahasında yaşanmış olsa da meselenin siyasi boyutunu düşünmemek kabil değil. Başkanlığı DEM’den alıp AK Parti’ye veren kimdi? Hayır, kağıt üzerindeki failleri sormuyorum. Aktörleri harekete geçiren kimin iradesiydi?
Van bir test miydi? Kim, neyi test etti? Van’ı test makinasına sokanların, üç günlük kaostan eline ne geçti? Bazı istihbarat raporlarında seçimlerin ardından bölgede yaşanması muhtemel karmaşadan söz edilmesiyle bir ilgisi var mı yaşananların? AK Parti iktidarı olayın neresinde?
Bütün bu süreç Erdoğan’dan habersiz mi gelişti? Yoksa küçük ortak MHP’nin bir oyunu muydu bu AK Parti’ye? Öyleyse MHP neyi amaçladı? Sadece DEM’in canını mı yakmak yoksa AK Parti’yle yollarını ayırmanın fitilini mi ateşledi? Devletin içindeki kavganın dışa yansıyon yüzü müydü Van? AK Parti’nin her alanına egemen olduğu devletin içinde birbiriyle didişen odaklar hala varlığını koruyor mu? AK Parti iktidarının kontrol edemediği grup ve klikler mı var devletin içinde?
AK Parti Genel Başkanı Yardımcısı Hayati Yazıcı ilginç bir tweet attı. Sonradan sildi. Silmesi bu twwet’ini hükümsüz kılmaz. Aksine daha da manidar hale getirir.
Yazıcı tweet’inde aynen şunları yazdı: ‘Van ilimizdeki Belediye Başkanı seçimi ile ilgili 1 Nisan günü zuhur eden cinnet hali durumu, YSK’nın verdiği isabetli kararla sonlandırıldı. Yüksek kurulu ve sayın üylerini içtenlikle kutluyorum’. İki cümlelik mesajda çok tashih hatası var. Aceleye getirildiği belli… Yazıcı’nın dikkat çektiği çok önemli bir tespit var: ‘Cinnet hali durumu…’.
NEDİR BU ‘CİNNET HALİ’?
Nedir cinnet: Seçimi açık ara farkla kazanan DEM adayı Abdullah Zeydan’ın son dakika operasyonuyla seçilmesi engellenerek koltuğun ikinci sıradaki AK Parti adayı Abdulahat Arvas’a takdim edilmesi… Yazıcı’nın ‘cinnet hali durumu’ dediği olayın baş kahramanı Adalet Bakanlığı… O koltukta oturan da AK Parti’li bir isim. Teknokrat falan değil. Bakan Yılmaz Tunç siyasetten gelen biri. AK Parti’den milletvekilliği yaptı.
Adalet Bakanlığı’nın elinin bakan herkesin açıkça gördüğü bir operasyona Hayati Yazıcı’nın ‘cinnet hali durumu’ teşhisi koyması çok ama çok ilginç…
Ayrıca Türkiye’de bütün hukuki kararlar AK Parti’nin gölgesi altında alınmıyor mu? Bütün derken önemli olanlarını kastediyorum. Hangi hakim veya savcı AK Parti’ye rağmen alınmış bir kararın altına imzasını koyabilir? Van gibi doğrudan siyasi anlamı olan bir kararın oluşmasında, AK Parti’nin sürecin dışında kalması mümkün mü? Bazı eski bakan ve milletvekillerinin tepki ve itiraz içeren mesajları yanıltmasın, AK Parti’nin ana damarı sessiz kalarak, topu hukukun sahasına yuvarlayarak operasyonu kabullendi.
O zaman Yazıcı’nın mesajı ne anlama geliyor? Ben bu tip olaylarda klasik haline ‘İyi polis kötü polis’ izahına hiç ihtimal vermiyorum. Yazıcı iyi polis de, Erdoğan veya Ömer Çelik kötü polis mi? Böyle bir şey hangi akla, hangi izana sığar. Acaba Yazıcı ana omurgadan kopuyor mu? Vicdanı yaşananlara ‘Yeteeeer’ diyerek isyan mı etti? Bu soru her akıl sabihinin zihnine düşer. Benim cevabım, “pek sanmam.”
VİCDANİ BİR REFLEKS MİYDİ?
Yazıcı, Erdoğan’ın kader arkadaşı. Yıllardır birlikte… Önce avukatlığını üstlendi sonra siyasi yol arkadaşlığını… İkilinin dostluğu zaman içinde defalarca sınandı, test edildi, herhangi bir hasar görmedi. Van yüzünden ayrışacaklarını zannetmem.
‘Belki’ diyorum aynı zamanda bir hukukçu olarak ‘Ülkenin geldiği durumdan memnun olmadığı için kontrol dışı, gayri ihtiyari bir refleks halinde elleri mesaja gitmiş olabilir’. Ey okur, farkındayım, aynı anlama gelen kelimeleri bilerek kullandım, sebebi göze sokmak ve vurgu için.
Yazıcı’nın bu siyasi ve hukuki tablodan hoşnut olması mümkün değil. Onun da başkaları gibi 23 yılın sonunda hayalini kurduğu ülke bu değildi. Demokrasi, hak ve özgürlükler, ekonomik kalkınma, iç ve dış sorunların halli gibi dünyada ve bölgede yıldızı pırıl pırıl parlayan bir Türkiye rüyası vardı AK Partililerin…
Yazıcı’nın önüne geçemediği vicdanının bir refleksi miydi Van isyanı?
İleride bu ‘cinnet hali’ çıkışının yaşanacak kimi gelişmelerle birlikte daha anlamlı hale geleceği gibi bir his var içimde. Galiba Yazıcı, şifrelerinin zamanla çözüleceği bir mesaj gönderdi tarihe. Bugünün verileri bu mesajı anlamlandırmak için yeterli değil. Sadece dikkat çekmek ve bir yere not etmek gerekir.
Ben Mehmet Uçum’un yaptığı gibi ‘tehdit amaçlı’ not etmiyorum, zamanın tanığı olarak kayda geçiriyorum.
Bir şeyler kıpırdıyor sanki…
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***