Site icon İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

Bayramın ardından; yeniden rutin hayata dönüş!

Bayramın ardından; yeniden rutin hayata dönüş!


AHMET KURUCAN | YORUM

Acısıyla tatlısıyla bir bayramı daha geride bıraktık. Güldük-ağladık, neşelendik-hüzünlendik. “Ah o eski bayramlar!” deyip maziye doğru yolculuk yapanlar oldu hatırat aleminde. “Ne güzel bu bayram günleri!” diyerek ânı yaşayıp değerlendirenler oldu. Yeni nesle bakıp geleceği hayal aleminde önceleyerek “Geleceğin bayramları daha iyi olacak!” diyerek ümitle dolanlar da oldu. Yalnız bir şey değişmedi. Değişmeyecekti de zaten; bayram bitti. Herkes rutin hayatına geriye döndü.

Bizim memleketten şöyle bir deyim vardır: “Bayram ayı gibi.”

Adı üzerinde bir deyim ama altında çok derin yaşanmışlıklar var. Kaderin birbirine akraba yaptığı ve bu akrabalığın gereği olarak çok sıkı bir münasebeti olması gereken kişiler yıllar içinde birbirlerine yabancı gibi davranırlar. Mizaçlar uyuşmaz, maddi menfaatler çakışır, evliliklerle anlaşmazlıklar devreye girer, çocukları anlaşamaz, miras problemleri olur vs. Ve bu akrabalar bu ayrılıklara bağlı olarak bayramdan bayrama sadece bayramlaşma adına bir araya gelirler ve dağılırlar.

Ya da hayatın tabii akışı içinde çocukluk, gençlik veya olgunluk dönemlerinde ister komşuluk ister iş isterse çeşitli vesilelerle birbirlerine kelimenin tam anlamıyla kardeş gibi hatta kardeşten öte arkadaşlık ilişkisi yaşayanlar belli bir müddet sonra yine belli sebeplerle birbirlerine selamı sabahı keserler. Sık dokulu ilişkiler önce seyrek dokuluya döner, sonra da bütün bütün kopar. Artık düğün, cenaze vb. hadiselerde ya da sokakta, çarşıda, pazarda tesadüfi karşılaşmalarda birbirilere selam verip geçerler.

İşte bu tip insanlar ve bu tarz münasebetler için söylenir “Bayram ayı gibi” deyimi. Ben eminim bu bayramda da yaşandı bu türlü ilişkiler. Zoraki olarak bir araya geldiler, “El ne der?” diye çevre baskısından etkilendiler, “Ulu bayram! Onda da biraraya gelemeyeceksek yuh olsun bize!” deyip vicdanlarının sesini bastırmak istediler. Daha onlarca şey sıralayabilirim. Buz gibi bir ortamda, mecburi ve sahte gülümsemelerle, “Dostlar alışverişte görsün” kabilinden hâl hatır sormalarla beş-on dakika oturdular ve ayrıldılar. 365 gün içinde bir gün, bir gün içinde bir-kaç dakika. “Bayram ayı misali” birbirlerini gördüler ve kayboldular. Bir dahaki bayrama Hak getire!

Halbuki… Bakın size olan ve olması gereken bir münasebetten söz edeyim. Hele İslami değerlerle bezenmiş insanların mutlaka hayatlarına hayat kılması gereken bir davranış tarzı hem de. Rivayet odur ki kardeşini sırtlayıp dağa çıkarmakta olan bir adama: “Yükün ağır!” demişler. Adam cevaben: “Bu benim yüküm değil ki; kardeşim!” demiş. İşte bu. Siz şimdi yukarıda resmetmeye çalıştığım akraba ilişkisi ile bunu yanyana getirin ve aradaki korkunç uçurumu zihninizde canlandırın.

Ardından aynayı kendi yüzünüze çevirin ve sorun nefsinize, vicdanınıza, aklınıza, muhakemenize ve hepsinden önemlisi inanan bir insan olarak imanınıza. “Ben neredeyim, nerede duruyorum?” deyin. Kim bilir alacağınız cevaba göre belki de derin bir muhasebe ve murakabe içine girer ve davranış modelinizi değiştirirsiniz. “Bayram ayı” misali münasebet şeklinize son verirsiniz. ‘Olandan olması gerekene’ doğru bir yolculuğa çıkarsınız.

Arkadaşlar ve dostlar için de hikmetli bir beyan aktarayım geçmişlerin tecrübelerinden. Bir bilgeye; “Birinin gerçek arkadaş ve dost olduğunu nasıl anlarsın?” demişler. “Sevincimi paylaşır, kaygımı ve üzüntümü taşır, eksiğimi gediğimi kapatır, hatalarımı bağışlar, bana Allah’ı hatırlatır” demiş. Peki demişler “Senin bunun karşılığında davranışın ne olur?” O da cevaben: “Gıyabında dua ederim…”

Bu anektodu aktaran hakîm kişi der ki değerlendirme sadedinde: “Allah yolunda kardeşlik ellerin gözlerle ilişkisine benzer: Gözler yaşardığında eller yaşlarını siler. El ağrıdığında gözler onun için yaş döker…”

Evet, kendi arkadaşlık ve dostluk ilişkilerimizi bu anektod üzerinden değerlendirmek için bir kez daha ayna karşısına geçmeye ne dersiniz? Olması gereken bu ise, olan ile arasındaki fark ne kadar acaba bizim şahsi hayatımızda?

Bayram bitti. Herkes rutin hayatına geri döndü. Fakat soru şu; “Ramazan ve bayram bizim rutinimize ne tür bir farklılık kattı, nasıl bir katkı sağladı?”

Şimdi bunun muhasebesini derinden derine yapma zamanı.

Türkiye’de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***

Exit mobile version