Yerel seçime sayılı gün kalırken adaylar da seçmeni ikna etmeye devam ediyor.
DEM Parti’nin İstanbul Büyükşehir Belediyesi Eş Başkan adayı Meral Danış Beştaş da seçim sürecine ve vaatlerine ilişkin açıklamada bulundu.
Habertürk’te Eren Eğilmez‘in sorularını yanıtlayan Beştaş, Selahattin Demirtaş’ın eşi Başak Demirtaş’ın aday gösterilmemesine ilişkin olarak “Bizim için siyaset illa İBB koltuğuna oturmak değil. Bizim için kazanmak şu anda sizinle konuşmak. Bugün Hacıahmet’e gittik, kucaklaştık. Bizim için kazanmak Türkiye’ye hakikati anlatmak. Bu nedenle bu adaylık oldu. Bu soruya en net yanıtı şöyle verebilirim. Sevgili Başak’la benim kıyaslanmam kötü bir şey” dedi.
Beştaş’ın açıklamalarından öne çıkan başlıklar şöyle:
Sonuçta biz bir siyasi parti olarak tabii ki seçimlere gireriz. Bu bütün seçimler için sözkonusu. Şu anda Meclis’in üçüncü büyük partisiyiz. Her ne kadar kayyum atansa da kazandığımız belediyelerimiz var. Meşru ve doğal olanı her partinin seçimlere girmesidir. Bu biraz da Cumhurbaşkanlığı sistemiyle ilgili çokça konuşuldu. İttifaklar zzorunlu hale geldi. Biz 2019’da bir defaya mahsus karar aldık. O her zaman ilelebet karar değil neticede. Demokrasinin önünü açmak için karar aldık. Kaybettirmek, kazandırmak üzerine bir stratejik yaklaşımdı. Dönemsel atmosferi, siyasal durumu, mevcut tıkanıklığı, kurullarımızın çok yoğun tartışmalarıyla böyle bir karar aldık. Bugün bir parti olarak seçime girme karar aldık. Aslolan partilerin yarışmasıdır. O bir istisnaydı. O dönem için stratejik karar aldık. Bu döneme gelince sonuçta kararımız bu. Normale döndük tırnak içinde söylüyorum. Aslolan kendi kimliğimizle girmek.
“KÜRTLER SEÇİM DÖNEMİNDE TARTIŞILIYOR”
Çokça bizsiz biz tartışılıyor. Şimdi yasal kıskaçtan dolayı ismimiz değişti. DEM Parti her gün kesintisiz yaygın medya tarafından konuşuluyor. En fazla ‘DEM Parti kime kazandıracak, kime kaybettirecek, iktidarla mı anlaştı?’ gibi çokça büyük ve yaygın tartışma var. Politik olarak rahatsız edici yönü şu; seçim dönemlerinde partimiz daha çok konuşulur olur. Seçim dönemi bitince varolan baskılar, hukuksuzluklar, tutuklu olan arkadaşlarımız, Selahattin Demirtaş, Gültan Kışanak. Kışanak şu anda Kandıra Cezaevi’nde. 7 yıllık azami tutukluluk süresini çoktan geçirdi ama Ankara Büyükşehir Belediye Başkan adaylığı kampanyasını yürütemiyor. Mesela kayyuma karşı güçlü destek ve dayanışma görmediğimizi söylemiştim. DEM Parti tabii ki Türkiye’nin partisi En çok oyu Kürtlerden alıyor. Kürtler seçim döneminde tartışılıyor. En çok Kürtlerin oyu önemseniyor. Kime oy verecekler meselesi. Sadece seçim dönemlerinde değil DEM Parti’nin politikasının, yol haritasının, Türkiye toplumu için nasıl bir model öngördüğünü anlatmak istiyoruz. Biz neticede bir iddia ile geldik İstanbul’a. Büyükşehir Belediye başkanlığına eş başkanla listelerle giriyor ve mücadele ediyoruz.
BAŞAK DEMİRTAŞ İSTANBUL’DA ADAY OLSAYDI
Bir kere Başak Demirtaş’ın aday olmaması meselesini kamuoyuyla paylaştık. Selahattin Başkan da uzun metin yazdı. Konuya dair görüşlerini ifade etti. Başak da neticede partimizle mutabakat halinde aday olmayacağını ifade etti. Bu tek taraflı alınan karar değil. Sevgili Başak, Selahattin Bey bizim dostlarımız ve yoldaşlarımız. Aynı partideyiz. Aday olabileceğini açıkladığında kamuoyundaki tartışmaları bir hatırlayalım derim. Hakikaten siyasetin dibini gördük. Korkunç linçlemeler, eleştiriler, başka başka saldırılar gündeme geldi. Siyaset ticaret gibi görüldü. Hiçbir arkadaşımızı tırnak içinde söylüyorum malzeme ettirmeyiz. Selahattin Demirtaş’ın tahliye olması için eşini aday gösteriyoruza kadar gitti. Biz herkesin özgür olduğu Türkiye hayaliyle yapıyoruz. Bu meseleden partimizin bilgisi vardı. Oturuldu uzun uzun konuşuldu, karşılıklı ortaklaşıldı. Eğer gerçekten birilerini kazandırmak isteseydik aday çıkarmazdık. Söz konusu olan Başak ya da Meral değil. Biz kazanmak için yola çıkıyoruz. Oy oranları belli, nasıl olsa kazanamayacaksınız, denilebilir. Bizim için siyaset illa İBB koltuğuna oturmak değil. Bizim için kazanmak şu anda sizinle konuşmak. Bugün Hacıahmet’e gittik, kucaklaştık. Bizim için kazanmak Türkiye’ye hakikati anlatmak. Bu nedenle bu adaylık oldu. Bu soruya en net yanıtı şöyle verebilirim. Sevgili Başak’la benim kıyaslanmam kötü bir şey.
Gönül rahatlığıyla şunu söyleyebilirim, İstanbul seçmeni o pusulada Başak Demirtaş’ı görse de Meral Danış Beştaş’ı da görse mühürü basacak. Bizim aramızda ayırım yok. Bu tartışmaları yürütenlere bunu söylemek istiyorum.
“KÜRT SEÇMEN DİYE AYIRMAK AYRIMCILIKTIR”
Bir kere kimsenin aracısı değiliz. Kendi seçmenlerimizle, hedef kitlelerimizle de, bize oy vermemiş milyonlara da hitap etmek istiyoruz. İzmir, Adana, Bursa’da bütün büyükşehirlerde adaylarımız var. ‘Kürt seçmenle aramıza kimse giremez’ meselesi değil sorun. Zaten arada kimse olmamalı. Hepimiz seçmene doğrudan temas etmeliyiz. Kürt seçmenlerinin bence, zamanında insan haklarına çalışmış birisi olarak söyleyeyim; bir kere Kürt seçmen diye ayırmak bile ayrımcılık. İnsanlık politik tercihleriyle tartışmalı. Doğru, Kürtler ayrımcılığa uğruyor, talepleri ve dertleri var. Biz Meclis’te 3 cümle Kürtçe konuşamıyoruz. Kürtler ne istiyor? Bunu tartışmak lazım. Tersine seçim döneminde ‘Kürt seçmen nasıl oy verecek’ bunu tartışıyoruz.
“BİZİM OYUMUZ BİZE, KAZANMAK İÇİN YOLA ÇIKTIK”
Ben dördüncü hafta İstanbul’dayım. Sahadayız. Hakikaten herhangi bir kayışı gözlemlemedim. Seçmenlerimizle uzun uzun konuşabiliyoruz. Hakikaten Türkiye siyasetini izleyen, kimin ne amaçladığını bilen bir yerden bu sorular soruluyor. Çokça yayın yapan kanal var. Biz kazanmak için yola çıktık. Biz kendi oyumuzu istiyoruz. O kayışı önlemek için sonuçta bir kampanya yürütüyoruz. Kayış olma ihtimalini tırnak içinde söylüyorum, neticede bu dayanışmayı, toplumsal kesimlerle nüfusla temas ederken tabii ki oy ve destek istiyoruz. Muhafazakâr seçmende iktidara büyük t epki var. Erzurum’da da, Diyarbakır’da da, Mardin’de de görüyorum. Dini hassasiyetler açısından Kürtlere yapılanları zulüm olarak görülüyor. Burcu Köksal bölücü, ırkçı söylemde bulundu. Bu t epkileri görüyoruz. Kürtlerin de politik tercihlerini yaparken kendilerine yaklaşımı dikkate aldıkları gibi kendileri de bunları gözlüyorlar.
“HEDEFİMİZ EN YOĞUN VE YAYGIN ÇALIŞMA YAPMAK”
Neticede biz en yüksek oyu almak için girdik seçimlere. Doğrusu hayatın kendisi baskı uyguluyor zaten. Bu çalışmalar, tartışmalar. Özel olarak bu konuda etkilenme halimin olduğunu söyleyemem. Olmazsa olmaz ‘prestijimiz için şu kadar oy almalıyız’dan ziyade yapabileceğimiz en yoğun ve yaygın çalışmayı yapmak. Mümkünse İstanbul’un her yerine kendimizi ifade etmek. Bu konuda oy olarak geri dönüşleri alabilmek oy olarak, söz olarak, destek olarak. Hedefimiz bu.
“OY MOTİVASYONU DEĞİŞEBİLİYOR”
Anket çalışması yaptırmadık, ileriki günlerde düşünebiliriz. Bütün anket firmaları bize çalışıyor. Hiçbir zaman DEM seçmenin oyu tahmin edilemez. DEM Parti üzerinden maalesef 4 Kasım 2016’dan berki kesintisiz baskı politikasıyla karşı karşıyayız. 2019’da Demirtaş Edirne’de. 2023’de, 14-28 Mayıs’ta Figen Yüksekdağ, Gültan Kışanak Kandıra’da. İlk defa anayasa değişikliğiyle bu parlamentoda milletvekilleri tutuklandı, siyasi davalarla. Onların içeride kalmaması gerekiyor. Seçmen bunu görüyor. Başka motivasyonlarla da hareket edebilirler. Biz barış siyaseti yürütüyoruz. Şu anda binlerce insan cezaevinde. Aslında zigzag biraz da tutarsızlık demeyim de, yerel seçimlerin bir etkeni oluyor. Bölgede muhtarlar bile etkiliyor. Muhtarlar oyu kendi köyüne taşıyor. Sonuçta İstanbul’daki yaşamını kolaylaştırmak açısından tercih değişebilir.
Yerel seçimlerde oy oranları değişir. Aday farkı, hitap ettiği kitle değişebilir. Ankara buna örnektir. Bu doğasında var. İstanbul seçmeni neticede bazı konularda farklı düşünüyor olabilir. Bu seçimde şunu söylemek istiyorum. Bu seçim sadece İstanbul seçimi değil. Biz bu seçimde yürüttüğümüz politika açısından çok güçlü şekilde varlığımızı ortaya koyuyoruz. Barış siyaseti yürütüyoruz. Demokratikleşmenin olması için varlığımız çok önemlidir. Kürtlerin yaşadığı şehirlerde çok önemli bir şey var; seçmen taşıma. Muhalefet de yanımızda durmuyor. İktidar taşıdı da. Siirt’te 8 bin oy taşınmış. Demem o ki, yapılanlar karşısında İstanbul, Diyarbakır, Siirt’te de her yerde oyumuzu kendimize verelim.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***