Site icon İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

BM Keyfi Tutuklamalar Çalışma Grubu’ndan 15 Temmuz’la ilgili ’emsal’ karar; AKP, cevap bile veremiyor!

İhraç TSK subayı Alman basınına konuştu: Masumdum ancak bunu ispatlayacak bir ortam yoktu


15 Temmuz’da haklarında hiçbir somut delil olmaksızın binlerce asker ve polis gözaltına alındı, işkenceden geçirildi.

Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Konseyi Keyfi Tutuklamalar Çalışma Grubu, 15 Temmuz gecesi bazı askeri binalarda görüldüğü gerekçesiyle tutuklanıp ardından hiç bir somut delil gösterilmeksizin müebbet hapis cezasıyla cezalandırılan Cihangir Çenteli’nin (39) özgürlüğünden mahrum bırakılmasının; İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin 3, 9, 10 ve 11. maddeleri ile Medeni ve Siyasi Haklara İlişkin Uluslararası Sözleşme’nin 9 ve 14. maddelerine aykırı olduğuna karar verdi.

Karar benzer nitelikteki binlerce dava için emsal olması bakımından önemli. Karara göre Çalışma Grubu, Çenteli’nin başvurusundaki iddiaları AKP hükümetine soruyor ancak cevap alamıyor. Çalışma Grubu, Türkiye’de yaygın veya sistematik hapsetme veya diğer ciddi özgürlükten mahrum bırakma uygulamalarının “insanlığa karşı suç” teşkil edebileceğini bir kez daha yinelediği kararında ayrıca, “Sayın Çenteli’nin serbest bırakılıp bırakılmadığı ve serbest bırakıldıysa hangi tarihte serbest bırakıldığı…” konusunun da takip edileceği belirtiliyor.

Cihangir Çenteli, Hava Kuvvetleri’nde askeri pilot ve Harp Akademisi’nde kurmay subay olarak görev yapıyordu. 28 Eylül 2016 tarihinde görevinden ihraç edildi. Komutanı tarafından, darbe girişiminin yaşandığı 15 Temmuz 2016 tarihinde nerede olduğunu ve neler yaptığını açıklamak üzere İstanbul’daki Harp Akademileri Komutanlığı’na çağrıldı. Bunun üzerine 30 Eylül 2016’da Harp Akademileri Komutanlığı’na gitti. İki polis memuru tarafından ‘derhal’ Vatan Emniyet’e götürüldü.

Avukatı olmadan sorgulandı. Ailesine günlerce haber verilmedi ancak kendisine ‘ailesine haber verildiği’ söylendi. Günlerce ailesiyle iletişim kurmasına izin verilmedi. Bir polis memuru tarafından sorgulanmasına rağmen tutanaklarda iki polis memurunun adı yazıldı. Daha sonra Zeytinburnu ilçesindeki başka bir polis merkezine nakledildi.

Hakim karşısına çıkıncaya kadar 12 gün boyunca gözaltında tutuldu. Gözaltına alınmasından beş gün sonra ilk kez bir avukatla görüştü. Baro tarafından atanan avukatla yaptığı görüşme ise 30 saniye sürdü. Zira önyargılarla gelen avukata göre Çenteli peşinen ‘suçlu’ydu… Birçok kez gözaltına alınma nedenleri ve kendisine yöneltilen suçlamalar hakkında bilgilendirilme talebinde bulunmasına rağmen, yetkililerin bu bilgileri kendisine açıklamadı.

11 Ekim 2016 tarihinde ilk olarak nöbetçi sulh ceza hakimliğinde hakim karşısına çıkarıldı. Yine baro tarafından atanan bir başka müdafi de hazır bulundu. Ancak, ne avukat ne de kendisine yöneltilen suçlamalar hakkında bilgilendirilmedi. Duruşma sırasında hâkim Çenteli’ye herhangi bir soru sormadı. Çenteli’ye kendisini açıklama fırsatı da verilmedi. Tutuklandı. Ancak tutuklanmasına neden olan suçlamaya dair tek bir delil bile sunulmadı.

Silivri Cezaevi’ne gönderildi. Gözaltına alındıktan 3 hafta sonra, 20 Ekim tarihinde ailesiyle görüşebildi. 22 Kasım 2016 tarihinde Hava Kuvvetleri ile ilişiği resmen kesildi. 13 Nisan 2017 iddianamenin bir kısmı gönderildi. Ancak belgede sadece darbe girişimi gecesi Çenteli’nin silahlı kuvvetlere ait bir binada görüldüğü belirtiliyordu. Daha fazla ayrıntı veya kanıt ortaya konulamadı.

İç hukuka göre 30 günde bir yapılması gereken tutukluluk incelemelerinin, tutukluluk süresince sadece iki kez yapıldı. 30 Eylül 2016 tarihinde tutuklandığı günden, 3 Temmuz 2017 tarihinde yapılan ilk duruşmaya kadar hiç bir savcıyla teması olmadı. İddianame savcısının daha önce de kişileri görmeden, ifadelerini almadan ya da sorgulamadan tutuklama talebiyle mahkemeye sevk ettiği bildirildi.

Dava 3 Temmuz 2017 tarihinde İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi’nde başladı. Ancak Çenteli’nin ne ifadesi ne de savunması mahkeme tarafından dinlenmedi. Neyle suçlandığını bilmiyordu. Bu arada avukatıyla da yeterli iletişimi kuramadı. Avukatıyla cezaevinde yaptığı görüşmeler keyfi olarak kısıtlandı.

Kendisine yöneltilen suçlamanın gerekçesini 18 Ağustos 2017’de savunmasını yaptıktan dokuz gün sonra öğrendi. Savunma için kısıtlı bir süre verildi, aleyhinde tanıklık yapanlara soru sorması engellendi. Hakim, bu yöndeki taleplerini hiç bir gerekçe göstermeksizin reddetti.

17 Ağustos 2018 tarihinde 26. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından, “Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın öngördüğü düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etmek” suçundan müebbet hapis cezasına çarptırıldı.

19 Aralık 2018 tarihinde Ağır Ceza Mahkemesi’nin kararına karşı istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Reddedildi. Bu karar, 25 Kasım 2019 tarihinde temyiz edilmiştir. 30 Haziran 2021 tarihinde, Yargıtay 16. Ceza Dairesi kararı onadı. Çenteli halen Silivri L Tipi Cezaevi’nde tutuklu…

AKP hükümeti, cevap bile veremiyor!

Söz konusu olay ve Çenteli’nin iddiaları AKP hükümetine soruluyor ancak cevap alınamıyor. Kararda bu konuyla ilgili şu ifadeler kullanılıyor: “31 Temmuz 2023 tarihinde Çalışma Grubu, kaynağından gelen iddiaları olağan iletişim prosedürü kapsamında Hükümete iletmiştir. Çalışma Grubu, Hükümetten 29 Eylül 2023 tarihine kadar Sayın Çenteli’nin durumu hakkında ayrıntılı bilgi vermesini ve devam eden tutukluluğunu haklı kılan yasal hükümlerin yanı sıra, bu durumun ülkenin uluslararası insan hakları hukuku kapsamındaki yükümlülüklerine ve özellikle de Devlet tarafından onaylanan anlaşmalara uygunluğuna açıklık getirmesini talep etmiştir. Çalışma Grubu, Hükümet’ten bu bildirime bir yanıt alamamış olmaktan üzüntü duymaktadır. Hükümet, Çalışma Grubu’nun çalışma yöntemlerinin 16. paragrafında öngörüldüğü üzere, cevap için sürenin uzatılmasını talep etmemiştir. Hükümet’ten bir yanıt gelmemesi üzerine Çalışma Grubu, çalışma usullerinin 15. paragrafına uygun olarak mevcut görüşünü bildirmeye karar vermiştir.

Çalışma Grubu’nun ‘Nihai Karar’ı ise şöyle:

Takip prosedürü

(a) Sayın Çenteli’nin serbest bırakılıp bırakılmadığı ve serbest bırakıldıysa hangi tarihte serbest bırakıldığı;
(b) Kendisine tazminat veya diğer telafilerin yapılıp yapılmadığı;
(c) Sayın Çenteli’nin haklarının ihlaline ilişkin bir soruşturma yürütülüp yürütülmediği ve yürütüldüyse soruşturmanın sonucu;
(d) Türkiye’nin yasalarını ve uygulamalarını mevcut görüş doğrultusunda uluslararası yükümlülükleriyle uyumlu hale getirmek için herhangi bir mevzuat değişikliği veya uygulama değişikliği yapılıp yapılmadığı;
(e) Mevcut görüşün uygulanması için başka herhangi bir işlem yapılıp yapılmadığı.

Bütün bunlar ne anlama geliyor?

İnsan hakları hukukçusu Dr. Gökhan Güneş, söz konusu kararla ilgili önemli değerlendirmelerde bulundu. Güneş, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda şu ifadeleri kullandı:

BİRLEŞMİŞ MİLLETLERDEN ALANINDA İLK VE ÇOK ÖNEMLİ BİR KARAR!

İhlale gerekçe yapılan başlıca hususlar şunlardır;
✅Başvurucu hukuki dayanaktan yoksun olarak, kendisine suçlamalar bildirilmeden ve tutukluluğuna etkili bir şekilde itiraz edemeden tutuklanmıştır.
✅En geç 48 saat içerisinde hakim karşısına çıkarılması gereken başvurucu, tutukluluğunun üzerinden 12 gün geçtikten sonra hakim karşısına çıkarılmıştır.
✅Tutukluluğuna etkili şekilde itiraz edememesi, aleyhine olan delillere erişememesi, tanıkların sorgulanması talebinin reddi, avukat ve müvekkil görüşmesinin gizliliğinin ihlali nedeniyle savunma hakkı ihlal edilmiştir.
✅Başvurucu aleyhine delil olarak kullanılan video ve ses kayıtlarına kendisi ve avukatının erişimine mahkeme tarafından izin verilmemesi nedeniyle adil yargılanma hakkı (silahların eşitliği ilkesi) ihlal edilmiştir.
✅Başvurucunun mahkumiyetten önce tutuklu kaldığı iki yıl boyunca tutukluluğu yasal olarak öngörülen şekilde gözden geçirilmemiş ve alternatif koruma tedbirleri nazara alınmamıştır.

Kararda ayrıca şu çok önemli tespit ve değerlendirmelere de yer verilmiştir:
🎯Hükümet başvurucuların iddialarının hiç birine cevap verememiştir.
🎯Çalışma Grubu, Türkiye’de yaygın veya sistematik hapsetme veya diğer ciddi özgürlükten mahrum bırakma uygulamalarının “insanlığa karşı suç” teşkil edebileceğini bir kez daha yinelemiştir.
🎯Başvurucunun derhal serbest bırakılması ve kendisine uluslararası hukuka uygun olarak tazminat ve icra edilebilir bir hakkın tanınması istenmiştir.
🎯İlk defa bir kararda Hükümete, başvurucunun keyfi olarak özgürlüğünden mahrum bırakılmasını gerektiren koşulların tam ve bağımsız bir şekilde soruşturulmasının sağlanması ve haklarının ihlal edilmesinden sorumlu olanlara karşı uygun önlemlerin alınması çağrısında bulunulmuştur.

✅Bu çok önemli ve darbe teşebbüsüyle ilgili yargılamaları doğrudan ilgilendiren kararın İngilizce metni ile Türkçe çevirisine ve kararla ilgili değerlendirmeye aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz.

 

Türkiye’de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇


Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***

Exit mobile version