Site icon İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

Savaş, Yıkım ve Sürgün: Othello, Moda Sahnesi’nde

Savaş, Yıkım ve Sürgün: Othello, Moda Sahnesi’nde


Abdullah EZİK


William Shakespeare’in aynı adlı oyunundan uyarlanan, Kemal Aydoğan’ın yönettiği, Emine Ayhan tarafından çevrilen Othello’nun oyuncu kadrosunda Caner Cindoruk, Yılmaz Sütçü, Mert Şişmanlar, İlay Erkök, Seray Akülker, Ahmed Saka ve Mesut Karakulak yer alıyor.

Othello, her şeyden önce savaşın, yıkım ve sürgünün temsili, bir anlamda bütün bir insanlık tarihinin sahnedeki izdüşümü olarak görülebilir. Asırlar boyunca savaşlar üzerinden yazılan insanlık tarihi, nihayetinde büyük bir açmazın içerisinde kendisini tekrar ede ede varlığını sürdürmüş, tarih sürekli tekerrür edegelmiştir. İşte tam da bu bağlamda insanlık tarihine dair bir anekdot, küçük bir not düşme olarak tahayyül edilebilecek Othello, gerek bireyin hikâyesi gerekse toplumun yazgısına dair okuyucuya/izleyiciye birçok şey söyler.

Kemal Aydoğan tarafından yönetilen ve Moda Sahnesi’nde izleyicilerle buluşan Othello, temelinde trajik bir metindir/oyundur. Ana planda dört temel karakter etrafında dönen oyun (Othello, Desdemona, Cassio ve İago), oldukça git-gelli bir yapı sergiler. Temponun sürekli değiştiği, hiçbir şeyin sabit kalmadığı oyun, izleyicilere salt bir karakterin başından geçenleri anlatmakla yetinmez, aynı zamanda insanlık trajedisine de, insan olmanın trajedisine de ışık tutar.

Kıbrıs’taki Venedik kolonisinde Osmanlı ile savaşın eşiğinde, oldukça gergin bir atmosferde geçen Othello, “dışarıda” ve “içeride” birçok düşmanla çatışmak/yüzleşmek zorunda olan bir komutanın serüveni olarak görülebilir. Mağrip kökenli bir komutan olan Othello, bir yandan Osmanlılar ile her zaman için olası bir savaşa hazır olmalı, diğer yandan adada ve gemide nizamı sağlamalıdır. Tüm bu süreç boyunca eşi Desdemona, muhafız komutanı Cassio ve akıl hocası İago ile beraber olan, hemen her hareketinde doğrudan veya dolaylı yoldan onlarla temas eden Othello, nihayetinde insan olmanın açmazlarıyla da karşılaşır. İşte oyun, tam da böyle bir açmaz üzerinden başlar ve gelişir.

Aydoğan tarafından yönetilen Othello, öncelikle büyük bir renk cümbüşü ve karnavalesk bir karşılaşama ile açılır. Anlatıcı, izleyicilere oyunun evveliyatını da sahneye taşınmayan sahnelerini aktarır. Bunu yaparken Othello çağı ile bugün arasında sürekli olarak mekik dokunur. Nihayetinde salt belli bir dönem ve coğrafyaya değil, daha geniş ölçekte tarihsiz-coğrafyasız bir dünyaya seslenir oyun. Anlatıcının temel tutumu ve oyunu sunma biçimi de bu durumun altını çizer. Hemen ardından bu karnavalesk yapı ve cümbüş son bulur, trajedi gün yüzüne çıkar.

Oyunun üzerine kurulu iki temel düzlem söz konusudur, ki bunlardan ilki Othello’nun genel atmosferinde de büyük bir payı olan toplum/devlet/koloni ile ilgilidir. Osmanlılar’ın gölgesinde her zaman yeni bir savaş tehdidinin gölgesinde her şey büyük bir gerginliğin parçasıdır. Her ne kadar fırtınalar Osmanlı donanmasını dağıtsa ve koloni “şimdilik” güvende olsa da ufukta duran tehlike hiçbir zaman tam anlamıyla defedilemeycektir. Oyunun ruhunda bu durum, kendisini her zaman gergin bir atmosfer ile ortaya koyar. Nitekim bu gerginlik bir süre sonra Othello’nun ruhuna sızar ve birey ile toplum arasındaki ilişki/denge sürekli olarak sarsılır.

İago, düşünceleri, edimleri ve aldığı tavırlarla Othello’nun arka planında en etkili karakterlerden biridir. Onun için herkes büyük bir ağın parçalarıdır ve amacına ulaşmak için orada olan unsurlar, kontrol edilebilir, yönetilebilir varlıklardır. Desdemona ve Cassio, bu anlamda İago’nun bütün bir planını üzerine kurup işlettiği isimlerdir. İkinci komutan olarak kendisini değil Cassio’yu seçen Othello’ya karşın büyük bir öfke duyan İago, bu durumun acısını çevresindeki herkesten çıkarmak ister. Onun için çevresindeki herkes, bu atamanın ardından bir hedef, delinip geçilmesi gereken bir engeldir: Othello, Desdomona, Cassio. İşte böyle bir atmosferde İago için her şey anlamını yitirir. İnsan, çevresindeki insanlarla özdeşleştiği, birbirini gözettiği ölçüde sağlıklı bir toplum inşa edebilir. Oyun çerçevesinde Othello’nun inşa ettiği topluluk, böyle bir yapıdan yoksun olduğu için hızla dağılır, gemi su alır, her şey yitip gider. Oyun, bir noktada kişisel trajedinin toplumsal trajedi ile nasıl bütünleştiğini bu değerler çatışması üzerinden ele alır ve bu süreçte İago, bütün bir kötülüğü kendi karakterinde, ruhunda, bedeninde toplar.

Othello, her ne kadar bütün bir topluluğun önderi olsa da birçok zaafı söz konusudur. Desdemona, Cassio, İago üçgeninde bu zaaflar zamanla ortaya çıkmaya başlar. Giderek vehimlenen, yanlış düşüncelere saplanan, kendi zihninde kurduğu düşlere inanan ve çevresi tarafından yönlendirilmeye başlayan Othello, çok geçmeden gerek kendisi gerekse yönetmekle yükümlü olduğu topluluk üzerindeki etkisini, otorite ve gücünü kaybeder. Böylelikle büyük yıkıma doğru hızla yol alınır. Othello’nun yıkımı ile toplumun yitimi üst üste biner. Böylelikle anlatı, bireysel bir hikâyeden toplumsal bir görünüme doğru evrilir.

Bir oyun/metin olarak Othello’nun üzerine eğildiği ana başlıklar (ırkçılık, kıskançlık, aşk, ihanet, otorite gibi) bugün dahi varlığını koruyan, insanlık tarihi kadar eski meseleler olarak değerlendirilebilir. Mağribi kökenli Othello ile Senatör Brabantio’nun kızı, İtalyan soylusu Desdemon üzerinden gelişen aşk hikâyesi, işin içerisine dâhil olan varsıllarla farklı bir yöne doğru evrilir. Oyunun ana gövdesinde işlenmeyen ancak başlangıcında vurgulanan bu temel durum, daha sonra işin içerisine dâhil edilen farklı türden sorunlarla devam eder. Aşk yerini ihanete, sadakat yerini vehme, otorite yerini isyan ve karmaşaya bırakır. Desdemona, Brabantio, Roderigo, İago, Cassio; hemen her biri farklı türden bir sorunu Othello üzerinden gün yüzüne çıkarır, kimi metinde kimi ise doğrudan sahnede. Söz konusu tüm bu meseleler de Othello’yu hem evrensel hem de zamansız bir oyun hâline getirir. Othello, işte tam da bu nedenle hâlâ çok güncel, hâlâ söyleyecek çokça sözü olan bir oyundur/metindir.

Moda Sahnesi’nde izleyicilerle buluşan Othello, içerisinde bulunduğumuz coğrafya ve günlerde daha da anlamlı bir oyun. Savaşı, yıkım ve isyanı bütün bir ruh olarak temsil eden ve ortaya koyan oyun, izleyicilere zamansız-coğrafyasız bir entrika vadediyor.

***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***

Exit mobile version